Celd By: armi Date: 08 Þubat 2010, 15:57:52
CELD
Deriye vurmak veya deriyle vurmak. Istýlahta celd, zina eden gayr-i muhsan* mükellef erkek ve kadýn ile zina iftirasýnda (kazf) bulunanlarýn ve þarap içenlerin belirli yerlerine, belirlenen ölçülerde deðnek veya kamçý ile vurmaktan ibaret olup, her bir vuruþa "celde" denir. (Bilmen, Ö. N., Hukûk-ý Ýslâmiyye, III, 202).
Celd, ya da dilimizde yaygýn biliniþi ile celde, Kur´an´da "Zina eden erkek ve kadýndan her birine yüzer celde vurun" (en-Nur, 24/4) ve "Muhsan kadýnlara zina iftirasýnda bulunup da dürt þahit getiremeyenlere seksen celde vurun"(en-Nur, 24/4) þeklinde iki yerde geçmekte olup; ilkinde zina suçu için, diðerinde kazf* suçu için ön görülen bir ceza olarak ifade edilmektedir.
Ýslâm ceza doktrininde, celd uygulamasýnýn ne tür suçlar için geçerli olduðu belli olmakla birlikte; celd´in mahiyeti, farklý suçlara, kadýn ve erkeðe uygulanýþ tarzý ile, uygulamada kullanýlacak deðnek veya kamçýnýn tipi gibi konularda Ýslâm hukuk ekolleri arasýnda bazý görüþ ayrýlýklarý vardýr.
Celd yani deðnek veya kamçý ile dövme cezasý Kur´an´da zina ve kazf suçlarý için öngörülmüþ; sünnette de, þarap içme suçu için uygulanmýþtýr. Söz konusu suçlar, cezâsý celd olan "hadd" suçlarýný teþkil eder. Zina suçu için, muhsan olmayan kiþiye uygulanacak ceza yüz deðnektir. Devlet baþkanýnýn, siyaseten (maslahat gereði), ek bir ceza vermesi durumu hariç, Hanefi hukukçular, çoðunluk hukukçularýn aksine, bu durumda, celd cezasýna ilâveten bir de sürgün cezâsý verilemeyeceði görüþündedirler. Kazf suçu için belirlenen ceza seksen deðnek olup, bunun yanýnda "þahitliðin kabul edilmemesi" gibi manevî bir ceza daha vardýr. Þarap içme suçu için de, kazf´te olduðu gibi seksen deðnek vurulur. Hanefîler bu konuda Hz. Ömer´in uygulamasýný esas almýþlardýr. Çünkü Hz. Peygamber, þarap içme suçu için kesin bir ölçü getirmemiþ, Hz. Ebû Bekr kýrk deðnek; Hz. Ömer ise seksen deðnek vurdurmuþtur. (Buhârî, Hudud, 86).
Celd´i gerektiren ayný nev´i suçlarýn bir araya gelmesi halinde tek ceza ile yetinilirken; celdi gerektiren farklý suçlarýn ayný anda ve ayný þahýsta toplanmasý durumunda nasýl bir ceza uygulanacaðý doktrinde tartýþmalýdýr. Bu cümleden olarak, zina, þarap içme, kazf ve öldürme suçlarýný iþleyen kimsenin öldürülmesi gerektiði ifade edilmiþtir.
Celd cezasýna bu suçlar dýþýnda, ne tür bir ceza uygulanacaðý Kur´an ve sünnette belirtilmeyerek, yetkili devlet organlarýnýn takdirine býrakýlan (ta´zir) suçlar için de uygulanabileceði kabul edilmiþ; fakat, ta´zirde uygulanacak celde´nin üst sýnýrýný on celde ile sýnýrlayan bir hadis bulunmasýna raðmen, (Buhârî, Hudûd, 86) ta´zir suçlarýnda uygulanacak celde miktarý konusunda görüþ birliði saðlanamamýþtýr. Bununla birlikte, cumhurý fukâha* ta´zir suçlarýnda uygulanacak celde miktarýnýn -siyaseten hüküm hariç- hadd cezalarýnda uygulanan ölçüyü geçemiyeceðini kabul etmiþlerdir. Hanefî hukukçularý, ta´zir suçlarýnda uygulanacak celde miktarýnýn "üç"ten az, "otuz dokuz"dan fazla olamayacaðýný ifade etmiþlerdir. (Konevî (ö. 978/1570_, Enîsu´l-Fukâha, Beyrut 1987, 173).
Celd uygulamasý yapýlabilmesi için, suçlunun cezaî ehliyete sahip bulunmasý gerekir. Bu itibarla akýllý ve bâlið olmayan veya suçu ihtiyarýyla iþlemeyen kimseye celde vurulmaz. Bunun yanýnda celd uygulanacak kiþide "suç bilinci"nin aranýp aranmayacaðý konusu tartýþmalý olmakla beraber; insanýn, içinde yaþadýðý ülkenin kanunlarýný bilmesi gerektiði farzedilerek ve vaki olabilecek kötüye kullanýmlarýn da önüne geçilmesi düþünülerek, yaptýðý iþin cezayý gerektiren bir suç olduðunu bilmeyen kimsenin de gerekli cezaya çarptýrýlmasý haklý görülebilir.
Celd cezasýnda kullanýlacak deðnek veya kamçýnýn, Hz. Peygamber ve Râþit halifelerin uygulamalarýndan hareketle, kýsa-ince veya kalýn-iri olmayýp bu ikisi arasýnda orta yumuþaklýkta budaksýz bir deðnek veya düðümsüz bir kamçý olmasý gerektiði üzerinde çoðunluk Ýslâm hukukçularý görüþ birliðine varmýþtýr.
Celd, kadýn-erkek farký gözetilmeksizin herkese eþit þekilde uygulanýr. Fakat, ilgili ayetin (en-Nisa, 4/25) de iþaretiyle, köle ve cariyelere, hür kimseye uygulanan celdenin yarýsý uygulanýr. Ýslâm toplumunda yaþayan zimmî* ve müste´men*ler þarap içme hariç, diðer suçlarda özellikle kazf suçunda büyük ölçüde müslümanlarla ayný hükümlere tabidirler. (Zencânî Ebu´l-Menâkýb Mahmud b. Ahmed (ö. 656/1258), Tahrîcu´l-Furû´ ale´l-Usûl, Beyrut 1982, 338-339).
Celd cezasý uygulanýrken, suçlunun helâkine sebep olacak veya derisini parçalayacak þiddette olmamasýna dikkat edilmesi gerektiði belirtilmiþ ve bunu saðlamak için de, celdeyi uygulayan kiþinin, kolunu omuzdan deðil de dirsekten hareket ettirerek vurmasý gerektiði ifade edilmiþtir. Bu cümleden olarak hep ayný yere vurulmayýp, baþ, yüz ve diðer sakýncalý organlar hariç vücudun muhtelif yerlerine daðýtýlmasý öngörülmüþtür.
Hastalara celde cezasý uygulanýrken suçlunun özel durumu gözetilir. Meselâ hastalýk, aþýrý zayýflýk, hamilelik vb. gibi özel durumlarýn söz konusu olmasý halinde cezanýn hafifletilmesi ve ertelenmesi mümkündür. (Mavsýlî (ö. 683/1284), el-Ýhtiyâr, IV, 87).
Celd cezasý, ayetin "müslüman bir topluluk bu rezânýn uygulanýþýna þahit olsun" (en-Nur, 24/2) ifadesi gereðince, alenî olarak uygulanýr. Hatta caydýrýcýlýk yönü dikkate alýndýðýnda, aleni uygulamanýn dayak korkusu ve acýsýndan daha ön plânda olduðu da söylenebilir.
Celd cezasýný uygulamaya devlet baþkaný yetkilidir. Bu itibarla, devletin yetkili organlarýna haber vermeden celd uygulamasý yapýlamaz. Ceza yetkisinin bu þekilde tek elde toplanmasý zulme ve keyfî uygulamalara engel olmasý bakýmýndan önemlidir.
Özellikle þarap içme ve zina suçlarýnda, celd´in sýrf Allah hakký için olduðu ifade edilerek, cezanýn zaman aþýmýyla veya suçlunun, haddin ifasýndan önce ya da ifâ esnasýnda ikrarýndan vazgeçmesiyle düþeceði kabul edilmiþtir. (Mavsili, el-Ýhtiyâr,1V, 82-83, 97).
Bütün bu hususlar göz önüne alýndýðýnda, Ýslâm ceza hukukunda, diðer hadd cezalarýnda olduðu gibi, celd cezasýnda da, caydýrýcýlýk vasfýnýn ve suç-ceza dengesinin ön plânda olduðu, cezada amacýn suçluya iþkence etme deðil; onu islah etme, onu ve toplumu suça yönelmekten sakýndýrma olduðu söylenebilir.
radyobeyan