Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Fasit By: armi Date: 14 Þubat 2010, 14:04:07
FÂSÝT




Kokmak, bozulmak, hükümsüz olmak, doðru ve uygun hareketi býrakmak, iþler alt-üst olmak, bozgunculuk yapmak. Fâsit, fesâd mastarýnýn ism-i fâilidir. Bir terim olarak, ibâdetler konusunda fâsitle bâtýl eþ anlam ifade eder. Meselâ, "namaz fâsit veya bâtýl oldu" demek, "bozuldu, hükümsüz oldu" demektir. Bu konuda Ýslâm hukukçularý arasýnda görüþ birliði vardýr. Ancak muâmelât konusunda, yani akitlerde fesâd ve butlan, Hanefi ve diðer mezhepler arasýnda farklý anlamlarda kullanýlmýþtýr. Çoðunluk hukukçular, ibâdetlerde olduðu gibi, akitlerde de fâsitle bâtýlý eþanlamdâ kullanýrlar ve ikisini birlikte gayri sâhih akit içinde deðerlendirirler. Meselâ, "ehliyetsiz kiþinin yaptýðý satým akdi fâsit veya bâtýldýr" sözü, onlara göre ayný þeyi ifade eder.

Hanefilere göre muamelat konularýnda fâsitle bâtýl farklý anlama gelir. Akdin icap, kabul, mahal gibi ana unsurlarýndaki eksiklik akdi bâtýl kýlarken, eksiklik, akdin mâhiyetine veya rüknüne iliþkin olmaksýzýn, diðer þartlarý bulunsa da, akit fâsit olur. Rükünleri ve esas unsurlarý mevcut olduðu için, böyle bir akde bazý sonuçlar gerekir. Meselâ, miktarý belirsiz bir satýþ bedeli ile satým akdi yapmak veya akitten sonra, satýcýnýn belli bir süre satýlandan yararlanmasý gibi fâsit bir þartla satýþ yapmak gibi. Fâsit akitte, satýlan þey, alýcý tarafýndan teslim alýnýnca alýcýya kötü bir mülk olarak geçer. Nikâh akdi ise; mehir gerekir ve ayrýlýktan sonra kadýn iddet bekler. Zifâf olmuþsa, doðacak çocuðun nesebi sâbit olur. Bu duruma göre fesâd, akdi sahih olmakla bâtýl olmak arasýnda orta bir derecede kýlar. O, aslý bakýmýndan meþrû, vasfý itibariyle gayri meþrû bir akittir. Yani bunu ehliyetli kiþi yapar; konusu þer´an akdin hükmüne elveriþlidir, sýyga doðrudur. Fakat bu akdi yapan þer´an bu þekilde yapmaktan alýkonmuþtur. Meselâ satým âkdinde taraflarý anlaþmazlýða götürecek çok bilinmezlik bulunmasý; hangi otomobil olduðunu tayin etmeden, herhangi bir otomobil satmak gibi. Yine bir evi, otomobilini kendisine satmasý þartiyle satmak; mütekâvvim bir malý, þarap gibi gayri mütekavvim bir malý satýþ bedeli kýlarak satmak; bir ineði gebe olarak satmak gibi.

Buna göre fâsit akitlerin baþlýcalarý þunlardýr:

1)
Satým akdine bilinmezlik karýþmasý: Hanefilere göre, satýlan mal veya satýþ bedeli, anlaþmazlýða yol açabilecek ölçüde çok bilinmezlikle meçhul olduðu zaman akit fâsit olur; çünkü bu bilinmezlik teslime ve teslim olmaya engel olur. Eðer bilinmezlik anlaþmazlýða yol açmayacak derecede, az bilinmezlikle meçhul olursa, satým akdi fâsit olmaz; Çünkü bu bilinmezlik teslime ve teslim almaya engel teþkil etmez. Buna göre bilinmezlik az ve çok derecede olmak üzere ikiye ayrýlýr.

a) Az bilinmezlik:
Belirli bir yýðýndan bir ölçek gýda maddesini yahut sayýsý belli olmayan bir denk elbiseyi satmaktaki bilinmezlik anlaþmazlýða yol açmayacak az bilinmezliktir. Rizikonun kalkmasý yüzünden akit câiz olur (el-Kâsâný, Bedâyiu´s-Sanâyi´, V, 157 vd.; eþ-Þirâzî, el-Mühezzeb, I, 263).

b) Çok bilinmezlik (fâhiþ cehâlet): Satýlan hayvanýn cinsini, radyo veya fotoðraf makinesinin markasýný açýklamadan satýþ yapýlsa, buradaki bilinmezlik çoktur; çünkü bu, taraflar arasýnda þiddetli anlaþmazlýða sebep olur.

Bilinmezlik, satýlan malda, satýþ bedelinde veya vadede olabilir. Yine, satýcýnýn, vadeli satýþ bedeline teminat için kefil veya rehin istemesi halinde bu teminatlarýn belirli olmasý gerekir. Aksi halde akit fâsit olur (es-Serahsý, el-Mebsût, XIII, 26, 49; el-Kâsâný, a.g.e., V, 158, VI, 124; eþ-Þirâzî, I, 266; Ýbn Kayyim, Ý´lâmü´l-Muvakkýîn, IV, 5; Ýbn Hazm, el-Muhallâ, IX, 19; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadir, V, 222 vd.; Ýbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, IV, 125).

2) Bir þarta baðlanmýþ veya gelecek zamana izâfe edilmiþ satým akdi: Falanca kimse evini bana satarsa, ben de kendi evimi sana satarým, demek gibi. Burada akdi þarta baðlama vardýr. Bu otomobili sana gelecek ayýn basýndan itibaren satarým, demek gibi. Burada gelecek zamana izâfe vardýr. Bu çeþit akitler de fâsittir.

3) Hazýr olmayan malý görmeden satmak: Gâib malý görmeden ve niteliklerini söylemeden satýþ caizdir. Ancak, müþteri onu gördüðü zaman seçimlik hakkýna sahip olur. Dilerse akdi geçerli kýlar, dilerse reddeder. Burada müþterinin görme muhayyerliðinin bulunmasý garar (aldanma rizikosu)nu kaldýrýr ve bilinmezlik anlaþmazlýða yol açmaz (el-Kâsâný, a.g.e, V, 163; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., V, 1 37) . Hz. Peygamber, "Bir kimse görmediði bir þeyi satýn alýrsa, gördüðü zaman alýp almamakta muhayyerdir" buyurur (Zeylaî Nasbu´r-Râye, IV, 9).

Þâfiîlere göre, taraflarýn görmediði bir malý satmak caiz deðildir; çünkü bunda riziko vardýr. Yukarýda zikredilen, görme muhayyerliði hadisi onlara göre zayýftýr (eþ-Þîrâzî, a.g.e., I, 263).

4) Haram kýlýnmýþ bedelle satým akdi yapmak: Þarap ve domuz eti gibi haram kýlýnmýþ bir satýþ bedeli ile satým akdi yapýldýðý zaman, hanefîlere göre, ortada gerçek satýþ bulunduðu için, akit fâsit olur. Bu, malýn mal karþýlýðýnda mübâdelesi niteliðindedir. Çünkü þarap ve domuz eti ehl-i kitap nezdinde mütekavvim bir maldýr. Hanefilere göre, bu ikisi her ne kadar mal ise de, þer´an mütekavvim mal deðildir. Bu konudaki kaide þudur: Ýki ivazdan (mal ve bedeli) birisi, hiçbir semâvi dinde, bir mal olarak kabul edilmiyorsa, o zaman satým akdi bâtýldýr. Ývaz, satýlan mal olsun, bedel olsun sonuç deðiþmez, murdar ölmüþ hayvanýn, kanýn ve hür insanýn satýþý bâtýldýr. Bunlarý satýþ bedeli yerine koyarak yapýlacak satýþ da böyledir. Ývaz, bazý dinlerde mal sayýlýp, bazýlarýnda sayýlmazsa, eðer bu Ývazýn bedel olarak kabul edilmesi mümkünse, satým akdi fâsittir. Kumaþýn þarap veya þarabýn kumaþ karþýlýðýnda satýþý fâsittir. Eðer þarap satýlan mal (mebî) durumunda olursa, akit bâtýldýr. Yine þarabýn nakit para yahut nakit paranýn þarap karþýlýðýnda satýþý da bâtýldýr. Bu duruma göre, satýþ bedeli haram kýlýnmýþ bir mal cinsinden olursa, satým akdi kýymetle meydana gelir. Böyle bir satým akdi Hanefiler dýþýndaki fakihlere göre ise bâtýl olarak meydana gelir (el-Kâsâný, a.g.e., V, 141, 305; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadir, V, 186; Ýbn Abidin, a.g.e., IV, 105, 108).

5) Ýyne satýþý:

Bir malý vadeli satýp, daha sonra peþin para ile, vadeli fiyatýndan daha ucuz bir fiyatla geri almaya "iyne satýþý" denir. Uygulamada þöyle ortaya çýkar. Ödünç paraya ihtiyacý olan bir kimse, bunu bir tüccardan ister. Tüccar para yerine bir malýný ona, diyelim altý ay vâde ile satar. Ayný malý peþin para ile ucuz fiyatla geri alýr ve peþin parayý talep sahibine teslim eder. Vâde sonunda ise anlaþtýklarý bedeli alacaktýr. Burada muamele bir mal üzerinde cereyan ettiði için, bu iþlemin fâiz sayýlýp sayýlmayacaðý Ýslâm hukukçularýnca tartýþýlmýþtýr.

Ebu Hanife´ye göre, bu muâmelede, malý peþin para ile, önceki mâlikinin geri almasýndan ibaret olan ikinci satým akdi fâsittir. Ancak, ödünç verenle, alan arasýna üçüncü bir þahýs girerse akit sahih olur. Çünkü Hz. Âiþe´nin iyne satýþý için verdiði örnekte akit iki kiþi arasýnda cereyan etmiþtir. Zeyd b. Erkam´ýn Ümveledi Eyfa kýzý Âliye Hz. Âiþe´ye þöyle dedi: Ben, Zeyd b. Erkam´a 800 dirheme vâdeli olarak bir köle sattým. Sonra bunu ondan 600 dirheme peþin para ile satýn aldým. Hz. Âiþe dedi: Ne kötü alým yaptýn, ne kötü alým yaptýn, Zeyd´e söyle ki, eðer o tevbe etmezse ALLAH Resulu ile beraber yaptýðý cihadýn sevâbýný kaçýrmýþtýr" (Ahmed b. Hanbel, Darekutnî).

ALLAH Resulu þöyle buyurmuþtur: "Ýnsanlar dinar ve dirhemlerin peþine düþer, iyne satýþý yaparlar; sýðýrlarýn kuyruðuna yapýþarak tarým iþine dalarlar ve ALLAH yolunda cihadý terk ederlerse, ALLAH onlara bir belâ indirir ve bunu onlar dinlerine dönünceye kadar kendilerinden kaldýrmaz" (Ebû Dâvûd, Büyû´; 54; Melâhim, I 0; Ahmed b. Hanbel, II, 42; eþ-Sevkânî, Neylü´l-Evtâr V, 206).

Ebû Yûsuf´a göre iyne satýþý kerâhetsiz sahîh, Ýmam Muhammed´e göre ise kerahetle birlikte sahihdir. Hattâ o, iyne satýþýný kalben benimseyemediðini ve bunu faiz yemek isteyenlerin uydurduðunu söyler (Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadir, V, 207 vd.; Ýbn Âbidîn, Reddü´l-Muhtâr, IV, 255 291). Mâliki ve Hanbeliler Ýyneyi bâtýl sayarken, Ýmam Þâfiî, Ýmam Muhammed´le ayný görüþü paylaþýr.

6) Kabzdan önce satýþ yapmak: Hanefilere göre, menkul mallarda kabzdan önce satýþ caiz deðildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), kabzdan önce satýþý yasaklamýþtýr (Buhâri, Büyû´, 54, 55; Müslim, Büyû´ 29-32, 34-36, 39, 41; Ebu Dâvûd, Büyû´, 65). Buradaki yasak, yasaklananýn fâsit olmasýný gerektirir. Çünkü malýn helâk olma ihtimâli bir riziko teþkil eder. Arazi ve ev gibi gayrimenkullerde böyle bir helâk rizikosu olmadýðý için, Ebû Hanife ve Ebû Yûsuf´a göre, istihsan delili ile satým akdi kabzdan önce caizdir (es-Serahsý, el-Mebsût, XIII, 8 vd.; el-Kâsâný, Bedâyiu´s-Sanayi´, V, 234; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., V, 264).

7) Peþin konuþulan akitte belirli mal veya paranýn teslimi için vade þart koþmak: Hanefilere göre, muayyen mal veya paranýn teslimi için vâde þart koþulsa akit fâsit olur. Çünkü prensip olarak ivazlar akit sýrasýnda teslim edilir (el-Kâsâný, a.g.e., V, 174; Ýbn Âbidin, a.g.e., V, 23).

8 Fâsit þartla satýþ yapmak: Akitlerdeki þartlar; sahih, fâsit ve bâtýl olmak üzere üç kýsma ayrýlýr. Sahih þart; taraflarý baðlayan geçerli þartlardýr. Bunlar akdin gerektirdiði veya Ýslâm´ýn cevâzýný belirttiði yahut da akdin gereklerine uygun düþen þartlardýr. Fasit þart; buna müfsit (bozucu) þart da denir. Bunlar sahîh þart kapsamýna girmeyen ve kendisinde taraflardan birisi için bir menfaat bulunan þartlardýr. Satýcýnýn un yapmasý þartiyle buðdayý; gömlek dikmesi þartiyle kumaþý; evinde bir ay kalmasý þartiyle buðdayý; bir ay daha oturmasý þartýyla evini veya bir yýl daha ziraat yapmasý þartýyla tarlayý yahut müþterinin kendisine þu kadar karz (ödünç) vermesi þartiyle bir malýný ona satmasý gibi. Bütün bu ve benzeri satým akitleri fâsittir. Çünkü akitte þart koþulan menfaat (yararlanma) ziyâdesi faiz olur. Bu fazlalýðýn satým akdinde karþýlýðý yoktur. Bunun anlamý caizdir. Kendisinde ribâ (faiz) veya fâiz þüphesi olan satým akdi fasittir (el-Kâsânî, a.g.e., V, 169; es-Serahsý, a.g.e., XIII, 15; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., V, 214; Ýbn Âbidin, a.g.e, IV, 126).

Bâtýl veya laðv þartý: Taraflardan birisi için zarar olan þart bâtýldýr. Müþterinin malý baþkasýna satmamasý veya hibe etmemesi þartýyla satýþ yapýlýrsa, akit caiz, þart ise bâtýl olur. Çünkü bunda taraflardan hiç birisi için bir yarar sözkonusu deðildir (es-Serahsý, a.g.e., XIII, 15; el-Kâsâný, a.g.e, V, 170; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e, V, 111). Fâsit Satým Akdinin Hükmü: Hanefilere göre, fâsit satým akdi, satýlan malýn (mebýin) kýymetiyle veya misliyle meydana gelir. Taraflarca belirlenen satýþ bedeliyle deðil. Malda kabz ile mülkiyet hakký doðar. Çünkü satýþ bedeli olarak þarap belirlemek veya fâsit bir þart koþmak, yahut satýþ bedeli ya da malda bilinmezliðin bulunmasý taraflarýn amacýnýn satým akdi yapmak olduðuna delildir. Çünkü fasit bir akitle mal, müþterinin elinde, misl; ise misliyle; kýyemý mallardansa kýymetiyle tazmin edilmek üzere bulunur (es-Serahsý, a.g.e., XIII, 23; el-Kâsâný, a.g.e., V, 304; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., V, 227. vd.; Ýbn Âbidîn, a.g.e., IV, 136).

Hanefilere göre fasit satým akdinde mülk hakkýnýn doðmasý için iki þart gereklidir .

1) Kabz:
Kabzdan önce mülk sâbit olmaz. Çünkü akitteki fesâdý (bozukluðu) kaldýrmak için, akdi feshetmek vâciptir. Malý teslimde ise fesâdý sabit kýlma vardýr.

2)
Kabzýn, satýcýnýn izni ile olmasý; Mal, izinsiz kabzedilmiþse, prensip olarak mülk sâbit olmaz (el-Kâsânî, a.g.e., V, 304; Ýbnü´l-Hümâm, a.g.e., V, 230).

Fasit akitle satýlan mal teslim edildikten sonra, istihlâk edilse veya helâk olsa yahut baþkasýna satýþ, hibe vb. yollarla temlik edilse, ayrýlmaz ilaveler olsa artýk akit feshedilemez (el-Kasanî, a.g.e., V, 300, 301 vd.; Ýbnü´l-Hümam, a.g.e., V, 231).

Fâsit ve bâtýl ayýrýmý nikâh akdinde de önemli sonuçlar doðurur. "Ýcap" ve "kabul"deki eksiklik veya mahrem hýsýmla evlenmek gibi bâtýl sayýlan bir nikâh akdi birleþme olsun veya olmasýn, evliliðe ait hiçbir sonuç meydana getirmezken; nikâhýn þartlarýndaki bir eksiklik yüzünden fâsit sayýlan bir nikâh akdinde, eþ veya doðacak çocuklarýn bazý haklarýný koruyucu hükümler ortaya çýkar.

Hanefilere göre fâsit sayýlan nikâh çeþitleri:

I) Þâhitsiz olarak aktedilen nikâh;

2) Kýzkardeþ, hala ve teyze ile evlenmek;

3) Evli Bir kadýnla, bilmeksizin evlenmek;

4) Üç talakla boþanmýþ kadýnla, hulle´den önce ayný erkeðin evlenmesi ve;

5) Geçici nikâh fâsittir.


Fâsit nikâhla evli olanlarýn, evliliðe devamlarý caiz deðildir. Derhal ayrýlmalarý gerekir. Kendiliðinden ayrýlmazlarsa hâkim tarafýndan cebren ayrýlýrlar. Fâsit nikâh, cinsi birleþmeden önce hiçbir hukuki sonuç doðurmaz. Birleþme olmuþsa, kadýn mehre hak kazanýr, doðacak çocuðun nesebi sahih olur, iddet ve iddet içinde nafaka cereyan eder (el-Kâsâný, Bedâyiu´s-Sanâyi´, II, 272-274, 335; el-Fetâvâ´l-Hindiyye, I, 330, 331; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, VII, 13-118; Abdurrahman el-Cezîrî, Kitabü´l-Fýkh ale´l-Mezahibi´l-Erbaa, IV, 116, 117; el-Mevsýlî, el-Ýhtiyar li Talili´l-Muhtar, III, 86, 87; Bilmen, Ýstilahat-ý Fýkhýyye Kâmusu, Ýstanbul 1967, II, 22-36).


radyobeyan