Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Fiten By: armi Date: 15 Þubat 2010, 22:50:04
FÝTEN




Azgýnlýk; sapýklýk; azap; fikir karýþýklýðý, ayrýlýðý. Birþeye tutkunluk; günah, küfür, rüsvaylýk, göz alýcý güzellik; mal ve evlat. Fiten, fitnenin çoðulu. Fitne, ilk önce imtihan, deneme ve sýnama anlamýnda kullanýlmýþ, daha sonra kapsamý geniþlemiþtir. Fitne kelimesi fetene-yeftinu´den mastar. Kur´an-ý Kerîm´de altmýþ kadar ayette bu kelime ve türevleri çeþitli anlamlarda kullanýlýr.

Deðiþik anlamlar için þu ayetleri örnek verebiliriz: "Fitneden sakýnýn. Çünkü o, içinizden, sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun musîbeti) günâhsýzlara da dokunur" (el-Enfâl, 8/25). Ashab-ý kirâmdan Zübeyr b. el-Avvâm þöyle demiþtir: "Biz bu ayetin kimler ve ne tür olaylarla ilgili olarak indiðini önceleri anlayamamýþtýk. Hz. Ali´nin hilâfeti sýrasýnda vukûbulan Cemel Vak´asý´nda müslümanlar birbirlerine karþý cephe alýnca, ayetin sahâbe hakkýnda indiðini anladým (Sahîh-i Buhâri Muhtasarý Tecrid-i Sarîh Tercemesi, XII, 291, 292).

"Yeryüzün de hiçbir fitne kalmayýncaya ve din tamamen Allah´ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. Eðer kötülükten vazgeçerlerse, þüphesiz ki Allah, onlarýn yaptýklarýný çok iyi görür." (el-Enfâl, 8/39)

"Onlarý bulduðunuz yerde öldürün. Sizi yurtlarýnýzdan çýkardýklarý gibi, siz de onlarý çýkarýn. Fitne çýkarmak adam öldürmekten daha kötüdür" (el-Bakara, 2/191).

"Allah´ýn sana indirdiði hükümlerin bir kýsmýndan seni saptýrmalarýndan sakýn" (el-Mâide, 5/49).

"Kalplerinde eðrilik bulunanlar, fitne çýkarmak ve arzularýna göre açýklamak niyetiyle müteþâbih ayetlere uyarlar" (el-Bakara, 2/7).

"Bilin ki, sizin için mallarýnýz ve evlatlarýnýz ancak bir imtihandýr" (el-Enfâl, 8/28).

Hz. Peygamber´in fitne mefhumunu tefsir eden sözleri, hadis kaynaklarýnýn "Kitâbü´l-fiten" kýsýmlârýnda yeralmýþtýr.

Hz. Âiþe (r.anhâ)´dan rivâyet edildiðine göre Resulullah (s.a.s.) namazýn sonunda þöyle dua ederdi: "Allah´ým, kabir azabýndan, Mesih, Deccal´in fitnesinden, hayatýn ve ölümün fitnesinden sana sýðýnýrým. Allâh´ým, hayatýn ve ölümün fitnesinden, günâh ve borçtan da sana sýðýnýrým". Bir kimse "Borçtan dolayý çok sýðýnmanýzýn sebebi nedir?" diye sorunca; "Ýnsan borçlanýnca konuþur ve yalan söyler. Söz verir ve sözünde duramaz" cevabýný verdi (Buhâri, Vudû, 37,Ezân, 149, Cenâiz, 86-88, Cihad, 25, Deavât, 38, 39, 44-46; Müslim, Mesâcid, 128, 130, 132, Zikr, 49, Cenâiz, 86).

Hadisteki, kendilerine karþý Allah´tan korunma isteðinde bulunulan altý fitne; kabir azabý, mesih-deccâl, hayat, ölüm fitneleri ile günâh ve borçtur.

Kabir azabýndan sözedilmesi onun varlýðýna delildir (bkz. mad. Kabir azabý). Mesih, Hz. Ýsa için de, Deccal için de kullanýlýr. Fakat ikincisi daima "Deccâl"´ ilâvesiyle birlikte bulunur. Deccâl´a Mesih denilmesi; hayýr yönünün kalmamasý, tek gözlü olmasý veya çýktýðý zaman yeryüzünü çok kýsa sürede dolaþabilme özelliðine sahip olmasýdýr. Ýlâhlýk davasýnda bulunmasý, hakký bâtýl göstermesi, hilekârlýk, yalancýlýk onun vasýflarýndandýr.

Hayatýn fitnesi" dünyaya aldanmak, þehevi arzularý meþrû olmayan þekilde kullanmak, cehâletin arkasýnda koþmak ve en kötüsü ölüm sýrasýnda imtihana tabi tutulmaktýr. Ölümün fitnesi ise; ölen kimseye görevli meleklerce sorulan, "rabbin kimdir?" sorusuna, þeytanýn, bu kimsenin karþýsýna geçip; "Þüphesiz rabbin benim" diyerek onu yanýltmaya çalýþmasýdýr (Tirmizî).

Huzeyfe b. el-Yemân þöyle demiþtir: "Bir gün halîfe Ömer´in yanýnda oturuyorduk. Ömer, "Resulullah (s.a.s.)´in fitne hakkýndaki sözlerini hanginiz hatýrýnda tutmuþtur?´ diye sordu. "Ben bilirim´ dedim. Ömer "Bu sýrrý açýða vurmada cesursun´ dedi. Ben de, "Ýnsanýn ailesi, malý, çocuklarý ve komþusu yüzünden mâruz kaldýðý fitneye namaz, oruç, sadaka, iyiliði emretme, kötülüðü menetme keffâret olur´ dedim. Ömer "öðrenmek istediðim fitne, deniz dalgalanýp kabardýðý gibi kabaran ve kuduran fitnedir´ dedi. Bunun üzerine Huzeyfe þöyle dedi: "Ey müminlerin emiri, bu fitneden sana bir zarar yoktur. Çünkü seninle onun arasýnda kilitli bir kapý vardýr, dedi (Buhârî, Mevâkît, 4, Fiten, 17; Müslim, Ýman, 231; Tirmizî, Fiten, 71; Ahmed b. Hanbel, V, 386, 401, 405). Bir kimsenin ailesi yüzünden fitnesi, onlardan dolayý meþrû olmayan iþler yapmasý, sözler söylemesi; malý yüzünden fitnesi, haram yoldan kazanýp, meþrû olmayan yerlere sarfetmesi; çocuklarý yüzünden fitnesi, onlara olan aþýrý düþkünlüðü sebebiyle birçok hayýr iþlerine fýrsat bulamamasý, onlarýn geçimi için haram yoldan kazanç saðlamaya kalkýþmasý; komþusu yüzünden fitnesi ise, iyi ve varlýklý olan komþusuna karþý kýskançlýk duymasýdýr (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 469).

Sonuç olarak Ýslâm´da kiþinin fitne ve fesattan uzak, temiz bir hayat sürmesi, mânevî olgunluða ulaþtýracak amellere sarýlmasý amaçlanmýþtýr. Bu konuda Hz. Peygamber´in müslümaný tarif eden þu hadisi bize ýþýk tutmaktadýr. "Müslüman, diðer müslümanlarýn elinden ve dilinden güvende olduðu kimsedir" (Buhârî, Ýman, 4, 5, Rikâk, 36; Müslim, Ýman, 64, 65; Ebû Dâvûd, Cihad, 2; Tirmizî, Kýyâme, 52).


radyobeyan