Dilencilik By: armi Date: 10 Þubat 2010, 17:17:03
DÝLENCÝLÝK
Dinimiz, çalýþmayý emir ve tavsiye ettiði gibi, bunu üstün bir fazilet olarak görmüþ, tembelliði ve buna baðlý olarak dilenciliði de o ölçüde kötülemiþ ve yasaklamýþtýr.
Yoksulu doyurmak, isteyene vermek müslümanýn görevidir. Fakat, insan þeref ve haysiyetini zedeleyen, kiþiliðini yok eden, yardýmsever insanlarýn temiz duygularýnýn istismarýna yol açan dilencilik, çirkin bir iþ olarak görülmüþtür.
Peygamberimiz (s.a.s.) yalnýz üç sýnýf insan için istemenin helâl olduðunu bildirmiþtir. Bunlar da; bir þahýs veya topluluða kefil olup borçlanan ve borcunu ödeyemeyen, bütün malý bir felâketle yok olan, fakir düþen ve fakirliði onu tanýyanlarca kabûl edilen kiþilerdir. Bunlarýn dýþýnda kalan ve bir günlük yiyeceði bulunup, çalýþýp kazanabilecek güce sahip birisinin dilenmesi ise caiz görülmemiþtir. (Müslim, Zekât, 109).
Peygamber Efendimiz, (s.a.s.) meslek hâline getirilen dilenciliði þerefsizlik saymýþ ve þöyle buyurmuþtur:
"Sizden bazýlarý dilenmekten asla vazgeçmez. En sonunda kýyamet gününde bu þerefsiz kiþi, yüzünde bir et parçasý kalmaksýzýn Allah´a kavuþur" (Müslim, Zekât, 103).
"Her kim çok mal toplamak için, insanlardan onlarýn mallarýný dilenir durursa, muhakkak bir ateþ parçasý istemektedir... " (Müslim, Zekât, 105).
"Sizden birinizin bir kucak odun toplamasý, sonra o odun demetini sýrtýna yüklenip satmasý, kendisi için verecek, yalnýz vermeyecek bir kiþiye gidip istemesinden elbette çok daha hayýrlýdýr. " (Müslim, Zekât, 107).
Ýslâm; çalýþmayan, tembel tembel oturan, bir lokma ile bir hýrkaya rýza gösteren, baþkalarýna yük olan müslümanlarý iyi bir müslüman saymamýþtýr. Yukarýdaki hadis-i þeriflerden anlaþýlacaðý gibi, dilenmek ve dilenciliði bir meslek hâline getirmek þiddetle yasaklanmýþtýr.
Dilencilik; tembellik ve halkýn yardým duygularýný istismardan baþka birþey deðildir. Böyleleri Ýslâmiyetin tevekkül anlayýþýný da kendi düþünceleri açýsýndan deðerlendirmekten çekinmezler. Onlar, çalýþmadan oturup baþkalarýndan bir þeyler beklemeyi tevekkül sayarlar.
Ýslâm dini kadar insana benliðini, izzet-i nefsini ve þerefini korumanýn yollarýný öðreten hiçbir din, hiçbir ahlâkî sistem yoktur. Ýslâm´a göre ümmetin geleceði, toplumun þeref ve namusu ne kadar önemli ise, kiþinin izzet-i nefsi de o kadar önemlidir ve mutlaka korunmasý gereken birþeydir. Her müslüman bu deðerli emâneti korumakla mükelleftir. Ýþte bu emaneti koruyabilmek için insanlara bütün fazilet yollarý gösterilmiþ, kötülüklerden sakýnmalarý emredilmiþtir.
Her kötülük insanýn benliðinden ve þerefinden bir þeyler alýp götürür. Hiçbir ihtiyacý olmadýðý halde el açýp dilenenlerin durumu ise daha kötüdür. Çünkü onlar, dilenmekle, þeref ve itibarlarýnýn kökünden yok olmasýna ve âdeta manevî müflis durumuna düþmelerine sebep olurlar. Bunun için fakirlere, acizlere yardýmý kuvvetle emreden Ýslâm, fakir olmayanlarýn, ihtiyaç içinde bulunmayanlarýn dilenmelerini de ayný þiddetle yasaklamýþtýr.
Hz. Peygamber (s.a.s.), bir taraftan dilencilik gibi bir kötülükten müslümanlarý uzak tutmaya çalýþýrken, diðer taraftan onlara çalýþmayý tavsiye buyurmuþ ve hiçbir müslümanýn, çalýþýp kazanmanýn þerefini, dilenmenin zilleti ile deðiþtirmemesini istemiþtir.
radyobeyan