Mektubat-ý Rabbani
Pages: 1
Doksanyedinci Mektup By: derya Date: 07 Þubat 2010, 16:16:21
Doksanyedinci Mektup

Bu mektûb, þeyh Dervîþe yazýlmýþdýr. Ýbâdet etmemize emr olunmasý, yakîn elde etmemiz için olduðu bildirilmekdedir:

Hak teâlâ, Peygamberlerin en üstünü (salevâtullahi aleyhim) hâtýrý için, bir iþe yaramýyan bizlere, îmânýn hakîkatini bildirsin! Ýnsanlarýn yaratýlmasýna sebeb, emr olunan ibâdetleri yapmakdýr. Ýbâdetleri yapmak da îmânýn hakîkati olan, yakîni elde etmek içindir. Hicr sûresi, son âyetinin meâl-i þerîfi de, belki (Yakîn elde etmek için Rabbine ibâdet et!) demekdir. Çünki (hattâ) kelimesi, (ye kadar) demek olduðu gibi (sebeb olmak, yanî, için) manâsýný da bildirir. Sanki, ibâdet yapmadan önce olan bu îmân, îmânýn kendisi deðil, görünüþüdür. Âyet-i kerîmede, (yakîn elde etmek için) yanî (Îmânýn kendisini elde etmek için) buyuruluyor. Sûre-i Nisâ yüzotuzbeþinci âyetinde meâlen, (Ey îmân edenler! Îmân ediniz!) buyuruldu. Bunun manâsý, (Ey! Îmânýn sûretini edinenler! Ýbâdet yaparak, îmânýn kendisine kavuþunuz!)dur.

(Vilâyet), yanî Velî olmak, Fenâ ve Bekâ denilen iki nimete kavuþmak demekdir. Fenâ ve Bekâya kavuþmak, bu yakîni ele geçirmek içindir. Yoksa, Fenâ-fillah ve Bekâ-billah diyerek, Allahü teâlâ ile birleþmek, hulûl gibi þeyler anlamak, ilhâd ve zýndýklýkdýr.

Ýbni Âbidîn, üçüncü cildde buyuruyor ki: (Müslimân olmadýðý, kâfir olduðu hâlde, müslimân olduðunu söyliyenlere, münâfýk, zýndýk, dehrî ve mülhid denir. Ara sýra nemâz kýlar, oruc tutar, bazan hacca da gidenleri olur. (Münâfýk), baþka dindedir. Muhammed aleyhisselâmýn Peygamber olduðunu söylemez. (Dehrî), Allahü teâlânýn var olduðunu da söylemez. (Mülhid), her ikisine inanýr ve inandýðýný söyler. Fekat, küfre kaymýþdýr, islâmiyyetden ayrýlmýþdýr. Ýtikâdý bozukdur. Kendini tam müslimân sanýr. Kendisi gibi olmayanlara kâfir der. (Zýndýk), Allahü teâlâya, islâmiyyete, halâle, harâma inanmaz. Hiç dîni yokdur. Muhammed aleyhisselâma inandýðýný söyler. Bunlardan, sapýk fikrlerini, müslimânlýk olarak tanýtmaða çalýþanlarý çok tehlükelidir. Mürted, islâmdan ayrýlan kimsedir. Kâfir olduðunu saklamaz). Komünistler ve masonlar, dehrî kýsmýndandýr.

Evet, tesavvuf yolunda ilerlerken, Allahü teâlâya olan fazla aþk, sevgi sebebi ile serhoþluk gibi, ba?zý hâller hâsýl olur. Bu vakt, ba?zý bilgiler yanlýþ anlaþýlýr. Böyle hâlleri geçmek, atlamak lâzýmdýr. Böyle anlayýþlar için tevbe, istigfâr etmek lâzýmdýr. Tesavvuf büyüklerinden Ýbrâhîm bin Þeybân-i Kazvînî (kaddesallahü teâlâ ervâhahüm)[1] buyuruyor ki: (Fenâ ve Bekâ bilgileri, Allahü teâlânýn bir olduðuna hâlis inananlarda ve ibâdetlerini doðru yapanlarda bulunur. Baþkalarýnýn Fenâ ve Bekâ olarak söyledikleri, hep yalandýr ve zýndýklýkdýr). Bu sözü, tâm yerindedir ve kendisinin doðru yolda bulunduðunu göstermekdedir.

(Fenâ-fillâh) demek, Allahü teâlânýn râzý olduðu, beðendiði þeylerde fânî olmak demekdir. Yanî hep Onun sevdiklerini sevmek, Onun sevdikleri, kendine sevgili olmakdýr. (Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) gibi sözler de böyledir. Meyân Þeyhullah-i Bahþ, salâh, takvâ ve fazîletlerle süslü bir kimsedir. Âile nüfûsu pek kalabalýkdýr. Herhangi bir iþ için yardýmlarýnýzý isterse, kolaylýk göstermeniz ikrâm olur. Size ve doðru yolda olanlara selâmlar olsun!


radyobeyan