Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Cebriyye By: armi Date: 06 Þubat 2010, 15:49:40
CEBRÝYYE




Hicrî birinci asýrda ortaya çýkmýþ sapýk bir fýrka.

Kader ve irade konusunda Kaderiyye fýrkasýnýn tam aksine görüþler ileri sürmüþtür. Ýslâm âleminde kader konusunu tartýþma gündemine getiren ilk þahsýn Ma´bed b. Hâlid el-Cühenî (öl. 85/704) olduðu nakledilir. Onu Geylân ed-Dýmaþkî takip etmiþ ve kaderle ilgili görüþlerini daha da geliþtirmiþtir. Ma´bed, Allah tarafýndan önceden tayin edilmiþ bir kaderin bulunmadýðýný, insanýn fiil ve tavýrlarýnda tamamen serbest olduðunu savunmuþtur.

Muhtemelen o, Emevîlerin zulüm ve haksýzlýklarýna karþý kaderci bir tevekküle saplanmýþ kimselere bakarak, Emevî zulmünün bir kader olmadýðýný söylemekle iþe baþlamýþ ve nihayet kaderi inkâr etmeye kadar varmýþtýr. Nitekim Emevî iktidarýna muhalefeti sebebiyle Haccac tarafýndan öldürülmüþtür. Ne var ki ifrat tefriti doðnrur. Onun kaderi nefyetmesine karþý, bir reaksiyon olarak Cehm b. Safvan (öl. 128/745) da cebr akidesini, yani insanýn yaptýðý iþlerde bir ihtiyarýnýn olmadýðý; yaptýðý iþleri zorunlu olarak yaptýðý görüþünü ileri sürmüþtür. Cehm´in ileri sürdüðü bu akîdeye göre insan mecburdur; ihtiyarý ve kudreti yoktur. Yaptýðýndan baþkasýný yapmaya asla gücü olmaz. Kul, rüzgârýn önünde sürüklenen yaprak gibidir. Yapraðýn yönünü kendisi deðil, rüzgâr belirler. Onun için insanýn yaptýðý iþleri Allah takdir etmiþtir. Allah geleceði bildiðinden, meydana gelecek olaylarý da tamamen ve önceden kendi iradesine göre tespit etmiþtir. Allah, cansýz bitkinin hareketlerini yarattýðý gibi, insanýn fiillerini de yaratýr. Yukarýya fýrlatýlan bir taþ nasýl düþmeðe mahkûmsa, insan da yaptýðýný yapmaða mahkûmdur. Kul ibadeti de günahý da, elinde olmaksýzýn iþler. Bu görüþte olan Cebriyye´ye cebriye-i hâlisa denir ve zümrenin mümessili Cehm b. Safvân olduðundan Cehmiyye´ diye de isimlendirilir. Cebriye-i mutavassýta diye adlandýrýlan ikinci zümreye gelince, bunlar, kulda bir kudretin olduðunu kabul etmekle birlikte, bu kudretin insanýn fiilleri üzerinde bir etkisinin bulunmadýðýný kabul ederler. (Þehristânî, el-Milel ve´n-Nihal, Beyrut 1975, I, 85).

Cebriyye´nin görüþleri þöyle özetlenebilir: 1) Ýnsan bir þey yapmaya kadir deðildir; Allah tarafýndan yazýlmýþ ve yaratýlmýþ fiilleri yapmaya mecburdur. Ýnsanýn iradesi de hürriyeti de yoktur. 2) Allah, yaratýklarýn vasýflandýðý sýfatlarla vasýflanmaz. (Bu sebeple Allah´ýn sýfatlarýný reddederler.) 3) Allah´ýn ilmi ve kelâmý hâdistir. 4) Sevap ve cezanýn vukûu zorunludur. 5) Cennet ve Cehennemin´in sonu vardýr. 6) Ýman, Allah´ý bilmektir. 7) Allah görülmez.

Ehl-i Sünnet ise, kullarýn ihtiyarî ve gayr-i ihtiyârî bütün fiillerinin, Allalý tarafýndan yaratýldýðýný kabul etmekle birlikte; Allah´ýn insana verdiði irade-i cüz´iyyeyi herhangi bir yöne yönlendirebileceðini söyleyerek Kaderiyye ile Cebriyye arasýnda orta bir yol izlemiþtir. Eðer gerçekten insan, yaptýðý þeylerde bir irade ve kudrete sahip bulunmasaydý, yaptýðý þeylerden dolayý Allah´ýn kendisini cezalandýrmasý bir zulüm olurdu.

Kur´an´ýn müteaddid yerlerinde "Yaptýðýnýza karþýlýk olarak.. " buyurulmakta fiil insana nisbet edilmektedir. Ýnsanýn ne yapacaðýnýn önceden Allalý tarafýndan bilinmesi ve onu kaderine yazmasý, insanýn mecbur olduðu anlamina gelmez. Aksine, insan kendi ihtiyarý ite o iþi yapmaktadýr. Fakat Allah, onun ihtiyar ve iradesini hangi tarafa yönlendireceðini ve ne yapacaðýný önceden bildiði için, o iþi yapacaðýný kaderine yazmýþtýr.

Dikkatimizi çeken bir husus, kaderi nefyeden Ma´bed gibi, cebri ileri süren Cehm´in de Emevî muhalifi bir siyaset izlediðidir. Hatta kendisi de Ma´bed gibi Emevîler tarafýndan öldürülmüþtür. Emevîler´in, idarelerini zulüm ve baskýya dayadýklarý bilinen bir gerçektir. Toplumun bir çok kesimi Emevîler´den memnun deðildi.

Baskýcý idareler, kaderi reddetmeye de, kadere teslim olmaya da zemin hazýrlarlar. Onlara karþý olanlar, toplumun içinde bulunduðu durumun Allah´ýn bir takdiri olmadýðýný; bundan kurtulmanýn, toplumun elinde olduðunu söyleyerek toplumu idarecilere karþý kýþkýrtmaða çalýþýrlar. Bazen bu düþünceyi o kadar ileri götürürler ki, kural tanýmaz bir tavýr içerisine girerler. Bu mücadelede yorgun düþen ya da karþý gelme cesaretini kendilerin de bulamayanlar ise, bunun önceden tayin edilmiþ bir kader olduðunu söyleyerek kaderci bir teslimiyet zihniyetine kapýlýrlar. Bu psikolojik durum, zamanla onlarý her hususta Cebriyeci bir görüþe sürükler.

Cebriyeci düþünce, insanýn sorumluluðunun dayanaðý; yaptýklarý karþýsýnda mükâfat ya da ceza görmesinin nedeni konusuna cevap vermekte güçlük çeker. Bu nedenle bir fýrka olarak uzun müddet devam etmeyip tarihe karýþmýþtýr. En azýndan bilgin ve düþünürler arasýnda yok olup gitmiþtir.


radyobeyan