Fetih suresi By: armi Date: 15 Þubat 2010, 22:28:29
FETÝH SURESÝ
Kur´an-ý Kerîm´in kýrksekizinci suresi. Medine´de, Hudeybiye antlaþmasýndan sonra Hicret´in altýncý yýlýnda nâzil olmuþtur. Yirmidokuz ayet, beþyüzaltmýþ kelime, ikibindört yüzotuzüç harftir. fâsýlasý Elif harfidir. Adý surede geçen Feth kelimesine dayanýr: "Biz sana apaçýk bir fetih müjdeledik" (Ayet I) Fetih: Bir yeri almak, zaptetmek, ele geçirmek demektir. Surenin konusu, kendisinden önce yer alan Muhammed sûresindeki gibi savaþ ve fethin müjdelenmesidir.
Sure, müslümanlarýn geleceðine dâir müjdeler ihtiva etmektedir. Hudeybiye andlaþmasýndan önce Resulullah (s.a.s.) rûyasýnda sahabeleriyle birlikte Mekke´ye gittiklerini ve orada umre ziyaretini yaptýklarýný gördü. Bir peygamber için rûya ayrý bir önem ifade eder; Çünkü rûyalarý bir çeþit vahiydir. Bunun üzerine Resulullah ashabýna umreye gitmek üzere hazýrlýk yapmalarýný ve çevreye haber gönderilmesini emretti. Muhâcir ve Ensâr hazýrlýklarýný yaptýlar. Ancak çevre kabîlelerden çaðrýya icabet etmeyenler oldu. Çünkü hicretten sonra Mekkeliler, beþ yýldýr hiçbir müslümaný Mekke´ye sokmamýþlardý. Mekkelilerden izin almadan yapýlan bu yolculuk sonucunda müslümanlarýn bir katliama tâbi tutulacaklarýný sanýyorlardý.
Hacc mevsiminde Mekke´nin kapýlarýný amansýz düþmanlarýna bile açan Mekkeliler sadece müslümanlarýn gelmesini kabul etmiyorlardý.
Peygamber (s.a.s.)´le birlikte 1400 sahabi yola koyuldu. O dönemde umreye gidenlerde âdet olduðu üzere her þahýs beraberinde silah olarak sadece kýlýcýný götürürdü. Kurban edilmek üzere beraberlerinde yetmiþ deve de götürmüþlerdi. Mýkat´a geldiklerinde ihramlarýný giyerek yollarýna devam ettiler. Harem sýnýrýna yakýn Hudeybiye denilen yere geldiklerinde ise Mekkelilerin silahlanarak pusuya yattýklarý haberi duyuldu. Müslümanlar orada konakladýlar. Karþýlýklý elçiler gönderildi. Nihayet andlaþma yapmak üzere görüþmeler yapýldý ve andlaþma imzalandý. Andlaþma maddeleri görünürde müslümanlarýn aleyhineydi. Bu sebeple þartlar görüþülürken müslümanlar aþýrý derecede huzursuz idiler. Hoþnutsuzluklarýný Resulullah´ýn huzurunda bile söylüyorlardý.
Ýþte böyle bir andlaþmadan dönerken -ki umre yapma imkânýný da bulamamýþlardý- Mekke fethini içeren Fetih suresi indi. Sure, müslümanlarýn gönlüne su serpmiþti.
Sûre þu fetih müjdesiyle baþlar:
"Biz sana apaçýk bir fetih verdik. Tâ ki Allah, senin günahýndan, geçmiþ ve gelecek olaný baðýþlasýn ve sana olan nimetini tamamlasýn ve seni doðru bir yola iletsin. Ve Allah sana þanlý bir zafer versin. O, imanlarýna iman katsýnlar diye mü´minlerin kalblerine huzûr indirdi. Göklerin ve yerin askerleri Allah´ýndýr. Allah bilendir, her þeyi hikmetle yapandýr." (1-4) .
Böylece müslümanlara sadece umreye gidecekleri deðil, Mekke´nin fethedileceði müjdesi de verilmiþ oluyordu.
Sure, müminlerin âhirette de mükâfatlandýrýlacaklarýna, münâfýk ve müþriklerin ise þiddetli bir azaba çarptýrýlacaklarýna dikkat çektikten sonra; korkularý sebebiyle bu yolculuða katýlmayanlarýn samimî kiþiler olmadýklarýný, Medine´ye varýldýðýnda asýlsýz birtakým bahaneler uyduracaklarýný haber vermektedir. Söz nihayet andlaþmaya katýlan müminlere getirilir. Allah´ýn o kimselerden razý olduðu ve yakýnda bir fetihle mükâfatlandýrýlacaklarý anlatýlýr:
"Allah þu müminlerden râzý olmuþtur: ki onlar, aðacýn altýnda sana bey´at ediyorlardý. Allah onlarýn gönüllerindeki (doðruluk ve vefayý) bildiði için onlarýn üzerine huzur ve güven indirdi ve onlara yakýn bir fetih verdi. Yine onlara (yakýnda) alacaklarý birçok ganimetler bahþeyledi. Allah üstündür, hikmet sahibidir" (18-19).
Bu arada Hz. Peygamber (s.a.s.)´in Hudeybiye andlaþmasýndan önce gördüðü rûya ele alýnarak Peygamberin bu rûyasýnýn gerçek çýkacaðý bildirilir (27-28).
Kuran´da geleceðe dair bu tür pek çok haber vardýr ve bunlarýn hepsi anlatýldýðý gibi gerçekleþmiþtir.
Surenin sonunda Peygamber ve onunla birlikte olanlar övülerek üstün hasletlerinden bir kýsmý þöylece dile getirilir:
"Muhammed Allah´ýn elçisidir. Onun yanýnda bulunanlar, kâfirlere karþý þiddetli, kendi aralarýnda merhametlidirler. Onlarýn, rukû ve secde ederek Allah´ýn lutuf ve rýzasýný aradýklarýný görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden niþanlarý vardýr. Onlarýn Tevrat´taki vasýflarý ve Ýncil´deki vasýflarý da þudur: Filizini çýkarmýþ, onu güçlendirmiþ, kalýnlaþmýþ, derken gövdesinin üstüne dikilmiþ, ekincilerin hoþuna giden bir ekin gibidirler. Onlara karþý kâfirleri de öfkelendirir (bir duruma geldi). Allah, onlardan inanýp iyi iþler yapanlara maðfiret ve büyük mükâfat vadetmiþtir" (29).
Bu benzetme, Allah Resulünün ve arkadaþlarýnýn ilk ve son durumlarýný anlatmaktadýr. Ýlk defa yere atýlan bir tane gibi filizlenmeðe baþlayan müslümanlar, gittikçe güçlenerek koca bir ordu olmuþlar; Ýslâm tohumunu ekenler bu durumdan son derece sevinirlerken, onlarýn bu güçlü durumunu gören kâfirler, öfkeden çatlar hale gelmiþlerdi.
radyobeyan