Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Dua By: armi Date: 10 Þubat 2010, 17:59:31
DUA




Seslenmek, çaðýrmak, yardýma çaðýrmak, Allah´a yalvarmak, O´ndan dilekte bulunmak, O´na yakarmak.

Dua, insanda fýtrî bir olgudur. Bu sebepledir ki, bütün dinlerde mevcuttur. Üstün bir varlýða inanan her insan þu veya bu þekilde dua eder. Ýnsanlar hayatlarý boyunca, üstesinden gelemeyecekleri birçok þeylerle karþýlaþmakta, keder, sýkýntý, acz ve ümitsizliklere maruz kalmaktadýrlar. Yüce Allah þöyle buyurur: "Ýnsana bir darlýk dokunduðu zaman yaný üzere yatarken, otururken yahut ayakta bize yalvarýr, ama biz onun sýkýntýsýný giderince sanki kendisine dokunan bir darlýktan ötürü bize hiç yalvarmamýþ gibi hareket eder. Ýþte aþýrý gidenlere yaptýklarý iþ böylesine süslü gösterilmiþtir." (Yunus, 10/12)

"(Denizde) onlarý gölgeler gibi dalgalar sardýðý zaman dîni yalnýz kendisine has kýlarak Allah´a yalvarýrlar. Fakat o, onlarý kurtarýp karaya çýkarýnca içlerinden bir kýsmý orta yolu tutar, (birçoðu da inkâr eder). Zaten bizim ayetlerimizi (öyle) nankör gaddarlardan baþkasý inkâr etmez. " (Lokman, 31/32)

Bu âyetlerden de anlaþýldýðý gibi dua, insanda fýtrîdir ve özellikle sýkýntýlý anlarda Allah´a dua etmek, sadece samimî olarak Allah´a inananlara has bir durum deðildir. Allah´a ortak koþanlar da bu gibi durumlarda Allah´a yönelir ve O´na dua ederler.

Dua ettikten sonra insan gönlünde bir ferahlýk ve serinlik hisseder. Ýsteðinin yerine getirileceði konusunda ümidi artar. Bu yönüyle dua, insana bir þifa ve rûhî bunalýmlara karþý koruyucu bir saðlýk tedbiridir. Bu nedenledir ki, dua etmeyen toplumlar rûhen çökmüþ toplumlardýr.

Âyet ve hadîslerde dua teþvik edilmiþtir: "Rabbiniz, þöyle buyurdu:
Bana dua edin, size cevap vereyim (duanýzý kabul edeyim)" (Mü´minûn, 23/60).

Hz. Peygamber (s.a.s.) de þöyle buyurur:
" Allah katýnda duadan daha þerefli bir þey yoktur." (Tirmizî, Daavat,1; Ýbn Mace, Dua,1) Dua ayný zamanda bir ibadettir. "Dua ibadetin ta kendisidir. " (Tirmizî, el-Bakara Sûresi Tefsiri, 16)

O halde dua sadece Allah´a yapýlmalý, araya baþka biri aracý olarak sokulmamalýdýr. Nitekim namazýn her rekâtýnda tekrar ettiðimiz Fatiha Sûresi´nde: "Sadece sana ibadet eder ve sadece senden yardým dileriz. " (el-Fatiha, 1/4) buyurulur.

Kullardan istenecek yardým, onlarýn güçleri dahilinde olan bir þey olmalýdýr. Güçlerinin yetmediði bir þey onlardan istenemez. Hatta kullarýn güçlerinin dahilinde olan bir þeyin yapýlmasýný kendilerinden istediðimiz zaman bile asýl sebebin Allah olduðunu, O´nun dilemesi olmadan o þeyin gerçekleþmesinin mümkün olmadýðýný bilmek gerekir.

Allah insana þahdamarýndan daha yakýndýr ve O´nun insana merhameti, bir annenin çocuðuna merhametinden çok fazladýr. Bir âyette þöyle buyurur: "Kullarým sana beni sorunca, haber ver ki, ben þüphesiz onlara yakýným. Bana dua edenin duasýný kabul ederim. " (el-Bakara, 2/186)

Duanýn muhteviyatý, Allah´tan istenen meseleyle ilgili olmalýdýr. Meselâ yemek duasý ayrýdýr yolculuða çýkýldýðýnda yapýlacak dua ayrýdýr... Birçok konuda Hz. Peygamber (s.a.s.)´den nakledilmiþ dualar mevcuttur. Kur´ân-ý Kerim´de geçmiþ peygamberlerin dualarý zikredilir. Dua bu me´sur dualarla yapýlabileceði gibi, kiþinin kendi gönlünden kopanýn anlatýmý da olabilir. Ancak belli davranýþlarda; meselâ kabir ziyaretlerinde, yemeklerden sonra, helâya girerken, yeni bir elbise giyerken, yolculuða çýkarken... Hz. Muhammed (s.a.s.)´den nakledilmiþ dualarla dua etmek hem sünnet, hem de daha güzeldir.

Dua eden kiþi gönülden etmeli, duasýnda iyi þeyleri isteyerek kendisi de o doðrultuda çaba sarfetmelidir. Kiþi duasýnda samimiyetini tavýrlarýyla da ortaya koymalýdýr. Meselâ duasýnda Allah´ýn emirlerine itaat eden samimi bir müslüman olmayý ifade ediyorsa, hareketleriyle de böyle bir müslüman olma çabasý içerisinde olmalýdýr. Bir hadis-i þerifte þöyle buyurulmaktadýr:

"Biliniz ki, Allahu Teâlâ, kendisinden gafil bir kalbin duasýný kabul etmez." (Tirmizî, Daavât, 64)

Þüphesiz ki Allah insanýn kalbinden geçenleri ve ihtiyaçlarýný bilir. Ancak dil ile dua etmenin insanýn kendisinin eðitilmesi konusunda etkisi vardýr. Ayrýca dua Allah´ýn bir emrinin yerine getirilmesidir, bir ibadettir. Kur´ân-ý Kerim´de Hak Teâlâ kendisine nasýl dua edileceðini kullarýna öðretir, resûllerinin dualarýný bize haber verir. Müminler önce bu dualara bakmak ve böyle dualarla Allah´ý zikretmek durumundadýrlar. Gerçekten bilmediðimizi ve en güzelini öðreten Allah´týr. "... Ey rabbimiz unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma... " (el-Bakara, 2/286) Eyüp Aleyhisselâm,

"Ya Rabbi, gerçekten benim baþýma bela geldi. Halbuki sen merhametlilerin merhametlisisin." (el-Enbiya, 21/83); Zekeriya (a.s.), "Rabbim, beni yalnýz býrakma..." (el-Enbiya, 21/89); Âdem (a.s.), "Ey Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik. Eðer sen bizi affetmez ve bize acýmazsan mutlaka zarara uðrayanlardan oluruz. " (el-A´raf, 7/23) diyerek dua etmiþlerdir. "Beni müslüman olarak öldür ve beni salih kullarýna kat... " (Yusuf, 12/101) duasý Yusuf (a.s.)´ýn; "Senden baþka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Ben zalimlerden idim. " duasý da Yunus (a.s.)´ýn duasýdýr.

Ýmam Ahmed b. Hanbel´in Ebû Saîd el-Hudrî´den (r.a.) rivâyet ettiði bir hadîste: "Duanýn karþýlýksýz kalmayacaðý, bilâkis üç þeyden birinin mutlaka meydana geleceði; ya kabul ya âhirete býrakma yahut eda edilen dua oranýnda günahýn affedileceði" beyan buyurulmuþtur.

Dua yalnýz Allah´a yapýlýr; istek ve yardým sadece Allah´tan istenir. Allah´tan baþkasýndan bir yardým ve istekte bulunan, müþriktir. Hatta ölümlerinden sonra kabirleri baþýnda veya uzaktan peygamberlere ve salih kullara dua edip yakaranlar, aynen yýldýzlara sýðýnan ve meleklerle peygamberleri rabler edinenler gibi Allah´tan baþkasýna dua eden müþriklerdir. Ancak melekler müminler için dua ve istiðfar etmektedirler.

Hz. Muhammed (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Ümmetimden yetmiþ bin kiþi sorgusuz sualsiz Cennet´e girecektir. Bunlar, rukye talep etmeyen, daðlayarak tedavi yapmayan, olaylarý uðursuzluða yormayanlar ve Rablerine tevekkül eden kimselerdir." (Buhârî, Týb, 18; Müslîm, Ýman, 371, 372) Yani müminler ancak "Bize Allah yeter. " demelidir. Rukye, okuyup üfleyerek tedavi demektir. Bütün peygamberler en kötü durumlarda yalnýz Allah´a sýðýnmýþlardýr. Bunu da namaz*la yapmýþlardýr. Çünkü dua esas olarak namazdadýr ve devamlýlýðý vardýr.

Müslüman müslüman kardeþi için dua edebilir. Rasûlullah, " Kim bir hidayete çaðýrýrsa, o hidayete tabi olanlarýn mükafatýnýn aynýsý onlarýn mükafatýndan hiçbir eksilme olmaksýzýn bu kimseye de verilir. " buyurmuþtur. (Müslim, Ýlm, 16; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, Ýlm,15) Ebeveyn, kendilerine dua eden çocuklarýnýn amelinden istifade eder: "Ýnsanoðlu öldüðü zaman artýk ameli kesilmiþtir. Yalnýz þu üç þey bunun dýþýndadýr: Sadaka-i cariye, faydalanýlan ilim ve dua eden salih evlât " (Müslim, Vasiyyet,14; Ebû Dâvud, Vesâyâ, 14). Rasûlullah, ümmetinden kendisine dua etmelerini istemiþtir. Cenâb-ý Hak, "O´na salât ve selâm getirin " (Ahzâb, 33/56) diye emretmiþtir. Mümin, Allah´tan peygamber için vesîleyi isterse kýyamette o kimseye onun þefaati haktýr. Rasûlullah umreye giden Ömer (r.a.)´e: "Bizi de duandan unutma kardeþim." demiþtir (Ebû Dâvûd, Vitr, 23; Tirmizî, Daavât 109; Ýbn Mâce, Menâsik 5) Rasûlullah her zaman ümmetini sadece Allah´a kulluða çaðýrmýþtýr. Hanefi fukâhâsý: "Bir yaratýk aracýlýðýyla Allah´tan bir þey istenemez" demiþtir. Hz. Ýbrahim,

"Doðrusu benim Rabbim duayý iþiticidir" (Ýbrahim,14/39) demiþtir. Hz. Peygamber: Biriniz dua edeceði zaman Allah´a hamd ve senâ ile baþlasýn, Resûlüne salâvât getirsin ve bundan sonra artýk dilediði duayý yapsýn" buyurmuþtur. (Ebû Dâvûd, Salât, 358; Tirmizî, Daavât, 65) Salih ameller vesîlesiyle talepte bulunmanýn örneklerinden birisi maðaraya sýðýnan üç kiþinin duasýdýr. Bunlardan her biri yalnýzca Allah´ýn rýzasýný gözettiði önemli bir amelini zikrederek duada bulunmuþtu. Çünkü böyle bir amel, Allah´ýn, sahibinin duasýnýn kabulünü gerektirecek bir sevgi ile sevdiði ve razý olduðu bir þeydi. Birisi ana-babasýna yaptýðý iyiliði zikrederek. diðeri tam iffeti delâletiyle, öteki ise emanete gösterdiði riâyet ve iyilikseverliði ile duada bulunmuþtu. (Buhârî, Hars,13) Ýbn Ömer´in meþhur duasý þöyledir: "Ya Rabbi, Senden beni Ýslâm´a erdirdiðin gibi ondan beni uzaklaþtýrmamaný ve müslüman olarak canýmý almaný diliyorum. " (Ýmam Malik, Muvattâ, Hacc, 128) Hz. Peygamber´den nakledilen rivâyetlerde

"Ya Rabbi, Ya Rabbi" diye duaya baþlanýr, bazýlarýnýn yaptýðý gibi "Ya Hannân, ya Mennân" denilmez. Yine cahil halkýn büyük bir kýsmý Allah´tan baþkasýndan yardým dilemeyi öyle bir hale getirmiþlerdir ki, kabirler Allah´a duada birer þirk aracý yapýlmýþtýr. Oysa Rasûlullah dahi, "Ey Allah´ým, benim kabrimi kendisine ibadet edilen bir put haline getirme... Peygamberlerin kabirlerini mescid edinen kimselere Allah´ýn gazabý þiddetlidir... Benim kabrime ikide bir gelip orayý bayram yerine çevirmeyin." diye uyarmýþtýr. (Ýmam Mâlik, Muvatta, Kasru´s Salât fi´s-Sefer, 85; Ebû Dâvud, Menasik, 100) Halkýn, Telli Baba, filân baba, falan þeyhin kabrinde kuyruða girerek onlardan yardým dilemesi þirkten baþka birþey deðildir, bid´attir. Müminler, aynen müþriklerin ve bid´at ehlinin yaptýðý gibi ölüye yakarmaz, onlardan birtakým ihtiyaçlarýn karþýlanmasýný istemez, kabir baþýnda yapýlan duanýn evde yapýlandan üstün olduðuna inanmaz, bu kimselere yemin ederek Allah´tan talepte bulunmazlar. "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir." derler. (Âli Ýmrân, 3/173) Dinin esasý da budur. Salât, Arapça´da dua anlamýna da gelir: "Ey peygamber, Mü´minlere selât et, çünkü senin duan onlar için huzur ve sükûnettir."(et-Tevbe, 9/103) Duada istenene kavuþma ve korkulandan kurtulma isteði vardýr. Bu da ancak Allah´tan istenir. Ýslâm bilginleri bid´at dua þekillerini þöyle tespit etmiþlerdir: Ölü ya da gaip birinden yardým dilemek. Ey efendi hazretleri bana maðfiret et, tövbemi kabul et, demek þirktir. Peygamber ve salihlerden, ölmüþ veya gaip birine benim için Allah´a dua et´, demek bid´attir. Ölülerden medet umulmaz. Kabirleri ziyarette ölülere ancak selâm verilebilir, onlara Kur´ân okunur. Allah´a, Allah´ým senden filancanýn yanýndaki makamý hakký için þunu þunu istiyorum; diye dua etmek, nehyedilmiþtir. Çünkü, "Yardým Allah´tandýr." (Enfâl, 8/10) "Ýnsanlar (mahþerde) toplandýklarý zaman kendisine dua edilenler, onlara düþman olurlar ve onlarýn kendilerine olan dualarýný inkâr ederler." (el-Ahkâf, 46/6)

Dua Âdâbý

Hz. Peygamber´e Allah´ý sormuþlardý. Cevaben Allah buyurdu ki:


"Kullarým sana beni sorduklarýnda: Ben muhakkak ki, yakýným, bana dua ettiðinde dua edenin duasýna icâbet ederim." (el-Bakara, 2/186). Dua ederken seslerini aþýrý þekilde yükseltenleri gören Rasûlullah, þöyle buyurmuþtu: "Ey insanlar! Kendinize gelin. Çünkü siz bir saðýrý veya uzaktaki birini çaðýrmýyor, ancak herþeyi iþiten ve çok yakýn bulunan birine dua ediyorsunuz. Sizin kendisine dua ettiðiniz size bineðinizin boynundan daha yakýndýr." (Buhârî, Cihad, 131; Daavât, 51; Tevhid 9; Ebû Dâvûd, Vitr, 26; Ýbn Hanbel, IV, 394, 402, 418; Müslim, Sahih IV, 2076) Kul, duasýnda Allah ile arasýnda hiçbir engel hiçbir vasýta bulunmadýðýný böylece bilir; dua ederken yalnýzca Allah´ý düþünür. Kalp baþka birþey ile meþgulken dua etmek manasýzdýr. "Âmin" diye baðýrýp çaðýrmak da manasýzdýr. Ýnsan dua ederek Allah´a yöneldiðinde, dileði, Allah´tan istediði þeylerin gerçekleþmesine yardýmcý olacak sebeplerin yaratýlmasýdýr. Yani kul eylemiyle yakýnlaþmazsa, ettiði duanýn mânâsý olmaz. Tembelliði huy edinmiþ biri rýzýk için dua edebilir, ama önce çalýþmasý lâzýmdýr... Duada riya olmaz. Duanýn hemen kabul edilmesinde acele edilmez. Hiçbir dua boþa gitmez. En güzel sözlerden biri "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah"týr.

Gönülden, gizlice, baðýrmadan, samimiyetle dua edilir. "Rabbýnýza gönülden ve gizlice yalvarýn. Doðrusu o, aþýrý gidenleri sevmez. " (el-´râf, 7/55) Secîli, kafiyeli, yazýlý dualarda riya vardýr. Baþkalarýna dua ediyor görüntüsü vermek de böyledir. Bu þekilde aðlayarak dua edenin gözyaþlarý öteki insanlarý etkilemek içindir ve duasý riyadýr. Özel olarak komutlu dua da böyledir.

Sünnet olan dualar

Uykudan önce: "Ey Allah´ým senin adýnla ölür ve dirilirim."

Uykudan sonra:
"Bizi uyku gibi bir ölümle öldürdükten sonra dirilten Allah´a hamd olsun. Dönüþ ancak O´nadýr."

Sabahleyin: "Allah´ým senin yardýmýnla sabaha çýktýk, senin yardýmýnla akþamladýk, senin yardýmýnla yaþýyor, senin yardýmýnla ölüyoruz. Kabirden kalkýþ sanadýr."

Akþamleyin: "Allah´ým, senden dünya ve âhirette selâmet isterim. Allah´ým, senden dînim, dünyam, ehlim ve malým hakkýnda beni baðýþlamaný ve selâmete çýkarmaný isterim. Allah´ým, benim ayýplarýmý örtüver. Korktuklarýmdan emin kýl. Allah´ým, Önümden arkamdan, saðýmdan solumdan ve üzerimden gelecek belâlarý defederek beni koru. Altýmdan gelecek ani belâlardan senin azametine sýðýnýrým."

Evden Çýkarken: "Allah´ýn ismiyle Allah´a güvendim. O´nun gücünden baþka hiçbir güç yoktur."

Ezandan sonra: Ezaný tekrarlamak, salât ve selâm etmek ve "Allah´tan baþka ilâh yoktur o tektir ortaðý yoktur, Muhammed kulu ve Resûlüdür, Rab olarak Allah´a, din olarak Ýslâm´a, peygamber olarak Muhammed´e râzý oldum" demek.

Ýstihârede: bk. Ýstihare mad.

Sýkýntýlarda
: "Senden baþka ilâh yoktur. Seni her türlü noksanlýklardan tenzih ederim. Muhakkak ben zalimlerden oldum." (Ayrýca bk. Zikir, Namaz ve ilgili maddeler. Dualar için hadîs kitaplarýnýn "Daavât" bölümlerine bk.)


radyobeyan