Burhan By: armi Date: 06 Þubat 2010, 15:20:47
BURHAN
Huccet, delil, ispat aracý. Kelâm ilmi açýsýndan "delil", "bizi, bir konu hakkýnda müsbet veya menfi hüküm vermeðe götüren þeydir." Delil birkaç bakýmdan taksime tabi tutulabilir. Bu taksimlerden biri delilin aklî ve naklî bölümlere ayrýlmasýdýr. Aklî delil* bütün mukaddimeleri (öncülleri) akla dayanan delildir: Meselâ, âlem deðiþkendir her deðiþken hâdistir (sonradan olmadýr) gibi. Þayet delilin mukaddimeleri tamamen naklî ise, delil de naklîdir: Allah´ýn emrini terkeden asîdir. Zira Kur´an´da: "Emrime asî mi oldun?" (Taha, 20/93) buyurulmuþtur. Her asî Cehennem´liktir. "Allah´a ve Rasûlüne asî olan için Cehennem ateþi vardýr" (el-Cinn, 72/23) buyurulmaktadýr. Naklî delil* ise bir bakýma aklî sayýlýr. Çünkü nakli teblið eden zatýn (peygamberin) doðruluðunu yine akýl ile ispat ederiz. O halde sýrf aklî delil ile aklî-naklî delil vardýr. Baþka bir taksime göre delil kat´î* veya zannî* olur. Medlûlünden (bildirdiði þeyden) muhalif ihtimalleri kaldýran delile kat´î; her türlü ihtimali izale edemeyen delile de zannî delil denir. Ýþte aklî delil, kat´î olursa burhan adýný alýr. Mukaddimeleri kesin (yakîn) olan delile burhan adý verilir. Burhan, cedel (diyalektik) ve münakaþalara dayanýklý bir delildir. "Alem deðiþkendir, her deðiþken hâdistir" delili bir burhandýr (Bekir Topaloðlu, Kelâm Ýlmi- Giriþ, Ýstanbul 1981, 72-73).
Burhan, yakîniyattan meydana gelen bir kýyastan ibarettir. Yakîniyat denilen þeyler, bir kýyasýn mukaddimelerini teþkil eder. Eðer bu mukaddimeler baþlangýç olarak aslen yakîniyattan ise bunlara zaruriyat denir. Eðer dolaylý olarak yakîniyattan ise, bunlara da nazariyat adý verilir (Ömer Nasûhi Bilmen, Mülehhas Ýlm-i Tevhîd Akâid-i Ýslâmiyye, Ýstanbul 1973, 8).
Ýþte bu yollarla varýlan neticelere, yakîn ve kesin bilgi veren Burhanî deliller denir.
Burhanî delilleri ancak âlimler anlarlar. Bu sebeple, muhatabýn anlayacaðý bir þekilde ifade etmek gerekir. Ýnsanlarýn daima büyük çoðunluðunu teþkil eden avam, burhâný anlayamaz. Onlar ancak iknaî delilleri kavrayabilirler. Kur´an-ý Kerîm her tabakadaki insana hitap ettiðinden, hem burhanî hem iknaî (hatabî) deliller ihtiva eder. Bazý âlimler, bütün Kur´an delillerinin burhan olduðunu kabul ederler (Dr. Ali Arslan Aydýn, Ýslâm Ýnançlarý Tevhîd ve Ýlm-i Kelâm, Ankara 1984,104; B. Topaloðlu, a.g.e., 73).
Burhanî delillerin muhtelif türleri vardýr:
a) Burhan-ý Temânu´: Allah Teâlâ´nýn birliðini ispat eden aklî kesin bir delildir.
Her saðduyu sahibi bilir ki ulûhiyet (ilahlýk) sýfatýyla nitelenen ve vücûdu (varlýðý) zatýnýn gereði bulunan varlýk, tam bir kudret, mutlak bir hüküm ve üstünlük sahibidir. Bu hal ilâh olan varlýðýn tabiatý icabýdýr. Aksi halde o, tam bir ilâh sayýlamaz. Bu sýfatlarla nitelenen, her bakýmdan birbirine eþit iki ilâh bulunduðu farzedilirse, yaratmakta ve hükmetmekte "tek" ve "rakipsiz" olmalarý tam bir ilâh olmanýn tabiatý icabý olduðundan, bu iki ilâhýn her zaman ittifak edip, anlaþmalarý imkânsýzdýr. Buna raðmen, bu niteliklerde ve birbirine eþit iki ilâhýn bulunduðunu farzetsek, aralarýnda ihtilaf ve arzularýnda çatýþma olacaðý muhakkaktýr. O halde böyle bir ihtilaf sonunda, meselâ ilâhlardan biri bir þeyin olmasýný; diðeri de olmamasýný istese ve dilese aklen biliriz ki mutlaka þu üç ihtimalden biri olacaktýr:
1. Ya her iki ilâhýn da dilediði olacaktýr.
2. Veya her iki ilâhýn dilediði de olmayacaktýr.
3. Yahut da ilâhlardan birinin istediði olacak, diðerininki olmayacaktýr.
Halbuki bu ihtimallerin her biri aklen muhaldir, batýldýr. Çünkü her iki ilâhýn istekleri de olsa; bir anda bir þeyin hem olmasý hem de olmamasý, yani varlýk ve yokluk gibi iki karþýtýn bir araya gelmesi gerekir ki, bunun imkânsýz olduðu, mantýk ilmi esaslarýndandýr.
Her iki ilâhýn da istekleri olmasa; bir anda hem olma (vücud) hem de olmamadan (âdem) mahrum kalmasý (karþýtlarýn kalkmasý) gerekir ki, bu da aklen ve mantýken mümkün deðildir.
Eðer, üçüncü ihtimal gereðince ilâhlardan birinin arzusu yerine gelir, diðerinin ki yerine gelmezse, arzusu olmayan ilâh âciz olur, aciz olan ilâh olamaz.
Bütün bu ihtimallerin batýl olduðu sabit olunca, bu neticeyi doðuran iki ilâh faraziyesi de batýl olur. Öyle ise, bu nazariyenin karþýtý olan tek ilâh nazariyesi doðrudur, gerektir. O halde ilâh birdir o da Allahu Teâlâ´dýr.
b) Burhan-ý Tevârüd: Bu da Allah´ýn birliðini ispat eden aklî kesin bir delildir.
Eðer yerde ve gökte birden fazla ilâh olsaydý bu âlem:
1. Ya bütün ilâhlarýn müþterek kuvvet ve kudretiyle vücuda gelmiþtir.
2. Veya her biri tarafýndan müstakil olarak ayrý ayrý yaratýlmýþtýr.
3. Yahut da ancak birinin irade ve kudretiyle var olmuþtur.
Fakat bu aklî ihtimallerin üçü de batýldýr. Çünkü:
Birinci ihtimale göre; ilâhlardan her birinin güç ve kudreti bu âlemi tek baþýna yaratmaða kâfi gelmediðinden, ortaklaþa yarattýklarý anlaþýlýr. Bu da, ilâhlarýn hepsinin aciz ve hiç birinin de ilâh olmaya lâyýk olmadýðýna delâlet eder. Çünkü ilâh olabilmek için, mutlak irade ve mutlak kudret sahibi olmak ve her türlü kemâl (yetkinlik) ile muttasýf bulunmak þarttýr. Aciz olan ilâh olamaz. O halde bu ihtimâl batýldýr.
Ýkinci ihtimale gelince; ilâhlardan her birinin güç ve kudreti bu âlemi baðýmsýz olarak tek baþýna yaratmaða yeterli olduðundan, herbiri tam bir etkili kuvvet ve bu âlemin yaratýcýsý olur. Böyle olunca bir eserin iki veya daha fazla müessirden meydana gelmesi, yani bir malûl üzerine iki veya daha fazla müstakil ve tam illetin tevarüdü (birbiri arkasýndan gelmesi) gerekir. Bu ise batýldýr. Çünkü bu, hasýl olan bir þeyin tekrar tahsil edilmesini gerektirir ve ilâhlardan birden fazlasý mutlaka lüzûmsuz olur. Lüzûmsuz olan ise ilâh olamaz.
Üçüncü ihtimale göre; eðer bu âlem ilâhlardan yalnýz birinin irade ve kudretiyle meydana gelmiþ, diðer ilâhlarýn hiçbir tesiri olmamýþsa; tercih edici olmadan tercih gerekir. Bu ise batýldýr. Çünkü ilâhlarýn hepsi kemâl ve kudrette eþittir. O halde niçin bu âlemi birisi yarattý da diðeri yaratmadý? Yaratýcý niçin bu ilâh da öbür ilâhlar deðil? Müreccihsiz (tercih edicisiz) tercih, aklen fasittir, batýldýr. Sonra, yaratýcýlýk sýfatý tecelli etmeyen ilâhlar devre dýþý kalacaklarýndan, aciz, dolayýsiyle zaid ve lüzûmsuz olurlar. Halbuki, bu ihtimallerin hepsi batýldýr. Bütün bu ihtimaller batýl olunca, çok ilâh nazariyesi de batýl olur.
Görüldüðü üzere bu delil Allah´ýn birliðini ispat eden kuvvetli bir delil ve burhandýr (Dr. A. Arslan Aydýn, a.g.e., 282-286).
c) Burhan-ý Tatbîk: Teselsül, her birinin varlýðý daha öncekinin varlýðýna baðlý olarak birbirine dayanan ve ezele doðru uzandýðý varsayýlan sonsuz bir silsiledir. Sonsuz olduðu ileri sürülen olaylar silsilesinin, sonlu olduðu, dolayýsiyle teselsülün batýl ve muhâl olduðunu ispat eden aklî ve mantýkî delile burhan-ý tatbîk denir (Dr. Ali Arslan Aydýn, a.g.e., 99-100).
radyobeyan