Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Emanet By: armi Date: 13 Þubat 2010, 13:03:26
EMÂNET




Birisinin korumasý için býrakýlan maddî ve manevî hak. Emniyet edilip inanýlan þey. Peygamberlerde bulunan sýfatlardan biri de "emânet"tir. Kur´an´a, Sünnete ve Resulullah´ýn eþyasýna da "emânet" denir.

Resulullah, hicretten önce, kendisinde bulunan emânetleri sahiplerine iade etmiþti. Çünkü kâfirler ona "el-emin" olarak mallarýný emânet ediyorlardý. Hz. Peygamber "emânete ihânetin münâfýklarýn alâmetlerinden olduðunu" söylemiþtir (Buhâri, Ýmân, 64; Müslim, Ýmân, 106). Emânet, müminlerin de vasfýdýr (el-Mü´minûn, 23/8). Vedâ Haccý´nda Rasûlullah, kadýnlarýn da erkeklere birer emânet olduklarýný açýklamýþtýr (Ebû Dâvûd, Menâsik, 56). Yine Vedâ Hutbesi´nde Rasûlullah, "Size bir emânet býrakýyorum ki, ona sarýldýkça sapýklýða ve dinsizliðe düþmezsiniz. Bu emânet Allah´ýn kitabý Kur´ân ve benim sünnetimdir" (Buhâri, Tecrid, 1654; Ýbn Hiþâm, es-Sire, IV, 603; Sahih ve Sünen´lerin Vedâ Haccý bölümleri). Ýbn Hanbel rivâyet eder: "Emânet sahibi olmayan kiþinin gerçek imâný yoktur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 135).

Allah Teâla, "emânet" kavramýný Kur´an-ý Kerîm´de çok geniþ bir anlamda zikretmiþtir: "Biz, emâneti göklere, yere ve daðlara sunduk da onu yüklenmekten kaçýndýlar; onu insan yüklendi; çünkü o çok zâlim çok câhildir..." (el-Ahzâb, 33/72). Bu genel anlamlandýrmadan sonra, "Emanetleri ehline vermemizi, insanlar arasýnda hükmettiðimiz zaman adâletle hükmetmemizi emreder" (en-Nisâ, 4/58). Rasûlullah´ýn þu buyruðu da emânete riâyetin yozlaþmasý durumunda neler olacaðýný açýklamaktadýr: "Emânet kaybedildiði aman yani -iþler ehli olmayanlara verildiði zaman- kýyâmeti bekle" (Buharý, Ýmân, 1). Ýsrailoðullarý bu yüzden çökmüþ ve sapmýþlardý. Beceriksiz, sorumsuz, ahlâksýz, adâletsiz kimselere yetki vermiþlerdi. Halbuki Ýslâmî harekette, her iþte en ehil kiþilerin yeraldýðý "Ulu´l-emr"e itâat sözkonusudur.

Geniþ anlamýyla, "Allah´ýn tekliflerinin tamamýna" emânet denilmiþtir (Mecmuat´ul-Tefâsir, Ýstanbul 1979, V. 142, 143). Usûl-i fýkýhta, Allah´ýn insanlâra yüklediði bütün mükellefiyetlere emânet denilmiþtir (Molla Hüsrev, Mir´at el-Usûl fî Þerhi´l Mirkat el-Vüsûl, Ýstanbul, 1307, I, 591). Eþref-i mahlûkat, Allah´ýn yeryüzündeki halifesi olarak tanýmlanan insan; Allah´ýn öðüdü ve rehberi olan Kur´an-ý Kerîm ile ruhlar âleminde verdiði ´misâk´ý aldýðý emâneti yerine getirmeye çalýþmakla mükelleftir. Bu manada, herhangi bir þekilde kendisine emânet edilmiþ bir malý korumamak nasýl hâinlik olmaktaysa; daha geniþ kapsamlý olarak Kur´ân ve Sünnet emânetini sahiplenmemek, Ýslâm´a yönelmemek ve Ýslâmî ilkeleri yaþamamak, yaþatmayý unutturmak veya engellemek de emânet ve emânet ilkelerine uymamak demektir. (Ayrýca bk. Vedia)


radyobeyan