Akile By: armi Date: 03 Þubat 2010, 11:38:01
ÂKÝLE
Diyet anlamýnda kullanýlan bir Ýslâm ceza hukûku terimi.
Diyet ödemek anlamýna gelen ´akl´ mastarýndan ism-i fâil olup, diyet ödemeyi yüklenen kimse veya kimseler demektir. Kasten birisini öldürmekten veya bir organa karþý kasten iþlenen cinayetten dolayý ödenmesi gereken diyet, suçu iþleyenin malýndan ödenir. Öldürme fiili kasta benzer þekilde veya yanlýþlýkla (hata yoluyla) iþlenmiþ ise diyeti ´âkile´ öder.
Kasten öldürmekten doðan diyetin, öldürenin malýndan ödeneceði konusunda Ýslâm hukukçularý arasýnda görüþ birliði vardýr. Çünkü prensip olarak her insanýn, mala verdiði zararlarýn tazmininde olduðu gibi cana veya bedene verdiði zararlardan da þahsen sorumlu olmasý, baþkasýnýn bundan sorumlu tutulmamasý gerekir. Cezalarda asýl olan þahsî sorumluluktur. Ayetlerde þöyle buyurulur: "Herkes kazandýðýna karþýlýk bir rehindir" (el Müddessir, 74/38). "Herkesin kazandýðý günah ancak kendi aleyhinedir. Hiç bir kimse baþkasýnýn günahýný taþýmaz" (el-En´âm, 6/164; Bk. Ýsrâ, 170/15; el-Fâtýr, 35/18; ez-Zümer, 39/7; en-Necm, 53/38). "Sen onlara þöyle de. Ne siz bizim iþlediðimiz suçlardan sorumlu olacaksýnýz,, ne de biz sizin iþlediklerinizden sorumlu olacaðýz" (Sebe´, 34/25). Hadiste: "Bir suçlu ancak kendi aleyhine suç iþlemiþ olur" buyurulur. (Tirmizî, Fiten, 2, Tefsîru Sûreti´t-tevbe, 2; Ýbn Mâce, Menâsik, 76, Diyât, 26, 76; Ýbn Hanbel, IV, 14). Hz. Peygamber yanýnda çocuðu bulunan bazý sahâbîlere, "Bu senin oðlun mudur?" diye sormuþ, "Evet" cevabý üzerine þöyle buyurmuþtur: "Bu çocuk senin aleyhine suç iþleyemez; Sen de onun aleyhine suç iþleyemezsin" (Ebû Dâvud, Diyât, 2; Nesâî, Kasâme, 42; Ýbn Mâce, Diyât, 26).
Kasten öldürme, kölenin öldürmesi, diyetin sulh veya suçlunun itirafý sonucu belirlenmesi hallerinde âkýlenin diyet ödeme yükümlülüðünün bulunmamasý sünnetle sâbittir. (Zeylaî, Nasbü´r-Râye, IV, 379). Mâlikîler dýþýndaki Ýslâm hukukçularý kasta benzer (þibhü´l-amd) ve yanlýþlýkla (hatâen) öldürmelerde diyetin âkileye yükletilmesinde görüþ birliði içindedirler (el-Kâsânî, Bedâyetu´s-Sanâyi, VII. 256; Ýbn Abidîn, Reddü´l-Muhtar, V, 400; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, VII, 764-770). Küçük çocuðun ve akýl hastasýnýn kasten öldürmesi hâlinde de diyet âkileye âittir. Çünkü bunlarýn kasýt ve hatasý eþittir. Hz. Ali, suç iþleyen akýl hastasýnýn diyetini âkilesine yüklemiþtir.
Âkile veya maâkil sistemi, Medîne´deki Arap kabilelerinin Hz. Peygamber tarafýndan yeniden teþkilâtlandýrýlmasý ile birlikte düzenli bir þekil almýþtýr. Çünkü bir kimse savaþta esir düþse, onun kurtarýlmasý için fidye*; öldürme ve yaralamalarda ise diyet * ödenmesi gerekiyordu. Bunlarýn miktarlarý çoðu zaman esir ve suçlularýn ödeme gücünü aþýyordu. Hz. Peygamber bu durumu çözüme kavuþturmak için, karþýlýklý yardýmlaþma esasýna dayanan âkile veya maâkil sistemini kurdu. Buna göre, bir kabîlenin mensuplarý kabîle bütçesi için para yardýmý yapacak; buna karþýlýk ödeme gücünü aþan bir tazminatla karþýlaþýrsa bu bütçeden yardým bekleyecekti. Hatta, kabîle bütçesi de yeterli olmazsa diðer akraba ve komþu kabîleler onlarýn yardýmýna gelecekti. Daha sonra âkile sistemi Hz. Ömer tarafýndan geliþtirilmiþ; insanlarýn mensubu bulunduðu meslekler, askerî, mülkî idâre esaslarýna veya çeþitli bölgelere göre bir düzenleme yapýlmýþtýr. Hür, âkil, balið erkeklerden oluþan âkile listesi deftere yazýlýnca, bunlara "dîvan" adý verilmiþtir. Bazý müellifler, dîvan uygulamasýnýn Hz. Peygamber tarafýndan, Mustalikoðullarý gazasýndan sonra, ganimetlerdeki devlet hissesi olan Humus´u* (beþte bir) idare etmek üzere Mahmiye b. Cez´i tayin etmesiyle baþladýðýný söylerler. Hanefilere göre diyet yükümlüsü, suçlu dîvan ehlinden ise, divandýr. Bu durumda diyet, divan üyelerinin ata veya rýzýk (maaþ) larýndan kesilir. Hz. Ömer´in uygulamasý bu þekilde olmuþtur. Eðer suçlu dîvan üyesi deðilse, bunun âkilesi; kabîlesi, hýsýmlarý ve ödeme gücünü aþan tazminatlarda yardýmlaþacaðý diðer kimselerdir. Kendi kabîlesi diyeti ödemeye yeterli olmazsa ´asabe´ sýrasýna göre en yakýn nesep hýsýmlarý buna ilâve edilir. Ancak buluntu çocuk, harbi ve zimmî gibi âkilesi olmayanýn âkilesi ise ´beytülmal´dir. Suçu iþleyen de âkileye dahildir. Ancak suçlunun eþi babalarý ve oðullarý âkileye girmez. Baba ve oðullarý âkileye dahil sayanlar da vardýr. Kadýnlar, küçük çocuklar ve akýl hastalarý da âkile kapsamý dýþýndadýr. Çünkü âkilenin diyeti yüklenmesi teberrû niteliðindedir. Bu kimseler ise teberrû ehlinden deðildir. Ödenecek kan bedeli normal diyetin beþte birinden daha az ise, bu, suçlunun malýndan ödenir (elKâsânî, a.g.e, VII, 255 vd.; el-Meydânî, el-Kitap maa´l-lübâb, III, 178 vd.; ez-Zeylâî, a.g.e., IV, 398; Ýbn Âbidîn, V, 454). Burada asabe, ana baba bir veya baba bir erkek kardeþlerle, bunlarýn oðullarý, sonra amcalar ve bunlarýn oðullarýdýr.
Hanefîler dýþýnda diðer Ýslâm hukukçularýna göre âkile, suçlunun baba tarafýndan hýsýmlarýdýr. Bunlar asabe adýný alýr. Ana-baba bir veya baba bir erkek kardeþ ve amcalar gibi. Delil, Muðîre b. Þu´be (r.a.)´den nakledilen þu hadistir: "Nebî (s.a.s.) öldürülen bir kadýnýn diyetini, katilin asabesi aleyhine hükmetti"(Buhârî, Diyât, 26; Müslim, Kasâme, 37, 38; Ebû Dâvud, Diyât, 19; Nesâî, Kasâme, 40, 41; Ahmed b. Hanbel, II, 274, IV, 246, 249; eþ-Þevkânî, Neylü´lEvtâr, VII, 69).
Diyet yükümlüsünün hiçbir âkilesi yoksa, onun diyetini beytülmâl yani Ýslâm devletinin bizzat kendisi yüklenir. Hz. Peygamber "Ben mirasçýsý olmayan kimsenin mirasçýsýyým. Bu kimsenin diyetini öderim ve ona mirasçý olurum" buyurmuþtur. (Ebû Dâvud, Ferâiz, 8; ibn Mâce, Diyât, 7, Ferâiz, 9; Ahmed b. Hanbel, IV, 131). Diyet, âkile mensuplarýna, yakýný uzaðý, hazýr olaný olmayaný, saðlamý veya hasta olaný arasýnda bir ayýrým yapmaksýzýn üç yýlda, üç eþit taksitler hâlinde ödenir. Yýllýk ödeme üç veya dört dirhemi (2,8 gr. gümüþ para) geçemez. Þâfiî´ye göre, zengin yarým dinar (1 dinar=4 gr. altýn para), orta hâlli dörtte bir dinar öder. Hz. Peygamber (s.a.s.) devrinde bir koyunun fiyatý yaklaþýk beþ dirhem veya yarým dinar kadardýr. Diyet miktarlarý Hz. Peygamber ve dört halife devrinde 100 deve, 1000 dinar (4 kg. altýn), 10.000 veya 12.000 dirhem (28 veya 33.6 kg. gümüþ), 200 sýðýr, 2000 koyun veya 200 takým elbise olarak uygulanmýþtýr. Yalnýz kasta benzer öldürmede diyetin deve cinsinden hesap edilerek verilmesi (ed-diyetü´l-müðallaza aðýrlaþtýrýlmýþ diyet) zorunlu sayýlmýþtýr. Diyet, âkilenin; fakir, kadýn, çocuk ve akýl hastasý olan üyelerinden alýnmaz. Çünkü diyeti yüklenme yardýmlaþma içindir. Yoksulun ise, yardýma gücü yetmez. Yýl sonu gelmezden önce âkileden birisi ölse veya yoksul düþse yahut akýl hastasý olsa, onun bir þey ödemesi gerekmez. Günümüzde, üyesinin ödeme gücünü aþan tazminatýný üstlenen yardýmlaþma kuruluþlarý meydana gelse, bu kuruluþ Hanefîlere göre, onun âkilesi sayýlýr (el-Kâsânî, a.g.e. VII, 251 vd.; eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, II, 211; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, VIII, 97; Ýbn Rüþd, Bidâyetü´lMüctehid, II, 783-791; Ýbnü´lHümâm, Fethu ´I-Kadîr, VIII, 251 vd.; el-Meydânî, a.g.e., III, 178; Abdulkadir Ûdeh, et-Teþrû´l-Cinâî´l Ýslâmî, Beyrut (t.y.),II 195 vd.; Bilmen, Ýstilâhât-ý Fýkhiyye Kâmusu, Ýstanbul 1967, II, 32 vd.; Salih Tuð, Ýslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, Ýstanbul 1969, s. 30-45; Muhammed Hamidullah, Ýslâm´a Giriþ, Ýstanbul 1973, s. 200-203; Celâl Yeniçeri, Ýslâm´da Devlet Bütçesi, Ýstanbul 1984, s. 384-386; Süleyman Akdemir, Ceza Hukukunda Maðdurun Korunmasý, s. 52-71).
radyobeyan