Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Ezan By: armi Date: 14 Þubat 2010, 13:51:58
EZAN




Müslümanlara, günde beþ kez, belli bir yerde namaz kýlmalarý ve namaz için toplanma vaktinin geldiðini ilân etmek, namaz için yapýlan çaðrý. Arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilân etmek demektir.

Yüksek bir yere çýkýp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün Allah, tek önderin Hz. Muhammed olduðunu Allah adýna korkusuzca haykýran; Allah´ý ilâh ve rabb; Hz. Muhammed´i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandýklarý Allah´ýn önünde topluca ibâdet etsinler, bir ve beraber olduklarýný, yeryüzündeki zulmün yerine Allah´ýn adaletini yerleþtirmek için her an hazýr olduklarýný düþmanlarýna gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çaðýran kiþiye de müezzin denir.

Ezan, bir yerin müslümanlarýn mý yoksa zorbalarýn mý kontrolünde olduðunu belirten bir iþaret, bir semboldür. Korkusuzca ve doðru bir þekilde okunan ezan o yerin Ýslâm beldesi olduðunu gösterir. Ýslâm fýkhýnda, bir yörenin Daru´l-harp* veya Daru´l Ýslâm * olduðu tespitinde orada ezanýn okunup okunmadýðý dikkate alýnan ölçülerden biridir.

Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yýlýnda farz kýlýndýðý halde onlar namazlarýný ezan okumadan kýlýyorlardý. Çünkü Mekke´de zayýftýlar; orada güçlü olan, toplumda hatta Allah´ýn evi Kâbe´de egemen olan müþrik düzendi. Bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz olduklarý bir yerde açýkça ezan okumakla yükümlü tutulmamýþlardý.

Medine´ye hicretin birinci yýlýnda birbirlerini "es-salâh es-salâh (namaza namaza)" veya "es-salâtü câmlatün (namaz toplayýcýdýr, namaz için toplanýn)" þeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu þekildeki bir çaðrý yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadýklarý için namaza yetiþemiyorlar ve bu yüzden de Ýslâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.s.) sahâbelerini toplayarak namaza çaðýrmak için nasýl bir yöntem kullanmak gerektiðini kendileriyle istiþâre etti. Sahâbîler birçok teklif getirdiler:

- Çan çalalým ya Resulullah.

- O hýristiyanlarýn adetidir, olmaz.

- Boru çalalým.

- O yahudilerin adetidir, olmaz.

- O zaman ateþ yakalým ya Resulullah.

- O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.

Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadý ve toplantý sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diðer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattý. Abdullâh þöyle anlatýr:

"Ben de üzüntülü olarak yatmýþtým. Uyku ile uyanýklýk arasýnda iken üzerinde yeþil elbisesi olan biri yanýma geldi, bir duvârýn üzerinde durdu. Elinde bir çan vardý. Aramýzda þu konuþma geçti:

- Onu bana satar mýsýn?

- Onu ne yapacaksýn?

- Namaz için çalarýz.

- Ben sana bu konuyla ilgili daha hayýrlý bir þey versem olmaz mý?

- Olur, dedim. Hemen kýbleye karþý durdu ve okumaya baþladý:

"Allahu Ekber, Allahu Ekber

Allahu Ekber, Allahu Ekber

Eþhedü en Lailahe illallah,

Eþhedü en Lailahe illallah

Eþhedü enne Muhammeden

Resûlullah Eþhedü enne Muhammeden

Rasûlullah Hayyaala´s-salâh, Hayyaala´s-salâh Hayyaala´l-felâh, Hayyaala´l-felâh Allahu Ekber, Allahu Ekber

La ilahe illallah "

Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüðü rüyayý Resulullah´a anlattý. Ayný gece onunla birlikte birçok sahâbe de benzer rüyalâr gördüklerini anlattýlar. Öðretilen ezanda deðiþiklik yoktu. Hz. Ömer de ayný rüyayý görenler arasýndaydý. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd´e dönerek, "Gördüðünü Bilâl´e anlat (öðret) ezaný Bilâl okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine´nin en yüksek yerine çýkarak gür sesiyle Ýslâm´ýn ilk ezanýný okudu.

Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanýn ne þekilde olduðu Kur´an-ý Kerîm´de bildirilmemiþ, ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)´e vahiyle bildirilmiþ ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (a.s.) tarafýndan öðretilmiþtir. Þu âyet-i kerimeler ezanýn Allah´tan geldiðini gösterir:

"Siz namaza çaðýrdýðýnýz zaman onlar o çaðrýyý eðlence ve alay konusu yapýyorlardý" (el-Mâide, 5/58).

"Ey müminler, cuma günü namaz için çaðrýldýðýnýz zaman hemen Allah´ýn zikrine koþun " (el-Cum´â, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen "çaðrýldýðýnýz zaman" ifadesindeki "nidâ" kelimesi ezaný kasdetmektedir.

Okunan ezanýn Allah´ýn istediði gerçek ezan olabilmesi isin dikkat edilmesi gereken hususlar vardýr:

1)
Ezan mutlaka Arapça okunmalýdýr. Allah´ýn gönderdiði Cebrail (a.s.)´ýn öðrettiði kelimelerin dýþýna Sýkýlamaz. Örneðin "Allahu Ekber" cümlesini ayný anlama geliyor diyerek "Tanrý uludur" þeklinde Türkçeleþtirerek ezan okunamaz. Hangi ýrk ve dilden olursa olsun ortak ibâdet dilleri sayesin de kardeþçe kucaklaþan müslümanlarýn birliðini yok etmek isteyen Ýslâm düþmanlarý "kendi dilinle ibâdet etmek daha iyidir" diyerek ezaný Arapça´nýn dýþýnda bir dille okutmak isterler. Ama Allah, müslümanlarý tek vücud gibi görmek istemektedir. Ortak ibâdet diliyle Tevhîd saðlanmaktadýr.

2) Ezân; müslümanlarýn sevip saydýðý. güvenilir, Ýslâm ahlâkýyla ahlâklanmýþ, kýsaca gerçek anlamda bir "müslüman" tarafýndan okunmalýdýr. Allah adýna insanlarý Allah´ýn mescidine çaðýran kiþinin dâvetine cevap verecek olanlar güvendikleri bir müslümanýn sesini duyduklarýnda daha bir þevkle toplanýrlar. Allah´ýn sevmediði bir günahkâr Allah adýna insanlarý Allah´a çaðýrmaya yetkili olamaz. Yine bu kiþi güvenilirliði yanýnda, o topluluðun içinde önder olabilecek, sözünün dinlendiði biri olmalýdýr. Ancak bu, bu þartlan taþýmayanlarýn ezan okuyamayacaðý anlamýna gelmez. Mümeyyiz olmayan bir çocuðun okuduðu ezan geçerlidir.

3)
Ezan okuyan kiþinin güzel ve gür sesli olmasý ve ezanýn yüksek bir yerde okunmasý gerekir. "Yüksek bir yer´in anlamý günümüzde teknolojinin getirdiði ses yükseltici aletlerle deðiþime uðradý. Ezan daha iyi duyulsun diye gerekli görülen "yüksek yer" müslümanlar arasýnda o derece önem kazanmýþ ki Ýslâm þehirlerinde minarelerden daha yüksek yapýlan görmek mümkün deðildir.

Ancak günümüzde amphlikatör gibi ses yükseltici aletler kullanarak yüksek yere çýkýlmadan ezan okunabilir mi, bu aletler kullanýlabilir mi? sorusu müslümanlarýn bir kesimini meþgul etmektedir. Ýnsan sesi iptal ettiði gerekçesiyle bu aletlerden ezan okumanýn helâl olmadýðýný savunan insanlar varlýðýný korumaktadýr. Ýslâm´ýn geldiði ve mezhep imamlarýnýn yasadýðý dönemlerde böyle bir sorun olmadýðý için bu konuyla ilgili bir ictihad yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)´in Vedâ Haccý´nda verdiði hutbe bu konuya en güzel örnek teþkil etmektedir. Vedâ Hutbesi´nde yüzyirmibin kiþiye hitap eden Hz. Peygamber belli mesafelere gür sesli görevliler yerleþtirerek kendi söylediklerini aynen tekrarlamalarýný istemiþ ve böylelikle kendi sesinin ulâþmadýðý insanlara görevlilerin sesiyle ulaþmýþtýr. Hz. Peygamber´in bu uygulamasýndan yola çýkarak Edille-i Þer´iyyenin Kýyas yolunu kullanarak hoparlörün meþrû olduðu gibi sesi uzaklara taþýdýðý için son derece faydalý olduðu gayet açýk bir husustur. Allah´ýn kendilerine öðrettiði ilimden yararlanan müslümanlar hoparlörden yararlanabileceði gibi isteyen de yüksek yere çýkmaya devam edebilir.

4) Farz namazlardan önce okunan ikamet hýzlý okunduðu halde ezan aðýr aðýr okunur.

5)
Ezan okurken kelimeleri yanlýþ okumak ve aþýrý þekilde teðanni yapmak câiz deðildir.

6) Ezan okurken müezzinin konuþmasý, hattâ kendisine verilen selâm´ý dahi almasý caiz deðildir.

Ezan okuyanýn dikkat edeceði hususlarýn yanýnda dinleyenin de uymasý gereken hususlar vardýr:

I)
Ezan okunurken konuþulmaz. Hattâ Kur´ân-ý Kerîm okuyan bir kiþi ezan baþladýðýnda okumayý býrakýp ezaný dinler.

2) Ezan´ý dinleyen müslüman, müezzinin okuduðu ezaný tekrar eder ve böylece o da ezan okunmuþ olur. "Hayya ala´ssalâh" ve "Hayya alalfelâh" cümlelerinde "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Allah´tan baþka hiçbir güç ve kuvvet kaynaðý yoktur)" der. Sabah ezan´ýnda müezzinin "essalâtü hayrün mine´n-nevm" cümlesine "sadakte ve berirte (doðru söylüyorsun)" diye karþýlýk vermesi sünnettir.

3) Ezaný iþiten kiþi cünüp de olsa yukarýdaki yükümlülükleri yerine getirir. Ancak hayýzlý ve nifaslý olan kadýnlar bunun dýþýndadýr.

4)
Ezanýn bitiminde dinleyen kiþi ezan duasýný okur.

"Allahumma Rabbe hezihi´d-da´ vati´t-tamme ve´s-salati´l-kâime âti seyyidina Muhammeden el-vesilete ve´l-fazilete ve´d-dereceti´r-rafiati´l âliye ve´b-ashû makamen mahmuden ellezi vaadtehu inneke la tuhlifu´lmi´ad. "

"Ey bu üstün çaðrýnýn ve hazýr namazýn Rabbi olan Allahým! Muhammed ´e vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et. Onu kendisine vadetmiþ olduðun övülmüþ makama eriþtir. Zira sen vaadinden dönmezsin "

Bunlarýn dýþýnda ezan hakkýnda þu hususlarý belirtelim:

Cuma namazýnda bir dýþ bir de iç ezan okunur diðer namazlarda her vakit için bir defa ezan okunur.

Ezan ile kametin arasýný biraz uzatmak gerekir ki namaza geç kalanlar cemâate yetiþebilsin.

Caminin dýþýnda bir yerde de ezan okunabilir, ikamet getirilerek cemâatle namaz kýlýnabilir.

Kaza namazlarý için de ezan okunabilir, ikamet getirilebilir. Bayram, Vitir, teravih ve cenaze namazlarý için ezan okunmaz.

Ezan Vacib derecesinde sünneti müekkeddir.


radyobeyan