Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Akaid By: armi Date: 03 Þubat 2010, 11:31:05
AKÂÝD


Dînin temel hüküm ve prensiplerini özlü bir þekilde anlatan kâide ve düstûrlar. Akâid kelimesi inanç anlamýna gelen "Akide" kelimesinin çoðul þeklidir. Kesin olarak inanýlan þey, iman ve anlayýþ þekli demektir. Akâid; ibadeti deðil, inancý; yani ameli deðil, imaný esas alan Ýslâmî kâîde ve hükümlerin tümüdür. Kýsaca akâid, Kur´an ve Sünnet ýþýðýnda Ýslâm Dini´nin iman esaslarýndan sistemli bir þekilde bahseden düstûrlardýr.

Ýslâm´ýn inanç manzumesi "Amentü" cümlesinde toplanmýþ bulunmaktadýr. Bu da, ALLAH´ýn varlýðýna ve birliðine, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere, hayýr ve þerrin ALLAH´tan geldiðine imandan ibarettir. Bunlar Ýslâm akîdesinin ve tevhid* inancýnýn esasýný oluþturan temel düsturlardýr.

Ýslâm´ýn ilk dönemi olan Asr-ý Saâdet´te, Resulullah (s.a.s.)´ hayattayken diðer bütün Ýslâmî ilimler gibi akâid ilmi de yazýlmamýþ ve henüz tedvîn edilmemiþti. Zira vahiy devam ediyor; Müslümanlar karþýlaþtýklarý bütün problemleri derhal Hz. Peygamber´e götürüp vahyin ýþýðýnda çözüme kavuþturuyorlardý. Ashâb her husûsta olduðu gibi akide konusunda da Kur´an´a ve Resulullah´a tam bir teslimiyet içindeydi. Resulullah´ýn onlara getirdiði bir inanç prensibini kesinlikle tartýþma konusu yapmaz, bunun üzerinde görüþ belirtmezler; hatta buna asla ihtiyaç duymazlardý. Resulullah´ýn mescitte biraraya gelip akîdeyi ilgilendiren "kader"* konusunu tartýþan bazý sahâbîleri bu tartýþmadan alýkoyduðunu görüyoruz.

Hz. Peygamber´in ahiret´e irtihâlinden ve dolayýsýyla vahyin kesilmesinden sonra ashâbýn çoðu, ´asr-ý saadet´teki saf ve berrak Ýslâmî anlayýþlarýný korudular. Buna raðmen toplum içinde meydana gelen geliþmeler karþýsýnda, ister istemez bazý problemler ile ilgili olarak yeni tartýþmalara giriþiyorlardý. Özellikle halîfelerin seçimi ile ilgili olarak bazý görüþ ayrýlýklarý meydana gelmiþ, bilhassa Hakem olayýndan sonra Þîâ*´nýn ve bunlara karþý tam aksi görüþleri savunan Hâricilerin* ortaya çýkýþý, beraberinde deðiþik anlayýþlarý da müslümanlarýn gündemine getirmiþtir. Ayný þekilde Hz. Osman´ýn þahâdetinden sonra az da olsa beliren bazý görüþ ayrýlýklarý, daha sonra III. Halife´nin katli meselesi tartýþmalarýna dönüþmüþtü. Buna baðlý olarak, adam öldürenin iman durumu da görüþ ayrýlýklarýna zemîn hazýrladý. Ýnsan öldürmek büyük günah (kebîre) olduðuna göre, "Büyük günah iþleyen kimse Müslüman mýdýr, kâfir midir, yoksa fâsýk mýdýr?" gibi bir soru gündeme geldi.

Dört halife döneminden sonraki devrede ise daha deðiþik anlayýþlar belirince zamanla kaderi inkâr eden Kaderiye* mezhebi vücuda geldi ve yine bu dönemde ALLAH´ýn bazý sýfatlarýný inkâr eden Cebriye* mezhebi doðdu. Kelâm* ilmi ve Mu´tezile* mezhebi yukarýda ifade ettiðimiz büyük günah * iþleyen (Mürtekib-i kebîre)´in iman durumu ile baðlantýlý olarak ortaya çýkmýþtýr. Bu gibi kimselerin, iman ve küfrün ortasýnda orta bir menzile olarak kabul eden "Fýsk" derecesinde bulunduklarýný ileri süren Mu´tezilenin bu ve diðer bir çok anlayýþýna karþý çýkýlmýþtýr. Mu´tezilenin akla dayalý olarak izah ettiði bir çok husûsu reddeden selefi âlimler onlarý "ehlri bid´at" * olarak vasýflandýrmýþlardýr .

Selef* âlimleri Kaderiye, Cebriye, Mu´tezile ve Þia ile Hariciler´e karþý, ilm-i Tevhid* ve Fýkh-ý Ekber* adýný verdikleri Ýslâm akâidi ile ilgili eserlerinde kendi düþüncelerini ileri sürmüþlerdir.

Akâid ile ilgili olarak Ehl-i Sünnet arasýnda üç ayrý ekol meydana gelmiþtir. Bunlar Ebu´l-Hasen el-Eþ´arî´nin geliþtirdiði Eþ´ariye* imam Mâturîdî´nin geliþtirdiði Mâturîdiyye* ve Ehl-i Sünnet-i Hâssa olarak bilinen Selefiyye * ekolleridir.

Akâid kitaplarý veya diðer adýyla Tevhid ve Fýkh-ý Ekber olarak bilinen eserlerde genel olarak Ehl-i Sünnet´in görüþlerini yansýtan konular þu þekilde ele alýnmýþtýr: Öncelikle "asýllarýn aslý" olan ALLAH´u Teâlâ´ya iman etmek ve onun sýfatlarýný tümüyle tevîle girmeden kabullenmek. Bunun yanýnda diðer iki önemli esas vardýr ki bunlar da peygamberlere ve ahirete iman meselesidir. Bu üç esas Ýslâm akâidinin ilk üç temelini oluþturmaktadýr. Yukarýda saydýðýmýz altý iman esasýndan geriye kalan Kitaplara ve Meleklere iman ise, peygamberlere imana baðlý olarak iþlenmektedir. Zira üç temel esastan biri olan peygamberlere iman gerçekleþince, ister istemez bu peygamberlerin getirdikleri haber olarak Kitaplara ve Meleklere de iman etmek kaçýnýlmaz olur. ´Kader´e, hayýr ve þerrin ALLAH´tan geldiðine iman ise, ALLAH´ýn sýfatlarý içinde ele alýnmakta olup, ALLAH´a iman ile doðrudan doðruya baðlantýlýdýr.

Ýslâm akâidini oluþturan bu altý iman esasýna baðlý olarak zamanla bir çok konu tartýþýlmýþ ve gün geçtikçe Ýslâm akîde kitaplarýna yeni yeni konular eklenmiþtir. Ýlk dönemlerde Fýkh-ý Ekber´in yazýldýðý dönemde konular ALLAH´ýn sýfatlarý ve bunlarýn yorumlarý çerçevesinde iken; zamanla Kur´an´ýn mahlûk olup olmadýðý, Cennet´te ALLAH´ýn görülüp görülemeyeceði meselesi, insanýn fiilleri, insanýn güç yetiremeyeceði meselelerde kiþinin sorumluluðu (Teklif-i Mâlâ Yutâk*), rýzýk, ecel, hidâyet-dalâlet, ahiret hayatý, kabir azabý*, sual, öldükten sonra dirilme, dünyada iþlenen amellerin tartýlmasý, sýrat, Havz, Cennet-Cehennem, afv, þefâat, vesîle, imanýn artmasý-eksilmesi meselesi; peygamberlere iman ve bunlara baðlý olarak mu´cize, melekler, kitaplar, mi´rac ve kerâmet meseleleri, Hilâfet, imâmet tartýþmalarý, dört halifenin râþid hilâfeti, ümmetin imamýnda aranan özellikler, sahâbe ve onlardan hayýrla söz etme, aþere-i mübeþþere, Deccâl, Ye´cüc-Me´cüc meselesi ve bunlar ile ilgili daha pek çok diðer problem akâid kitaplarýna konu olmuþtur.

Zamanýmýza kadar intikâl eden ve önceki âlimlerin ele aldýklarý bu meselelerin dýþýnda bugün Ýslâm toplumunun karþý karþýya kaldýðý durumlarda yeni yeni meseleler gündeme gelmiþ ve akîdeyi ilgilendirip ilgilendirmediði tartýþýlmaða baþlanmýþtýr. Totaliter, Laik*-Sosyalist* veya Laik Demokratik* Liberalist sistemlerde yaþayan müslümanlar ister istemez bir çok konu ile karþýlaþmakta ve bu sistemlerin vücuda getirdikleri usûl ve yaþayýþ tarzlarýna karþý nasýl bir tavýr takýnacaklarýný bilememektedirler. Bundan dolayý müslümanlarýn, hâkimiyeti altýnda yaþadýklarý sistemlerle olan iliþkilerinde kaçýnýlmaz olarak karþý karþýya kaldýklarý ve bazen bir hayli zorlandýklarý bu problemlerini çözme hususunda da bazý tartýþmalar açýlmýþ ve bunlar bugün bir akîde konusu olarak iþlenip kitaplara geçmiþ bulunmaktadýr.

Ýslâm akâidinin temelini oluþturan altý iman esasý ve bunlara baðlý olarak diðer zikrettiðimiz hususlarýn hemen hemen her biri ayrý bir madde olarak ilgili yerlerde tekrar iþlendiðinden bunlarýn teferruatýna burada girmiyoruz.

Ýslâm akâidi ile ilgili olarak yazýlan en meþhur eserler arasýnda Ýmâm-ý ´zam´ýn Fýkhu´l-Ekber´*ini; Ýmâm Mâturidî´nin Kitâbu´t-Tevhîd´ini: Ömer Nesefi´nin Metnu´l-Akâid´ini, Nureddin es-Sâbûnî´nin el-Bidâye´sini, zikredebiliriz. Bunlarýn yanýnda Taftazânî´nin Þerhu´l-Akâid adlý eseriyle Þehristânî´nin, Abdulkadir el-Baðdadî´nin, Ýmâm Gazâlî´nin, Kadý Adudiddin Abdurrahman b. Ýcî´nin, Seyyid Þerif Cürcânî´nin eserleri de çok okunan kayda deðer eserlerdir.


radyobeyan