Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Ganimet By: armi Date: 16 Þubat 2010, 16:43:01
GANÝMET




Daru´l-Harb*de yaþayan gayr-i müslim (kâfir)lerle yapýlan savaþ esnasýnda veya savaþan iki ordunun karþýlaþmalarý sýrasýnda gazilerin kuvveti ile düþmandan alýnan mal. Ganimet mallarýndan taþýnabilir olanlarýna, ganâim-i me´lufe; taþýnmaz mallara, ganaim-i gayr-i me´lufe denir. Enfâl de denilen ganimet mallarýna, genel anlamda ganâim-i hâlise; beþte biri devlet hazinesine ayrýldýktan sonra gazilere daðýtýlan ganimet mallarýna, ganâim-i maksûme; düþmandan alýnýp da henüz gaziler arasýnda taksim edilmeyen ganimet mallarýna, ganâim-i gayr-ý maksûme; devlet baþkanýnýn veya ordu emîrinin, savaþa teþvik için gazilere fazladan verdiði ganimet mallarýna neýl (çoðulu enfâl) denir. Kur´an´ýn sekizinci suresine, ganimetlerden bahsettiði için "el-Enfâl Sûresi" denilmiþtir. Düþmandan harbetmeksizin alýnan ganimete de "fey" denir.

"ALLAH´ýn onlardan Peygamber´ine verdiði fey´e gelince, siz bunun üzerine ne ata, ne deveye binip koþmadýnýz..."

"ALLAH´ýn, o kent halkýndan, Resulune verdiði ganimetler ALLAH´a, Resule, ve ona akrabalýðý bulunanlara, yetimlere, yoksullara, (yolda kalmýþ) yolcuya aittir... ´

"(Bilhassa o fey´), hicret eden fakirlere aittir..." (el-Haþr, 59/6, 7, 8.

"Sana savaþ ganimetlerinden sorarlar; de ki: Ganimetler, ALLAH´ýn ve Resulunundur..." (el-Enfâl, 8/1).

"... bilin ki ganimet aldýðýnýz þeylerin beþte biri, ALLAH´a, Resulune ve (Resul ile) akrabalýðý bulunanlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir..."(el-Enfâl 8/41) (Ayrýca bk: Âl-i Ýmrân 3/161, en-Nisâ, 4/94, el Ahzâb 33/50, el-Fetih 48/15, 19, 20).

"Artýk elde ettiðiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin..." (el Enfâl, 8/69).

Vaktiyle müslümanlar tarafýndan fethedilerek ya mücâhidlere veya diðer müslümanlara, mülk olarak verilen arazilerin (Arap yarýmadasý ve Basra arazisi gibi) mahsullerinden öþür (onda bir, yahut yirmide bir hisse) adýyla alýnan vergi ile tüccardan alýnan gümrük vergisi Ýslâm devletinin önemli bir geliri idi. Bunlar; fakirlere, parasýz kalan yolculara, borcunu ödeyemeyen borçlulara, hürriyeti için anlaþma bedelini ödeyemeyen kölelere harcanýrdý.

Müslümanlar tarafýndan zorla zapt ve fethedildiði halde müslüman olmayan eski sahibinin elinde býrakýlan veya hariçten gayr-i müslim vatandaþlara mülk olarak verilen yahut sulh ile fethedilip de bir vergi karþýlýðýnda gayr-i müslim halka terk olunan arazilerden alýnan haraç (adý altýnda alýnan vergi), Ýslâm ülkesinde yaþayan gayr-i müslimlerden, korunma karþýlýðý alýnan cizye, yabancýlardan alýnan hediyeler ve harpsiz olarak elde edilen sulh bedelleri de Ýslâm devletinin gelirlerindendir. Bu gelirler, müslümanlarýn menfaati olan sýnýrlarý koruma, yol, köprü yapým ve tamiri, asker ailelerinin geçimini saðlama, devlet memurlarýnýn ve ilim ile uðraþanlarýn maaþlarýný ödeme gibi yerlerde harcanýrdý. Rikâz adý verilen madenler ile bulunup çýkarýlan hazinelerin ve harp neticesinde düþmandan alýnan ganimetlerin muayyen bir kýsmý fakirler, kimsesiz yetimler ve borcunu ödeyemeyen borçlulara sarfedilirdi.

Vâris býrakmadan ölenlerin mallarý, velisi bulunmayan maktullerin kan bedelleri, sahibi bulunmayan yitik mallar, sahibi bilinmeyen terk edilmiþ çocuklarýn ve velisi olmayan fakir çocuklarýn nafakalarýna, tedavi ücretlerine, techiz ve tekfinlerine, hastahanelere sarf edilirdi.

Ganîmetlerin Taksimi:

Halkýna karþý savaþ açýlan bir ülke, ya sulh yoluyla, ya da savaþmak suretiyle zorla fethedilir. Müslümanlar, bir yeri sulh yoluyla fethettikleri takdirde hem o zamanki devlet baþkaný, hem de ondan sonra devlet baþkaný olacak þahýs, anlaþma þartlarýna uymak mecbûriyetindedir. Araziler, anlaþmayý kabul eden karþý tarafýn elinde býrakýlýr. Böyle bir yerin arazisi üzerine anlaþma þartlarýna göre bir vergi konulmamýþsa, o arazi öþr suyu ile (yaðmur, dere, kuyu, çeþme) sulanýyorsa, öþr üzerine; haraç suyu (fetih öncesi sahiplerinin açtýðý kanal suyu) ile sulanýyorsa, haraç üzerine anlaþma yapýlýr, buna göre vergi alýnýr. Müslümanlarýn gayr-i müslimlerden savaþarak elde ettikleri araziler hakkýnda þu hükümler geçerlidir; devlet baþkaný bu hükümlerden herhangi birini tatbik etmekte serbesttir.

1) Araziyi eski sahipleri elinde býrakýr, kendilerine diðer ganimet mallarýndan barýnabilecekleri miktarda mal verir. Arazilerinden haraç, kendilerinden de cizye alýr. Hz. Ömer Irak´ý fethettiðinde böyle yapmýþtýr.

2)
Fethettiði bölge ahâlisini oradan çýkarýr, yerlerine hariçten getirilen gayr-i müslimler yerleþtirilir. Bu tür arazi, "haraç arazisi" diye adlandýrýlýr.

3) O belde ahâlisi kendi istekleriyle müslüman olduklarý takdirde, arazileri kendilerine býrakýlýr veya o arazi ganimetler (ganimeti hak eden muhâripler) arasýnda taksim edilir. Resulullah (s.a.s.)´in feth edilen Hayber arazisi hakkýndaki uygulamasý böyledir.

4) Bir kýsmý gaziler arasýnda taksim edilir, diðer kýsmý da hazine masraflarýna karþýlýk devlet için alýkonulur. Bu þekilde ahâliye verilen veya gaziler arasýnda taksim edilen araziye "öþrî arazi" denilir.

5)
Herhangi bir taksimat yapýlmaksýzýn bütün arazi, müslümanlar adýna devlet tarafýndan muhâfaza edilir. Böyle araziye "memleket arazisi, mirî veya, emîrî arazi" denir.

Ýmam Mâlik´e göre savaþarak fethedilen araziler, gânimler arasýnda taksim edilmez; devlet tarafýndan vakýf olarak muhâfaza edilir. Elde edilen haraçý müslümanlarýn, cihad, mescid, köprü gibi masraflarýna sarfedilir.

Ýmam Þâfiî´ye göre böyle araziler diðer ganimetler gibi beþ kýsma ayrýlýr. Bunlardan bir kýsmý devlet hazinesine, beþte dördü ise mücâhidlere taksim edilir.

Hanefi mezhebine göre gaziler arasýnda taksimatý yapýlmasýna karar verilen araziler, diðer ganimet mallarý oranýna göre taksim edilir. Ganimetlerden menkul (taþýnabilir) mallarýn taksimi: Ganimet mallarýnýn beþte biri ALLAH´a (ayette geçen bu ifade, teberrüken zikredilmiþtir), Resulune, onunla akrabalýðý bulunanlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir (el-Enfâl, 8/41). Yolculardan maksat, yolda parasý kalmayanlardýr. Geriye kalan beþte dördü ise muhâriplere taksim edilir. Muhâriplerden piyade olanlar bir, süvari olanlar ise iki hisse alýrlar. Kumandan da bir fert gibi hisse alýr.

Bizzat harbe katýlanlar hisse aldýðý gibi bunlara yardým için hazýr bulunan erler, savaþ sahasýnda bulunduklarý halde hastalýk ve benzeri özür nedeniyle savaþa katýlmamýþ olanlarla, ganimet mallarý henüz Ýslâm yurduna getirilmeden evvel vefat eden muhâriplerle cihada yardým eden kadýnlara, çocuklara, kölelere, zimmîlere ganimetten, gazilerin paylarýndan daha az bir miktar verilir. Buna "razh" denilir. Ganimet mallarýnýn taksiminden sonra geriye kalan mal (taksimi mümkün olmayacak) kadar az bir miktar ise veliyyü´l-emr tarafýndan fakirlere daðýtýlýr.

Ganimet mallarýný taksim edene "sahibi mekasým, emîri kýsmet" denir. Bu memur isterse, taksimdeki güçlük nedeniyle, ganimet mallarýný satar, elde ettiði parayý taksim eder.

Bu taksim, veliyyü´l-emr´in izni olmadýkça yapýlamaz. Düþman ülkesi fethedilmediði halde elde edilen ganimetin beþte biri ayrýldýktan sonra geriye kalaný komutan tarafýndan muhâriplere taksim edilir. Ganimet mallarýndan az da olsa bir þey çalmak, bu mallardan daha taksim edilmeden hýyanet yoluyla birþey almak büyük günahtýr. Buna "gulûl" denir. Ganimet toplayanlardan biri ganimet mallarýndan birþeyi telef etse ödemez; Ýmam Þâfiî´ye göre ise öder. Muhâriplerin, gayr-i müslimlerin yurdunda, denizlerinden çýkardýklarý balýk ve benzeri þeyler ile karada elde ettikleri av hayvanlarý, madenler, hazineler ganimet malýndan sayýlýr. Muhâriplerin, Ýslâm diyarý ile küfür diyarý arasýnda bulunan ormanda veliyyü´l-emr´in izniyle kesip Ýslâm yurduna götürdükleri aðaç, ganimet mallarýndan sayýlýr; mancýnýk ve gemi yapýmý için kesilenler ise ganimetten sayýlmazlar. Ganimet mallarý, Ýslâm yurduna götürülmeden taksimi yapýlmaz. Harp hâlinde de taksimat caiz deðildir. Þâfiî, Hanbelî, Malikî ve Zâhirî müctehidlerine göre bu taksim, düþman yurdunda da yapýlabilir. Ganimet mallarý Ýslâm diyarýna hükümetçe taþýnmasý mümkün deðil ise, mücâhidler arasýnda geçici olarak taksim edilir, onlar vasýtasýyla Ýslâm yurduna taþýnýr, tekrar hepsi bir yerde toplanýr. Esas taksim bundan sonra (ilk taksime göre) yapýlýr. Muhâripler taksimattan önce ganimet malýný satamazlar; yenilip içilecek cinsten olanlardan istifade edebilirler, fakat saklayamazlar. Silah, elbise, at gibi mallardan da geçici olarak istifade edilebilir, sonra taksimata tabi tutulur. Taksimattan evvel düþman ülkesinde ölen muhâribin vârislerine ganimetten birþey verilmez. Ancak Ýslâm yurduna döndükten sonra ve ganimetin taksiminden evvel ölen muhâribin mirasçýlarýna ganimetten hissesi verilir. Ýmam Þâfiî ve diðerlerine göre, düþmanýn maðlubiyeti kesinlik kazandýktan sonra ölen muhâribin vârislerine ganimetten hissesi verilir.

Enfâl suresinin kýrk birinci ayetinde de belirtilen Hz. Peygamber´in hissesi O´nun vefatýndan sonra sözkonusu deðildir. Abdulmuttalib oðullarýnýn hisseleri de yoktur. Bu hisseler tamamen devlet hazinesine býrakýlýr; devlet kanalýyla da fakir yetimler ile diðer miskinler ve parasýz kalmýþ yolculara harcanýr. Bu hususta diðer mezhebler deðiþik görüþ iler: sürerler. Veliyyü´1-emr veya komutan lüzum görürse fazla bir pay veya muayyen bir para vermek suretiyle mücâhidleri harbe teþvikte bulunabilir. Buna "tenfil" denir.

Savaþ esirleri hakkýnda yapýlacak iþlem: Savaþ neticesinde elde edilen esirler hakkýnda veliyyü´1-emr serbesttir. Bu esirlerden fiilen savaþa katýlanlarý öldürebilir; köle ve câriye yapabilir; Ýslâm zimmetinde emân vererek hepsine hürriyetini verebilir; Ýslâm esirleriyle deðiþ tokuþ yapabilir. Arap müþriklerinin esir erkekleri ise ya Ýslam´ý kabul ederler ya da öldürülürler.

Evzâî, Hasan Ýbn Muhammed et-Temîmî, Hasan el-Basrî, Hammâd b. Süleyman gibi müctehidlere göre esirleri öldürmek câiz deðildir. Öldürülmelerinin câiz olduðunu ileri süren. müctehidler, bu konuda gereðine göre hareket etmede veliyyü´1-emr´in serbest olduðunu söylerler. Müslümanlarýn eline esir düþmeden evvel müslüman olan ise sadece köle yapýlýr. Düþmana âit köleler, müslüman olarak Ýslâm ülkesine iltica etseler veya müslüman olduktan sonra bulunduklarý ülke müslümanlar tarafýndan zabtedilse ya da müslüman olmaksýzýn Ýslâm ordusuna iltihak etseler, derhal hür olurlar.

Düþmandan alýnan esirler hakkýnda köleleþtirme kararý verilince bunlarýn (diðer ganimet mallarý gibi) beþte biri devlet bütçesine âit olarak ayrýlýr, geriye kalaný gânimetler arasýnda paylarýna göre taksim edilir. Bu´ durumda kölelerin öldürülmesi câiz deðildir. Esiri, taksimden evvel öldüren bir mücâhide sadece ta´zir cezasý verilir, keffâret ve diyet ödetilmez. Komutan, isyan etmeleri veya taraflarýnca kurtarýlma ihtimalleri olmadýkça, esirleri öldürmeye yetkili deðildir. Bir yetki devlet baþkanýna âittir. Esir edilen kadýnlar, çocuklar öldürülmez. Esir edilen kadýnlar Ýslâm yurduna getirilince eski kocalarýyla nikâh iliþkileri kesilmiþ olur. Kocalarý da kendileri gibi esir olan kadýnlarýn nikâhlarý devam eder. Bakýma muhtaç olan esir çocuklar, esir analarýndan ayrýlmazlar. Hanefîlere göre esirleri karþýlýksýz salývermek caiz deðildir.

Ýmam Þâfiî hariç, diðer mezhebler de ayný görüþtedir. Ekonomik þartlar zorlamadýkça esirleri para karþýlýðý azat etmek Hanefilere göre caiz deðildir. Ýmam Þâfiî bu görüþte deðildir. Düþmandan alýnan esirler, müslüman esirlere mukabil deðiþtirilebilir. Buna "müfâdatu´l-üserâ" denir. Esir düþen müslümanlarý para, silah, hayvan karþýlýðý kurtarmak caizdir. Ýslâm´ý kabul eden bir esir, müslüman esir karþýlýðýnda deðiþtirilmez. (Ýlgili hadisler için bk. Sahih-i Buhârî Tecrîd i Sarih Tercümesi, VII, 426, VIII, 438, X, 340).

"Artýk elde ettiðiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin" (el-Enfâl, 8/69). ALLAH´ýn insanlar için takdir ettiði rýzkýn en helâl olanlarýndan biri ganimet mallandýr. Savaþ ganimet için yapýlmaz; ALLAH´ýn kelâmýný yüceltmek, Ýslâm´ý hâkim kýlmak ve küfrün galebesine son vermek ve Ýslâm adaletini baþka ülkelere götürmek gibi ulvî gayeler için yapýlýr. Böyle bir gayenin gerçekleþmesi için meydana gelen savaþta ölenlere ALLAH þehid sýfatýyla cenneti nasib ederken; sað olan gazilere de gösterdikleri gayrete bir lütuf olarak, düþmandan alýnan ganimetleri helâl kýlmýþtýr. Geçmiþ ümmetlere ganimetten istifadeye izin verilmezken bu lütuf Muhammed (s.a.s.)´in ümmetine takdir edilmiþtir.


radyobeyan