Beddua By: armi Date: 04 Þubat 2010, 14:49:36
BEDDUA
Bir sebepten dolayý herhangi bir kimse hakkýnda kötümser istek ve temennîde bulunmak, hayýr duanýn zýddý.
Farsça fena, çirkin, kötü, yaramaz anlamýna olan "bed" kelimesiyle, Arapça "duâ" kelimelerinden meydana gelmiþ bir terkiptir. Ýnsanýn, kendisi veya baþkalarý aleyhinde "Allah kahretsin, Allah belâsýný versin" gibi ifadelerle yaptýðý dualara denir.
Ýslâm, müslümanlarýn kendileri ve diðer müslümanlar aleyhinde beddua etmelerini yasaklamýþtýr. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Kendi aleyhinize, evlâtlarýnýzýn ve mallarýnýzýn aleyhine sakýn beddua etmeyiniz ki; dualarýn kabul olacaðý bir saate rastlarsýnýz da bedduanýz kabul olmuþ olur." (Riyazü´s-Sâlihin Tercümesi, III, 82) buyurmuþtur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) beddua etmekten kaçýnýrdý. Kendisinin lânet eden deðil, aksine rahmet peygamberi olduðunu söylerdi. Mekke döneminde Ýslâmî teblið etmek üzere Tâif´e gittiðinde, orada kötü bir davranýþla karþý karþýya kalmýþ; dönüþte taþ yaðmuruna tutulmuþ, mübarek ayaklarý kanlar içerisinde kalmýþtý. O sýrada Allah tarafýndan kendisine "onlar aleyhinde yapacaðý bedduanýn kabul edileceði, dilerse onlarý helâk edeceði" bildirilmiþ, fakat Peygamber Efendimiz "Hayýr, belki bunlarýn sulbünden sana ibadet edecek çocuklar doðar, yâ Rabb " demiþti. Uhud´da diþini kýran, yüzünü yaralayan düþmanlarý için: "Allah´ým! Kavmimi hidayete erdir, çünkü onlar yaptýklarýný bilmiyorlar" (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, IV, 314) diye dua etmiþtir. Bütün çalýþmalara raðmen Ýslâmiyeti kabul etmeyen Devs kabilesine beddua etmesi istenince: "Yâ Rabbi! Devs kabilesine hidayet eyle de onlarý bizim saflarýmýza kat" diye dua etmiþti. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, VIII, 344)
Bununla beraber, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)´in zaman zaman Allah düþmanlarýna beddua ettiði de olmuþtur. Bi´r-i Mâûne´*de yetmiþ Ýslâm davetçisini þehît eden Kilab kabîlesine Resulullah (s.a.s.) bir ay süre ile beddua ve lânet etmiþti. Kâbe´de namaz kýlarken kendisiyle alay eden müþriklere de beddua etmiþ, Bedir muharebesinde yere serildiklerini gözleriyle görmüþtü. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, X; 43-45) Hendek muharebesinde Medine önlerinde toplanan düþmanýn periþan olup daðýlmalarý için dua etmiþ, bunun üzerine geceleyin ansýzýn doðudan kopan fýrtýna düþmanýn altýný üstüne çevirmiþti. (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, VIII, 342-343)
Bütün bunlardan sonra diyebiliriz ki müslüman, günahkâr da olsalar, müslümanlara beddua etmekten sakýnmalý, fakat gerektiðinde açýkça din düþmanlýðý yapanlara beddua ve lânet etmeyi dini bir görev bilmelidir.
radyobeyan