Enbiya By: armi Date: 13 Þubat 2010, 13:16:28
ENBÝYÂ
Peygamberler, Nebî kelimesinin çoðulu. Nebî, peygamber demektir. Farsça bir kelime olan ´peygamber´´in kelime anlamý; "haber getiren"dir. "Resul" kelimesi de peygamber demektir. Ancak nebî ile rasûl arasýnda þu fark vardýr: Resul yeni dinî hükümler (þerîat) getiren peygamberdir. Nebî ise kendinden önce gönderilen peygamberin getirdiði hükümlerle amel ederek insanlarý Allah´ýn birliðe ve yalnýz O´na kulluða çaðýran peygamberdir. Kur´an´ýn yirmi birinci sûresinin adý "Enbiya sûresi"dir. Sûrede peygamberlerin kýssalarýndan söz edildiði için bu adý almýþtýr.
Yüce Allah insanlarý ve cinleri kendisine kulluk yapmalarý için yaratmýþtýr (ez-Zâriyât 51/56) Kulluk geniþ anlamýyla Allah ve Rasûlünün emirlerini yapmak, yasaklarýndan kaçýnmaktýr. Allah´ýn emir ve yasaklarý bilinmeyince kulluk yapmak da mümkün olmaz. Ýþte peygamberlerin görevi insanlara Allah´ýn emir ve yasaklarýný bildirip onlarý kulluða çaðýrmaktýr.
Allah Teâlâ insanlara peygamberleri aracýlýðýyla doðruyu yanlýþý bildirmiþtir. Tatbik edildikleri zaman bu dünyada ve ahirette mutluluða kavuþturacak hükümlerini onlar vasýtasýyla göndermiþtir. Etkili olmasý için de "kendi içlerinden" (et-Tevbe 9/128), yani onlar gibi insan olan kimseleri peygamber seçmiþtir. Çünkü insanlarýn eðilimlerini, psikolojik durumlarýný bilmek teblið, yani Ýslâm´ý anlatmak için þarttýr.
Allah ilk insan ve ilk peygamber olarak Hz. Âdem´i yaratmýþ, ona gerekli bilgileri öðretmiþ ve kendi adýna yeryüzünde hükmetmesini emretmiþtir (el-Bakara 2/30). Hz. Adem´den itibaren Allah´ýn insanlara gönderdiði din Ýslâm dinidir. Bu din Allah´ýn bir olduðu, eþi ve ortaðý olmadýðý inancýna dayanýr. Buna "tevhîd" (birleme) inancý denir. Her peygamber kendisine verilen "tevhîd inancýný anlatma ve yayma" görevini eksiksiz olarak yerine getirmiþtir. Fakat insanlarýn çoðu yine inkâr ve sapýklýk yolunda devam etmiþtir. Kazançlý çýkanlar, bu dünyada bazý sýkýntýlara uðrasalar da, inananlar olmuþtur. Çünkü ebedî saadet ve mutluluk onlar için hazýrlanmýþtýr .
Kur´an-ý Kerîm´de tevhid inancý þöyle anlatýlýr: "De ki: ´Ey kitap ehli, bizim ve sizin aranýzda eþit olan bir kelimeye gelin: Yalnýz Allah´a tapalým; O´na hiçbir þeyi ortak koþmayalým; birimiz diðerini Allah´tan baþka tanrý edinmesin. ´ Eðer yüz çevirirlerse, ´Þâhit olun, biz müslümanlarýz´ deyin" (Âl-u Ýmrân, 3/64).
Allah, her millete bir peygamber göndermiþtir. Peygamberler insanlara hak ve hakikatý kendi dilleriyle açýk bir þekilde anlatmýþlardýr: "Biz her millet içinde, ´Allah´a kulluk edin, tâðuttan kaçýnýn´ diye bir elçi gönderdik. Onlardan kimine Allah hidâyet etti, kimine de sapýklýk hak oldu. Ýþte yeryüzünde gezin de bakýn, yalanlayanlarýn sonu nasýl olmuþ" (en-Nahl, 16/36).
"Biz her peygamberi yalnýz kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara (emredildikleri þeyleri) açýklasýn. (Peygamberin açýklamasýndan) sonra Allah dilediðini saptýrýr, dilediðini doðru yola iletir. O azîzdir, hikmet sahibidir" (Ýbrahim, 14/4).
Her millete bir peygamber gönderilmesi, onlarý bilmedikleri þeyden hesaba çekmemek ve azâb etmemek içindir: "Biz elçi göndermedikçe (hiçbir kavme) azâb edecek deðiliz" (el-Ýsrâ, 17/15). Ýnsanlar hesap gününde: "Yâ Rabbi, biz bilmiyorduk; bize bu günü haber veren. senin azâbýný bize hatýrlatan kimse gelmedi..." diye özür beyan edemeyeceklerdir: "Rablerini inkâr edenler için cehennem azâbý vardýr. Ne kötü gidilecek yerdir o! Oraya atýldýklarý zaman onun öfkeli homurtusunu iþitirler; kaynýyor; az daha öfkeden çatlayacak. Her topluluk onun içine atýldýkça onun bekçileri, onlara sordu: ´Size bir uyarýcý gelmedi mi?´ Dediler: ´Evet, bize uyarýcý gel di ama biz yalanladýk ve; ´Allah hiçbir þey indirmedi, siz ancak büyük bir sapýklýk içindesiniz dedik. ´ Ve dediler ki: "Eðer biz (onlarýn sözlerini) dinleseydik, yahut düþünüp aklýmýzý kullansaydýk, su çýlgýn ateþin içine atýlanlardan olmazdýk" (el-Mülk, 67/6-11).
Peygamberler Ýslâm´ý teblið ederken metod olarak "müjdeleme" ve "uyarma" yolunu benimsemiþlerdir. Bunu onlara Allah (c.c.) öðretmiþtir: "Ey Peygamber, biz seni þâhit, müjdeci ve uyarýcý olarak gönderdik. Ve izniyle Allah´a davetçi ve aydýnlatýcý bir lamba olarak (gönderdik). Müminlere, Allah´tan büyük bir lûtfa ereceklerini müjdele!´´ (el-Ahzâb, 33/45-47).
Peygamberler de insandýr; yerler, içerler, evlenirler, çarþý-pazarlarda dolaþýrlar (el-Kehf, 18/1 10; el-Furkan,25/7); fakat üstün ahlâk sahibi, her türlü bedenî ve ruhî hastalýklardan sâlim, ince anlayýþlý þahsiyetlerdir. Ayrýca her zaman Allah´ýn vahyine muhâtap olup O´nun gözetimi altýndadýrlar. Herhangi bir yanlýþ iþ yaptýklarý zaman Allah tarafýndan uyarýlýrlar.
Peygamberlerin bazý sýfatlarý vardýr ki bunlarý bilmek her müslümana vacibdir. Bu sýfatlar þunlardýr:
1. Emânet: Peygamberler emânete ihânet etmezler. Allah´tan aldýklarýný eksiksiz olarak insanlara iletirler.
2. Sýdk: Ýþlerinde ve sözlerinde doðrudurlar. Verdikleri sözde dururlar. Asla yalan söylemezler.
3. Teblið: Allah´ýn bildirdiði emir ve yasaklarý olduðu gibi insanlara açýklarlar.
4. Fetânet: Çok anlayýþlý ve zekîdirler.
5. Ýsmet: Peygamberlikten önce ve sonra, büyük-küçük hiçbir günah iþlemezler.
Peygamberler Allah´ýn seçtiði faziletli kiþilerdir. Adaletle hükmederler, zulüm ve haksýzlýk yapmazlar.
Peygamberler arasýnda, sahip olduklarý özellikler bakýmýndan bir fark yoktur: "Resul, Rabbinden kendisine indirilene inandý; müminler de. Hepsi Allah´ýn meleklerine, kitaplarýna ve peygamberlerine inandý. ´Onun elçilerinden hiçbirini diðerinden "ayýrmayýz" (dediler). Ve dediler ki: ´Ýþittik, itâat ettik. Rabbimiz, (bizi) baðýþlamaný dileriz. Dönüþ(ümüz) sanadýr" (el-Bakara, 2/285).
Peygamberler arasýnda derece ve fazilet farký vardýr: "Ýþte biz o elçilerden kimini kiminden üstün kýldýk. Allah onlardan kimiyle konuþtu, kimini de derecelerle yükseltti. Meryem oðlu Ýsa´ya da açýk deliller verdik ve onu Rûhu´l-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. Allah dileseydi, onlarýn arkasýndan gelen milletler, kendilerine açýk belgeler gelmiþ olduktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaþmazlýða düþtüler. Onlardan kimi inandý, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediðini yapar" (el-Bakara, 2/253).
Peygamberlerin üstünlük sýrasýna göre dereceleri þöyledir:
1. Nebîler
2. Resuller
3. Ulü´l-Azm (azim ve irade sahibi) Peygamberler: Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Ýbrahim, Hz. Musa, Hz. Ýsa, Hz. Muhammed (aleyhimüsselâm).
4. Hâtemü´l-Enbiyâ: Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusu peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.s).
Peygamberimiz (s.a.s.) "âlemlere rahmet olarak" (Enbiyâ, 21/107) gönderilmiþtir. O, "büyük ahlâk üzerindedir"(Kalem, 88/4). Örnek hayatýyla müminlerin önderidir (Ahzab, 33/21). Kurtulmak isteyen O´nun yüce sünnetine sarýlýr. Onun sözleri, iþleri, tavýr ve davranýþlarý yolumuzu aydýnlatan ýþýklardýr. O, Allah´ýn habîbi (Habîbullah)dýr. Her zaman O´na salât-ü selâm getirmek, yani Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed demek lâzýmdýr. Çünkü Allah ve melekler de O´na salât-ü selâm okurlar (Ahzâb, 33/56) O, insanlarýn ve cinlerin peygamberidir Büyük þefâat (þefâat-i uzmâ) hakký ona verilmiþtir. En büyük mûcize Kur´an-ý Kerîm, ona gönderilmiþtir. Kýyamete kadar bütün insanlýðýn peygamberidir. Salât ona, selâm ona, onun âline, ashâbýna ve etbâma olsun!
Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyurur: ´´Her peygamberin kabulü muhakkak olan bir duasý vardýr. Hepsi de bu duasýný dünyada iken yapmýþtýr. Ben duamý kýyamet gününde ümmetime þefaat olarak sakladým. Ýnþaallah bu þefaat ümmetimden, Allah´a hiçbir þeyi ortak koþmadan ölenler hakkýnda gerçekleþecektir"(Buhari,Müslim, Tirmizî´den naklen Tâc, 245).
Peygamberlere iman, imanýn altý þartýndan birisidir. Bunun için peygamberlerin varlýðýný kabul etmeyen, onlara söven veya hakaret eden, onlarla alay eden, onlara kötü fiiller isnad eden kimse dinden çýkmýþ olur. Peygamberlerin hepsi de insanlarý doðru yola çaðýran, karþýlýðýnda hiçbir ücret almayan mübarek kiþilerdir. Hayatlarý boyunca türlü sýkýntý ve eziyetlere uðramýþlar fakat sabýrla Allah´ýn kendilerine verdiði teblið görevini ölünceye kadar yerine getirmiþlerdir. (Daha geniþ bilgi için bk. peygamberler).
radyobeyan