Dört Mezheb Fýkhý
Pages: 1
Karz By: ezelinur Date: 07 Þubat 2010, 17:09:19
Karz´ýn Tanýmý

Bazan "kýrz" þeklinde esreli olarak da okunan "karz" (lügatte kesmek mânâsýndadýr. Senden baþkasýna verdiðin ve sonra kendisine ödettiðin mala "karz" denilir. Çünkü bu, senin malýndan kesilen bir parçadýr. Karz talebinde bulunmaya ise "Ýstikraz" denir. Örneðin "Mukaraza" ve "Kiraz"a gelince; bunlar ayný anlamda olup bir þahsýn, ticâret yapmasý için bir baþkasýna, kârý aralarýnda anlaþ­týklarý oranda paylaþmak üzere mal vermesidir. Karz´ýn fýkýhçýlarýn ýs-tilahýndaki mânâsýna gelince, mezhebierin buna Ýliþkin geniþ açýklamalarý aþaðýya alýnmýþtýr.

(10) Mâlîkîler dediler ki: Karzýn ýstýlahý anlamý, bir þahsýn diðer bir þahsa maddi kýymeti olan bir þeyi, zimmete baðlý olarak, bedelini geri aimak üzere ve iyilik olsun diye vermesidir... Yalnýz karþý taraftan alýnacak bedelin veri­lenden farklý olmamasý gerekir. Tanýmda geçen "mâlî kýymeti olan þey" de­mekle, mâlî kýymeti olmayan þeyler kapsam dýþýna çýkarýlmýþ oldu. Sözgelimi, odunlarýný tutuþturmasý için bir kimsenin bir baþkasýna bir ateþ parçasý ver­mesi ve âdet gereði buna benzer kendi aralarýnda alýp vermeyi adet haline getirmiþ olduklarý þeyler karz olmazlar. Çünkü bunlarýn mâlî kýymetleri yok­tur. "Sýrf erdemlilik olsun" sözünün mânâsý, karzýn menfaatinin sadece karz alana âit olmasý demektir kir bu kaydýn konulmasýyla da ribâ akdi kapsam dýþýna çýkarýlmýþ oldu. Çünkü ribâ, bir menfaat karþýlýðýnda karz vermektir. Bu malýn menfaati de karz verene âit olur. "Helâl olmayan âriyeyi caiz kýl­mayý gerektirmeyecek" kaydýný koymakla da âriye akdi kapsam dýþýna çýka­rýlmýþ oldu. Çünkü âriye akdi, âriye alanýn, âriye ile yararlanmasýný caiz kýlar. Ona karz adý verilmez.

"Bedelini almak üzere" kaydýný koymakla da bedelsiz hîbeler kapsam dýþýna çýkarýlmýþ oldu.

"Karþý taraftan alýnan bedelin karz olarak verilen mala muhalif olma­masý þarttýr" sözüyle de selem ve sarf kapsam dýþýna çýkarýlmýþ oldu. Selem akdi, selem sermâyesinin, üzerine selem yapýlan nesneye muhalif olmasýný gerekli kýlar. Sarf da böyledir. Sarfta, iki bedelden biri diðerine muhaliftir. "Vadeli olmak üzere" sözüyle de mislî mübadele kapsam dýþýna çýkarýlmýþ oldu. Meselâ bir ölçek buðday alýp ayný anda bunun mislini karþý tarafa ver­me muamelesi gibi. Buna karz deðil de mübadele adý verilir. Kendisinde se­lem yapýlmasý sahih olan her þeyde karz yapýlmasý da sahih olur. Bu þeylerticâret eþyasý da olsalar, hayvan da olsalar, misli bulunur þeyler de olsalar ayný hükme tabidirler.

Hanefîler dediler ki: Karz, misli bulunur bir malý, mislini ödetmek üzere bir baþkasýna vermektir. Karzda, karz olarak verilen þeyin misilli ol­masý þarttýr. Misilli demek, birimleri arasýnda deðerleri farklý olacak kadar farklýlýk bulunmayan þeydir. Örneðin ölçeklenen, yumurta, þam cevizi gibi birbirine yakýn irilikte olan sayýlan, tartýlan nesneler gibi. Misilli olmayan hayvan, odun, akar ve benzeri kýymetle takdir olunan þeylere gelince, bun­larýn karz olarak verilmeleri sahih olmaz. Karpuz, nar gibi selem akdinde de sözü edilen ve kýymetleri farklý olacak kadar birimleri arasýnda açýk fark bulunan sayýlýk nesneler de bunun gibidirler. Bunlarda karz yapmak sahih olmaz. Bir kimse bu þeyleri karz olarak alýrsa, akid fâsid olarak gerçekleþir. Ama bir kimse, teslim almakla bunlara mâlik olur. Sözgelimi bir kimse, karz olarak bir deve alýr ve deveyi teslim alýnca, ona mâlik olur. Ama hiç bir þe­kilde deveden yararlanmasý helâl olmaz. Onu sattýðý takdirde satýþ akdi mül­kiyet bakýmýndan sahih olarak gerçekleþir. Ama bu akdi yapmakla günahkâr olur. Zîra fâsid akdin feshedilmesi vâcibtir. Satýþ ise feshe engeldir. Bu kiþi, vacibe aykýrý bir fiil iþlemiþtir; dolayýsýyla günahkâr olur.

Þâfiîler dediler ki: Karz, þer´an ödünç verilen þey için kullanýlýr. Buna örnek olarak þu âyet-i kerîmeyi gösterebiliriz:

Yalnýz Allah rýzasý için gönül hoþluðuyla karz verecek kimdir?[11]

Burada karzm mânâsý, güzel bir þekilde verilen karz-ý hasendir. ikraz mânâsýna masdar üzerine de ýtlak olunur. Karza "selef" adý da verilir. O, mislini geri vermek üzere bir þeyi bir baþkasýna mülk etmektir. Zamanýmýz­da düðünlerde ve sevinç günlerinde düðün sahibine veya onun izin verdiði iþ erbabýna verilen âdet haline gelmiþ hediyeler de karz olurlar. Çünkü bun­lar, misli geri verilmek üzere bir malý baþkasýna mülk etmektir. Bazýlarý, bu nun geri verilmeyen bir hîbe olduðunu söylemiþler, diðer bazýlarý da, bunda âdete bakýlacaðýný ileri sürmüþlerdir.

Hanbelîler dediler ki: Karz, bir malý kendisinden yararlanacak bi­rine vermek ve bedelini geri almaktýr. Bu bir nevi seleftir. Çünkü karz alan kiþi, karz aldýðý nesneden yararlanmaktadýr. Bu, karz alanýn malý teslim al­masý halinde baðlayýcý bir akid olur. Karz olarak veren kiþi, akidten cayma hakkýna sahip deðildir. Çünkü o, alacaðý bedel karþýlýðýnda karz verdiði nes­ne üzerindeki mülkiyetini zâle etmiþtir. Karz alan kimseye gelince, bu karz akdi onun açýsýndan baðlayýcý deðildir ve açýkça görüldüðü gibi o, karz ak­dinden cayabilir.


radyobeyan