Ciale By: armi Date: 08 Þubat 2010, 16:26:42
CÝÂLE
Bir kimseye bir fiilinden dolayý tespit edilen veya yaptýðý bir iþ için kendisine verilen ücret, ödül veya meblað; ödül vadetmek. Ciâle bir ödül akdi veya tek yanlý iradeyle meydana gelen bir borçlanmadýr. Bir terim olarak, belirli veya belirsiz, yahut sonucu önceden bilinemeyen bir iþ üzerine belirli bir bedeli borçlanmaktýr. Mâlikîlere göre ciâle, meydana gelmesi ihtimalli olan bir menfaat üzerindeki icare (kira-iþ) akdidir. Kaçan bir hayvaný veya kaybolan bir malý bulana ödül vâdetmek gibi. Derslerinde baþarýlý olan veya müsâbakada kazanan kimseler için ödül koymak da böyledir.
Hanefilere göre, ciâle caiz deðildir. Çünkü ödül vâ´dinde, yapýlacak iþ ve sürenin belirsiz olmasý sebebile garar (riziko) vardýr. Burada Hanefîler, iþ, kiralanan, ücret ve sürenin bilinmesi þart koþulan diðer iþ (icâre) akitlerine kýyas yaparlar. Ancak onlar yalnýz üç gün ve daha uzak yerden kaçak bir hayvaný geri getirene bir ödül vermeyi önceden va´d edilmese bile istihsan yoluyla caiz gördüler. Burada ödülün miktarý, üç günlük yolculuk masrafý (nafaka) karþýlýðýdýr. Mesafe kýsalýrsa ödül miktarý da o nisbette azalýr (el-Kasânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´ VI, 203-205, el-Meydânî, el-lübâb, II, 217 vd.).
Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre, ciâle caizdir. Delil olarak kitap ve sünnete dayanýrlar. Yusuf peygamberin kardeþleriyle olan kýssasý Kur´an-ý Kerîm´de þöyle anlatýlýr: Yusuf (a.s.) kýtlýk yýlýnda Mýsýr´a gelen ve kendisini tanýmayan kardeþlerini misafir eder. Ýþlerinden çok sevdiði Bünyamin´in Mýsýr´da kalmasýný arzu etmektedir. Onun buðday çuvalýna krala ait altýn tasý koyar ve hýrsýzlýk yaptýðý bahanesiyle onu alýkoymak ister. Arama yapan görevliler þöyle derler: "Melik´in su kabýný arýyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahþiþ) var. Ben de buna kefilim" (Yusuf,12/72). Burada kabý bulana ödül vâdedilmiþtir. Ýkinci delil þu hadistir. Bir grup sahabe Ýslâm´ý teblið için bir yerleþim merkezine giderler. Ancak iyi karþýlanmazlar. Oradan ayrýldýklarý sýrada, kabile reisini yýlan veya akrep ýsýrýr. Çaresiz kalan adamlarý, sahabilere yetiþip tedavi için yardým isterler. Sahabîler bir ücret karþýlýðýnda tedavi edebileceklerini söylerler. Bir sahabi Fatiha suresini okuyarak hastayý iyileþtirir ve ödül olarak verilen koyunlarý alarak Medîne´ye gelirler. Hz. Peygamber bu ödülün onlara helal olduðunu bildirir (eþ-Þevkânî, Neylü´l-Evtâr, V, 289).
Ciâle ile, iþ akdi (icâre) arasýnda þu farklar vardýr:
1) Ciâlede mâlik için menfaat ancak iþin tamamlanmasý ile gerçekleþir. Ýþ akdinde ise, iþçi için menfaat, için bir cüz´ünü yapmakla gerçekleþir. Ciâle (ödül vadi)´de ise, iþin bir kýsmýný yapmakla herhangi bir ücrete hak kazanýlmaz.
2) Ciâle kendisinde garar ihtimali olan bir akittir. Bu yüzden icârenin aksine iþ ve sürenin bilinmezliði câiz olur. Ciâlede iþ, bazen belirli veya belirsiz olur. Kaybolan hayvaný getirmek, su çýkýncaya kadar kuyuyu kazmak gibi. Yine belirli veya meçhul bir iþ üzerine ciâle (ödül vâdi) geçerli olduðu gibi, sürenin belirsiz oluþu da mümkündür. Ýþ akdinde (icare) ise, iþin belirli olmasý gerekir. Terzilik ve inþaat iþi gibi... Ayrýca sürenin de belli olmasý lâzýmdýr.
3) Ýþ akdinin aksine, ciâlede ücreti peþin vermeyi þart koþmak caiz olmaz.
4) Ciâle câiz bir akit olup, lüzum ifâde etmez. Ýþ akdinin aksine feshi caizdir. Ýþ akdi ise lâzým bir akit olup feshedilemez.
Ciâlenin meydana gelme þartlarý þöylece özetlenebilir.
1) Ödül vâdedenin ehliyetli olmasý. Ýþi yapacak olan muayyen bir þahýs ise, onun da iþe ehil olmasý gerekir.
2) Ödül veya ücretin belli bir mal olmasý. Ödül meçhul ise; bedelin belirsiz olmasý sebebiyle akit fasit olur. Meselâ; arabamý bulana bir elbise vereceðim veya onu razý edeceðim vb. vaadlerde, arabayý bulan, fasit bir iþ akdi (icâre)nde olduðu gibi ecr-i misle hak kazanýr.
3) Menfaat gerçek ve belli olmak, þer´an yararlanma mübah bulunmaktadýr. Meselâ; bir kimseden cinleri veya büyüyü çýkarmak için ciâle caiz deðildir. Çünkü bunlarýn gerçekleþip gerçekleþmeyeceði belli olmaz. Bu konuda prensip þudur: Ýcârede (iþ akdi) ivaz (bedel) almak caiz olan her durumda, ciâle (ödül) almak da caiz olur. Ýþ akdinde ücret almak caiz olmayan durumlarda ise ciâle de caiz olmaz. Ayette: "Günah ve düþmanlýk üzerinde yardýmlaþmayýnýz" buyurulur. (eþ-Þirâzî, el-Mühezzeb, I, 411; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, V, 658; Ýbn Rüþd, Bidâyetü´l Müctehid, II, 333).
radyobeyan