Icare By: ezelinur Date: 09 Þubat 2010, 15:58:46
Tanýmý, Rükünleri Ve Kýsýmlarý
Hemzenin kesresiyle "icâre", bazan hemzenin fethasýyla bazân da zammesiyle "ücâre" þeklinde okunabilirse de en yaygýn olaný, hemzenin kesresiyle "icâre" þeklinde okunanýdýr. Ýcâre kelimesi, "darabe" ve "katele" veznindeki fiilinin simâî masdarýdýr. Muzâri, "ye´cürü" þeklindedir. Cim harfinin kesresi veya zammesiyle"ecire" veya"ecure"ninlügattaki anlamý, yapýlan iþin karþýlýðýdýr. Bazýlarý icâre´nin simâî masdar olmadýðýný söylemiþlerdir. Çünkü "darabe" gibi olan "ecere" fiilinin kýyâsý mas-darý, aynen darp veznindeki "ecr"dir. Ki "ecr"Ýn anlamý, cevap ve güzel mükâfaattýr. "Ýcâre"nin, onun masdarý olduðu iþitilmemiþtir. Bilakis o, verilen ücretin adýdýr. Az ileride tanýmlamamýz gereken de medli olan "âcere-yû´cirü"nün masdarý olan "icâr"dýr. "Ekreme" veznindeki "âcere"nin aslý aceredir. Ýsm-i faili "mü´cirun"dur; "Mükrimün" gibi. Doðrusi4þu ki; "icâre", ilk baþta söylendiði gibi ecere fiilinin simâî masdarýdýr. "Icâr", ekreme veznindeki âcere´nin kýyasý masdarý olduðu gibi; "icâre" de ayný þekilde "darabe" veznindeki "ecere"nin simâî masdarýdýr. "Ecr" gibi.
Bu, ücretliye verilen kira bedelidir. Medli olarak "Fâale" vezninde "Âcere" þeklinde de bu fiil kullanýlabilir. Týpký "kâtele" gibi. Masdarý da "fiâl" ve "müfâale" (yani "icar" ve "müâcere") þeklinde olur. Ancak "müfâale" "müâcere" masdarýnýn ev icarýnda ve benzeri, karþýlýklý etkileniþin "müfâalenin" düþünülemeyeceði hususlarda kullanýlmasý sahih olmaz. Meselâ "âcertû´d-dâre müâcereten" demek, "kateltü mukateleten" vezninde olduðu gibi sahih olmaz. Aksine bunda, "ekreme" gibi "ef´ale" vezninde "acertü" kalýbýný kullanmak gerekir. Sonra bu durumda "âcere" fiili iki meful alýr. Örneðin, Muhammed´e evi kiraya verdim anlamýnda, "âcertü Muhammeden ed-dâre" demek gibi. Ama fâale kalýbýnda kullanýlan âcere fiili geçiþsizdir. "Müâceretü´l-ecîr" de, bu kökten gelir. Örneðin iþçiyi kirayla tuttum anlamýnda "âcertü´l-ecîre muâcereten" demek gibi. Þu da var ki, cümlenin sonunda "muâcereten" kelimesi söylenmezse; baþtaki "âcertü" fiilinin, "ekreme" gibi "ef´ale" vezninde söylenmiþ olduðu düþünülebilir. Ecere fiilinin masdarý, "fiâl" ve "müfâale" vezninde, "icar" ve "muâcere" þeklindedir. Ýcârenin þer´î terminolojideki anlamýna gelince; mezheblerin buna iliþkin geniþ açýklamalarý aþaðýya alýnmýþtýr.*
(34) Hanefîler dediler ki: Ýcâre, bir bedel karþýlýðýnda, eþyadan kastedilen belirli menfaate sahip olmayý ifâde eden bir akidtir.
"Akitdir" sözünün mânâsý, icâb ve kabuldür. Ýcâb ve kabulün lâfýzla olmasý gerekli deðildir. Þöyleki: Bir kiþi, baþkasýndan bir yýllýðýna bir ev kiralar, kira süresi dolduðunda sahibi, kiracýnýn evi boþaltmasýný ister. Boþaltmadýðý takdirde; o gün için þu kadar bedel ödemesi gerekir. Boþaltma çalýþmasýna baþlar ancak belli bir mesafe (süre) ye kadar boþaltmasý mümkün olursa, bu süre (mesafe) içinde evin rayice uygun kira bedelini ödemesi gerekir ve bu süre için kiralama lâfzý geçmese bile kira akdi gerçekleþmiþ olur. "Menfaate sahip olmayý ifâde eden" sözüyle satýþ, hîbe ve sadaka akidleri kapsam dýþýna çýkmýþ olmaktadýr. Çünkü bu akidlerde menfaate deðil de eþyanýn kendisine sahip olunmaktadýr.
Nikâh akdine gelince bazýlarý demiþlerdir ki: Nikâh, yararlanma hakký bakýmýndan (kadýnýn) þahsýna sahip olmayý ifâde eder. Yani kendisinden yararlanýlacak olan (diþilik) organýna sahip olmayý ifâde eder. Diðer bazýlarý da demiþler ki: Nikâh, diþilik organýndan ve kadýnýn bedeninin diðer kýsýmlarýndan yararlanma anlamýný ifâde eder. Yani erkek, baþkalarýndan ayrý olarak tek baþýna kadýndan yararlanma hakkma sahiptir.
Bu iki görüþ birbirine yakýndýr. Çünkü koca, karýsýnýn þahsýna sahip olur diyenler, bu sözleriyle kocanýn, cariyelere sahip oluþu gibi hakikî mülkiyetle sahip olduðunu kasdetmemektedirler. Bu sözleriyle sadece kocanýn, baþkalarýndan ayrý olarak karýsýndan yararlanma hakkýna sahip olduðunu ifâde etmektedirler. Bu nedenle de nikâhý, bir yararlanma akdi olarak tanýmlamýþlardýr. Yâni nikâh, yararlanma hakkýna sahip olduðunu ifâde eder. Sahip olmak, mahsus kýlýnmak mânâsýna gelir. Bundan erkeðin, karýsýndan yararlanýþýnýn helâl olmasý lâzým gelir. Her halükârda nikâh akdi, icârenin tanýmý dýþýnda kalmaktadýr. Ama birinci görüþe göre diyecek olursak; nikâh akdi, kadýnýn þahsýný açýkça kocasýna mülk kýlmak demektir.
Ýcâre akdine gelince bu, açýk veya gizli olarak yararlanma hakkýna sahip olmaktýr. îkinci görüþe göre nikâh akdi, diþilik organýnýn menfaatine sahip olmak deðil de, o organdan yararlanma hakkýna sahip olmak demektir. Bu iki durum arasýnda fark vardýr. Çünkü menfaate sahip olan, ondan gelecek þeylerin hepsine sahip olur. Oysaki nikâh akdinde durum hiç de böyle deðildir. Görülmez mi ki; evli bir kadýný bekârdýr þüphesiyle bir baþkasý nikahlayacak olursa, ikinci nikâh fâsid olur ve ikinci kocanýn mehr-i misil ödemesi gerekir. Ama evli olduðunu bile bile baþkasýnýn nikâhlý karýsýný nikahlamak haramdýr. Böyle yapana had cezasý uygulanýr ve bu kiþinin de mehr-i misil Ödemesi gerekir. Mehri, kocasý deðil de kadýnýn kendisi alarak mülkiyetine geçirir. Eðer kocasý onun diþilik organýnýn sahibi olsaydý, bu mehri kendisi alacaktý. Ama bir kiþinin, þüpheyle baþkasýnýn câriyesiyle evlilik akdi yapmasý buna benzemez. Bu cariyenin alacaðý mehre efendisi sahip olur. Çünkü efendisi, onun bütün menfaatlerine sahip olduðu gibi, diþilik organýna da gerçek bir mülk olarak sahip olur. Ýcâre akdinin tanýmýnda geçen "belli menfaat" kaydýyla da fâsid icâreler kapsam dýþýna çýkarýlmýþ olmaktadýr.
Fâsid icârelerde, taraflar arasýnda anlaþmazlýða yol açacak belirsizlik ve müphemlik vardýr. Mçselâ; icar süresi açýklanmayan veya belirlenmesi gereken menfaatin belirlenmediði icâreler fasittirler. Kabul edilebilir olan, ancak þer´î maksadýn ilgili olduðu sahih icârelerdir. Tanýmda geçen "icar edilen þeyden maksat olarak güdülen" sözünün anlamý þudur: Akde konu menfaatin, þeriat ve akýl açýsýndan muteber bir menfaat olmasý gerekir. Bu kaydýn konulmasýyla da þeriat ve akýl nazarýnda muteber sayýlmayan bir amaçla icar edilen þeyler, kapsam dýþýna çýkarýlmýþ olmaktadýr. Meselâ; at süvârisidir denilsin diye birkaç günlüðüne bir atýn icar edilmesi, veya "bunu ancak kodamanlar giyebilir" denilsin diye bir elbisenin geçici bir süre için icar edilmesi veyahut "zengindir, icar bedelini ödeyebiliyor" denilsin diye içinde oturul-madýðý halde bu yerde bir evin icar edilmesi gibi, her ne kadar tjasit insanlar nazarýnda deðer ifâde etse de aklý baþýndaki insanlar nazarýnda hiçbir deðer ifâde etmeyen ve çocukçasýna yapýlan icâreler, fasit karelerdendir.
Tanýmda geçen "icar edilen þeyden maksat olarak güdülen" sözündeki maksadýn, salt bir maksat deðil, akýl ve þeriat nazarýnda muteber olan bir maksat olmasý gerekir. Ýþte bu kayýtlara aykýrý olarak yapýlan icâreler fasittir. Müstecir, icar ettiði eþyayý kullanmýþ olsa da icar bedelini vermekle yükümlü olmaz. Ýcar maksadý, sahih olur ama mübhemlik nedeniyle icar akdi fâsid olursa ve bu durumda müstecir de icar etmiþ olduðu eþyayý kullanmýþ olursa, ücreti ödemesi gerekir.
Ýcârenin rükünleri icâb ve kabuldür. Bilindiði gibi rükünden amaç, akdin mâhiyetine dâhil olan þey demektir. Akdin mâhiyeti, akdin kendisiyle gerçekleþtiði sýfatýdýr. Sýfatýn dýþýndaki þeyler, akdin gerçekleþmesi için kendisine baðlý olduðu þeylerdir. Örneðin akdi yapan, akdin konusu olan ma´-kûdun aleyh gibi. Bunlar, akdin mâhiyetinin gerçekleþmesi için þart olan þeylerdirler.
Ýcar akdi, kelimeyle veya kelime yerine geçen davranýþlar (muatat)la gerçekleþir. Kelimeyle gerçekleþmesi durumunda, kullanýlan kelimenin geçmiþ zaman kipindeki bir fiil olmasý gerekir. Bu kipteki fiili, akideilerin ikisinin kullanmasý zorunludur. Örneðin ikisinden bîri, kasýrlý veya medli olarak (ecertu) veya âcertu hâzÝhi´ddâre yâni "Ben bu evi icara verdim"; diðerinin de "kabul ettim" veya "icarla aldým" demesi gibi. Ama akidcilerden birinin telâffuz ettiði fiil, geçmiþ zaman kipinde; diðerininki gelecek zaman kipinde olursa, icar akdi sahih olmaz. Örneðin taraflardan birinin, "Bu evi bana icara ver", diðerinin de "icara verdim" demesi gibi. Bu akid, icar lafzýyla gerçekleþebileceði gibi, hîbe veya sulh lafzýyla da gerçekleþebilir. Örneðin taraflardan birinin, "þu kadar (ücret)le bu evin bir yýllýk veya bir aylýk faydasýný sana hîbe ettim" demesi; diðerinin de "kabul ettim" demesi gibi. Ayný þekilde taraflardan birinin "þu kadar (ücret)le bu evin bir yýllýk faydasý üzerine seninle sulh yaptým" demesi; diðerinin de "kabul ettim" demesi gibi. Bu þekillerde yapýlan akid, icar akdi olur. icar akdi, âriye (iðreti) lafzýyla da gerçekleþir. Zîra bedel karþýlýðý iðreti vermek, icardýr. Meselâ adamýn biri, karþýsýndaki þahsa hitaben "bu evin bir aylýk menfaatini ellibin Türk lirasý karþýlýðýnda sana iðreti olarak verdim" derse, bu icar olur. Ama "bu evin bir aylýk menfaatini bedelsizce sana iðreti olarak verdim" derse, bu iðreti deðil de fasit bir icar olur. Karþý taraf bu evden yararlanacak olursa, rayiç icar bedelini ödemekle yükümlü olur.
Ýcar akdinin kelime yerine geçen davranýþlar (muatat) ile gerçekleþmesine gelince bu, gemiye binmek, hamama girmek, berbere gitmek gibi halk arasýnda normal bir þekilde akidsiz olarak yapýlan kýsa süreli ve cüz´î ücretli iþlerde caiz olabilir. Bu tür iþler akidsiz olarak yapýlýrsa, icare sahih olur. Ýcar bedeli her sene ayný düzeyde olmayýp bâzan artýp bâzan azalýyorsa, uzun süreli icarlar muatat ile yapýldýðýnda, ancak seneden seneye, yani bir senelik olarak gerçekleþir. Çünkü uzun süreli icarlar, fiyatlarýn istikrarsýzlýðý dolayýsýyla, muatat Ýle yapýldýðýnda, taraflar arasýnda anlaþmazlýða yol açar.
Muatat ile gerçekleþen icar akdine þu hususu da örnek gösterebiliriz: Bir kiþi belli bir ücretle, belirli bir süre için bir evde kirayla oturur. Ýcar süresi sona erdiðinde sesini çýkarmaksizýn evde oturmaya devam eder. Ev sahibi de sesini çýkarmaksýzýn kendisinden kira bedelinin bir kýsmýný alýrsa, bununla bir senelik icar akdi daha yapýlmýþ sayýlýr. Artýk yeni bir icar akdi yapmaksýzýn icar bedelini ödemek gerekir.
radyobeyan