Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Ferman By: armi Date: 14 Þubat 2010, 14:28:35
FERMAN




Padiþah´ýn bir iþ veya gereklilik ile ilgili arzusunu gösteren yazýlý emri. Kelime Farsça´dan gelmiþ olup, "emir, buyruk" manalarýna gelmektedir

Ferman ilk olarak Ýslâmiyeti kabul eden Ýlhanlýlarda daha sonra ise Osmanlýlarda kullanýlmýþtýr. Padiþah yazdýrdýðý yazýya kendi tuðrasýný basarak bir resmi emir çýkarmýþ olur. Padiþah´ýn bu emrine "Ferman-ý Hümayun veya Ferman-ý þerif"de denmektedir.

Fermanýn kendine has þartlarý ve özellikleri vardýr. Öncelikle gönderilen mesajýn Ferman olduðu belirtilir. Ferman´ýn gönderildiði kiþiye dua ve niyaz edilir. Ferman´ýn gönderiliþ sebebi, Ferman çýkaranýn arzusuna açýklandýktan sonra fermanýn çýkarýldýðý gerekli emir verilir. Söylenmesi ve yapýlmasý istenen þey açýklanýr, Ferman´da istenilen þeyin yerine getirilmesi ve muvaffakiyeti için dua edilir ayrýca fermanýn tarihi ve gönderildiði yer belirtilir (M. Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü, I, 607).

Osmanlýlarda hükümdarýn tuðralý fermaný, içindeki bilgi ve malumatýn çeþidine göre; hüküm, biti, misâl, tevki, niþan, berat, menþur ve yarlýð denilirdi. Bunlarýn hepsi padiþahýn yazýlý emrine delil teþkil eden kelimelerdi.

Fermanlar çok çeþitli sebeplere göre çýkarýlýrdý. Meselâ Fatih Sultan Mehmed dönemi hakkýnda 1951-52´de tedâvüle çýkarýlan akçeler ile ilgili bir ferman´a göre, "darphane amih", yeni akçeleri Anadolu vilayetleri sarraflar ve yasakçýlar aracýlýðý ile gönderir. Akçe naklinin güvenliðini saðlamak amacýyla Sancakbeylerine, Kadýlara, Týmar Sahiplerine Kethüdâlarýn güzergâh üzerinde emniyet tedbirlerini almasý istenerek geceleri konaklamalarda keþif yapmasý emredilmiþtir. Sultan, herhangi bir þekilde emrinin ifasýnda ihmâl gösterenlere aðýr cezalar verir.

Fermanlar, Osmanlýlardan önce Anadolu Selçuklu Devletinde de vardý. Anadolu Selçuklu devleti Ýlhanlýlara baðlý olduðundan Han, Selçuk Hükümdarýna kýlýç, hil´at, murassa külâh ve bir de ferman göndermiþ ve Nâib Þemsüddin Ýsfahani´yi kendi tarafýndan Memalik-i Rum´a hâkim yapýp eline bir de Yarlýð vermiþti.

Anadolu Selçuklularýnda büyük divanda bulunan arazi defterlerinde has ve iktaa yani dirlik olan týmara ait tevcihâtý yapan ve buna dair menþur ve beratlarý hazýrlayan mühim bir dairenin reisine Pervaneci denmiþ ve bu berat ve menþurlara da Pervane denilmiþtir (Ý Hakký Uzunçarþýlý, Osmanlý Devleti Teþkilatýna Medhal, Ankara 1970, s.95).

Pervane birçok lügat ve eserlerde Ferman ve hükm-i padiþahý demek olup, bir nevi yazýnýn adýna da pervane denildiði ve Moðollarda devletin dört mühüründen birinin adý olduðu ve altýndan yapýlmýþ olan bu küçük hükümdar mührüyle hazineye ait vesikalarýn damgalandýðý Hacib veya Perdedara Pervane denildiði kaydedilmektedir (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuasý, sene 8, s.46)

Pervane büyük Selçuklularda da vardýr. Siyasetname´de Pervanenin alelýtlak ferman manasýna geldiði anlaþýlmaktadýr. Pervanecinin divan, hazine, ikta ve atiyyelere ait verilen fermanlarý tetkik ve icabýný yapan bir memur olduðu görülmektedir. Bazý Osmanlý beratlarýyla bâzý eserlerde de pervanenin ferman ve berat anlamýnda kullanýldýðý görülmektedir.

Ferman´ýn Osmanlý Padiþahlarýna ait bir "teþri" (kanun koyma) sýfatý olduðunu dile getiren bazý yazarlar vardýr. Bu konu, aslý olmayan bir husustur. Kaldý ki, bu hususu ileri süren yazarlarýn eserlerinde de ferman gibi padisah buyruklarýna kanunname ile ilgili malumatlar verilirken temas edilmiþtir.

Þu hususu açýklamakta fayda vardýr ki, Osmanlý devlet sistemi, kuruluþ biçimi itibariyle tam bir Ýslâmî yapý göstermiyorsa da, Ýslâmî hukuk ve siyâsetin ana meselelerini yüklenen bir devlet sistemi idi.

Devletin çeþitli icraatlarý bunu göstermektedir. Ýkinci olarak, Osmanlý´da kanunnameler veya bunlarýn baðlý olduðu örfi hukuk, Ýslâm´a ters olmayan hükümlerden oluþan ve daha çok toplumsal meselelerle ilgili hükümlerden oluþmaktaydý. Kanunnameler, örfi hukukun en etkili ve yaygýn örnekleriydi. Ülke içindeki sonradan ortaya çýkan idari, siyasý ve malý konular, Ýslâm þerîatý ile çerçevelenmiþ örfi hukukun bir dalý olan kanunnameler ile çözülmeye çalýþýlýyordu.

Ferman ise, daha aný ve küçük meseleler için verilen padiþah buyruklarýydý. Ferman ve kanunnamelerin genelinde Ýslâmî bir öz ve prensip hakim ise de, padiþahýn herhangi bir meseledeki kanaat ve görüþüne göre bazen Ýslâmî esaslarýn ihlâl edildiði de olabiliyordu. Eðer ulema ve bilhassa þeyhülislâm ile veziriazam ve diðer ileri gelenler bu tür yanlýþlýða karþý çýkmaz ise, bazen keyfi kararlar uygulanabiliyordu. Padiþahýn keyfî karar vermesine çoðunlukla engel olan böyle bir karar mekanizmasýnýn Osmanlý devlet yapýsýnda olduðunu görüyoruz. Fakat zaman zaman da olsa yönetimde olanlardan bir bölümünün keyfi tutumlarý ile Ýslâmî esaslarýn ihlâl edilmiþ olduðu bilinmektedir. Bu durumlar Ýslamî hayat ve anlayýþýn ortadan kalkmasý ile baþlayan dönemle birlikte ortaya çýkýyordu. Yani, Ýslâm insanýnýn giderek idarî seviyede kaybolmasý ile gayrý Ýslâmî tavýr ve icraatlar kendisini göstermeye baþlamýþtýr.

Osmanlý devletinde fermanlar, divaný hat denilen girift bir yazý ile yazýlýrdý. Bu yazý þekli, son zamanlara kadar devam etmiþtir.


radyobeyan