Ebrar By: armi Date: 11 Þubat 2010, 17:27:52
EBRÂR
Özü, sözü doðru olanlar. Sâdýklar. Ýyiler. "Bârr" kelimesinin çoðuludur. Kelimenin aslý "berr" olup kara anlamýndadýr. "Birr"* sözcüðü buradan alýnmýþ olup çok iyilik etmek anlamýndadýr (Raðýb el-Ýsfahâný, el-Müfredât fî Ðarîbi´l-Kur´ân, Beyrut (t.y), 40). Buna göre "bârr", çok iyilik eden; "ebrâr" da çok iyilik edenler, anlamýndadýr.
Ayrýca "birr" sözcüðünde "þuurlu ve delillere dayalý iyilik etme" anlamý mevcuttur. Bakara sûresinde þöyle buyurulmaktadýr: "Yüzlerinizi doðu ve batý tarafýna çevirmeniz birr (iyilik) deðildir. Asýl birr o (kimsenin iyiliði)dir ki, Allah ´a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inandý; Allah rýzasý için yakýnlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmýþlara, dilencilere ve boyunduruk altýnda bulunan (köle ve esir)lere mal verdi; namazý kýldý, zekâtý verdi. Antlaþma yaptýklarý zaman antlaþmalarýný yerine getirenler; sýkýntý, hastalýk ve savaþ zamanlarýnda sabredenler, iþte doðru olanlar onlardýr, (Allah´ýn azabýndan) korunanlar da onlardýr" (el-Bakara, 2/177).
Kýble deðiþikliðinden sonra ehl-i kitap bu mesele hakkýnda ileri-geri birçok þey söylediler. Kudüs´e yönelmek mi, yoksa Kâ´be´ye yönelmek mi daha hayýrlý gibi sýrf þekli meseleler konusunda uzun uzadýya tartýþmalara giriþtiler. Bunun üzerine yukarýya aldýðýmýz âyet-i kerime indi (Ebû´s-Suud, Ýrþâdü´l-Akli´s-Selim, I, 193).
Bu âyetle yüce Allah, þeklî meselelerden önce þirkten arýnmýþ temiz ve saðlam bir itikadýn gerekli olduðunu; þeklî meselelerin ise bundan sonra geldiðini anlatmaktadýr.
Bu âyet ýþýðýnda "Ebrâr"ý deðerlendirdiðimizde; onlar, önce saðlam her türlü þâibeden uzak bir inanca sahip olup sonra da kalplerine yerleþmiþ, taklitten uzak ve bu itikadla birlikte salih amel iþleyen kimselerdir.
Kur´ân´ýn kendine has terimlerinden birisi olan ebrâr kelimesi "Mutaffifin" ve "Füccâr" kelimelerinin karþýtýdýr. Her üç kelime de birer sembol, birer fikrî terim olarak Kur´ân´da kullanýlmýþtýr. Mutaffifin kelimesi, ölçüde ve tartýda noksanlýk edenleri anlatan bir terim ve onlar için kullanýlan bir sembol kelimedir. Füccâr kelimesi de "Allah´ýn emrinden dýþarý çýkarýlan" anlatan bir terim ve onlar için kullanýlan bir sembol kelimedir. Bu iki kelimenin tanýmladýðý davranýþla kelimeleri kendilerine sýfat olarak almýþ bulunanlar "Rablerinden mahrum olacak ve cehenneme gireceklerdir". Ya bu iki kelimenin zýddý olan ebrâr kelimesini sýfat olarak kendilerine seçmiþ bulunan ve bu kelimenin ifâde ettiði davranýþta bulunanlar: Bunlar kimlerdir ve herhangi davranýþta bulunurlar?..
Ebrâr; doðru sözlü, faziletli, Allah´ýn iyi kullarýnýn tamamýný içine alan bir kelimedir. Bunlar, ahde vefa gösterirler; yeminlerinde dururlar; amelî ve itikadý noktalardan kusur iþlememeðe gayret ederler; isteyerek ve karþýlýk beklemeden ihtiyaç sahiplerine kendi ihtiyaçlarýndan fazlasýný baðýþlarlar; fakiri ve yoksulu gözetirler; esire hürriyetini baðýþlarlar; Allah´u Teâlâ´nýn kendilerine verdiði nimetlere devamlý þükrederler ve her durumda Allah´a baðlý ve itaat * halindedirler. Onlarýn "Amel defterleri" * meleklerin gözetimi altýnda ve "Ýlliyyîn" * denen þerefli bir mevkidedir. Kendileri de þerefli bir taht üzerinde diledikleri yere bakarlar. Onlar cennettedirler. Bolluk ve cennet nimetleri içinde rûhen ve cismen nurlanmýþlardýr. Bu nur, yüzlerinden ve etraflarýndan taþar. Bunu onlara bakan herkes görür. Mutaffifin Sûresi 24, 25, 26nci âyetlerinde þöyle buyurulur:
"Onlarý yüzlerindeki nimet pýrýltýsýndan tanýrsýn", "Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiþ saf bir içecekten içerler", "Ýyi þeylere imrenenler, buna imrensinler".
Bu vasýflarla vasýflanmýþ kimseleri Cenâb-ý Hak, ebrâr olarak adlandýrmýþtýr. Bunlar Allah´u Teâlâ´ya yakýn olanlardýr. Bu yakýnlýðý, dünyayý âhiretin tarlasý hükmünde görerek çalýþmak ve âhiret ölçüsü ile dünyaya baðlanmakla kazanmýþlar böylece ebrâr sýfatýný haketmiþlerdir.
Kur´an-ý Kerfin´de melekler hakkýnda "ebrâr" ile ayný kökten gelen "berere" sözcüðü kullanýlmaktadýr ki "ebrâr" sözünden mânâca daha kuvvetlidir. Anlamý; "Çok çok iyilik edenler"dir (el-Ýsfahâný, a.g.e., s.41).
"Ebrâr", bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, saðlam bir itikada sahip olan, doðru sözlü, ibâdetlerinde samimi kimseler hakkýnda kullanýlýr. Onlar bu iyiliklerine karþýlýk olarak cennet´te bol nimetler içerisinde olacaklardýr.
radyobeyan