Cenin By: armi Date: 08 Þubat 2010, 16:16:20
CENÝN
Ana karnýndaki çocuk hakkýnda kullanýlan bir ýstýlah. Bu devre, çocuðun ana karnýna düþtüðü andan itibaren doðuma kadar devam eder. Bir damla kan pýhtýsýndan, giderek insan þeklini alan ve canlanarak dünyaya gelen cenin, bir yönüyle müstakil bir varlýktýr. Çünkü sað olarak doðmasý muhtemeldir. Bir yönüyle de anaya tabi bir varlýktýr. Ana hareket edince hareket eder, ana istikrar bulunca, o da sükûnet bulur. Bu yüzden Ýslâm, anaya ait bazý hükümleri cenine de teþmil etmiþtir.
Kur´an-ý Kerîm´de ceninin oluþum devreleri þöyle ifade edilir: "Biz sizi topraktan, sonra spermadan, sonra pýhtýlaþmýþ kandan, sonra da hilkati belli belirsiz bir çiðnem etten yaratmýþýzdýr. Dilediðimizi belli bir süreye kadar ana karnýnda tutarýz sonra sizi çocuk olarak çýkartýrýz, böylece yetiþip erginlik çaðýna varýrsýnýz. Kiminiz öldürülür, kiminiz de çok ileri yaþlara ulaþtýrýlýr ki, bilirken bir Þey bilmez olur" (el-Hac, 22/5).
Hz. Peygamber´in çeþitli hadisleri ceninin oluþmasý devresine ýþýk tutar. Bir hadis þöyledir: "Þüphesiz sizden her birinizin ana karnýnda, yaratýlýþý kýrk günde toplanýr. Sonra bir o kadar günde kan pýhtýsý, sonra bir o kadar günde et parçasý olur. Sonra Allah bir melek göndererek bu dört kader programýný yazmasý emredilir: Ýþleyeceði ameller, rýzký, eceli ve bedbaht veya mesud olacaðý. Sonra ona ruh üflenir" (Buhârî, Bed´ü´l-Halk, 6; Müslim, Kader 1). Baþka rivayetlerde, yine cenin devresinde çocuðun kýz veya erkek, uzun veya kýsa, sýhhatli veya hastalýklý ve benzeri olacaðýnýn da yazýldýðý belirtilir (Müslim, Kader 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 374-375). Müslim´in bir rivayetinde, meleðin cenine kýrkikinci gününde uðradýðý ve çocuðun sûretini, kulaðýný, gözünü, derisini, etini, kemiðini tayin ettiði ifade edilir (Müslim, Kader 3).
Vahiy ve sünnette yer alan bu bilgiler çocuðun cenin devresinde anneden, onun yaþayýþ halinden, biyolojik, psikolojik, aklî ve benzeri özelliklerinden birtakým tesirler alacaðýna iþaret olabilir. Nitekim týp otoritelerinin çalýþmalarý, çocuða irsiyet yoluyla ana-babanýn pek çok özelliklerinin geçtiðini ortaya koymuþtur. Meselâ Newman´ýn yaptýðý klasik araþtýrmalarda, zekâ seviyesindeki deðiþikliklerin % 68´inin irsiyete, geri kalan %32´sinin de çevre þartlarýna baðlý olduðu anlaþýlmýþtýr (J-C. Filloux, La Personnalité, P. U.F. Paris 1957, S. 18, 22).
Ceninin sað olarak doðma ihtimali bulunduðu için, onun anne karnýndaki varlýðý korunmuþ; lehine bir takým haklardan yararlanmasý esasý getirilirken düþmesine sebep olana bazý cezalar öngörülmüþtür.
Cenin sað doðmak þartiyle, daha ana karnýnda iken þu haklardan yararlanýr:
1) Mirasçý olur. Erkek veya kýz olacaðý henüz belli olmadýðýndan, miras payýndaki hissesi ona göre ayrýlarak bekletilir.
2) Lehine vasiyet ve vakýf geçerlidir. Ancak bu tasarruflar yapýlýrken çocuðun anne karnýnda olduðu bilinmeli ve tasarruftan en az altý ay sonra çocuk doðmuþ olmalýdýr.
3) Ceninin nesebini ikrarda bulunmak da geçerlidir. Ayrýca babasý cihetinden nesebi sabit olur.
Hanefilere göre cenine intikal eden mallar yed-i emîne teslim edilir. Yedi emin bunlarý artýrmaya çalýþmaz, yalnýz muhafaza eder. Çünkü onun ölü doðma ihtimali de vardýr. Çoðunluk Ýslâm hukukçularýna göre ise cenin için bir vasî veya velî tayin edilir ve bu kimse onun malýný korur (Ýbn Abidîn, Reddü´l-Muhtar, Emîriyye, 1272, 455; es-Serahsî, el-Mebsût, XXVI, 86-87; Muhammed Ebû Zehrâ, Usulü´l-Fýkýh, s. 331 vd.)
Ýslâm´da cenini koruyucu hükümleri þöylece özetleyebiliriz. a) Hz. Peygamber, çocuk doðumunu arzu etmeyen eþler için azle, yani meninin dýþarý akýtýlmasýna izin vermiþtir. Buna kadýnýn da rýza göstermesi gerekir. Aksi halde azil* mekruh olur (el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, II, 334, 335).
b) Cenin anne karnýnda uzuvlarý teþekkül edinceye kadar (müstebinü´l-hilka) bir kan pýhtýsý hükmündedir. Gelecek bir insan varlýðýný temsil ettiði için ona sebepsiz yere müdahale edilemez. Hz. Peygamber hac sýrasýnda ihramlý kiþiye kuþ yumurtalarýna zarar vermeyi yasaklamýþtýr. Ýnsan spermasý, hayvanlardan daha fazla korunmaya lâyýktýr. Ancak annenin sýhhati veya süt emen baþka bir çocuðun korunmasý gibi sebeplerle düþürülebilir. Özürsüz düþürme haram sayýlmýþtýr.
c) Uzuvlarýn teþekkül etmesinden, ruh üfleninceye kadar düþürülürse, düþmeye sebep olana "gurre" denilen bir tazminat cezasý gerekir. Gurre Hanefî´lere göre, diyetin yirmide biri, yani beþ yüz dirhem (1400 gram gümüþ´ den ibaret bir tazminattýr.) Hz. Peygamber devrinde on dirhem gümüþ; bir dinar (dört gram) altýn deðerinde idi. Gurre, ceninin düþmesine sebep olan kimse tarafýndan, bir yýl içinde mirasçýlarýna ödenir. Hz. Ömer´in uygulamasý da bu þekilde olmuþtur.
d) Cenin canlý olarak düþer de, doðumdan sonra ölürse, suçlunun tam diyet ödemesi gerekir. Burada diyet üç yýl süreyle taksitlere baðlanýr. Katil önce anneyi öldürür, daha sonra çocuk ölü olarak anne karnýndan çýkarsa anne için diyet ödemesi gerekir. Çocuk için bir þey gerekmez (es-Serahsî, el-Mebsût, XXV, 87-90; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadîr, VIII, 324 vd.; Ýbn Abidîn, a.g.e., diyetler bahsi; Bilmen, Istilahât-ý Fýkhýyye Kamusu, III, 803).
radyobeyan