Gabn By: armi Date: 16 Þubat 2010, 16:30:50
GABN
Alýþ-veriþte aldatmak, eksik vermek, saklamak, gizlemek, farkýna varmamak gibi anlamlara gelen bir Ýslâm hukuku terimi.
Gabn alýþ-veriþlerde, normal kýymetin üstünde veya altýnda olmak üzere bedeller arasýnda eþitsizliðin bulunmasýdýr. Ýslâm´da alýþ-veriþlerde kâr yasaklanmadýðý gibi, buna bir sýnýr da konulmamýþtýr. Ancak yalan, hile, satýlan malý kendisinde olmayan sýfatlarla övme veya maldaki bazý kusurlarý gizleme yasaklanmýþtýr. Taraflarýn yalan ve hile ile birbirlerini aldatmasý ve böylece malýn çok yüksek veya çok düþük fiyatla satýlmasý meþrû görülmemiþtir.
Kur´an-ý Kerîm´de þöyle buyurulur:
"Birbirinizin mallarýnýzý haram sebeplerle yemeyiniz. Meðer ki (o mallar) sizden karþýlýklý rýzaya dayanan bir ticaret malý ola"(en-Nisâ, 4/29). Ayette sözü edilen karþýlýklý rýza ancak belirli miktar mal ve satýþ bedeli üzerinde olur. Bir kimse alýþ-veriþte aldatýldýðým bilse, satým akdine o hâli ile razý olmayacaktýr.
Enes b. Mâlik (Ö. 93/712)´ten rivâyete göre, Hýbban b. Munakkýz alýþveriþlerinde aldatýlýyordu. Hz. Peygamber kendisine þu tavsiyede bulundu: " Alýþ-veriþ ettiðin zaman þöyle de: Aldatma yok ve benim için üç gün muhayyerlik hakký vardýr" (Buhârî, Buyû´, 48; Husumet, 3; Müslim, Buyû´, 48). Yine hadiste, "Hile yapan benden deðildir" (Müslim, Ýman;164; Ebû Dâvûd, Buyû, 50; Tirmizî, Buyû´ 72) buyurulur.
Gabn; fâhiþ (çok aldatma) ve yesîr (az aldatma) olmak üzere ikiye ayrýlýr. Alýþ-veriþ yapanlar piyasa fiyatlarýnýn esneklik alaný içinde hareket edebilirler. Bu alanýn dýþýna çýkýlýnca gabn hâli baþlar ve nisbet yükseldikçe sorumluluk da artar. Yesîr gabn, bilirkiþinin deðerlendirme alaný içinde kalan az aldatmalardýr. Meselâ, yüz liraya satýn alýnan bir mala, piyasa fiyatlarýndan anlayan bir bilirkiþi doksan, diðeri doksanbeþ lira kýymet biçerse yüz liralýk satýþ bedeli yesîr gabn sayýlýr. Bilirkiþilerin deðerlendirme alanýna girmeyecek ölçüde yüksek veya düþük fiyatla satým akdinde fâhiþ gabn vardýr.
Meselâ on liraya alýnmýþ olan bir mala, bilirkiþilerden birisi beþ diðeri altý, baþka birisi de yedi lira fiyat biçse ve on lira fiyat biçen olmasa, fâhiþ gabn meydana gelmiþ olur. Böylece, bu malýn beþ liranýn altýnda veya yedi liranýn üstünde satýlmasý hâlinde gabn gerçekleþir (Ýbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, IV, 159).
Belh fakîhlerinden Nusayr b. Yahyâ (Ö. 268/881), satým akdine konu olan mallarýn az veya çok tasarrufa uðramalarýný göz önüne alarak fâhiþ gabni; gayr-i menkullerde %20, hayvanlarda % 10 ve menkul ticaret eþyasýnda %5 olarak sýnýrlamýþ ve piyasa fiyatýnýn üstünde veya altýnda bu nisbetler aþýlarak yapýlacak satýþlarýn fâhiþ gabn derecesinde olduðunu belirtmiþtir (Ýbn Nüceym, el-Bahru´r-Râik, Mýsýr 1334, VII, s.169). Mecelle 165. maddesinde ayný ölçüleri esas almýþtýr. Bu nisbetler uygulama ile ilgilidir. Günlük hayatta, çok vukû bulan muâmelelerde aldanma ihtimâli azalýrken, nâdiren yapýlanlarda yükselir (Ali Haydar, Düraru´l-Hukkâm Þerhu Mecelleti´l-Ahkâm, I, s.247). Yukarýdaki nisbetlere varmayan aldatmalar, az aldatma sayýlýr.
Yesîr gabnin satým akdine bir etkisi olmaz ve akdi feshetmeye imkân vermez. Çünkü bundan sakýnmak güçtür. Günlük hayatta çok olaðan bir durumdur. Ýnsanlar normal olarak bunu müsâmaha ile karþýlarlar. Hanefîler üç durumu bundan müstesna kýldýlar ki, bunlarda töhmet sebebiyle, yesîr gabn yüzünden akdi feshetmek mümkün olsun. Bu haller þunlardýr:
a) Serveti borcunu karþýlamayan borçlunun tasarrufu. Böyle bir borçlu, yesîr gabnle de olsa malýndan birþeyi sattýðý veya satýn aldýðý zaman, borçlularýn akdi fesih hakký vardýr. Ancak diðer tarafýn gabni kaldýrmasý durumu müstesnâdýr. Çünkü borçlunun tasarrufu, alacaklýlarýn icazetine baðlýdýr. Ýcazet verirlerse akit yürürlük kazanýr, vermezlerse bâtýl olur.
b) Ölüm hastasýnýn tasarrufu. Ölüm hastasý yesir gabnle mal satsa veya satýn alsa, alacaklýlarýn veya bunlarýn ölümü hâlinde vârislerin, bu tasarrufu fesih talep etme hakký vardýr. Ancak karþý tarafýn gabni kaldýrmasý durumu müstesnâdýr.
c) Vasînin, yetimin bir malýný kendi oðlu veya karýsý gibi lehine þahitlik yapmasý caiz olmayan kimselere yesîr gabnle satmasý hâlinde akit bozulur.
Fâhiþ gabn ise, âkidin rýzasýna etkili olur ve onu ortadan kaldýrýr. Ancak bu þekilde aldatýlan kimsenin akdi feshedip edilmeyeceði ihtilâflýdýr.
Hanefilere göre, fâhiþ gabnin satým akdini feshe sebep olmasý için hile (taðrîr) ile birlikte bulunmasý gerekir. Taðrîr; bir kimseyi söz, fiil ve davranýþlarýyla etkileyerek, satým akdinin onun yararýna olduðunu telkin etmek ve onu piyasa fiyatýnýn dýþýnda bir satýþ bedeline razý etmektir. Burada aldatmanýn çok ciddî nitelikte olmasý gerekli deðildir. Taraflardan birisinin veya dellâl gibi üçüncü bir þahsýn, sözlerine, akdi yapmaya sevkedici nitelikte yalan karýþtýrmasý fesih hakkýnýn doðmasý için yeterlidir. Yalan ve hile bulununca, aldatýlan ma´zûr sayýlýr. Çünkü satým akdine rýza, aldatmanýn bulunmamasý esasýna dayanýr. Aldatma olunca, rýza tam olarak bulunmuþ sayýlmaz.
Ancak Hanefiler üç durumda aldatma olmasa bile fâhiþ gabn hâli gerçekleþince akdi feshetmeyi caiz görürler. Bunlar: Beytu´l-Mal´ýn mallarý, vakýf mallar ve küçüklük, akýl hastalýðý yahut sefâhet gibi sebeplerle hacir altýnda bulunanlarýn mallarý (Ali Haydar, a.g.e., I, s.588, 589; Mecelle, mad. 356
Hanbelîlere göre aldatma olsun veya olmasýn fâhiþ gabn hâli varsa þu üç durumda aldatýlan satým akdini feshedebilir.
a) Þehre mal getirenleri yolda karþýlama. Bu, þehre mal getiren kimseleri, henüz þehir merkezine ulaþmadan yolda karþýlamak ve eþya fiyatlarýný öðrenmesine fýrsat vermeden malýný satýn almaktýr. Bu haramdýr ve bir ma´siyettir. Bunlarda fâhiþ gabn hâli varsa satým akdini bozma hakký vardýr. Çünkü Hz. Peygamber "Mal getiren binitlileri yolda karþýlamayýnýz" (Buhârî, Buyû´, 72, Ýcâze, 11, 19; Müslîm, Buyû´, 21; Ebû Dâvûd, Buyû´, 45) buyurur: Þâfiîler de bu görüþtedir.
b) Hileli açýk arttýrma (neceþ), satýþa arzedilen malýn fiyatým arttýrmaktýr. Kiþi bunu satýn almak için deðil, baþkasýný aldatmak için yapar. Burada müþteri için, arttýranýn almayý istemediðini bilmediði zaman muhayyerlik hakký sâbit olur. Þâfiîlere göre bu durumda muhayyerlik hakký yoktur (Muðni´l-Muhtac; II, s, 37; el-Mühezzeb, I, s.291).
c) Satýcýya fiyat konusunda güvenen kimse (müstersil). Bu, eþya fiyatlarýný bilmeyen, pazarlýk yapmayý sevmeyen ve satýcýya itimat eden kimsedir. Daha sonra fiyatta büyük bir aldatma durumu ortaya çýksa alýþ-veriþi bozmak için muhayyerlik hakký doðar. Mâlikîler, bu üç durumda da satým akdinin geçerli olduðunu; ancak bu þekildeki alýþ-veriþin, hadislerdeki yasaklama yüzünden haram olduðunu söylerler (Vehbe ez-Zühaylî, el-Fýkhu Î Ýslâmî ve Edilletuhu, Dimaþk, 1405/1985, IV, s.223, 224).
Þâfiîlere göre fâhiþ gabnin satým akdine bir etkisi bulunmaz. Aldatma olsun veya olmasýn hüküm deðiþmez. Çünkü aldatma, çoðu zaman aldatýlanýn kusuru yüzünden vukû bulur. Alýcý, anlayan birisine sorsa, gabn meydana gelmezdi (Muðnî´l Muhtâc, II, s.36).
Ebû Hanîfe´ye göre alýþ-veriþ için mutlak vekil kýlýnan kimse; müvekkilinin malýný fâhiþ veya yesîr gabnle yahut benzer fiyatýyla; kýsaca kendisinin uygun gördüðü bir fiyatla, yahut þart muhayyerliði ile satabilir. Ancak bu malý kendisine veya lehlerine þahitliði geçerli olmayan hýsýmlarýna satmasý durumu müstesnâdýr. Ýmam Muhammed ve Ýmam Ebû Yusuf´a göre ise, alýþ-veriþe vekil olan kimse, satým akdini fâhiþ gabinle yapsa, menfaati ihlâl olunan kimse fesih talebinde bulunabilir (Ali Haydar, Düraru´l Hukkâm Þerhu Mecelleti´l-Ahkâm, I. s,138, 589, III. s, 921; Mecelle, mad. 64, 356, 1494).
Ýmam Mâlik (Ö 179/795)´e göre, fâhiþ gabn terimiyle ifade edilen çok aldanma, malýn kýymetinin üçte biri ile sýnýrlandýrýlmýþtýr. Buna göre bir mal, kýymetinin üçte birinden daha yüksek veya üçte birinden daha az bir fiyatla satýlmýþ olsa fâhiþ gabn meydana gelmiþ olur. Eðer bu miktar aþýlmamýþsa az bir aldanma olur ki, bu olaðandýr (el-Cezîrî, Kitâbu´l-Fýkýh Ale´l Mezâhibi´l Erbaa, II. s, 284). Hz. Ebû Bekir (Ö.13/634) halife iken vâlilerine yaptýðý irþâdýnda fâhiþ gabn nisbetini üçte bir olarak belirtmiþtir. Ýmam Mâlik´in dayandýðý delil Hz. Ebû Bekir´în bu uygulamasýdýr. Daha sonra Mâlikî mezhebinde, bir yüzde vermek yerine, gabn þöyle tarif edilmiþtir: Bir malýn, kýymetinden açýk yani göze batan bir þekilde fazla veya eksik bir fiyatla satýlmasýdýr. Fazlalýk veya noksanlýk açýk olduðu zaman fâhiþ gabn meydana gelir. Hanbelilerin bu konudaki görüþü de Mâlikîler gibidir (Ýbn Kudâme, el-Muðnî, III, s. 585; el-Cezîrî, a.g.e II, s. 284; Gazzâlî, Ýhyâu Ulûmi´d-Din, Mýsýr 1375/1956, II, s. 72).
Ýslâm hukukunun gabn ve taðrir (hile) konusunda açýk ve kesin bir sýnýr getirmeyiþinin amacý, nisbetlerin tesbitini beldelerin örflerine býrakmaktýr. Çünkü ekonomik bakýmdan kalkýnmýþ ve paranýn deðerini korumayý hattâ sürekli yükseltmeyi baþarmýþ ülkelerde fiyatlar çoðu zaman istikrarlýdýr. Ýnsanlar uzun süre, bazan yýllarca ayný seviyede kalan piyasa fiyatlarýnýn dýþýna çýkýlmasýna razý olamaz. Fakat paranýn sýk sýk deðer kaybettiði ve eþya fiyatlarýnýn sürekli olarak arttýðý bir ekonomide, insanlar fiyat deðiþikliklerine alýþýrlar; bu yüzden meselâ %5 olan menkul eþya fâhiþ gabn nisbeti önemini kaybedebilir. Bu yüzden bazý Avrupa ülkelerinde ve Türk Borçlar Kanununun 21. maddesinde, aþýrý yararlanma adý verilen gabn hâlinin meydana gelmesi için iki þart konulmuþtur. Mal ve satýþ bedeli arasýnda aþýrý bir nisbetsizlik bulunmalý ve bu nisbetsizlik karþý tarafýn özel durumunun istismar edilmesinden doðmuþ olmalýdýr. Darda kalma, hýffet hâli ve tecrübesizlik, özel durumun belirtileridir (Kefalettin Birsen, Borçlar Hukuku Dersleri; Ýstanbul 1954, s.104 vd; Kemal Tunçomað, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, I, s. 227 vd).
Ýslâm´da, fâhiþ fiyatla satýn alýnan mal elden çýksa, tüketilse veya malda geri vermeye engel bir eksiklik meydana gelse artýk fesih hakký kullanýlarak satým akdi bozulmaz (Ali Haydar, a.g.e, I, s. 586, 587).
radyobeyan