Fecr By: armi Date: 14 Þubat 2010, 14:12:56
FECR, FECÝR
Güneþin doðmaya baþlama zamaný, tan vakti, güneþin doðmasýndan önceki alacakaranlýk.
Fecr (yahut fecir) sözlük anlamý yarmak demektir. Araplar yerden suyun topraðý yararak çýkýp akmasýna inficâr derler. Sabah aydýnlýðýna, þafak sökmesine ve tan yerinin aðarmasýna da fâil manasýnda masdar olarak fecr derler ki, geceyi ve karanlýðý aydýnlýðý ortaya çýkardýðýndan dolayý ona bu ad verilmiþtir.
Namaz, oruç ve hac gibi ibadetler belli bir vakit içersinde yerine getirilir. Yani bu ibadetlerin belirlenen o zamanlarda yapýlmasý þarttýr. Bu vakitler ya güneþe göre veya aya göre tespit edilir. Mesela günde beþ defa kýlýnan namazlarýn vakitleri güneþe göre; yýlda bir ay tutulan ramazan orucunun baþlangýç ve sonu da, gökteki aya göre tayin ve tesbit edilir.
Sabah, öðle, ikindi, akþam ve yatsý vakitlerinde namaz kýlýnmasý yani beþ vakit namazýn vakti âyetle sabittir. Kur´an-ý Kerîm´de "Hiç þüphesiz namaz insanlara belirli vakitlerde farz kýlýnmýþtýr" (en-Nisâ, 4/103) buyrularak buna iþaret edilir. Bu, vaktin namazýn farz olmasýna sebep teþkil etmekte ve o vakitte kýlýnmasýyla da edasýnýn bir þartý olmaktadýr.
Ancak bu vakitlerin baþlangýcý ve sonu hadislerle tesbit edilmiþtir. Meselâ sabah namazýnýn vakti ne zaman baþlar ve ne zaman biter? Bu, Hz. Peygamberce (s.a.s.) bildirilmiþtir. Ýþte fecr kelimesi bize sabah namazý vaktinin geldiðini ve imsak vaktinin baþladýðýný bildiren bir zaman parçasýný anlatmaktadýr.
Fýkýh terimi olarak fecr, tan yerinin aðarmasý ve sabah vaktinin baþlangýcý demektir. Ayet ve hadislerde gecenin bittiðini gündüzün baþladýðýný, yatsý namazý vaktinin bitip sabah namazý vaktinin baþladýðýný, oruç tutacak kimse için yeme ve içmenin sona erdiðini ve imsak olduðunu bildiren aný ve zamaný ifade eder.
Fecr kelimesi Kur´an-ý Kerîm´de vakit manasýnda, sabah vaktini bildirmek üzere birkaç yerde geçmektedir. Orucun baþlama vaktini bildiren âyette: "Fecrin beyaz ipliði siyah iplikten sizce seçilinceye kadar (yani tan atana kadar) yiyebilir ve içebilirsiniz, (bu vakitten) sonra da, geceye kadar orucu tamamlayýn" (el-Bakara, 2/187) buyurulmaktadýr. Kadir gecesinin tan yerinin aðarmasýna, þafak sökmesine kadar devam ettiðini bildiren ayette de; "O gece tan yerinin aðarmasýna kadar bir esenliktir" (el-Kadr, 97/5) buyrulmaktadýr. Bazýlarý, orucun baþlangýç vaktini güneþin doðuþuna kadar getirmek istiyorlar veya sabah namazýný gece namazý sayýp sabah namazý güneþ doðuncaya kadar kýlýndýðýna göre oruç vakti de güneþin doðuþundan sonra baþlamalýdýr gibi bir yorum yapmak istemiþlerdir. Halbuki bu ayet gecenin, fecrin doðuþuna yani tan atana kadar devam ettiðini bildirmektedir. Tan yeri aðarýnca gece bitmiþ olacaðýndan oruç tutacak kimsenin bu andan itibaren yeme, içme ve cinsi iliþki gibi iþlerden uzak durmasý gerekir. Nitekim Hz. Aiþe´nin naklettiði bir hadiste: "Bilâl ezaný geceleyin okuyordu. Bundan dolayý Allah´ýn elçisi: ´Ýbn Ümmi Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyiniz, içiniz çünkü o fecr doðmadan ezan okumaz´ buyurdu" (Buhâri, Savm, 17) denilmek suretiyle þafaðýn sökmesinin orucun baþlangýcý, vakti olduðu belirtilmiþtir.
Ýslâm hukukunda fecr, kâzib fecr ve sâdýk fecr veya birinci fecr ve ikinci fecr olmak üzere iki kýsma ayrýlýr.
Fecr-i Kâzib veya birinci fecr, herhangi bir vaktin baþlangýcý deðildir. Namaz ve oruç açýsýndan bir þey ifade etmez. Yatsý namazýnýn vakti henüz devam etmektedir. Sabaha karþý doðuda tan yerinde ufuktan gökyüzüne yukarýya doðru dikey olarak piramit þeklinde yükselen bir aydýnlýk meydana gelir ki buna fecr-i kâzib denir. Araplar buna "zenebü´s-sirhan" yani kurt kuyruðu diye isim vermiþlerdir. Bundan sonra yine kýsa bir süre karanlýk baþlar, bu karanlýktan sonra Fecr-i Sâdýk meydana gelir. Ufukta yatay olarak boydan boya yayýlýp daðýlan aydýnlýða fecr-i sâdýk veya ikinci fecr denilir. Hz. Peygamber (s.a.s.): "Sakýn ashabým sizi ne Bilâl´in ezaný ne de fecr-i müstatil sahurunuzdan alýkoymasýn. Fakat siz sahur hususunda ufuktaki fecr-i müstatire itibar ediniz" buyurmuþtur. Müstatil fecr-i kâzib, müstatir fecr-i sâdýktýr (Müslim, Sýyam, 40-44).
Fecr-i sâdýkla sabah namazý vakti girer, oruç yasaðý baþlar. Oruç ikinci fecrin doðuþundan güneþin batýþýna kadar devam eder. Sabah namazý da ikinci fecrin doðuþundan baþlar, güneþin doðuþuna kadar süren zaman içinde kýlýnýr. Yani fecr-i sâdýk demek güneþin doðuþu demek deðildir. Fecr-i sâdýk ile güneþin doðuþu arasýnda yaklaþýk olarak bir saat kadar veya biraz fazla bir vakit bulunduðu söylenebilir. Çünkü Cebrail, Peygamberimize birinci gün sabah namazýný fecr doðunca kýldýrmýþ, ikinci gün ise ortalýk iyice aydýnlandýðý zaman kýldýrmýþ ve bu iki vakit arasýndaki zaman "senin ve ümmetin için vakittir, bu ayný zamanda senden önceki peygamberlerin de vakti idi" demiþtir (es-Serahsý, I, 141).
Fecr-i kâzib henüz gece vakti sayýldýðýndan bu zamanda yatsý kýlýnabilir, oruç tutacak olan yiyip içebilir. Fecr-i sâdýktâ ise sabah vakti girmiþ, gece bitmiþ, yatsý vakti ve sahur vakti geçmiþ demektir.
radyobeyan