Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Cin By: armi Date: 08 Þubat 2010, 17:49:54
CÝN




Gizlenmek, gizli kalmak, gözle görülmeyen gizli kuvvetler.

Cinlerin bir tek ferdine "cinnî" denir. "cânn" kelimesi cin ile eþanlamdýr. Ðûl ve ifrit cinlerin deðiþik türleridir.

Ýslâm´dan önce Arabistan´da cinler, çölün "satyre" ve "nymphe"leri idi. Tabiat hayatýnýn, insanlarýn hükmü altýna girmemiþ ve düþman kalmýþ tarafýný temsil ediyorlardý. Fakat Hz. Peygamber (s.a.s.)´in bey´ati esnasýnda cinler önemli ve bilinmeyen ilâhlar arasýna girmekte idiler. Mekke Araplarý cinler ile Allah arasýnda bir nesep yakýnlýðý bulunduðunu söylerler (es-Saffât, 37/158), onlarý Allah´ýn ortaklarý mertebesine çýkarýrlar (el-En´âm, 6/128) ve onlardan yardým dilerlerdi. (el-Cumua, 62/6)

Cinin varlýðý Kur´an ve sünnet ile sabittir. Hayat sahibi yaratýklar yalnýz þu madde dünyasýndaki insanlarla, çeþitlerini bilemediðimiz hayvanlardan ibaret deðildir. Bir de ancak peygamberlerin ve asfiyâ (dinde yüksek mertebe sahibi kimseler)´nýn gördüðü varlýklar vardýr ki, bunlar melekler ile cinlerdir. Bunlar çeþitli þekillere girecek vaziyette yaratýlmýþlardýr. Melekler Allah´a itaattan asla ayrýlmazlar. Göklerde bulunurlar, ancak Allahu Teâlâ´nýn emriyle yeryüzüne iner, tekrar göklere yükselirler. Cinler ise, insanlar gibi yeryüzünde bulunurlar. Müminleri ve kâfirleri vardýr. Meleklerin ve cinlerin varlýðý, Kur´an ve sünnetle sabit olduðundan, bunlarý inkâr etmek, Ýslâm akîdesini zedeler.

Cinler de insanlar gibi mükellef olup onlara da peygamberler gönderilmiþtir:
"Ey cin ve insan topluluðu; size, içinizden, ayetlerimi anlatan ve þu (korkunç haþr) gününüzün geleceðini haber verip sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?" (el-En´âm, 6/130)

"Doðrusu biz (cinler) o hidayet rehberi (olan Allah´ýn Peygamberini) dinlediðimizde hemen O´na inandýk. Her kim bu suretle Rabbi´ne iman ederse o, ne hakký eksilmekten, ne de zulme uðramaktan korkmaz. " (el-Cinn, 72/13)

"Þu vakti de hatýrla ki, cinlerden bir kýsmýný Kur´an dinlesinler diye sana sevketmiþtik. Onlar (Peygamber´in huzurunda) Kur´an dinlemeye hazýr olunca (birbirlerine): "Susunuz (dinleyiniz)"dediler. Kur´an okunmasý bitirilince de döndüler ve inzâr etmek üzere kavimlerine gittiler. Ey kavmimiz. dediler: Biz bir kitap dinledik. Musa´dan sonra indirilmiþ. O, kendisinden öncekini tasdik ile hakka ve doðru bir yola hidâyet ediyor. Ey kavmimiz, Allah´ýn davetçisine icabet ve ona iman edin ki, Allah günahlarýnýzdan bir kýsmýný maðfiret etsin ve sizi elem verici bir azaptan korusun; ve her kim Allah´ýn davetçisi (Peygamberi)ne icabet eylemezse arzda aciz býrakacak deðildir. Ve ona ondan baþka sahip olacak veliler de yoktur. Öyleleri açýk bir dalâlet içindedirler" (el-Ahkâf, 46/29-32)

Hadis râvileri Rasûlullah (s.a.s.)´ýn, cin´i görüp görmediði konusunda farklý görüþtedirler. Müslim´de, Abdullah Ýbn Mes´ud (r.a.)´dan rivayete göre, Peygamber Efendimiz cinni´lerin davetine icabet buyurmuþ, onlarý görmüþ ve irþad etmiþtir. Buhârî ve Müslim´in, Ýbn Abbas´tan rivayetlerine göre ise, Hz. Peygamber ashabýyla "Ukaz" panayýrýna giderken "Nahle"de sabah namazýný kýldýrmýþ, bir grup cin gelip Kur´an dinlemiþ ve müslüman olmuþtur. Bu durumu Cenâb-ý Hakk, Hz. Peygamber Efendimize Cin sûresinin ilk ayetlerinde haber vermiþtir. (el-Cin, 72/1-3).

Müfessir Ýmam Kurtubî, bu iki rivayeti þu þekilde yorumlar:
Ýbn Abbas´ýn rivayetine göre, Hz. Peygamber o olayda, cinni görmemiþ; onlarýn Kur´an dinleyip müslüman olduklarýný, Cenâb-ý Hakk daha sonra haber vermiþtir. Fakat bu olayla Ýbn Mes´ud´un rivayet ettiði olay farklýdýr. Nitekim Ýbn Mes´ud (r.a.) þöyle demiþtir: "Bir gece Hz. Peygamber (s.a.s.) ile beraberdik. Derken aramýzdan kayboldu. Vadilerde, daðlarda aradýk bulamadýk. O geceyi hep endiþe içinde geçirdik. Nihayet sabah olunca bir baktýk ki Hîra* tarafýndan geliyor. "Ya Rasûlallah dedik, sizi kaybettik. Aradýk bulamadýk. Bu yüzden bütün gecemiz endiþe içinde geçti." þöyle buyurdu: "Bana cin(ler)den bir davetçi geldi. Onunla beraber gittim. Onlara Kur´an okudum" (Kurtubî, el-Camî´li-Ahkâmi´l-Kur´an, Beyrut 1967, XIX, 2 vd.)

Cinler gaybý bilemezler. (Sebe, 34/14) Allah´ýn peygamberlerine bildirdiði þeyleri öðrenemezler: "Þüphe yok ki onlar (meleklerin sözünü) iþitmekten kat´i surette azledilmiþlerdir. " (eþ-Þuarâ, 26/212)

Cinler insanlardan önce yaratýlmýþlardýr, Kur´an-ý Kerîm´de çok zehirli bir ateþten yaratýldýklarý haber verilir:


"Cânný da, daha önce çok zehirli ateþten yarattýk. " (el-Hicr, 15/27)

Cinlerin erkek ve diþi olanlarý vardýr. Evlenirler, çoðalýrlar, yerler, içerler. Ýhtiyarý, genci vardýr. Cinler de mükellef olup insanlar gibi Allah´ýn emir ve yasaklarýna uymak zorundadýrlar: "Ben cinleri ve insanlarý ancak ibadet etsinler diye yarattým. " (ez-Zariyat, 51/56).

Cinlerin yaratýlýþlarýß türlü þekillere girmeye, aðýr iþler görmeye elveriþlidir. Nitekim Kur´an´da ifade olunduðuna göre (en-Neml, 27/39), Hz. Süleyman Belkýs´ýn tahtýný Yemen´den getirmek isteyince, bir cin, daha sen makamýndan kalkmadan ben sana onu getiririm, benim herhalde buna yetecek gücüm var demiþtir. Süleyman (a.s.) Kudüs´te, getirilecek taht Yemen´deydi. Onu bir saniyede getirmek büyük bir hýz ve güce sahip olmak demekti. Süleyman peygamber, cinleri aðýr ve güç iþlerde çalýþtýrmýþtýr.

"Süleyman (a.s.)´ýn önünde, Rabbý´nýn izniyle iþ gören bazý cinler de vardý. Ýçlerinden kim bizim emrimizden ayrýlýp saparsa ona çýlgýn azabdan tattýrdýk. " (Sebe, 34/12).

Þeytan da cinlerdendir. Allahu Teâlâ kendisini Hz. Adem (a.s.)´e secde etmekle mükellef tutmuþ; þeytan ise, kendisinin ateþten, Adem´in topraktan yaratýldýðýný ileri sürerek secde etmemiþtir. Bunun üzerine Allahu Teâlâ onu rahmetinden kovmuþ o da kâfir olmuþtur (el-Bakara, 2/24) Þeytanlarýn amiri durumundaki þeytana Ýblis denir. Þeytan, insanlarý azdýrmak için çeþitli yollara baþvurur. Ondan sakýnmak gerekir:

"Ey Ademoðullarý, Þeytana tapmayýn. Çünkü o sizi Rabbýnýz´dan ayýran bir düþmandýr, diye size emretmedim mi?" (Yasin, 36/60)

"Þeytan sizin için yaman bir düþmandýr. Bu sebeple siz de onu düþman edinin. " (el-Fatýr, 35/6).

Hz. Peygamber (s.a.s.) de þöyle buyurmuþlardýr:

"Allah sizden her biri için, bir cinni arkadaþ kýlmýþtýr. " Ashab: "Size de mi yâ Rasûlallah?" diye sorduklarýnda, Rasûlullah: "Bana da ancak Allah ona karþý bana yardým etti de, o (cin) müslüman oldu, artýk o, bana ancak hayýr emrediyor. " buyurdu. (et-Tâc, V, 233).

Bu hadisten anlaþýlýyor ki, þeytan insaný saptýrýr. E l-i Sünnet inancýna göre, þeytan, insanýn vücuduna da, aklýna da zarar verir.

Felsefecilerin çoðu, özellikle Ýbn Sina ve Farabî cinlerin varlýðýný kabul etmezken; bazýlarý bunu kabul etmiþlerdir. Bunlar cinlere süflî ruhlar adýný vermektedirler. Bunlarýn ervâh-ý felekiyyeden daha süratli cevap verdiklerini fakat onlardan daha zayýf olduklarýný iddia etmiþlerdir.

Buna karþýlýk peygamberlere inanan ve belli þerîatlara sahip olan milletler, cinlerin varlýðýný tereddütsüz kabul etmiþler; ancak mahiyetleri hususunda farklý görüþler ileri sürmüþlerdir. Kimileri; cinler, havâî, yani rüzgârdan yaratýlmýþ, çeþitli þekillere girebilen canlýlardýr, demiþlerdir. Bazýlarý ise bunlarýn, cevher olduklarýný; â´râz* ve ecsâm olmadýklarýný söylemiþlerdir. Bu cevherleri de mahiyetleri muhtelif bazý kýsýmlara ayýrmýþlardýr: Bazýlarý iyi, salih ve hayýrseverdirler. Bazýlarý ise kötü, aþaðýlýk ve kötülükseverdirler. Sayýlarýný ancak Allah bilir.

Bazý fýrkalar da cinlerin cisim olmakla beraber, mahiyetlerinin farklý, sýfatlarýnýn bir olduðunu söylemiþlerdir. Sýfatlarý ise uzayda yer kaplamalarý; uzunluk, geniþlik ve derinlik gibi üç boyutlu olmalarýdýr. Cinler; latif, kesif, ulvî ve süflî kýsýmlara ayrýlýrlar. Hevâî cism-i latîflerin, mahiyet itibariyle, diðer cisim türlerine benzemesi imkânsýz bir olay deðildir. Binaenaleyh bunlarýn, kendilerine özgü ilimleri vardýr, insanlarýn yapamayacaklarý acaip ve zor iþleri yapabilir, çeþitli þekillere girebilirler. Bu da Cenâbý Allah´ýn onlara bu gücü vermesi sayesinde olur. Bazý fýrkalar da, cisimlerin mahiyet itibariyle birbirine eþit olduðunu, hayat için bünyenin þart olmadýðýný söylemiþlerdir. Ýmam Ebu´l-Hasan el-Eþ´arî ile izleyicileri bu görüþtedirler.

Mu´tezile ise bu görüþü ve buna paralel olarak cinlerin varlýðýný kabul etmemiþtir. Bunlar, hayat için bünyenin þart olduðunu, zor iþler yapabilmek için bünyenin katý olmasýný bir þart olarak ileri sürmüþlerdir. Bu görüþ, çoðunluk tarafýndan reddedilmiþtir. Çünkü bu görüþte olanlar, harikulâde olaylarý inkâr, varlýðý kitap ve sünnet ile sabit olan þeyleri reddetmiþ oluyorlar.

Cinler de, Ýslâm dini açýsýndan iki kýsýmda incelenirler: Mümin olanlar, kâfir olanlar. Ýnsanlar gibi cinler de, Peygamberimize iman ile mükelleftirler. Çünkü Peygamberimiz onlara da gönderilmiþtir. Binaenaleyh ona iman eden, müminler grubuna dahil olur; müminlerle birlikte Cennet´e girer. Ona iman etmeyenler ise þeytanlarla beraber olur; Cehennem´i boylar.

Cinler islâm dini ile mükellef olduklarý için, onlarýn da bundan haberleri olmasý ve Ýslâm dininin onlara da teblið edilmesi lâzýmdýr. Ýþte burada cinlerle peygamberimizin temas þekli ortaya çýkýyor.

Cinler henüz peygamberimizin bi´setinden haberdar deðillerken göðe çýkar, mele-i âlâ´da konuþulan þeyleri kulak hýrsýzlýðý ederek çalarlardý. Buna bir çok þey ilâve eder, insanlara aktarýrlardý. Peygamberimizin bi´setinden cinlerin haberi yoktu. Her zamanki gibi gökten bir þeyler öðrenmeye kalkýþtýlar; fakat yakýcý ateþlerle, þiddetli bekçilerle karþýlaþtýlar. Bundan irkilerek sebebini araþtýrmaya baþladýlar. Yeryüzüne akýn ettiler. Ýçlerinden bir grup, Peygamberimiz´i ashabý ile birlikte Nahle´de namaz kýlarken buldu. Okuduðu Kur´an´ý dinlediler; güzelliði ve mükemmelliði karþýsýnda hayret ettiler. Bunlarýn üç ilâ on veya dokuz nefer olduklarý ifade edilmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s.) onlara Ýslâm´ý öðretti (Müslim, 1, 332; Kitabu´s-Salat, hadis no: 150-153; Ebû Davûd, 1,10, hadis no: 39). Þurasýný hemen hatýrlatmak gerekir ki cinler, bize tamamen aykýrý yaratýklardýr. Onlarýn Ýslam ile mükellef olmalarýnýn þekli nedir; bunu ancak Allah ve Rasûlü bilirler. Bize sadece buna inanýp iman etmek gerekir.

Þâmil ÝA


Ynt: Cin By: akmina Date: 08 Þubat 2010, 17:54:47
Deðerli paylaþýmýn için teþekkürler

radyobeyan