Ecel By: armi Date: 11 Þubat 2010, 17:38:19
ECEL
Belli bir zaman parçasý ve bu parçanýn sonu; vakit ve son.
Birþey için belirlenmiþ zaman dilimine ecel denir. Ýnsanýn veya herhangi bir canlýnýn eceli, kendisine tâyin edilen ömürdür. "Ecelin gelmesi" ise, tâyin edilmiþ bulunan ömrün son bulmasý, yani ölümdür.
Allah indinde her canlý için tâyin edilmiþ bir ecel vardýr. Eceli geldiðinde dünya hayatý son bulur. "Eðer Allah, insanlarý, yaptýklarý her haksýzlýkta cezalandýrsaydý, yeryüzünde tek canlý býrakmazdý. Fakat onlarý takdir edilen bir süreye kadar erteler. Ecelleri (süreleri) geldiði zaman da bir an dahi ne geri kalýrlar, ne de ileri geçerler" (en-Nahl, 16/61).
"Eceli geldiði zaman bir kimsenin ölümünü Allah geciktirmez" (el-Münafýkun, 63/11).
Ecel, kazâ ve kaderle ilgili bir meseledir. Nasýl diðer olaylarý Allah, geçmiþ ve geleceði kuþatan ilmiyle belirlemiþse, eceli de ilmiyle takdir etmiþtir.
"Öldürülen kiþi de eceliyle mi ölmüþtür? Öldürülmüþ olmasaydý daha bir müddet yaþayacak mýydý, yaþamayacak mýydý?" gibi sorular ister istemez akla gelmektedir. Nitekim bu hususta kimi âlimler farklý kanaat ileri sürmüþlerdir. Mutezîle´den bir kýsým âlimlere göre öldürülen kiþi eceliyle ölmemiþtir. Öldürülmemiþ olsaydý, daha bir müddet yaþayacaktý. Ehl-i Sünnet ile diðer Mutezilelere göre ise, eceliyle ölmüþtür. Aksini ileri süren Mutezilîler, kullârýn fiillerinin yaratýlmasýyla ilgili görüþlerinden dolâyý bu görüþe vârmýþlardýr. Çünkü onlara göre fiilin faili, bizzat kulun kendisidir. O halde öldürme iþi, öldüren katilin kendi iþidir.
Ehl-i Sünnet´in tamamýna göre öldürülen kiþi de eceliyle ölmüþtür. Ancak katil bu fiilinden dolayý ceza görür. Eceliyle ölmediðini söylemek yanlýþtýr. Allah o kiþinin öldürüleceðini önceden bilmektedir ve ecelini de ona göre tâyin etmiþtir. Allah onda ölümü yaratmasýndan dolayý ölmüþtür. Öldürülerek ölen kimse için, "Öldürülmeseydi yaþayacaktý" gibi sözler söylemek doðru deðildir. Hattâ "öldürülmemiþ olsaydý, ne olurdu?" gibi bir varsayým üzerinde birtakým görüþler ileri sürmek dahi yanlýþtýr. Çünkü bütün bunlar Allah´ýn takdiriyle olmaktadýr ve aksi sözkonusu olamaz (Ýmâmu´l-Harameyn el-Cüveynî, Kitâbu ´l-Ýrþâd ilâ Kavâti´i ´l-Edilleti fî Usûli´l-Ý´tikad, Mýsýr 1950, 363).
"Bir canlýya ömür verilmesi de, ömründen azaltýlmasý da mutlaka bir kitapta (yazýlý)dýr" (el-Fâtýr, 35/11) âyetinde "Ömrünün kýsaltýlmasý " ifadesiyle ilgili olarak Ýmâmu´l-Haremeyn el-Cüveynî (öl. 478/1085) þöyle demektedir: Bu âyetle iki durum kastedilmiþtir ki, onlardan biri: Bir kimsenin benzerlerine nazaran ömrünün eksiltilmesidir. Yoksa, Allah´ýn ilminde mevcut olan ömrünün eksiltilmesi anlamýnda deðildir. Bu nasýl mümkün olsun ki, Allah, ilminde onun ecelini takdir etmiþtir. Ýkinci durum ise: Eksiltme ve arttýrmanýn, melekler indindeki sahifelerde gerçekleþmesidir. Onlarýn sahifelerinde birþey mutlak olarak yazýlýdýr ama, Allah´ýn ilminde kayýt altýna alýnmýþtýr. Vukubulacak olan da, bu kayýt altýna alýnan þekildir. Âlimler, "Allah, dilediðini siler, dilediðini býrakýr. (Bütün) kitaplarýn anasý, O´nun yanýndadýr" (er-Ra´d, 13/39) âyetini de buna hamletmiþlerdir (el-Cüveynî, a.g.e., 363).
O halde Allah indindeki ilim, yani kader, katiyyen deðiþmez. Levh-i Mahfûz´da ne yazýlmýþsa mutlaka olur. Ancak meleklerin yanýnda da olaylarýn yazýlý bulunduðu sayfalar vardýr ve bu sayfalarda yazýlanlar, deðiþikliðe maruz kalabilir.
Bu gibi konular gayb âlemini ilgilendirdiði için tabiatýyla onlarýn mâhiyetlerini bilemeyiz. Meleklerin yanýnda bulunan sayfalarýn deðiþmesinin elbette bir hikmeti vardýr. Belki de bunun hikmeti, meleklerin gayba tam olarak vâkýf olmalarýný engellemektir. Allah neyi diler ve murad ederse mutlaka onda bir hikmet vardýr.
radyobeyan