Ehl'i hal By: armi Date: 12 Þubat 2010, 19:33:36
EHL-Ý HAL VE´L-AKD
Sözlükte ehl sahip, hal azletmek, çözmek, akdi baðlamak, düðüm atmak ve seçmek anlamýna gelir. Ehlü´l Hal ve´l-Akd; bir Ýslâm âmme hukuku terimi olup, Ýslâm devlet baþkanýný seçme ve gerektiðinde onu azletme yetkisine sahip olan kimselerin oluþturduðu meclistir. Ýslâm hukukunda, müslümanlarýn devlet baþkanýna "halife, Ýmam, müminlerin emiri" isimleri verilmiþtir. Âyette: "Onlarýn iþleri aralarýnda þûra (danýþma) iledir" (eþ-Þûrâ, 42/38) buyurulur. Bu âyet, Ýslâm idaresinin müslümanlar arasýnda sûrâ esasýna dayandýðýný ifade etmektedir. Ayrýca, müslüman toplumun, devlet baþkaný kontrol edecek, devlet iþlerini düzenleme ve yürütmede ona katýlacak bir topluluðu seçip görevlendireceðine iþaret etmektedir (Ebû Zehra, Usûlü´l-Fýkh, s.143).
Kimlerin devlet baþkaný adayý ve kimlerin de seçmen olacaðý âyet, hadis veya icmâ ile belirlenmemiþ, ancak Ýslâm´ýn genel prensiplerinden hareket edilerek ehlü´l-hal ve´l-akd meclisi üyelerinde þu vasýflarýn bulunmasý öngörülmüþtür:
1) Adâlet: Bu üyeleri her yönü ile doðru bilinen, takvâ ve mürüvvet sahibi olmasý gerekir. Bu vasýf, Ýslâm´ýn emir ve yasaklarýna uymakla gerçekleþir.
2) Bilgi: Adayda, Ýslâm´ýn aradýðý þart ve vasýflan bilmeye yeterli ilim sahibi olmak.
3) Görüþ ve hikmet sahibi olmak: Adaylar arasýndan bu göreve en lâyýk, maslahat bakýmýndan daha uygun ve daha bilgili olaný seçmeye götürecek bir görüþ ve insanlarý tanýma kabiliyetine sahip olmak gerekir.
Buna göre bu kimseler, yalnýz, âyet ve hadislerden hüküm çýkarabilen müctehidlerden ibâret olmayýp, yukarýdaki vasýflarý taþýyanlarýn da kapsama girdiði kabul edilir. Baþkan adayýnýn beldesinden olan seçmenlerin, diðer belde seçmenlerine bir üstünlüðü yoktur. Ancak dinî nitelikte olmamak üzere, baþkan adayýnýn beldesinden birisi seçim iþlerini düzenlemek ve yürütmek için görevlendirilebilir. Devlet baþkanlýðý makamýnýn boþ kalmamasý için bu düzenlemeye ihtiyaç olabilir (Ebû Ya´lâ, el-Ahkâmü´s-Sultaniyye, s.4, vd.; el-Mâverdî, el-Ahkâmü´s-Sultâniyye, terc. Ali Þafak, Ýstanbul 1976, s.6)
Devlet baþkanýný seçecek olanlarýn sayýsý ile ilgili bir miktar söylemek güçtür- el-Mâverdî, bu konudaki görüþleri iki maddede toplar:
1) Bir grup âlime göre, devlet baþkaný, rýzanýn genel olmasý için her beldeden ehl-i hal ve´l-akd meclisine katýlacaklarýn çoðunluðu (cumhûru) ile seçilmiþ olur. Hz. Ebû Bekir´in hilâfete geliþi bu þekilde olmuþtur. Benû Saîde Sakifesi´ndeki bey´at´ta hazýr bulunmayanlarýn gelmesi beklenmemiþtir.
2) Diðer bir grup âlimlere göre ise bu meclis en az beþ kiþi olmalýdýr. Bunlar bir aday üzerinde görüþ birliði yaparlar veya diðer dördünün rýzasý ile, içlerinden birisini devlet baþkaný seçerler. Bu görüþte olanlarýn ileri sürdükleri delilleri de sahâbe uygulamasýdýr:
a) Hz. Ebu Bekir´e bey´at, önce beþ sahâbenin görüþ birliðine varmasý ile gerçekleþmiþ, sonra diðer sahâbeler de O´na tâbi olmuþtur. Bu beþ sahâbe þunlardýr: Ömer b. el-Hattab, Ebû Ubeyde b. el-Cerrah, Useyd b. Hudayr, Biþr b. Sa´d ve Ebû Huzeyfe´nin azadlýsý Sâlim (r.anhüm). Hz. Ömer de kendisinden sonra halife seçimi için altý kiþilik bir þûra belirlemiþtir. Bunlardan beþ tanesinin rýzasý ile, içlerinden birisi halife seçilecekti Þûra, Hz. Osman´ý seçti.
b) Bazý Kûfe âlimlerine göre, halife üç kiþi ile seçilebilir. Bu görevi, birisi diðer ikisinin rýzasý ile üstlenmiþ olur. Böylece nikâh akdinin bir veli ve iki þâhitle meydana gelmesi gibi, devlet baþkaný da bir yönetici (hâkim) ve iki þâhitle seçilmiþ olur.
c) Diðer bir grup bilginlere göre ise, devlet baþkaný tek kiþinin rýzasý ile de seçilmiþ olur. Abbâs b. Abdülmuttalib, Hz. Ali´ye "Elini uzat, sana bey´at edeyim" dedi. Ýnsanlar "Rasûlullah´ý amcasý, amcasýnýn oðlu Ali´ye bey´at etti" dediler ve Hz. Ali´ye onlar da bey´at ettiler" (Ebû Ya´lâ, a.g.e., s.4 vd.).
Ancak yukarýda aktardýðýmýz görüþler bir âyet, hadis veya icmâ deliline dayanmaz. Bu prensipler mücerred içtihad niteliðindedir.
Görüþlerin en uygunu olan ehl-i sünnet´e göre, halife adayýna tâbi olma, ona bey´at etme asýldýr. Bu konuda, Ýslâm ümmetini temsil edebilen serbest irâde ve Þûrâ prensibini gözetmek gerekir. Bir ülke halkýnýn bütününü ilgilendiren devlet baþkanlýðý, sýnýrlý yetkileri bulunan hâkimlerin hükümlerine kýyas edilemez. Bir adaya tek þahsýn bey´at etmesiyle bu kimse diðer müslümanlarýn muvâfakat ve rýzalarý tamamlanýncaya kadar halife seçilmiþ olmaz. el-Gazzâlî (ö.505/111 1) Hz. Ebû Bekir´in halife seçilmesiyle ilgili olarak þöyle der: "Eðer Ebû Bekir´e Ömer (r.a.)´den baþkasý bey´at etmese, diðer müslümanlar muhâlif olarak kalsa veya oylar eþit çýksaydý, bu durumda kazanan-kaybeden belli olmaz ve imâmet akdi oluþmazdý (el-Gazzâli, er-Reddü ale´l-Batýniyye, s.64 vd.). Hadiste "Ýmamý olmaksýzýn ölen kimse câhiliye ölümü ile ölmüþ bulunur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 96) buyurulur.
Burada Ýmam, müslümanlarýn, üzerinde görüþ birliði ettikleri baþkandýr.
Ýbn Teymiyye (ö.728/1327) Hz. Ebû Bekir´in halife seçilmesi ile ilgili olarak þöyle der: Eðer Hz. Ömer ve onunla birlikte bir grup Ebû Bekir´e bey´at ettikleri halde, diðer sahabeler bey´at´ten kaçýnsalardý, bununla halife seçimi gerçekleþmiþ olmazdý. Ancak Hz. Ebû Bekir güç ve kuvvet sahibi sahâbelerin çoðunluðu (Cumhur)´nun bey´atýyla iþ baþýna gelmiþtir (Ýbn Teymiyye, Minhâcu´s-Sünne, 1, 141-142).
Seçmenler heyeti, halifenin seçimi için toplandýklarýnda adaylarda aranacak þartlarý belirlerler. Üstün ve faziletli olan, insanlarýn hepsinin derhal itâat edebileceði adaya bey´at ederler; bu durumda olan adayý diðerlerine tercih ederler. Kendi içlerinden birisi aday olursa, bu görev ona verilir. Kurul ona baðlýlýðýný bildirir ve onun hilâfeti kesinleþir. Artýk diðer müslümanlarýn da ona baðlanmalarý gerekir. Eðer bu aday yapýlan teklife olumsuz cevap verirse kabul için zorlanmaz. Ýki adayýn þart ve vasýflarý eþitse, yaþça büyük olan tercih edilir. Aksi de olabilir. Adaylardan birisi daha bilgili, diðeri daha cesur olunca, dönem hangisini gerektiriyorsa o tercih edilebilir. Meselâ, dönem anarþi ve isyanlarýn önlenmesini gerektiriyorsa,cesaretçe, güç ve kuvvetçe üstün olan tercih edilir. Bozuk düþünce bid´atlerin yayýlmasý yüzünden dönem, ilim bakýmýndan üstün olmayý gerektiriyorsa, bu vasýfta olan aday seçilir (el-Mâverdi, el-Ahkâmü´s-Sultâniyye, Çev: Ali Þafak, Ýstanbul 1976, s.7-8). Devlet baþkanýnýn görevinin sona ermesi þu yollardan birisi ile olabilir:
I) Ölüm: Bu, baþkanlýk görevinin sona ermesi için tabii bir yoldur. Çünkü hilâfet görevi ömürle sýnýrlýdýr. Bu hak, miras yoluyla da baþkasýna intikal etmez. Ancak seçmenlerin yeni halife seçme hakký doðar. Yeni bazý Ýslâm hukukçularý hilâfetin belli bir süre ile sýnýrlanabileceði görüþündedir. Çok yaslýlýðýn meydana getirebileceði sakýncalar düþünülürse bu görüþe hak vermek gerekir (ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî, VI, 702).
2) Devlet baþkanýnýn kendi kendini azletmesi. Bu, halife için þahsî bir haktýr. Bu taktirde göreve devama zorlanamaz. el-Mâverdî´ye göre, bu durumda iþ, ehlü´l-hal ve´l-akd´in seçimine intikal eder. Çünkü seçmenlerin velâyeti süreklilik arzeder.
3) Hâlinin deðiþmesi yüzünden azledilmesi: Bu, ya adâletten ayrýlmasý ya da bedeninde bir sakatlýk meydana gelmesi üzerine sözkonusu olur. a) Adâletten ayrýlmasý: Burada, adâletten maksat, halka karþý adâletsiz davranmasý deðil, onun günlük yaþantýsýnda fýsk ve isyânýn içine düþmesidir. Haramlarý iþlemesi, çirkin iþler yapmasý, hevâ, heves ve þehvet düþkünü hallerinin görülmesi bunun belirtileridir. Ýtikad bozukluðu da böyledir. Ancak hilâfetten ayrýlmazdan önce durumunu düzetirse bazý kelâmcýlara göre, görevinde kalabilir.
b) Bedeninde meydana gelen sakatlýklar: Bu da üç türlü olabilir: 1- Duyu organlarýnýn sakatlanmasý: Akýl hastalýðý, görme, iþitme ve konuþma hassalarýný kaybetmesi gibi. 2- Vücut organlarýnýn sakatlanmasý: Ýki elini veya iki ayaðýný kaybetmesi gibi. 3- Hukukî tasarruflarýnýn sakatlanmasý: Buda iki kýsma ayrýlýr: a) Kýsýtlý (mahcur) olmasý: Yardýmcýlarýndan birisinin yönetimi ele geçirmesi, mâsiyet (haram) sayýlan iþleri açýkça yapmasý veya þer´î hükümlere muhâlefet etmesi kýsýtlýk sebeplerindendir. Bu durumda halife þer´i bir hükme muhâlefet etmemiþse, ümmet veya halife kendisini kurtaracak kimselerden yardým ister.
c) Devlet baþkanýnýn esir düþmesi: Halife esir düþer ve müslümanlar kendisini kurtarmaktan ümit keserse hilâfet görevi sona erer.
Ýslâm âmme hukukuna göre, halifenin bazý durumlarda azledilmesi veya azledilmiþ sayýlmasý, onun iktidar yetkisini ümmet´ten aldýðýný gösterir. Onun, ortaçað Avrupa krallarýnýn iddiâ ettiði gibi, yönetim üzerinde Cenâb-ý Hak tarafýndan verilmiþ daha haklý olma iddiasý yoktur. Diðer yandan halife beþeri hatalardan korunmuþ da deðildir. Teþri´ hakký yoktur, ancak þer´î hükümleri uygular ve bu alanda içtihad yapar. Onun, yeryüzünde katolik kilisesinin baþý Papa gibi, ruhani otorite olma iddiasý da yoktur. Bu yüzden, helâl ve haram koyamaz, günâhlarý baðýþlayamaz ve günahkârý kovamaz (el-Mâverdî, a.g.e., s.9 vd.; ez-Zühaylî, a.g.e., IV, 702-703; Said Ýsmail, Hakikatü´l-Müslimîn, s.12).
radyobeyan