Fetva By: armi Date: 15 Þubat 2010, 22:31:12
FETVA
Sorulan Ýslâmî bir soruya yetkili bir kimsenin verdiði cevap, bir meselenin hükmünü belirten veya zorlukla karþýlaþýlan bir olay hakkýnda güçlükleri çözmek için verilen kuvvetli cevap. Fetva veren kimseye müftî denir. Ýslâm hukuku metodolojisinde müftî, müctehid anlamýnda kullanýlmýþtýr. Kendisi bizzat ictihad edecek durumda olmayan bir ilim sahibinin, diðer müctehidlerin söz ve fetvalarýný alýp aktarmasýndan dolayý mecâz yoluyle müftî denir (ö. Nasuhi Bilmen, Ýstilâhât-ý Fýkhýyye Kamusu, I, 246). Fetva, ictihada göre daha özel bir anlam taþýr. Çünkü ictihad herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasýn fýkhý hükümleri kaynaklarýndan çýkarmak anlamýna gelirken, fetva gerçek veya muhayyel bir soruya verilen cevaptýr. Gerçek fetva, ictihad þartlarý ile birlikte diðer þartlarý da taþýyan müctehid tarafýndan verilir.
Bir kimse muhtaç olduðu Ýslâmî bilgileri ya kaynaklarýndan bizzat alýr.
Yahut bunu yapamýyorsa bilenlerden sorarak öðrenir. Kur´an-ý Kerîm de, "Eðer bilmiyorsanýz ilim sahiplerine sorunuz" (en-Nahl, 16/43) buyurulur. Ayet!erde fetva kökünden "yesteftûneke = sana soruyorlar" ve "yüftîkum = o size açýklýyor" gibi ifadeler kullanýlmýþtýr .
Bir ayet veya hadisi yorumlamak ve yeni çýkan bir problemi çözmek, bir
- takým ön bilgileri ve özel yetenekleri gerektirdiði için bunu yapacak kiþilerde bazý vasýflarýn bulunmasý öngörülmüþtür. Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) bir kimsenin müftî olabilmesi için kendisinde þu beþ vasfin bulunmasý gerektiðini söyler:
a) iyi niyet sahibi olmak ve yalnýz Allah rýzasýný gözetmek. Çünkü kötü niyet, düþünceyi de kötüleþtirir,
b) Ýlim, hilim, vakar ve ciddiyet sahibi olmak,
c) Kendisinden ve bilgisinden emin olmak,
d) Halka kendi otoritesini kabul ettirmek,
e) Fert ve toplum olarak insanlarý tanýmak.
Bu þartlardan da anlaþýlacaðý gibi müftînin fetva isteyenin psikolojik durumunu dikkate almasý, halk nazarýnda itibar sahibi, basîretli vereceði fetvânýn fert ve toplum üzerindeki etkisini kavrayacak bir görüþe sahip olmasý gerekmektedir (Muhammed Ebû Zehrâ, Ýslâm Hukuk Metodolojisi, Terc. Abdülkadir Þener, Ankara 1973, s.391 vd.).
Fetva geleneði Ýslâm dininin doðuþu ile birlikte ortaya çýkmýþtýr. Sahâbe problemlerini bizzat Allah elçisine sorar, O da bu problemleri âyet veya kendi buyurduðu hadisle çözümlerdi. Fetva verme ve yargý (kaza) fonksiyonu Hz. Peygamberde toplanmýþtý. O´nun vâli olarak Yemen´e gönderdiði Muâz b. Cebel (ö. 18/639) ve Mekke´ye gönderdiði Attâb b. Esîd . (ö. 13/634) o yörelerde fetva verme ve kendilerine gelen davalarý hükme baðlama yetkisine sahiptiler (Ahmed b. Hanbel, V, 230, 236, 242; Tirmizî, Ahkâm, 3; Ýmam es-Þâfiî, el-Ümm, VII, s.273; es-Serahsý, el-Mebsût, XIV, s.36).
Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Ömer b. Abdülaziz gibi halifeler hem devlet baþkaný, hem müftî ve hem de kadý itliler. Bu üç sýfat tek kiþide toplanýyordu. Daha sonra devlet baþkanlýðý ile fetva ve kaza fonksiyonlarý birbirinden ayrýlmýþtýr.
Mezheplerin oluþtuðu II. ve III.
Hicrî yüzyýlda, üzerlerinde genellikle devlet memurluðu gõrevi bulunmayan müctehidlerce Ýslâm hukuku tedvin edilmiþ ve fýkýh kaynaklarýna intikal etmiþtir. Sahabe devrinde doðrudan âyet ve hadislere baþvurulurken artýk fýkýh kaynaklarý kanun yerini almaya baþlamýþtýr. Ancak hukukî bir problemin hükmünü fýkýh kitaplarýndan çýkarmakta kimi zaman güçlük vardýr. Bu nedenle daha önceden verilmiþ hazýr cevaplar (fetvalar) toplanarak fetva kitaplarý meydana getirilmiþtir. Bunlar Kadîlerin elinde komprime hazýr bilgiler olup, uygulamada kolaylýk saðlamýþtýr. Osmanlýlar devrinde tertip ve tedvin edilen fetva kitaplarý sayýsýnýn yüzleri astýðý düþünülürse, Ýslâm hukuk doktrininin ne kadar iþlendiði ve komprime bilgilerin çokluðu ortaya çýkar (Kâtip Çelebi, Keþfüz-zunûn, fetva kitabý niteliðindeki eserler; Bursalý Mehmet Tahir, Osmanlý Müellifleri, Ýstanbul 1333/1915, II, s.61 -64).
Fetva ile meþgul olmak çok önemli bir iþtir. Çünkü müftî, helâl, haram, sýhhat, fesat ve benzeri hükümleri Ýslâm adýna açýklamýþ olur. Bu konuda gerekli araþtýrmayý yapmadan, kendi hevasýna uyarak fetva vermek sorumluluðu gerektirir. Hele fetva, kul haklarý ile ilgili ise daha dikkatli olmak gerekir. Ýctihad ve fevta vazifeleri büyük bir ilim ve ihtisas iþidir. Ayet ve hadislerin manalarýný sathi bir þekilde anlayabilen, hâfýzalarýnda sýnýrlý birkaç hadis bulunan kimselerin bir müctehide tabi olmayýp da þer´î delillerden hüküm çýkarmaya kalkýþmalarý ve kendi namlarýna fetva vermeleri caiz olmaz (ö. Nasuhi Bilmen, Hukûkî Ýslâmiyye ve Ýstilâhât-ý Fýkhýyye Kamusu, I, 250).
Müftî, ictihad yapabilecek ve delillerin kuvvetli olanýný seçebilecek durumda ise, mezheplerin görüþleri arasýndan tercih yapabilir. Ancak bunu yaparken üç þarta baðlý kalmasý gerekir: Delil bakýmýndan zayýf olan görüþü seçmemelidir. Tercih ettiði görüþ insanlarýn yararýna olmalý ve onlarý ne þiddete ve ne de gevþekliðe sevketmemelidir. Bu görüþ, iyi niyete dayanmalý, sýrf insanlarý memnun etmek ve onlarýn keyfi arzularýný tatmin etmek için seçilmiþ olmamalýdýr (Ebû Zehrâ, a.g.e., s.392-393).
Ýctihad yapabilen müftî bütün dikkat, iyi niyet ve gayretini sarfettikten sonra, verdiði fetvada isabet etse de yanýlsa da sevap kazanýr. Hadiste þöyle buyurulur: "Hâkim ictihad yaparak hükmedip, bunda isabet ederse, onun için iki mükâfat vardýr. Ýctihadla hükmedip de yanýlýrsa, onun için bir mükâfat vardýr" (Buhâri, el-Ý´tisâm, 21; Müslim, el-Akdiye, 15; Ahmed b. Hanbel, III, 187).
Fetva kitaplarýndan bazýlarý:
a) Hindiyye: "el-Fetâvâ´l-Hindiyye ve el-Alemgîriyye" ismini taþýyan bu meþhur fetva kitabý, Sultan Muhammed Evrengzîb Bahâdýr Âlemgîr (ö. 1 1 18/1706)´in emriyle, Hindistan âlimlerinden bir kurul tarafýndan te´lif edilmiþtir. Hanefi mezhebine ait, arapça olup, hükümleri delillerini kapsamýna almaz. Meseleler fýkýh bablarýna göre düzenlenmiþtir. Eser birkaç defa basýlmýþtýr (Bulak, I-VI, 1310/1892, el-Meymeniye, 1323/1905).
b) Hâniyye: Ferganalý Fahruddin Hasan b. Mansûr (ö. 592/1196) tarafýndan te´lif edilmiþtir. Hanefi mezhebi´ne göre verilen fetvalardan ibarettir. Çok yaygýn olan ve sýk sýk meydana gelen meseleleri kapsamýna alýr. Hindiyye´nin kenarýnda basýlmýþtýr.
c) Bezzâziyye: Harezmli Muhammed b. Muhammed el-Kerderî (ö. 827/1424) tarafýndan te´lif edilmiþ olup, el-Câmiu´l-Vecýz adiyle yine Fetevây-ý Hindiyye´nin kenarýnda basýlmýþtýr.
d) Hulâsatü´l-Ecvibe: Çeþmizâde Muhammed Hâlis (ö. 1298/1881) tarafýndan on beþ yýllýk bir çalýþma sonucu tertip edilmiþ olup, bazý rumuzlar kullanýlarak Feyziyye, Ýbn Nüceym, Abdurrahým, Behce, Ali Efendi ve Netice adlarýný taþýyan altý fetvâ kitaplarýnýn fetvalarýný bir araya getirmiþtir. "Cevaplarýn özeti" anlamýna gelen bu eser iki cilt hâlinde basýlmýþtýr.
e) Mahmud Þeltut, el-Fetâvâ: Muâsir Ezher âlimlerinden Mahmud Þeltut tarafýndan te´lif edilen bu eser, tek cilt olup, bazý çaðdaþ problemlere verilen fetvalarý kapsamýna almaktadýr.
radyobeyan