Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Bey'bil vefa By: armi Date: 05 Þubat 2010, 11:17:08
BEY´ BÝ´L-VEFA




Vefâ yoluyla satým akdi yapmak; bir malý, satýþ bedelini iade edince geri almak üzere bir kimseye bir para veya borç karþýlýðýnda geçici olarak satmak. Satýcý semeni geri verince veya borcunu ödeyince, alýcý satýn almýþ olduðu þeyi geri verir. Böyle bir akit, alýcýnýn maldan yararlanabilmesi dikkate alýnýrsa sahih satým akdi; taraflarýn akdi feshedebilme yetkilerine bakýnca da fâsid satým akdi niteliðindedir. Alýcý, vefâ yoluyla satýn aldýðý malý baþkasýna satamayacaðý cihetle de bu rehin hükmündedir ve bu rehin olma özelliði üstündür. Fakîhlerin çoðu, bey bi´l-vefâ þeklindeki satým akdini caiz görmüþlerdir. (Bilmen, Istýlâhât-ý Fýkhýyye Kâmusu, VI, 126-127).

Bu muamele faizden kaçýnmak ve borcu teminata baðlamak amacýyla örfleþen bir satýþ þeklidir. Burada satýcý, ileriki bir tarihte satýþ bedelini geri vermeyi veya daha önceden kalma borcunu ödemeyi; alýcý da buna karþýlýk malý iade etmeyi taahhüt ettiði için akit bu adý almýþtýr. Buna "Bey´u´l-Muâmele", Mýsýr´da "Bey´u´l-Emâne" adý da verilmektedir.

Milâdî XV. yüzyýl baþlarýnda yaþayan Þeyh Bedruddin Mahmûd (ö. 823/1420) "bey´ bi´l-vefâ" tarzýndaki satýþýn baþlangýcý hakkýnda þöyle der: Zamanýmýzda ribâdan korunmak için, bey´bi´l-vefâ þeklindeki satýþ örf haline gelmiþtir. Bu, gerçekte bir rehin muamelesi olup, alýcý mebîa mâlik olamaz ve mâlikin izni olmadýkça gelirinden de yararlanamaz (Ali Efendi, Fetâvâ, I, 300)

Vefâ yoluyla satýþta, taraflar tek yanlý irade beyaniyle dilediði zaman akdi feshedebilir. Alýcý, akit süresince mala mâlik olamaz. Satýcý her an satýþ bedelini iade edip malý geri isteyebilir. Alýcý da malý geri verip, parayý talep edebilir. Taraflarýn sözleþmede belirlenen süreye uymalarý da gerekmez. Satýþa konu olan mal rehin hükmünde olduðu için, ne satýcý ve ne de alýcý diðerinin izni olmadýkça malý baþkasýna satamaz. Bu hak taraflarýn mirasçýlarýna da intikal eder. Ancak taraflardan birisi, diðerinin izniyle satýþ yapabilir.

Rehnedenin izni bulununca, rehin býrakýlan þeyden rehin alanýn yararlanmasý mümkün ve caizdir. Vefa yoluyla satýþ da rehin niteliðinde olduðu için alýcýnýn bundan yararlanmasý mümkündür. Mecelle´yi þerheden Ali Haydar Efendi bu konuda þöyle der:

"Mebi´in, yani vefâen satýlan bir gayri menkulün menfaatlerinden bir bölümü alýcýya ait olmak üzere þart kýlýnsa, bu þarta riayet olunur." Çünkü Mecelle´nin seksenüçüncü maddesinde:

"Ýmkan ölçüsünde, þer-i þerîfe uygun bulunan þarta uymak gerekir" hükmü yer alýr. Meselâ, vefâen satýlan bir baðýn üzümü, satýcý ile alýcý arasýnda yarý yarýya paylaþýlmak üzere karþýlýklý rýza ile mukavele olunsa, bu mukaveleye göre amel edilmesi gerekir. Ancak, zikredilen menfaatlerin alýcýya ait olmasý þart kýlýnmadýðý halde alýcý o menfaatleri izinsiz olarak istihlak etse, tazmin etmesi gerekir. Çünkü alýcý vefâen satýlan maldan meydana gelen mahsule mâlik olamaz. Ancak satýcýnýn mübah ve helâl kýlmasýyla istihlak etmiþse, satýcý bunu alýcýya tazmin ettiremez. Mahsul alýcýnýn haddi aþmasý veya kusuru bulunmaksýzýn telef olsa tazmin gerekmez. Ancak telef olan miktar kadar borçtan düþülür. (Ali Haydar, Mecelle Þerhi, I, 664-667).

Borç para bulmaya veya bir borcu ertelemeye yönelik bu gibi çareler Ebû Hanife ve Ýmam Þafiî´ye göre, yararlanma akit sýrasýnda þart koþulmamasý kaydýyla, caizdir.


radyobeyan