Dinar By: armi Date: 10 Þubat 2010, 17:25:42
DÝNAR
Eskiden kullanýlan bir para birimi. Dinar kelimesi Latince "denarius´´tan Arapça´ya geçmiþtir. Arapça çoðulu "denânir"dir. Cahiliye devrinde Araplar Roma altýn sikkesini tanýmýþ ve kullanmýþlardýr. Kur´ân-ý Kerim´de buna þöyle iþaret edilir: "Kitap ehlinden öylesi vardýr ki, kendisine bir yük altýn emanet etsen onu (noksansýz olarak) sana öder. Öylesi de vardýr ki, ona emanet olarak bir altýn versen, sen üzerine ayak direyip ýsrar etmedikçe, onu sana geri vermez. Bunun sebebi þudur: Onlar dediler ki: Cahil Araplar´ýn malýný almakta bize günah ve sorumluluk yoktur. "Onlar bile bile Allah´a karþý yalan söylerler. " (Âli Ýmrân, 3/75). Âyette altýn para karþýlýðý "dinar" kelimesi kullanýlmýþtýr.
Dinar, bir fýkýh ýstýlahý olarak on þer´î dirhem* (28 gram) halis gümüþ kýymetindeki altýn para birimini ifade eder. Bir miskal aðýrlýðýndaki altýn sikke* için de kullanýlýr. Altýn, gümüþ veya bakýrdan yapýlmýþ ve devletin özel damgasý ile damgalanmýþ madeni paraya "sikke" denir. "Bir damga ile damgalanmýþ" anlamýnda "meskük" ve çoðulu "meskûkât" kullanýlýr. Sikke M.Ö. VII. yüzyýlda, Anadolu´da Lidyalýlar tarafýndan icat edilmiþtir.
Ýslâm´dan önce Arabistan´da Ýran, Roma ve Güney Arabistan sikkeleri kullanýlýyordu. (el-Mâverdî, Ahkâmü´s Sultâniyye, Kahire 1298, 148) Altýnýn para birimi miskal; gümüþün dirhem; bakýr vb. madenlerin ise fels´dir.
Hz. Peygamber devrinde sikke basýlmamýþ ve o devre kadar Araplar arasýnda tedâvülde bulunan sikkeler kullanýlmýþtýr. Hz. Ebu Bekir´in halifeliði kýsa sürmüþ, o iç düzeni saðlamaya uðraþýrken para iþi ile meþgul olacak zaman bulamamýþtýr. Para konusuna ilk eðilen Hz. Ömer´dir.
Rasûlullah zamanýnda dinara göre üç çeþit dirhem vardý: Aðýrlýk bakýmýndan 10 dirhem: 10 miskal, 10 dirhem: 6 miskal, 10 dirhem: 5 miskal, 10 dirhem:10 miskal uygulamasý esas alýnarak haraç vergisi talep edilince, vergi yükümlüleri bunun hafifletilmesini istediler. Halife bir bilirkiþi heyeti teþkil ederek konunun ne devlete ne de halka zarar vermeyecek bir biçimde çözümlenmesini istedi. Heyet üç çeþit dirhem toplayarak çýkan sayýyý üçe böldü. Buna göre 10 dirhem: 7 miskal aðýrlýðý, esas alýndý. (Ýbnü´l-Hümam, Fethu´l-Kadir, II, 522; Tecrid-i Sarîh Tercümesi, V, 40; Bilmen, Istilâhât-ý Fýkhýyye Kamusu, IV, 121, 124). Hz. Ömer´in bu uygulamasý para basýmýndan çok para ayarlamasý olarak kabul edilir. Yine o devirde Ýran sikkeleri deðiþtirilmemiþ, ancak Ýslâm ülkeleri sýnýrlarý içindeki emir ve valiler küçük deðiþiklik ve ilaveler yaparak sikke bastýrmýþlardýr. (Ý. Artuk, ÝA, "Sikke" Mad.)
Hz. Ömer´den itibaren çok sayýda kiþi mesela Hz. Osman (ö. 35/655) Muaviye (ö. 60/679) ve Abdullah b. Zübeyr (ö. 72/691) para bastýrmýþlardýr. Bunlarýn on tanesinin aðýrlýðý da, yedi miskal idi. Ancak bu paralar mevzii kalmýþ ve ülke çapýnda yayýlmamýþtýr. Zira yabancý paralar bu yörelerde hâkimiyetlerini sürdürüyorlardý. Nitekim Hz. Ýsa da kendi devrinde paraya müdahale etmemiþtir. Kendisine artýk Roma´ya vergi ödemenin gerekip gerekmediði sorulunca, paranýn üzerinde Sezar´ýn damgasý bulunduðuna iþaret ederek "Sezar´ýn hakkýný Sezar´a veriniz" demiþtir
Yabancý paralarýn tedavülden kaldýrýlarak yeni basýlan Ýslâm parasýnýn tüm Ýslâm ülkesine hâkim kýlýnmasý Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan devrine rastlar. Abdülmelik´i para basmaya zorlayan olay þudur: Halife, Doðu Roma Ýmparatorluðu´na gönderdiði resmi yazýlara "De ki: Allah birdir" (Ýhlas, 112/1) âyetini baþlýk yapar ve sonuna da Hz. Muhammed´in adýný yazardý. Bu üsluba kýzan Roma Ýmparatoru, yazýlardan bunlarý çýkarmasýný, aksi halde Ýslâm ülkelerinde tedâvülde bulunan Roma paralarýnýn üzerine Hz. Muhammed´in adýný müslümanlarýn hoþuna gitmeyecek bir biçimde yazdýracaðýný bildirmiþtir. Bu tehdit üzerine Halife, ilmi bir heyet toplayarak Ýslâm parasý basýlmasýna ve piyasadaki yabancý paralarýn derhal tedavülden kaldýrýlarak deðiþtirilmesine karar vermiþtir. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi,V,48, 49) Para kalýplarý çeþitli merkezlere gönderilerek h. 16 m. 695 tarihinde basýma izin verildi. Böylece Ýran ve Roma paralarýnýn tedavülü sýnýrlandýrýlmýþ oluyordu. Halk elindeki yabancý paralarý darphanelere götürüp yeni paraya çevirtmiþ ve her 100 dirhem için 1 dirhem basým ücreti ödemiþtir.
Emevilerin bu sikke ýslahatýndan sonra dinarlar itina ile basýldý. Gerçek aðýrlýklarý kesinlikle belirlendi (4,25 gram). Bu aðýrlýk son devir Atina drahmisine dayanan o zamanki Bizans solidu´sunun aðýrlýðýna eþitti. çamdan yapýlmýþ sanca denilen aðýrlýklarla kontrol edilirdi. Eski devirlerde Doðuda ödemeler dinarlarýn sayýlmasýyla deðil, tartýlmasýyla yapýlýrdý. Emevîler Þam ve Kahire´de 100/718 tarihinden itibaren Kurtuba´da altýn sikke bastýrdýlar. Darphane Abbasiler devrinde 146/763´te Þam´dan yeni kurulmuþ olan Baðdat´a taþýnmýþtýr. Halife Me´mun (198/813-218/833) devrinde altýn sikke basýmý hasredilmekten çýkarýlmýþ ve dirhemin tipine benzer yeni bir tip kabul edilmiþtir. Endülüs Emevîleri zamanýnda basýlan sikkeler Emevî sikkeleri tipindedir. III. Abdurrahman, Kurtuba dolaylarýnda bir darphane kurdurmuþtur. Onyedi dirhem tutarýndaki dinarlardan Endülüs´te yirmi milyon basýldýðý sanýlmaktadýr.
Halife Harunü´r-Reþîd zamanýnda bir dinar 20-22 dirhem (gümüþ)´e denk sayýldý. Mu´tasým zamanýnda bir dinar onbeþ dirhem karþýlýðýnda geçmeye baþladý. Böylece dinarla dirhem arasýndaki deðer oraný Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Hz. Ömer devirlerinde yaklaþýk bir dinar: on dirhem iken, baþlangýçta standart dirhemlerin bulunmamasý üzerine bu oran deðiþikliðe uðramýþtýr. Irak ve Suriye dinarý bin fels´e, Tunus dinarý bin santime ve Yugoslavya dinarý yüz paraya bölünmüþtür.
Osmanlý Ýmparatorluðu devrinde bastýrýlan altýn sikkelere dinar denilmemiþ, altýn kelimesi bu makama kaim olmuþtur. Altýn kelimesi Moðolca´dan alýnmýþtýr. Moðolca´da "altyan" lafzý külçe halindeki altýný ifade ettiði halde, daha sonra özellikle Ýran Moðollarý nezdinde altýn sikke anlamýnda kullanýlmýþ, Osmanlýlar´a intikalinde de ayný anlamýný korumuþtur. Osmanlýlar´da ilk altýn para Fatih zamanýnda basýlmýþtýr.
Araplar ve onlardan intikalen diðer Ýslâm beldeleri gümüþ sikkeye "dirhem" adýný verdikleri halde, Osmanlýlar bunu da terk etmiþler; yerine akçe ve gümüþ para tabirlerini kullanmýþlardýr.
Her devirde dinarýn katlarý ve cüzleri de basýlmýþtýr. 92 hicrî yýlýndan kalma bir sikke göz önünde tutularak Abdülmelik b. Mervan´ýn 1, 40 gramlýk sülüsü (dinarýn üçte biri) kabul ettiði söylenebilir. Fatýmîler devrinde dinarýn bir gramlýk çeyreði boldu. Sicilya´da yalnýz bu çeyrek dinar tedavülde idi, hatta bu sikke "taridoro" adý ile yeni zamanlara kadar devam etmiþtir. Birçok hristiyan hükümdarlar Arap altýný (bezant sarrasinat) þeklinde dinar bastýrmýþlardýr. (J. V. Hammer, Devleri Osmaniye Tarihi, Terc. M. Ata, Ýstanbul 1329,I, 134 vd.; Halil Erdem, Meskukât-ý Osmaniye, Ýstanbul 1334, I, 3; ÝA, X, 623-631; Uzunçarþýlý, "Akçe", I, 232; Osman Ergin, Ýktisat, Ýstanbul 1982, 540, 553).
radyobeyan