Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Fatiha suresi By: armi Date: 14 Þubat 2010, 14:09:29
FÂTÝHA SÛRESÝ




Kur´an-ý Kerîm´in ilk suresi.

Fâtiha, "açýlacak þeylerin baþý, ilk açýlacak yer" demektir. Mukabili "hâtime"dir. Bu sûreye, Allah kelâmýnýn baþýnda bulunduðu yahut namazda ilk okunan sûre veya tümüyle ilk inen sûre olarak Fâtiha sûresi denilmiþtir.

Çoðunluðun görüþüne göre Mekkî´dir ve yedi ayettir. Besmelenin sureden olup olmadýðý ihtilâflýdýr. Surenin yirmiden fazla adý vardýr. En meþhurlarý: Fâtiha, Ümmü´l-Kitap (Kitabýn anasý), Ümmü´l-Kur´an, Seb´ul-Mesânî (tekrarlanan yedi), el-Hamd (konuþma dilinde Elham)´dýr. Surenin fasýlasý Nûn ve Mim harfleridir. Bazý âlimlere göre Fâtiha sûresi, Kur´an´ýn bir özetidir. Tevhid, âhirette cezâ ve mükâfat, sadece Allah´a ibadet, sýrat-ý müstakim yani hidayet ve saadet yolu, geçmiþ topluluklarýn ibret alýnacak kýssalarýný hedef edinen Kur´ân´ýn bu ilk suresinde bütün bunlara temel teþkil eden hususlar vardýr. (Muhammed Abduh, Tefsîru´l-Kur´âni´l-Hakým, Mýsýr 1373 H., I, 37-38). Böylece her namazda (cenaze namazý hariç) Fâtiha´yý okuyan bir müslüman namazýn her rekâtýnda Kur´an´ýn bir özetini okumuþ olmakta, Kur´an´a tabi olacaðýna dair Allah´a söz vermektedir.

Surenin fazileti ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birisi þöyledir: "Bu surenin benzeri ne Tevrat´ta, ne Ýncil´de, ne Zebur´da ve ne de Kur´ân´da yoktur" (Ýbnü´l-Cevzî, Zâdü´l-Mesirî, I, 10; Kurtubî, el-Câmiu´li Ahkâmü´l-Kur´an, I, 108).

Namazda okunmasý sebebiyle bir ismi de "es-Salât" olan Fâtiha hakkýnda bir hadis-i kutside þöyle buyurulmuþtur: "Namazý kulumla aramda ikiye ayýrdým. Bir yarýsý benimdir, diðer yarýsý kulumundur. Kuluma istediði verilecektir. Kul: "Hamd alemlerin Rabbi Allah´adýr" dediði zaman, Allah: "Kulum bana hamdetti" der. Kul: "Rahman ve Rahim olan...´´ dediði zaman Allah: "Kulum bana senada bulundu" der. Kul: "Din gününün mâliki" dediði zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardým dileriz " dediði zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasýnda iki yarýdýr. Kuluma istediði vardýr" der. Kul: "Bizi doðru yola ilet. Nimet verdiðin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmiþ olanlarýn ve sapmýþlarýn yoluna deðil" dediði zaman Allah: "Bunlar kulumundur, kuluma istediði verilecektir" der" (Müslim, Salât,38, 40; Ebû Dâvûd, Salât, 132).

Besmele:

Berâe suresi dýþýnda Kur´an-ý Kerîm´de bütün sûrelerin basýnda besmele (Bismillâhirrahmânirrahîm: Rahman ve Rahîm olan Allah´ýn adýyla baþlarým) yer almaktadýr.

Besmeledeki Allah adý yüce Rabbimizin en büyük adýdýr. O´nun doksandokuz adý vardýr, fakat bunlar Allah adýnýn sýfatlarýdýr. Allah ismi ise, Cenab-ý Hakk´ýn bütün isimlerini toplamaktadýr. Câhiliye Araplarý müþrik olarak Allah´a inanýrlar, yani O´nun yanýnda putlara taparlardý. Bunlara ilâh (âlihe) derlerdi ve Allah adýyla yalnýz Rabb´i kastederlerdi. Ýlâh ismi de hem Allah´a hem de putlarýna verilen bir isimdi. Bu bakýmdan Allah isminin Türkçede karþýlýðý yoktur. Allah isminin kökü ve çoðulu da bulunmaz.

Bismillâh´daki bâ harfý, "Allah´tan yardým dileyerek baþlýyorum" demektir. Rahman ve Rahîm isimleri, Allah´ýn isimlerinden olup, "rahmet" kökünden türemiþlerdir. Rahman´ýn tam karþýlýðý yoktur; çok merhamet eden, rahmeti her þeyi kuþatan diye çevrilmektedir. Rahîm de çok merhametli demektir; burada rahmet daha çok ahirette müminlere olan rahmeti anlamýndadýr. Genellikle Rahman: Bütün mahlûkatý rahmetiyle yaratýp besleyen, Rahîm: Ahirette müminlere mükâfat, kâfirlere ceza verendir diye tefsir edilmiþtir.

Sure baþlarýnda bulunan Besmelenin Kur´an´dan ayet olup olmadýðý hakkýnda görüþ birliðine varýlamamýþtýr. Ýmam Þâfiî onun baþýnda bulunduðu sûrelerin birer ayeti, Ýmam Mâlik onun ayet olmadýðý, Ebu Hanife müstakil bir ayet olduðu kanaatine varmýþtýr. Fakat besmelenin Kur´an´dan olduðunda þüphe yoktur. Çünkü Hz. Peygamber: "Onu her surenin baþýna yazýn" demiþtir. Besmelenin âyet veya sûreden bir âyet olup olmadýðý hakkýndaki ictihad farklarý onun namazda okunmasýnda da farklý ictihadlara yol açmýþtýr. Ýmam Ebu Hanife besmelenin her rekâtta Fatiha´dan önce okunmasýnýn þart olduðunu, gizlice besmele çekmenin sünnet olduðunu söylemiþ, Ýmam Mâlik farz namazlarda besmele okunmasýný caiz görmemiþ, Ýmam Þâfiî ile Ýmam Ahmed de besmeleyi her sureye dahil bir ayet gördüklerinden açýk kýraatli namazlarda açýktan, gizli kýraatli namazlarda gizliden besmele okunmasýnýn farz olduðunu söylemiþlerdir.

Öte yandan her iyi ve güzel þeyde besmele ile baþlamak Ýslâm´ýn prensiplerindendir. Besmele bütün iþlerin basýdýr, onsuz iþ eksiktir. Besmele çekmek, Allah´ýn birliðini, rahmetini anmak ve O´na karþý gereken edep dairesinde Ýslâmî esaslarýn ilk rüknünü ifa etmek demektir. Yine, hayvan keserken kasten besmele çekilmezse o hayvanýn eti yenilmez.

Tefsir:

"Andolsun ki biz sana tekrarlanan yediyi ve þu büyük Kur´an´ý vermiþizdir " (el-Hicr, 15/87) ayetinde Fâtiha suresi anýlmýþtýr. Surenin umûmî tefsiri þöyledir: Kovulmuþ þeytandan Allah´a sýðýnýrým. Rahman ve Rahîm olan Allah´ýn adýyla baþlarým. "Alemlerin Rabbi olan Allah´a hamdolsun "(1). er-Rabb; Mâlik, mutasarrýf demektir; yalnýz Allah´ýn adýdýr. el-Alemin, âlem´in çoðuludur, Allah´tan baþka bütün varlýklardýr. Hamd yalnýz O´nadýr. Her þeyde mutlak rububiyet O´nadýr, O bütün kâinatýn terbiyecisi, hâkimidir. Azamet, þeref, ululuk, yaratýcýlýk, icad O´na aittir. Allah´ýn rahmeti her þeyi kuþatmýþtýr. Mükâfat ve cezayý yalnýzca O verir.

O, Rahman ve Rahîmdir (2), Dünyada bütün yaratýklarý ve âhirette yalnýz mü´minleri esirgeyen, baðýþlayan O´dur.

Din gününün sahibidir (3), Mâlik; sahip demektir, mâliki veya meliki þeklinde okunabilir. Din, burada ceza demektir. O´ndan baþka kimsenin hükmünün geçmediði Din günü, âhirette hesaba çekilme günüdür. O günde amellere ceza ve mükâfat vermek sadece O´na mahsustur. En güzel isimler ve sýfatlar O´nundur.

Yalnýz sana ibadet eder ve yalnýz senden yardým dileriz(4). Yalnýz sana kulluk ve itaat eder, ancak sana boyun eðeriz; zira sen her türlü yüceliðe layýksýn. Senden baþka hiçbir güç kulluða ve muhtaçlýða cevap veremez. Dilediðimiz her þeyi yalnýzca senden dileriz, zaten senden baþka yardýmcý da bulunmaz.

Bizi doðru yola ilet (5). Bizi Kur´ân yoluna, Ýslâm yoluna ilet. Sana yaklaþtýracak, bize hürriyetimizi kazandýracak yolu. Sen kimi dilersen onu hidayete erdirirsin. Bizi dosdoðru yolunda iman üzere sabit kýl, cennete gidenlerden eyle. Doðru yol hakkýnda Hz. Peygamber (s.a.s.): "Doðru yol Allah´ýn kitabýdýr, Ýslâm´dýr" buyurmuþtur (Tirmizî, Fedâilü´l-Kur´ân, 14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 1).

Nimet verdiðin kimselerin yoluna (6). Yani peygamberler, sýddýklar, þehidler, salih mü´minlerin yoluna ilet (bk. en-Nisâ, 4/69) Onlar ne güzel arkadaþtýr, ne güzel müminlerdir.

Kendilerine gazab edilmiþ olanlarýn ve sapmýþlarýn yoluna deðil (7). Yani Yahudiler ve Hýristiyanlarýn (Tirmizî, Tefsir, 2; el-Mâide, 5/60, 77) veya Ýslâm´dan sapanlarýn yoluna deðil.

Onlar gibi bizi de helâk etme. Doðru yoldan sapan azgýnlardan deðil, Resulunün dosdoðru yolundan gidenler kýl. Bizi heva ve hevesine uyan, büyüklenen, haktan sapân münâfýklardan ve kâfirlerden ayýr, onlardan dualarýn en güzeli ile sana sýðýnýyor, sana dua ediyor ve yardýmýný bekliyoruz. duamýzý kabul et.

Amin. Duamýzý kabul et. Cemaatle namazda Ýmam sureyi bitirince cemaat Ebu Hanife´ye göre gizlice, Þâfii´ye göre açýktan âmin der (Alûsî, Rûhu´l-Meânî, I, 59-137; Kurtubî, Câmiu´l-Ahkâm, I, 133-149; Seyyid Kutub, Fi Zýlâli´l-Kur´ân, I, 3646; M. Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur´an Dili, 56-145; Ýbn Kesir, Tefsiru´l-Kur´âni´l-Azým, I, 29).

Fâtiha ve Namaz:

Fâtiha´yý her gün her müslüman en az onyedi defa farz olan beþ vakit namazda okumaktadýr. Kütüb-i Sitte ve Ahmed b.Hanbel´de Ubâde b. es-Sâmit´ten rivayet edilen ´´Fâtiha´yý okumayanýn namazý olmaz" ve Ebu Hüreyre´den rivayet edilen "Kim kýldýðý namazda Fâtiha okumazsa onun namazý eksiktir, eksiktir, eksiktir." hadisleri namazda Fâtiha okumanýn þart olduðunu göstermektedir. Cumhûr´un bu þekildeki ictihadýna karþý Ebû Hanife. namazda üç kýsa veya bir uzun âyet okumanýn farz olduðunu, Fâtiha´nýn ise vacip olduðunu söylemiþtir. Cumhûr da kendi arasýnda namazýn her rekâtýnda Fâtiha´yý farz (Þâfiî, Mâlik) veya yalnýz bir rekâtýnda farz olduðunu söylemiþlerdir. Ebû Hanife, "Kur´an´dan kolayýnýza geleni okuyunuz" hadisine göre amel etmiþtir (Buhâri, Ýman, 15; Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Dâvûd, Salât, 132; Tirmizî, Salât, 1 10, 1 16; Nesâi, Ýftitah, 1 23, 7; Ýbn Mâce, Ýkâme, 11, 72; el-Müzemmil, 73/20). Geçerli olan görüþ Cumhûr´un görüþüdür.

Ýmama tabi olan, Þâfiî veya Hanbeli´ye göre Ýmam sesli yahut sessiz de okusa Fâtiha´yý okur; Hanefi´ye göre susar; Mâliki´ye göre sesli okumada susar, sessiz okumada o da içinden okur.

Fâtiha sûresini Arapça lafzýyla bilmeyen, en kýsa zamanda öðreninceye kadar Ýmam Azam Ebû Hanife´ye göre kendi dilinde tercümesiyle namaz kýlabilir (Ýbnü´l-Cevzî, Zâdü´l-Mesir, 7-8; Cessâs, Ahkâmu´l-Kur´an, I, 18-20; Kurtubî, a.g.e., 119).


radyobeyan