Gasb By: armi Date: 16 Þubat 2010, 16:47:26
GASB
Bir þeyi zorla ve zulüm yoluyla sahibinin elinden almak, tecavüzde bulunmak, zorlamak, mütekavvim bir malý, mâlikinin izni olmaksýzýn, ona maldan el çektirecek þekilde haksýz yere elinden ve tasarrufundan almak anlamýnda bir Ýslâm hukuku terimi. Gasp edene "Gâsýp", gasbedilen mala "maðsûb", malý elinden alýnana "maðsubun minh" denir. Mütekavvim mal; Ýslâm´a göre alým-satýmý meþrû olan mal demektir. Mala elkoyma hýrsýzlýk yoluyla olmamalýdýr. Mal, mâlikten alýnmýþ olabileceði gibi, kiracý, rehin veya emanet (vedîa) alandan da gasbedilmiþ olabilir. Malikîler bu tarife; malýn zorla, haksýz yere ve silahlý çatýþma olmaksýzýn ele geçirilmesi þartýný ilave etmiþtir (Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadir, VII, 361 vd.; el-Meydânî, el Lübâb, Kahire t.y., II, 188).
Ýslâm´da baþkasýnýn malýný gasbetmek kitap, sünnet ve icmâ´ delilleri ile yasaklanmýþtýr: " Ey iman edenler, birbirinizin mallarýnýzý haram yollarla yemeyiniz. Meðer ki, o mallar sizden karþýlýklý rýzaya dayanan bir ticaret malý ola" (en-Nisâ, 4/29). "Birbirinizin mallarýný haksýz yere yemeyin. Ýnsanlarýn bir kýsým mallarýný bile bile günâha girerek yemek için onlarý hâkimlere aktarmayýn " (el-Bakara, 2/188).
Hadislerde þöyle buyurulur: "Þüphesiz sizin kanlarýnýz, mallarýnýz; bu ayýnýzda, bu beldenizde, bu gününüzün haramlýðý gibi birbirinize haramdýr" (San´ânî, Sübülü´s-Selâm, III, 73). "Müslüman bir kimsenin malý, baþkasýna gönül rýzasý bulunmadýkça helâl olmaz" (Þevkânî, Neylü´l-Evtâr, V, 316)." Kim bir karýþ topraðý zulüm yoluyla ele geçirirse, Allah kýyamet gününde yedi kat topraðý onun boynuna tasma gibi takar" (Þevkânî, a.g.e., V, 317).
"Bir kimse, yemin ederek bir müslümanýn hakkýný gasbederse, Allah o kimseye cehennemi vacib, cenneti haram kýlar. "
"Haksýzlýk etmekten sakýnýnýz; zira haksýzlýk kýyamet gününde zulmettir. "
"Haklar kýyamet gününde sahiplerine iade edilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü alýnacaktýr. "
"Bir kimse haksýz olarak baþkasýnýn bir karýþ yerine tecavüz ederse, o yerin yedi katý da o kimsenin boynuna geçirilir. "
"... Vallahi, sizden herhangi biriniz haksýz olarak bir þey alýrsa, kýyamet gününde o þeyi yüklenmiþ olduðu halde Allah´ýn huzuruna çýkar. Sizden birinizin baðýran deve, böðüren inek, meleyen koyun yüklenerek Allah huzuruna çýktýðýnýzý görmeyeyim... ´
"Bir kimse kardeþinin haysiyetine, yahud malýna haksýz olarak taarruz etmiþ ise altýn-gümüþ bulunmayan günden evvel onunla helallaþsýn. Aksi takdirde yaptýðý zulüm nisbetinde onun iyi amellerinden alýnýp hak sahi,bine verilir. Ýyiliði yoksa, hak sahibinin günâhýndan alýnýp haksýzlýk eden adama yüklenir. "
...Kesin olarak söylüyorum ki kanlarýnýz mallarýnýz, þeref ve haysiyetiniz bu ayda, bu þehirde, bu günün hürmeti gibi haramdýr... ´
"...Hayýr, ben onu, ganimetten çaldýðý cübbe veya abaya bürünmüþ olduðu halde cehennemde gördüm" (Riyâzu´s-Sâlihin, I, 252" 268).
Gasbýn haram oluþunda, Ýslâm hukukçularýnýn görüþ birliði vardýr. Gasbedilen mal hýrsýzlýk nisâbýna ulaþmasa bile baþkasýnýn malýný zorla ele geçirmek demektir; o da Ýslâm´a göre büyük günâhtýr.
Gasp olayýnýn gerçekleþmesi, Ýmam-ý Âzam ve Ebû Yusuf´a göre; bir kimsenin mal sahibinin malýný haksýz yere elinden alarak kendi tasarrufuna geçirmesiyle; Ýmam Muhammed´e göre mal sahibinin, malý üzerindeki tasarruf hakkýný haksýz olarak yok etmesiyle; diðer üç mezheb imamlarýna göre ise; gâsýbýn, bir baþkasýnýn malýný kendi eline geçirmesiyle mümkün olur. Temeldeki bu tür farklý anlayýþlar, gasb´ýn teferruat konularýndaki fetvalarýn da farklý olmasýna sebep olmuþtur. Ebû Hanife ve Ebû Yusuf´a göre gasp yalnýz menkul mallarda söz konusu olur.,Gayr-i menkul gasba elveriþli deðildir. Çünkü mal sahibinin maldan elini çekmesi baþka yere nakil ve deðiþtirme ile olabilir. Bu ise ancak menkullerde gerçekleþir. Arazi, bina, apartman gibi akarda ise baþka yere nakil düþünülmediði için gasb fiili gerçekleþemez. Bu yüzden bir kimse bir gayr-i menkulü gasbetse, mal onun elinde iken sel baskýný, toprak kaymasý gibi semâvî bir afetle helâk olsa, bu iki müctehide göre, mâlike el çektirmekle gasp gerçekleþmediði için tazmin etmek gerekmez. Ancak malýn helâkî gasbeden tarafýndan olmuþsa ödemesi gerekir. Burada gasba deðil telefe (itlafa) itibar edilir.
Ýmam Muhammed, Züfer ve diðer üç mezhep imamýna göre, gasp hükümleri gayr-i menkulleri de kapsamýna alýr. Çünkü haksýz olarak yararlanma menkullerde olduðu gibi gayr-i menkullerde de olabilir. Bunun delili: "Kim bir karýþ topraðý zulüm yoluyla gasbederse, Allah onun boynuna yedi kat topraðý tasma gibi takar" (Buhârî, Bed´u´l-Halk, 2; Müslim Musâkat, 137-139; Tirmizî, Diyet, 21).
Ýmam Ebû Hanife ve Ebû Yusuf´a. göre, gasbedilen malýn yavru, süt ve meyve gibi ayrý (munfasýl) veya yaðlanma, irileþme gibi bitiþik (muttasýl) fazlalýklarý helâk olsa, bu fazlalýklarý gasbedenin tazmin etmesi gerekmez. Çünkü mâlikin bunlar üzerinde henüz tasarruf eli bulunmamaktadýr. Ýmam Muhammed, Ýmam Þâfiî ve Hanbelîlere göre ise, bunlarý da tazmin eder. Çünkü asýl malý haksýz yere elde tutmakla fazlalýklarý da ayný þekilde tutmuþ olur (el-Kasânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, VII, 143, 145, 160; Ýbnü´l Hümâm, Fethu´l Kadir VII, 388, 394; Ýbn Rüþd, Bidâyetü´l Müctehid, II, 313; el-Meydânî, a.g.e., II,194,195; ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî ve Edilletühu, V, 712).
Gasbedenin gasbettiði maldan (binmek, içinde oturmak gibi) yararlanmasý hâlinde, bu yararlanmayý tazmîni gerekmez; çünkü bu bir mal deðildir. Mâlikin elinde iken mevcut deðildi. Þâfiî ve Hanbelîlere göre ise ecr-i misil bu durumda ödenir (ez-Zühaylî, a.g.e., V, 713, 714).
Müslümana ait þarap, domuz eti gibi mütekavvim olmayan bir malý gasbeden kimse bunu telef etse veya tüketse yahut þarabý sirkeye çevirse, gasbeden müslüman olsun, zimmî olsun tazmin etmesi gerekmez. Çünkü þarap ve domuz eti gibi alým satýmý caiz olmayan þeyler müslüman hakkýnda mütekavvim mal deðildir. Müslüman veya zimmî, zimminin þarabýný veya domuzunu yok etse tazmin etmeleri gerekir. Çünkü bunlar, ehl-i zimmete ait muteharrim bir maldýr. Domuz onlara göre, bizdeki koyun hükmündedir. Ebû Hanife´ye göre, müslümana ait eðlence aletlerini tahrip etmek tazmini gerektirir. Çünkü bunlardan meþrû olmayan eðlence dýþýnda da yararlanmak mümkündür. Ebû Yusuf, Ýmam Muhammed ve Mâlik´e göre ise, müslümana ait þarabý, domuzu, eðlence aletlerini (melâhî) ve putlarý telef etmek tazmini gerektirmez. Delil þu hadistir: "Allah ve Resulu, þarap, murdar hayvan eti, domuz ve putlarýn satýmýný yasakladý" (Buhârî, Meðâzî, 51, Buyû´, 105, 112; Müslim, Buyû´, 93, Fer´, 8; Ýbn Mâce, Ticâret, II). Bu sayýlanlarýn müslüman nezdinde ekonomik deðeri yoktur. Bu yüzden tazmini gerekmez. Ancak bunlar gayr-i müslimlere ait olursa, bu takdirde tazmin edilmeleri gereklidir (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 147, 162, ; Ýbnü´l-Hümâm" a.g.e., VII, 396, 405; Zeylâî, Nasbu´r-Râye, IV, 369; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, V, 256, 276 ; eþ-Þirâzî, el-Mühezzeb, I, 374; ez-Zühaylî, a.g.e., V, 714-717).
Gasbedilen arsa üzerinde yapýlan bina veya dikilen aðaçlar, masrafý gâsýb´dan alýnmak suretiyle, yýktýrýlabilir ve arsa üzerinde meydana gelen zarar, gâsýba ödettirilir. Gasbedilen bir malýn, gâsýbýn elinde bulunduðu sürede aynýyla muhâfazasý için gereken masraflar gerçek mal sahibine ödettirilemez (Gasbedilen hayvanlarýn sulanmasý, muhâfâzasý, gasbedilen aðaçlarýn aþýlanmasý ve sulanmasý için gereken masraflar gibi). Maðsub, zararý ve bedeli ödenince gâsýbýn malý olur.
Gasbedilen malýn geliri gâsýba aittir, aynýsýný iade etmek mecburiyetindedir. Ancak (Ýmam Muhammed ve taraftarlarýna göre) vakýf ve yetimlere ait olan akar mallarla kiraya verilmek için tayin edilmiþ olan akarlarýn gelirleri gasýba ait deðil, sahiblerine aittir. Mâlikî ve Þâfiî ekolüne göre ise gasbedilen akarlarýn gelir ve menfaatleri, mal sahibine aittir. Gâsýbýn hukukî durumu ne ise, o malý gâsýb´dan gasbeden ikinci gâsýb´ýn hukukî durumu da aynýdýr.
Gasbedilen bir mal, mevcud ise gasbedildiði þekliyle sahibine gasbedildiði yerde iade edilmesi gerekir. Malý iade için gereken masraflar, gâsýb´a aittir- Gasbedilen mal harcanmýþ ve yok edilmiþ olursa, gâsýb tarafýndan ödenmesi gerekir. Eðer mal, deðeri verilebilecek cinsten ise bu deðer takdir edilerek verilir; misli verilebilecek cinsten ise (buðday vb. gibi), mislini vermek gerekir. Gâsýb, eðer kendi malýndan birþey ilâvesi ile gasbedilen malýn bazý vasýflarýný deðiþtirirse, mal sahibi ya malýnýn kýymetini ya da ilâve edilenin kýymetini ödeyerek malýn aslýný alýr. Maðsub, ismi deðiþecek þekilde (buðdayýn öðütülerek un yapýlmasý gibi) deðiþikliðe uðratýlýrsa gâsýb, bedelini öder ve mal da onun olur. Gasbedilen aðacýn meyveleri, hayvanýn sütü ve yünleri, mal sahibine aittir. Gasbedilen bir binanýn veya arazinin gasbdan sonra meydana gelen zararý, malýn aslýyla birlikte sahibine ödenir. Gasbedilen arazi veya arsa üzerinde yapýlan ev ve aðaç gibi fazlalýklar, asýl maldan daha kýymetli ise, gâsýb tarafýndan gasbedilen malýn bedeli ödenerek gâsýbýn mülkiyetine geçer. Bir kimse; baþkasýnýn tarlasýný gasb yolu ile nadas ettikten sonra sahibi tarlayý geri alýnca, o kimse nadas iþçiliði için bir ücret isteyemez. Gasbedilen bir malýn kýymeti, gasbedildiði zamanki deðerine göre ödetilir.
Gasbedilen bir malýn aslýnda, cinsinde, nevinde, miktarýnda, vasfýnda ihtilaf edilince, yemin ettirilmek kaydýyla gâsýb´ýn sözü geçerlidir. Gasbedilen malýn zekâtý verilmez, çünkü sahibine iade edilmek mecburiyeti vardýr. Bir müslümanýn, gayr-ý müslim olduðu için bir þahsýn malýný gasb etmesi caiz deðildir. Gasbedilen bir arsa üzerinde yapýlan bir camide namaz kýlmak Hanefilere göre caiz, Þâfiîlere göre mekruhtur. Sahibi bilinmeyen gasbedilmiþ bir mal, fakirlere ve kamu yararýna olan bir yere tasadduk edilir. Para veya benzeri gasbedilen bir malla yapýlan ticaret (alýþ-veriþ) sahihtir, ancak kazancýn tasadduk edilmesi gerekir. Ancak mal yanlýþlýkla gasbedilmiþ olursa günâh ve sorumluluk bulunmaz; malýn iadesi veya tazmini ile yetinilir. Gasbeden, dayak ve hapis cezasý ile te´dib olunur. Gasbedilen mal mevcutsa aynen geri verilir, iade masraflarý da gasbedene aittir. Gasbedilen mal helâk olmuþsa tazmin edilmesi, yani bedelinin ödenmesi gerekir. Tazmin; ölçü, tartý veya standart olup sayý ile alýnýp satýlan (mislî) mallarda misliyle, bunun dýþýndakilerde kýymetiyle olur. Ebû Hanife ve Ebû Yusuf´a göre, gasbedilen malda sonradan meydana gelen muttasýl veya munfasýl fazlalýklar (ziyadeler), mâlikin bunlar üzerinde tasarruf eli bulunmadýðý için tazmin edilmez; Ýmam Muhammed, Þâfiî ve Hanbelîlere göre ise tazmin edilir. Ayný zamanda bu mal bir ticarî mal ise ondan elde edilen kârýn sadaka olarak verilmesi icap eder. Gâsýb bu kazancý yiyemez (El-Kâsânî, a.g.e., VII,147, I50,168; es-Serahsî, el-Mebsût, XI,´ 50; Ýbn Âbidîn, a.g.e., V, 128,135,137; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., VII, 363, 367, 379, 383; eþ-Þevkânî, Neylü´l-Evtâr, V, 316; Ýbn Rüþd, Bidâyetü´l-Müctehid, II, 312; Ýbn Kudâme, el-Muðnî,V, 221, 254, 258).
radyobeyan