Facir By: armi Date: 14 Þubat 2010, 13:53:31
FÂCÝR
Azan, günâha dalan, yemin ve sözünde yalancý çýkan hakîkatten yan çizen kiþi. Allah´ýn emrinden çýkan, günâhkâr, Ýslâm´ýn emirlerini çiðneyen, dinî ölçü ve prensiplere aykýrý hareket eden kimse.
Kur´an-ý Kerîm´de fâcir kelimesi bu ýstýlâhý anlamda yedi yerde geçmektedir:
"Yoksa inanýp yararlý iþ iþleyenleri, yeryüzünde bozguncular gibi mi tutarýz? Yoksa Allah´a karþý gelmekten sakýnanlarý, yoldan çýkanlar gibi mi tutarýz?" (Sâd, 28/28);
"Doðrusu sen onlarý býrakýrsan kullarýný saptýrýrlar, sadece ahlâksýz ve çok inkârcýdan baþkasýný doðurup yetiþtirmezler" (Nûh, 71/27);
"Ýþte bunlar inkârcý olanlar, Allah´ýn buyruðundan çýkanlardýr" (Abese, 80/42);
"Allah´ýn buyruðundan çýkanlar cehennemdedirler" (Ýnfitâr, 82/14).
Bu son ayette geçen "fuccâr" kelimesi, "Rabbýna karþý terbiyesizlik edip aþýrý isyân ve muhâlefete sapanlar" anlamýndadýr (Elmalýlý Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur´an Dili, VIII, 5642).
"Sakýnýn; Allah´ýn buyruðundan dýþarý çýkanlar, muhakkak "siccîn" adlý defterde yazýlýdýr" (Mutaffifin, 83/7);
"Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene andolsun ki..." (eþ-Þems, 91/8).
Bu ayette takva ve fücûr kelimeleri yeralmaktadýr. Buradan hareketle fücûr, bir bakýma takvânýn zýt anlamý olarak kabul edilebilir.
"Ama, insanoðlu gelecekte de suç iþlemek ister de, ´Kýyamet günü ne zamanmýþ´ der" (el-Kýyâme, 75/5-6).
Yukârýdaki âyetlerde görüldüðü üzere "fâcir" kelimesi, yoldan çýkmak, ahlâksýz, Allah´ýn buyruðundan çýkmak, kötülük kabiliyeti ve suç iþlemek anlamlarýný taþýmakta; çoðu yerde de "küfür" kelimesiyle birlikte kullanýlmaktadýr.
Yukarýda geçen Þems sûresi sekizinci âyetindeki "kötülük kabiliyeti" diye tercüme edilen "fücûr"; haktan sapmak, hak yolunu yarýp nizamýndan çýkmak, fýsk ve isyâna düþmek, bilhassa zinâ etmek, yalan söylemek, daha açýkçasý edepsizlik etmek olarak izâh edilip bu tür þer ve ma´siyet olan fiillere de denilebildiði ifade edilmektedir (Elmalýlý Hamdi Yazýr, a.g.e., VIII, 5857).
el-Kýyâme suresi beþ ve altýncý ayetlerde ise fücûr; "suç iþlemek" anlamýnda geçmektedir. Yani, insan suç iþlemek, zevk ve sefâda bulunmak için yaþamayý ister; þehvetlerinden, ma´siyetlerinden, lezzetlerinden ayrýlmamasýný, ilerde onlara devam etmesini ister ve hattâ ebediyyen fýsk ve fücûr ile Rabbýna karþý terbiyesizlik etmek ister; fücûr içinde bulunmayý, sâlih ve sâlim bir hayata tercih eder de istihzâ ederek, "kýyamet günü ne zamanmýþ" der. Lâkin kýyamet baþladý mý gözü açýlýr, dünyanýn baþýna yýkýlmakta olduðunu görür, dehþetler içinde kalýr; fakat iþ iþten geçmiþtir, son piþmanlýk fayda vermez (Elmalýlý Hamdi Yazýr, a.g.e., VII, 5476-5477).
Bu ayette geçen fâcirin durumu bil baþka þekilde de þöyle izâh edilir: O kiþi önce günâhý iþler, daha sonra da, "yarýn tövbe edeceðim ve bir daha bu iþi yapmayacaðým" der. Fakat, tevbeyi gerçekleþtirmez ve o iþi yapmaya devam eder; neticede bu böyle devam eder ve o kiþi daima fýsk ve fücûr içinde kalmýþ olur.
Ayrýca, fücûr kelimesi, "yalan" anlamýna da geldiðinden yalancýya da fâcir denir (Râgýb el-Ýsfahâný, el-Müfredât, Ýstanbul 1986, s.562).
Verilen bu bilgilerin ýþýðýnda þöyle bir genellemeye gitmek mümkündür: Fâcir, kâfir anlamýna gelmez; ancak küfre götüren ve küfre en yakýn bir durum olarak kabul edilebilir. Her kâfir fâcirdir ama her fâcir Allah´ýn hükümlerini inkâr etmediði sürece kâfir deðildir.
Kýsacasý fâcir, Ýslâm dininin kabul etmediði, yasakladýðý iþ ve hareketleri yapan; aþýrý isyâna dalan; özellikle büyük günahlardan olan zinâ etmek, yalan söylemek, adam öldürmek, içki içmek, hýrsýzlýk yapmak gibi fiilleri iþleyen, günâhta ýsrar eden; baþka öz bir ifadeyle, Allah´ýn emir ve yasaklarýný çiðneyen kimseye denir. Eðer bunlarý yaparken bir inkâr sözkonusu ise o zaman kiþi küfre girmiþ olur.
Fücûr bir bakýma fýsk ile eþdeðer sayýldýðý gibi bir baþka açýdan da fýsktan daha ileri bir noktada ele alýnabilir.
radyobeyan