Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Caiz By: armi Date: 06 Þubat 2010, 15:35:00
CÂÝZ




Yapýlmasý mahzurlu olmayan, iþlenmesi suç teþkil etmeyen þey. Ýzin verilen, müsaadeli, ruhsatlý, olur, olabilir, mümkün, kâbil, münasip gibi manalara gelir.

Caiz görmek, uygun bulmak; Caiz olmak; yapýlmasý mahzurlu olmamak, dînen yasaklanmamýþ olmak gibi anlamlarda kullanýlýr. Bunun tersi, caiz olmamak, yani yapýlmasý mahzurlu olmak, doðru olmamak veya dînen yasaklanmýþ olmak demektir.

Fýkýh terimi olarak caiz; yapýlmasý sahih veya mübah olan herhangi bir fiil veya akiddir. Bazen bir fiil veya bir akid sahih (geçerli) olduðu halde caiz olmaz. Meselâ, cuma namazý için ezan okunurken alýþ-veriþi býrakýp namaza gitmeyen bir müslümanýn yapacaðý satýþ muamelesi dünyevî ahkâm itibariyle sahihtir. Fakat uhrevî ahkâm itibariyle caiz deðildir. Çünkü bu durumda, Cenâb-ý Allah´ýn:

"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çaðrýldýðý (ezan okunduðu) zaman, hemen Allah´ý anmaya koþun ve alýþ-veriþi býýakýn. Eðer bilirseniz bu, elbette sizin için daha hayýrlýdýr. " (el-Cum´a, 62/9) emrine muhalefet edilmiþ ve uhrevî sorumluluk altýna girilmiþ olur. (Ömer Nasuhî Bilmen, Istýlahâtý Fýkhiyye Kâmusu, I, 33).

Özür halinde bazý þartlarýný yerine getirmeden niyetle namaz kýlmak da caizdir. Meselâ, namaz için þart olan abdest yerine, su bulunmadýðý zaman temiz toprakla teyemmüm etmek kâfidir. Ancak su olup ta onu kullanmaya meþru bir engel yoksa, teyemmümle namaz kýlmak caiz deðildir. Bu da:

"Bir özür için caiz olan þey o özrün kalkmasýyla geçersiz olur." prensibine dayanýr. (Ö. N. Bilmen, a.g.e., I, 262)..

Caiz tabiri yalnýz þer´î iþlerde deðil, mantýkta da kullanýlýr ve muhtemel, gayr-ý muhtemel veya mümkün gibi akla aykýrý gelmeyen her þeyi ifade eder.

Kelâm ilminde caiz (mümkîn); aklî hükümlerden olup, ne varlýðý ne de yokluðu zatýnýn muktazasý olmayan, zatýna nisbetle varlýðý da yokluðu da eþit olandýr. Mümkin; varlýðý da yokluðu da vacip olmayan veya varlýðý da yokluðu da imkânsýz olmayan diye tarif edilir.

Özellikleri þunlardýr:


a) Mümkin´in varlýðý da yokluðu da müsâvî bulunduðundan; var olmak için mutlaka bir sebebe muhtaç olur. Bu sebep, onun varlýðýný yokluðuna tercih eder. Buna mukabil, yokluðu için sebebe ihtiyaç yoktur. Aslýnda mümkin olan bir mefhûmun realitede olmasýný saðlayacak bir etken yoksa veya var olan mümkinin varlýðýnýn devamýný saðlayacak sebep bulunmuyorsa, kendisi yok olur.

b) Mümkin, sebebinden önce veya sebebiyle beraber var olamaz. Mutlaka sebebinden sonra bulunur. Bunun içindir ki mümkin, hâdis (sonradan yaratýlmýþ) tir. Mümkinin, sebebinden önce var olamýyacaðý gayet açýktýr, Zira mümkin, ancak kendisinden önce var olan bu sebebin tesiriyle var olacaktýr. Mümkin; sebebiyle beraber var olsaydý onun özelliðini taþýrdý. Halbuki kendisi sebep deðil müsebbeb (kendisine sebep olunarak ortaya konulmuþ olan)dir. (Bekir Topaloðlu, Kelâm Ýlmi, GÝRÝÞ, 68).


radyobeyan