Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Dalalet By: armi Date: 09 Þubat 2010, 17:33:28
DALÂLET




Yolunu þaþýrma; kaybolma; azma; sapkýnlýk ve batýla yönelme. Ayrýca, helâk olmak, batýl þey ve unutmak mânâlarýna geldiði gibi bilerek veya bilmeyerek, az veya çok doðru yoldan sapmak anlamlarýna da gelir. Nitekim "dâll" ve "dalâl" hem peygamberler hem de kâfirler için kullanýlmýþtýr: " (Kardeþleri) dediler ki: Yusuf´la kardeþi babamýza bizden daha sevgilidir. halbuki bizler birbirine baðlý bir toplumuz. Herhalde babamýz apaçýk bir hata (dalâl) içindedir" (Yusuf, 12/8).

Âyette görüldüðü gibi, hata kelimesi "dalâl" ile ifade edilmiþtir.

Duhâ sûresinde de peygambere hitaben; "Seni þaþýrmýþ bulup da yol göstermedi mi?" (ed-Duhâ, 93/7) buyurulmaktadýr. Buradaki þaþýrma kelimesi de Kur´ân´da "dâll", yani yolunu kaybetmiþ, þaþýrmýþ demektir.

Dilimizde dalâlete, sapmak, sapýklýk ve sapkýnlýk denir. Dalâl, bazen gafletten ve þaþkýnlýktan doðar. Bu münasebetle dalâl; gaflet, þaþkýnlýk, kaybolma ve helâk olma manalarýna da kullanýlýr.

Aslýnda dalâl, yoldan sapmak demek olduðu gibi, aklî sapma anlamlarýnda da kullanýlmýþtýr. Biz de dalâlet ve sapkýnlýðý batýla düþmeyi sadece dinde; dalâl ve sapýklýðý da akýl ve sözde kullanýrýz. Dâll kelimesinin çoðulu olan "dâllîn", tam manasýyla, sapkýnlar demektir.

"Kim imaný küfürle deðiþtirirse þüphesiz dosdoðru yoldan sapmýþ olur" (el-Bakara, 2/108)

"Allah´a ortak koþan kimse þüphesiz derin bir sapýklýða düþmüþtür" (en-Nisâ, 4/116)

"Allah ve Rasülü bir iþe hüküm verdiði zaman, mümin kadýn ve erkeðin o iþlerinde seçme hakký yoktur. Kim Allah ve-Rasülü´ne karþý gelirse apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur" (el-Ahzâb, 33/36)

Yukardaki âyetler, ister mümin olsun ister kâfir, Allah´ýn ve Rasûlü´nün emir ve teklifleri karþýsýnda inat edip ondan deliller ve harikulâde þeyler istemek suretiyle Peygamber´i müþkül durumda býrakmaya çalýþmalarýnýn onlarý doðru yoldan sapmýþ kimseler olarak nitelendirmeye götüreceðini ihtar etmektedir.

"Ýbrahim, babasý Âzer´e: Sen bir takým putlarý ilâhlar mý ediniyorsun? Doðrusu ben seni ve milletini apaçýk bir sapýklýk içinde görüyorum demiþti. " (el-En´am, 6/74).

Halbuki Hz. Ýbrahim Kur´ân ifadesiyle yumuþak, müsamahakâr, temiz huylu ve halîm birisidir. Fakat akîde söz konusu olunca, ne babalýk kalýr ne de evlâtlýk... Dalâleti seçenlere karþý tavýr budur.

"...Allah, müminlere lütufta bulunmuþtur. Halbuki daha önce apaçýk bir (dalâl) sapýklýk içindeydiler. " (Âli Ýmrân, 3/164).

Daha önce, tasavvurda, itikatta, hayatî mefhumlarda, gaye ve yöneliþlerde, âdet ve gidiþatta, nizam ve prensiplerde dalâlet; sosyal ve ahlâkî yaþayýþta da sapýklýk içindeydiler. Allah, lütufta bulunarak onlarý, sapýklýktan doðru yola çýkarmýþtýr:

"Ey Muhammed! Sana indirilen Kur´ân´a ve senden önce indirilenlere inandýklarýný iddia edenleri görmüyor musun? Tâðutun önünde muhakeme olunmalarýný isterler. Oysa onu reddetmekle emr olunmuþlardý. Þeytan onlarý derin bir sapýklýkla saptýrmak ister. " (en-Nisâ, 4/60)

Ýþte iman ettiðini söyleyip; Hakk´ýn önünde muhakeme edilmeye çaðrýlýnca, tâðutun hükmünü Hakk´ýn hükmüne tercih edenler, gerçekte þirk ve apaçýk bir sapýklýk içindedirler. Þeytan da, onlarýn, bu sapýklýklarýnda daha da derinleþmelerini ister ve nitekim çoðu zaman baþarýr.

Dalâlet kelimesinden geçiþli olarak türetilen "idlâl" da saptýrmak anlamýna gelir. Þöyle ki: "Onlardan bir güruh seni saptýrmaya yeltenmiþti. Onlar yalnýzca kendilerini saptýrýrlar, sana hiçbir zarar veremezler. " (en-Nisâ, 4/113)

Rivayete göre Medine yerlilerinden Ta´me, bir komþusunun zýrhýný çalmýþ, bir un daðarcýðýna saklayarak getirip, bir Yahudi´nin evine gizlemiþti. Ta´me´yi sýkýþtýrdýlar. O, müslüman olmasýna raðmen yemin etti. Yahudiyi sorguya çektiler. O da: Bunu bana Ta´me verdi dedi. Bazý Yahudiler de þahitlik ettiler. Zaferoðullarý Rasûlullah´a gelip Ta´me´yi beraat ettirmesini söylediler. Ta´me´nin yemini karþýsýnda düþündü; arkasýndan yukardaki âyet indi.

Dalâletin unutma ve yanýlma anlamýna geldiði de olur. Aþaðýdaki âyet buna bir örnektir: Borç verirken yazýlmasýný ve þahit getirilmesini isteyen âyet, devamla; "Eðer iki erkek bulunamazsa rýza göstereceðiniz þahitlerden olmak üzere bir erkekle iki kadýn gösterin ki, onlardan biri yanýlýrsa diðeri onu düzeltsin. " (el-Bakara, 2/282). Görüldüðü gibi burada yanýlma olarak tercüme edilen kelime Kur´ân´da "dalâlet "ten türeyen, "dallet" sözcüðüdür.

Peygamber (s.a.s.)´in hadislerinde de, sapýklýðýn dalâlet olarak geçtiðini görmek mümkündür. Bir örnek olmak üzere aþaðýdaki hadisle yetinelim:

"Sonradan uydurulan þeylerden sakýnýnýz. Çünkü sonradan uydurulan her þey bid´attýr. Ve her bid´at sapýklýk (dalâlet)týr. " (Ebû Dâvûd, es-Sünne, 5)


radyobeyan