Fakih By: armi Date: 14 Þubat 2010, 13:56:19
FAKÎH
Bir þey bilen, fýkýh ilmine sahip olan kimse, fýkýh âlimi, Ýslâm hukukçusu. Çoðulu fukahâ´dýr. Bu kelime fýkýh usûlü ilminde müctehid* anlamýna gelmektedir. Müctehid, þer´î hükümleri delillerinden çýkarma yetkisi ve ilmine sahip olan kimsedir. Müctehid olmayan bir fakîhe, diðer müctehidlerin söz ve fetvâlarýný nakil ve hikâye etmesi sebebiyle mecâzen müftî, sorulan Ýslâmi bir meseleye fakîh bir kimsenin verdiði cevaba ise fetvâ denir. Fetvâ, ictihada göre daha özel bir anlam taþýr. Çünkü ictihad; herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasýn fýkhý hükümleri kaynaklarýndan çýkarmaktýr. Gerçek fetvâ, ictihad þartlarý ile birlikte, diðer þartlarý da kendinde toplayan müctehid tarafýndan verilir.
Kur´an ve sünnette açýk seçik hükme baðlanan konularla, Ýslâm hukukçularýnýn ittifâký (icmâý) ile çözümlenen meselelerde ictihada ihtiyaç olmaz. Bunun dýþýnda kalan fer´î amel; problemler istihsan, maslahat, örf, âdet, zerâyi´ * eski þerîatler gibi tâli delillere dayanýlarak çözümlenir ki, iste ictihad ve fetva daha çok bu alanda cereyan eder. Ýslâm hukukunda þûrâ heyetinin teþri´ faaliyeti de bu fer´î meseleler üzerinde cereyan edebilir. Ýnsanlar arasýndaki anlaþmazlýklarý Kur´an ve sünnetten alýnan þer´î hükümlere göre çözümleme faaliyetine ise "kaza" denir. Kaza iþini yürütene kâdý (hâkim) adý verilir.
Ýslâm´da teþrîin kaynaðý Allah ve Resuludür. Hz. Muhammed, icrâ ve kaza (yargý) iþini de bizzat yürütüyordu. Ancak Ýslâm Devleti´nin sýnýrlarý geniþleyince çevreye gönderilen valiler (emirler), o beldede icrâ ve yargý yetkisine, hatta kitap ve sünnette çözümü bulunmayan meselelerde ictihad yetkisine sahip kýlýnmýþlardý. Hz. Muhammed tarafýndan Muâz b. Cebel´in Yemen´e hem vali, hem hâkim ve hem de ictihadla yetkili olarak gönderilmesi buna örnek gösterilebilir (bkz. en-Nisâ, 4/65; Ahmed b. Hanbel, V, 230, 236, 242; Tirmizî, III, 616; Ýmam s-Sâfý, el-Ümm, VII, 273).
Arapça´yý iyi bilmeleri Hz. Peygamber´le beraberlikleri sayesinde Allah ve Resulu´nün maksadýný çok iyi anlamalarý sebebiyle sahâbe neslinden müctehid fakîhlerin sayýsý bir hayli çoktur. Ancak kendilerinden hüküm ve fetva nakledilen müctehid sahâbe sayýsý yüz otuz kadardýr. Bunlardan yedi tanesinin fetvâlarý birer kitap olacak kadar çoktur. Bunlara el-Fukahâu´s-Seb´a* denir ki bu yedi fakih þunlardýr: Ömer b. el Hattâb (ö.44/664), Ali b. Ebý Tâlib (ö.60/680), Hz. Âiþe, Zeyd b. Sâbit (ö.45/665), Abdullah b. Mes´ûd (ö.32/652), Abdullah b. Abbâs (ö.68/687) ve Abdullah b. Ömer (ö.73/692).
Medine´de sahâbenin elinde yetiþen yedi meþhur, tâbiin devri fakihleri de þunlardýr: Saîd b. el-Müseyyeb (ö.94/713), Urve b. ez-Zübeyr (ö.94/713), el-Kasým b. Muhammed (ö.106/724), Ebû Bekir b. Abdirrahmân (ö.94/713), Ubeydullah b. Abdillah (ö.98/716), Süleymân b. Yesâr (ö.107/725), Hârice b. Zeyd b. Sâbit (ö.99/717).
Gerek sahâbe ve gerekse tâbiîler devrinde yetiþen bazý fakihler çeþitli konulardaki fetva ve ictihadlarýyla birer fýkýh ekolü (mezhep) çýðýrý açacak güçte idiler. Hz. Âiþe, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes´ud ve benzerleri böyleydi. Tâbiýlerden Medineli yedi fakih ve Nâfi´ (ö.117/735) Kûfe´den Alkame b. Kays (ö.62/682), Ýbrahim en-Nehaî (ö.96/714) Hammad b. Ebý Süleyman (ö.120/738) Basra´dan, el-Hasanü´l-Basri (ö.I 10/728) bunlar arasýnda sayýlabilir.
Abbâsilerin (750-1258 M.), ilk 200 yýllýk devresi, fýkhýn tedvin edildiði, geliþtiði ve büyük Ýmam ve müctehidlerin yetiþtiði devredir. Bu dönemde bazý fakihler görüþlerini tedvin etmiþ ve onlarýn görüþ ve ictihadlarý baþkalarýnca taklid edilmeye baþlanmýþtýr. Bunlar þu fakihlerdir: Mekke´de, Süfyân b. Uyeyne (ö.198/813); Medine´de, Mâlik b. Enes (ö.179/795); Basra´da, el-Hasenü´l-Basri (ö.110/728); Kûfe´de, Ebû Hanife (ö.150/767) ve Süfyan es-Sevri (ö.161/778); Þam´da, el-Evzâi (ö.176/792); Mýsýr´da, es-Þafii (ö.204/819) ve el-Leys b. Sa´d (ö.175/791); Niþabur´da, Ýshâk b. Râhûye (ö.238/852); Baðdat´ta, Ahmed b. Hanbel (ö.241/855), Dâvud ez-Zahiri (ö.270/883) ve ibn Cefir et Taberî (ö . 3 10/922) . Bunlarýn herbirinin farklý ictihad sistem ve metodlarý ve bunlarla varýlmýþ reyleri vardýr. Bunlarýn çoðu tabileri kalmadýðý, Ýslâm hukukunu bir bütünlük içinde, bir hukuk sistemi olarak ortaya koyamadýklarý veya Zâhirilerde olduðu gibi kýyasý redd ettikleri ve diðer mezheplere karþý þiddetli davrandýklarý için tarihe karýþtýlar.
Ancak Ýmam Ebû Hanife, Ýmam Þâfîi, Ýmam Mâlik ve Ýmam Ahmed b. Hanbel´e nisbet edilen mezhepler varlýðýný sürdürdü ve büyük halk kitlelerinin kabulüne mazhar oldu. Diðer yandan bazý Þia kollarýyla, mutedil Hâriâ mezhepleri de varlýðýný sürdürdüler. Bahsi geçen bu mezheplerin büyük. fakihlerinden bazýlarý þunlardýr:
a) Ebû Hanife Numân b. Sâbit* H. 80 yýlýnda Kûfe´de doðdu. Hanefi mezhebinin kurucusudur. H. 150´de Baðdat´ta vefat etti. Seçkin âlimlerin çoðundan hadis ve fýkýh ilmini aldý. Hocasý Hammâd Ebi Süleyman´dan on sekiz yýl süreyle özel anlamda ders okuyarak fýkýh ilminde uzmanlaþtý. Onun ilmi, hocasý Hammâd vasýtasýyla Ýbrahim en-Nehâi (ö.95/714), Alkâme (ö.62/681) ve Esved (ö.95/714) yoluyla, Abdullah b. Mes´ud (ö.32/652), Hz. Ali (ö.40/660) ve Hz. Ömer (ö.23/643) gibi sahâbe müctehidlerine dayanýr. Birçok öðrenci yetiþtirmiþtir. Ýçlerinde ictihad yapacak güçte olanlar vardýr. Dört tanesi meþhurdur. Ebû Yûsuf Ya´kub b. Ýbrahim el-Kûfi (ö.182/798), Hârun er-Reþîd devrinde baþ kadý olmuþtur. Hanefi mezhebi esaslarýnýn tedvininde ve dünyaya yayýlmasýnda onun payý büyüktür. Muhammed b. él-Hasen es-Seybânî (ö.189/805) ilk ilmini Ebû Hanife´den aldý; Ebû Yûsuf´tan eksiklerini tamamladý; Hanifi´lerin en güvenilir ilk kaynak eserleri olan Zahiru´r-Rivâye kitaplarýný kaleme aldý. Ebu´l-Huzeyl Züfer b. el-Huzeyl b. Kays (ö.158/775) Ýsfahan´da doðdu. Basra´da vefat etti. Ayný zamanda hadis bilginiydi. Sonra re´y ictihadýnda üstün oldu. Kýyasý baþarýyla uygulardý. Mutlak müctehittir. el-Hasen b. Ziyad el-Lü´lüî (ö.184/800) önce Ebû Hanife´nin, daha sonra Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed´in öðrencisi oldu. Hadis ve Ebû Hanife´nin görüþlerini rivâyetle tanýrdý. Ancak onun rivâyeti Ýmam Muhammed´e ait olan Zahiru´r-Rivaye kitaplarýnýn dýþýnda kalýr.
b) Mâlik b. Enes*, H. 93´te Medine´de doðdu ve 179´da orada vefat etti. Mâliki mezhebinin kurucusudur. Hadis ve fýkýhta önder idi. el-Muvatta´ isimli kitabý hem hadis hem de fýkýh eseridir. Ýctihad metodunda; sünneti, Medinelilerin uygulamasýný, mesâlih-i mürsele*yi, senedi saðlam olduðu takdirde sahâbeye ait sözleri ve istihsaný delil olarak kullanmasý en dikkati çeken özelliklerdir. Meþhur öðrencileri þunlardýr: Abdurrahmân b. el-Kasým (ö.132/749), Mâlik´ten yirmi yýl süreyle fýkýh okudu; el-Leys b. Sa´d dan (ö.175/791) ilim aldý, Mâliki mezhebinin meþhur el-Müdevvene isimli eserini nakletti. Bu eseri Sahnûn (ö.240 H.) O´ndan alarak, fýkýh tertibi üzere düzenledi. Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî (ö.234/849), Mâliki mezhebini Endülüs´te yayan bir hukukçudur. Eþheb b. Abdülaziz (ö.204/819), Mâlik ve el-Leys´in yanýnda fýkýh ilminde uzmanlaþtý. Ýbnü´l-Kasým´dan sonra Mýsýr´da fýkhýn önderi oldu. Ýçinde Ýmam Mâlik´in fýkhýnýn nakledildiði yine el-Müdevvene adlý bir eser yazdý. Buna Müdevvenhetü Eþheb denir. Ali b. Ziyâd (ö.184/800), Afrika´nýn fakîhi idi. Abdülmelik b. el-Mâciþûn (ö.213/828), kendi devrinde Medine´nin müftisi sayýlýyordu. Hatta el-Muvatta´ý Ýmam Mâlik´ten önce onun yazdýðý nakledilir.
c) Ýmam Þâfii* (ö.204/819) Ebû Abdillah Muhammed b. Ýdrîs el-Keruþî el-Hâþimî. Hz. Peygamber´in dördüncü dedesi Abdi Menâf´ýn dokuzuncu göbekten torunudur. Filistin´deki Gazze´de H. 150 tarihinde doðdu, 204´de Mýsýr´da vefat etti ve oraya defnedildi. Küçük yaþta Kur´an´ý hýfzetti. Mekke´de bâdiyede oturan ve çok fasih arapça konuþan Huzeyl kabilesi içinde þiir ve edebiyat sanatlarýný öðrendi. Mekke, Medine ve Irak´ýn önde gelen bilginlerinden ilim aldý. Ýmam Mâlik´ten Muvatta´ý dinledi ve dokuz gecede onu ezberledi. Süfyân b. Uyeyne´den (ö.198/813) hadis rivâyet etti. Þâfîi mezhebinin kurucusudur. er-Rýsâle, el-Hucce ve el-Ümm adlý eserleri vardýr. Onun öðrencisi ve müntesibi olan âlimlerden bazýlarý þunlardýr: Yûsuf b. Yahyâ el-Buveyti (ö.231/845), el-Hasen b. Muhammed ez-Za´ferâni (ö.260/874), Ýbrâhim b. Yahyâ el-Müzenî (ö.264/877), er-Rabi´ b. Süleymân (ö.270/883), Yûnus b. Abdi´l-A´lâ (ö.264/877).
d) Ahmed b. Hanbel * eþ-Þeybân;. Hanbel; mezhebinin kurucusudur. H. 164 yýlýnda Baðdat´ta doðdu, orada yetiþti ve 241/855´te vefât etti. Özellikle hadis ilmi için Kûfe, Basra, Mekke, Medine, Þam, Yemen ve el-Cezire´yi dolaþmýþ, uzun süre Ýmam Þâfîi´nin öðrencisi olmuþtur. Buhârî, Müslim ve hadiste onlarýn tabakasýnda bulunan kimseler ondan hadis rivâyet ettiler. O, fýkýh konusunda herhangi bir kitap telif etmedi. Öðrenci ve arkadaþlarý onun mezhebini, söz, fiil ve sorulara verdiði cevaplardan aldýlar. el-Müsned adlý bir eseri vardýr ki, kýrk bin hadis ihtiva eder. Ahmed b. Hanbel´e talebelik yapan ve onun ilmini yayan alimlerden bazýlarý þunlardýr: Salih b. Ahmed b. Hanbel (ö.266 H.), Ýbn Hanbel´in en büyük oðludur. Fýkýh ve hadis ilmini babasýndan ve zamanýnýn diðer bilginlerinden aldý. Babasýnýn fýkýhla ilgili görüþlerini nakletmiþtir. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290 H.) Ýbn Hanbel´in diðer oðludur. Daha çok hadis rivayetiyle meþgul olmuþtur. Ebû Bekir el-Ersem (ö.273 H.), Ahmed b. Muhammed b. el-Haccâc (ö.274 H.) ile Ýbrahim b. Ýshak el-Harb; (ö.285 H.) diðer öðrencileridir. (bkz. el-Mekkî, Menâkýbu´l-Ýmam Ebý Hanife, Haydarâbâd 1903, I, 74-78; Zehebî, Menâkýb, nþr. el-Kevserî, Daru´l-Kitâbi´l Arabî (ty), s.20-21; Ýbnü´l-Kayyim, Ý´lâmu´l-Muvakkýîn, nþr. M.M. Abdülhamid, Mýsýr 1955, I, 25, 77, 227 Ýbn Hazm, el-ahkâm, nþr. A. M. Þâkir, Mýsýr (ty), 929; Kâtip Çelebi, Keþfüz-zünûn, s.1515, 1619; el-Hudârî, Tarihu´t-Teþriî´l-Ýslâmî. H. Hatiboðlu s.244 vd; ez-Zuhaylî el-Fýkhü´l-Ýslâmi ve Edilletüh, Dimaþk 1985, 1, 27 vd.; Hamdi Döndüren Delilleriyle Ýslâm Hukuku, Ýstanbul 1983, s.70 vd.).
e) Dâvûd b. Alî ez-Zâhirî (ö.270/883)H. 202´de Kûfe´de doðdu ve Baðdat´ta vefat etti. Zâhir; mezhebinin kurucusudur. Ýbn Hazm el-Endülasi (ö.456/1063) daha sonra bu mezhebi devam ettirdi. Ýbn Hazm´ýn en önemli eserleri fýkýhta el-Muhallâ ile fýkýh usûlü sahasýndaki el-Ýhkâm fi Usûli´l-Ahkâm´dýr. Zâhiriye mezhebinin esasý; kitap ve sünnetin açýk anlamý ile amel etmek, ayet, hadis olmayan konuda yalnýz sahâbenin icmâmý almak, nass ve icmâ bulunmayýnca da istishâb deliliyle amel etmektir. Ýstishâb; her þeyin aslýnýn mübah oluþu demektir.
f) Zeyd b. Al; Zeyne´l-Âbidîn (ö.122/740), Zeydiye mezhebinin kurucusudur. Kur´an ilimleri, kýrâat ve fýkýh konularýnda derinleþti. Fýkýhta el-Mecmû adlý eseri en eski müdevven eserdir. Ýtalya´da basýlmýþ, Þerefuddin el-Hüseyn b. el-Haymî (ö.1221 H.) tarafýndan dört cilt hâlinde þerh edilmiþtir. Þerhin adý; er-Ravdu´n-Nadýr Þerhu Mecmûl´i-Fýkhý´l-Kebir´dir. Ýmam Zeyd´in 15 kadar eseri vardýr. Hadiste, el-Mecmu´ bunlardandýr. Zeyd, Hz. Ali´yi diðer sahâbelerden üstün sayýyordu. Hz. Ebû Bekir ve Ömer´in hilâfetini kabul etmiþti. Zâlim idarecilere baþkaldýrmayý gerekli görür, Hz. Ebû Bekir ve Ömer´i hilâfetlerinden ötürü suçlayanlara karþý çýkardý.
Muhammed b. el- Hasen b. Ferrûh el-Kummî (ö.290/903), fýkýhta Ýmâmiye mezhebinin kurucusudur. Ýmâmiye, oniki masum imamýn imâmetine inanýr. Bunlarýn ilki Ebu´l-Hasen Alý el-Murtezâ, sonuncularý ise Muhammed el-Mehdi´dir. el-Mehdi´nin gizlendiðine ve mevcut Ýmam olduðuna inanýlýr. Ýbn Ferrûh Ýran´da Ýmâmiyye Þiasýný "Beþâiru´d-Derecât fi Ulûmi Âli Muhammed ve Mâ hassahümüllâh bihi" adlý eseriyle kurdu. Musâ Kâzým´ýn (ö.183/799), ´´el-Helâl ve´l-Haram" adlý eseri daha önce yazýlmýþtý. Alý Rýzâ´nýn "Fýkhu´r-Rýzâ"sý, el-Küleynî´nin (ö.328/940) "el-Kâf fî Ýlmi´d-Dýn" eseri Ýmâmiyye´nin önemli kaynaklarýndandýr. Bu sonuncu eserde ehl-i beyt vasýtasýyla rivâyet edilen 16099 hadis bulunur. (ez-Zühaylî, a.g.e., I, 42-44).
radyobeyan