Aile By: armi Date: 03 Þubat 2010, 11:27:38
AÝLE
Neseb veya evlilikle bir araya gelmiþ, ana-baba ve çocuklardan oluþan topluluk. Büyük baba, nine, torunlar da aile tanýmý içine girdiðinden onlarda ailenin bir parçasýdýrlar.
Kadýn ve erkeðin birbirlerine karþý duyduklarý his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereðidir. (Âli Ýmrân, 3/14). Allah´u Teâlâ insana, yaratýlýþýndaki fýtrata uygun olarak bu duygularý vermiþ, yalnýz bu meyillerin tatmin yolunu da belli prensiplerle sýnýrlamýþtýr. Bu sýnýrlar, sünnete uygun evlenmelerdir. Ýslâm´a uygun olmayan evlenme ve iliþkilerle meyiller yasaklanmýþtýr.
Evlilik, eþler arasýnda maddî ve manevi tatmini saðladýðýndan sükunet ve rahatlýk unsurudur. Neslin devamý ve geliþebilmesi için evlilik müessesesine ihtiyaç vardýr. Kur´an-ý Kerîm ve sünnet´de belirlendiði þekilde olmadýkça bir aile yuvasý kurulmasýndan söz edilemeyeceði gibi, doðan çocuklarýn da meþru olacaðý düþünülemez.
Ýlk aileyi ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva kurmuþtur. O zamandan beri aile müessesesi olgunlaþmýþ ve geliþmiþtir. Bununla beraber, toplumlarýn, ekonomik durumun, iklimin etkisiyle çeþitli aile tipleri meydana gelmiþtir.
Aile ana-baba, çocuklar, biraz daha geniþ anlamýyla karý-kocanýn akrabasýndan oluþur.
Ýslam ailesinin kurulmasý için ilk þartý mümin bir erkekle mümine bir kadýn olmasý, birbirleriyle sýhriyetin Kur´an´da yasaklananlardan olmamasý gerekir. Kur´an´da, anne, baba, kýzlar, oðullar, kardeþler, teyzeler ve yeðenlerle evlenmenin haramlýðý ile süt kardeþler arasýndaki evliliðin yasak olduðu hükme baðlanmýþtýr. Yine Kur´anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek yasaktýr. Ýslâm´ýn getirdiði hükümler, iki kýz kardeþ ve hanýmýn yeðenini bir arada nikâhlamayý yasakladýðý gibi, hanýmýn vefatýndan sonra bunlarýn nikâhlanabileceðini de mümkün kýlmýþtýr. Hala ve amca çocuklarýnýn evlenmeleri ise helâl kýlýnmýþtýr. Çocuklarýn eþleri ile kayýnvalide, üvey anne ve üvey baba ile ve evli kadýnlarla evlenmek haramdýr.
"Sizlere, analarýnýz, kýzlarýnýz, kýz kardeþleriniz, halalarýnýz, teyzeleriniz kardeþlerinizin kýzlarý, kýz kardeþlerinizin kýzlarý, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeþleriniz, karýlarýnýzýn anneleri, kendileriyle gerdeðe girdiðiniz kadýnlarýnýzýn yanýnda kalan üvey kýzlarýnýz -ki onlarla gerdeðe girmemiþseniz size bu engel yoktur-, öz oðullarýnýzýn eþleri ve iki kýz kardeþ bu arada olmak suretiyle evlenmek size haram kýlýndý. Geçmiþte olanlar geçmiþtir. Doðrusu Allah baðýþlar ve merhamet eder."; "Evli kadýnlarla evlenmeniz de haram kýlýndý." (en-Nisâ, 4/23-24) buyurulmaktadýr.
Ailenin huzurlu olmasý için, aileyi oluþturan bireylerin birbirlerine karþý görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Bu görevler þöyle özetlenebilir:
a- Karý-kocanýn birbirlerine karþý görevleri: Karý-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarýný görmemeli, namus ve iffetlerini korumalýdýrlar. Böylece bütünleþerek aile saâdetini saðlamalýdýrlar. Dinimiz aile reisi olarak erkeði tanýr: "Erkekler kadýnlar üzerinde hakimdir. " (en-Nisâ, 4/34) ayeti bunu ifade eder. Çünkü erkekler kadýnlardan daha güçlü olarak yaratýlmýþlardýr. Ailesinin geçimini saðlamak erkeðin görevidir. Ýslâm buna o kadar önem verir ki, bir erkeðin Allah rýzasýný gözeterek aile fertlerine yaptýðý harcamayý sadaka kabul eder. (Riyâzu´s-Sâlihîn, I, 331)
Kocanýn hanýmýna karþý hak ve görevlerini hadisler ýþýðýnda þöyle sýralayabiliriz:
Bir kimse hanýmýna iyi davranmalý, onu kýrmamalý, kaba davranýþlardan sakýnmalýdýr. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) þöyle buyurur: "Ey ümmetim! kadýnlara hayýrla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz altýndadýr. Fazla tahakküme hakkýnýz yoktur. Ancak açýktan fuhuþ irtikâb etmiþ olsalar o zaman durum deðiþir. " (Riyâzu´sSâlihîn, I, 319)
Koca, hanýmýna haným da kocasýna ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramalýdýrlar. Meþru olmayan yollara düþmemelidirler. Ýffet ve namus konusunda titiz davranmalýdýrlar: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakýnsýnlar ve ýrzlarýný zinadan korusunlar. " (en-Nûr, 24/30) ayeti bunu ifade eder.
Erkek, hanýmýna ve çocuklarýna dinî emirleri hatýrlatmalý iyi yönde eðitmelidir. "Ailene namaz kýlmayý emret" (Tâhâ, 20/132). "Yedi yaþýndaki çocuða namaz kýlmayý öðretiniz. On yaþýna vardýklarýnda (kýlmazlarsa) cezalandýrýnýz." (Riyâzu´s-Sâlihîn, I, 339)
Koca, kendi mal varlýðý ve imkânlarýna göre hanýmýnýn nafakasýný saðlayýp her türlü ihtiyacýný gidermekle yükümlüdür. (Ebû Davud, Nikâh, 41). Bu hususta cimrilik ettiði takdirde hanýmý ilgili yöneticilere ve yargý makamlarýna baþvurup durumunu anlatabileceði gibi kocasýna danýþmadan malýndan harcama yapabilir. Koca, hanýmýna asla çirkinsin dememeli, yaptýðý iþte sürekli kusurlar aramamalý (Ýbn Mâce, Nikâh, 3), hanýmýný asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93), hanýmýný sürekli zan altýnda tutup onu gizlice takip etmeye kalkýþmamalýdýr. (Müslim, Ýmâre, 56).
Hanýmýnýn kocasýna karþý görevlerine gelince; haným, ailenin reisi olan kocasýna karþý bütün meþru ve Ýslâmi meselelerde itaat eder. Kadýn eþinin malýný ailesinin her türlü sýrrýný, namusunu, çocuklarýný korumalýdýr. Kadýn durup dururken kocasýndan boþanmayý istememelidir. Çok zor durumda kalmadan kocasýndan ayrýlmak isteyen kadýna Cennet kokusu haramdýr (Ebû Dâvud, Talâk, 18). Kadýn kocasýndan izinsiz olarak evinden dýþarý çýkmamalýdýr (Buhârî, Nikâh, 116).
Kadýnýn kocasýný memnun etmesi onun en önemli görevidir. Bu konuda Hz. Peygamber þöyle buyurur: "Herhangi bir kadýn, kocasý kendisinden razý olduðu halde ölürse Cennet´e girer." (Riyâzu´s Sâlihîn, I, 326). Yine baþka bir hadislerinde Resulullah Efendimiz: "Kadýn kocasýnýn yataðýný (mazeretsiz) terkederek gecelerse, o kadýna melekler sabaha kadar lânet ederler." (Ayný eser, 323) buyurmuþlardýr. Kadýn kocasýna olgun ve iyi davranmalý, zenginliði ve güzelliði ile övünmemeli, ev iþlerini düzenlemeli, çocuklarýna bakmalý, kocasýnýn malýný israf etmemelidir (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, V, 174).
b- Anne babanýn çocuklarýna karþý görevleri:
Anne ve babanýn ilk görevi, çocuklarýn ihtiyaçlarýný karþýlamaktýr. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) þöyle buyurur: "Bir adamýn hayýr için harcadýðý paranýn en faziletlisi, ailesine sarfettiði parayla, Allah yolunda kullanacaðý atý için verdiði ve bu de Allah rýzasý için (mücahid) arkadaþlarýna sarfettiði paradýr. " (Riyâzu´s-Sâlihîn, I, 329)
Çocuklarýn ihtiyaçlarý temin edilirken ne israfa kaçýlmalý, ne de cimrilik yapýlmalýdýr. Her iki husus da dinimizin uygun görmediði þeylerdir.
Anne-baba çocuðunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacaðý bilgilerden ona bahsetmemeli, eðitimde basitten mürekkebe (karmaþýða) gitmelidir. Evvelâ Allah´ý tanýtmalý, imaný kavratmalý, inandýrmalý, uygun yasa vardýklarýnda da ibadetleri öðretmelidirler. Ayrýca neyin iyi, nelerin kötü olduðunu anlatmalý, yeme-içme, oturup-kalkma adabýný öðretip bunlarý benimsetmelidir. Bunlar yapýlýrken anne babanýn çocuklarýna iyi örnek olmalarý gerekir. Çünkü çocuklar daima büyüklerini taklit ederler.
Anne-baba, çocuklarýna adaletle davranmalý, onlarýn kýskançlýk duygularýný kamçýlamamalý, kýz-erkek ayrýmý yapmamalýdýr.
Anne-baba çocuklarýna güzel isimler koymalý, sünnet ettirmeli, Ýslâmî bilgi ve duygularýný geliþtirmelidir.
Anne-baba çocuklarýna sevgi ve merhamet göstermelidir. Peygamber Efendimiz, bir dizine Üsâme´yi, diðer dizine de Hasan´ý oturtur, sonra: "Allah´ým bunlara rahmet ve saâdet ihsan buyur, çünkü ben bunlarýn hayýr ve mutluluðunu diliyorum" buyurmuþtur (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII, 127)
Anne-baba evlenme caðýna gelen çocuklarýný, temiz ve ahlâklý kimselerle evlendirmelidirler. Hz. Peygamber þöyle buyurmaktadýr: "Geride kendisine dua edecek hayýrlý bir çocuk býrakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hayýr yazýlýr" (Ebû Davud, Vesâyâ, 14).
c- Çocuklarýn anne ve babalarýna karþý görevleri:
Çocuklar anne ve babalarýna itaat etmeli ve iyilikte bulunmalýdýrlar: "Biz insana ana babasýna iyilik yapmasýný da tavsiye ettik." (Lokman, 31/14). Çünkü bir çocuðun yetiþip büyümesinde en büyük fedakârlýðý, anne ve baba gösterir.
Çocuklar anne ve babalarýna karþý saygý ve þefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onlarý memnun etmelidir. "Anne babaya güzellikle muamele edin, eðer onlardan biri veya ikisi senin yanýnda ihtiyarlýk hâline ulaþýrsa sakýn onlara "öf" bile deme, onlarý azarlama, ikisine de iyi ve yumuþak söz söyle" (Lokman, 31/14).
"Rabbin þunlarý kesin olarak buyurdu: Ancak O´na ibadet edin, ana-babaya ihsan ve iyilik yapýn. Birisi yahut ikisi de yanýnda ihtiyarlarsa sakýn onlara "öf" bile deme, onlara darýlma ve yüzlerine baðýrma, ikisine de ikram et ve tatlý söz söyle. ikisine de merhamet besleyerek tevazu göster ve de ki: "Rabbim ikisine de merhamet et, onlar beni küçük iken nasýl terbiye etmiþlerse sen de her ikisine merhamet et". Rabbiniz gönlünüz dekini daha iyi bilir. Ana-baba haklarýnda iyilik ederseniz Allah size maðfiret eder. Çünkü o, günaha tövbe edenleri muhakkak affedicidir" (isrâ, 17/23-25).
Abdullah b. Mes´ud diyor ki: "Peygamber (s.a.s.) Efendimize:
-Allah´ýn katýnda en sevgili amel hangisidir? diye sordum, Peygamber (s.a.s.):
-Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu.
-Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir? dedim.
-Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu.
-Sonra hangisidir? dedim.
-Allah yolunda cihaddýr, buyurdular. (Riyâzu´s-Sâlihîn, I, 347).
Çocuklar anne-babalarý hakkýnda kötü konuþmamalý, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarýna ikramda bulunmalýdýrlar: "Ey Rabbimiz kýyamet günü, beni, anne-babamý ve bütün müminleri maðfiret eyle. " (Ýbrahim, 14/41) diye dua etmelidir.
Balið olan çocuklar ana-babalarýnýn odalarýna her zaman izin alarak girmelidirler. Balið olmayan küçükler de þu üç vakitte ana-babalarýnýn veya baþkalarýnýn odalarýna izin ile girmelidirler:
Sabah namazýndan önce, yani yataktan kalkýp giyinileceði zaman; öðle uykusu sýrasýnda yatsý namazýndan sonra yatýlacaðý zaman.
Çünkü bu vakitler karý-koca arasýnda mahrem vakitlerdir. Allah´u Teâlâ, bütün müminlere bunu çocuklarýna öðretmelerini emretmiþtir (en-Nûr, 24/58).
Hz. Peygamber, "kime iyilik edeyim" diye soran bir sahâbiye þu karþýlýðý vermiþtir: "Ananýza (bunu üç defa tekrarlamýþtýr) sonra babanýza, sonra en yakýn olanlara" (Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1,2; Ebû Dâvud, Edeb, 120). Yine Peygamber Efendimiz "Anne Cennet kapýlarýnýn ortasýndadýr" (Ýbn Hanbel, V, 198); "Cennet annelerin ayaklarý altýndadýr" (Nesâî, Cihad, 6) buyurmuþtur.
Çocuklar ana-babalarýna karþý daima saygýlý olmalý, onlara karþý tatlý dilli, güler yüzlü davranmalýdýrlar. Ana-babanýn bütün söylediklerini Allah´a itaatsizlik söz konusu olmadýkça, dinlemek ve kabul etmek gerekir. Her iþte onlarýn rýzasýný almaya çalýþmalýdýr. Onlarýn hizmetlerini kendi hizmetinden önce görmelidir. Öldüklerinde de onlarý rahmetle anmak, onlar için hayýr dua etmek, hayýr yapmak, vasiyetlerini yerine getirmek gerekir.
Allah´a þirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana baba Ýslâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaçýnmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler bu onlarýn ana-baba olmalarýndan doðan haklarýný ortadan kaldýrmaz. Dolayýsýyla onlara Allah´a isyan teþkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir.
d- Kardeþlerin birbirlerine karþý görevleri:
Kardeþler birbirlerine karþý iyi davranmalý, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygý beslemeli, büyükler de küçüklere hoþgörü ile davranmalýdýrlar. Ancak bu þekilde âilede mutluluk ve huzur saðlanabilir.
Kardeþler maddî hýrs sebebiyle, aralarýndaki birlik ve beraberliði, ahengi bozmamalýdýrlar.
Kardeþlerin kabiliyetleri birbirlerini kýskançlýða sevketmemelidir. Kimi insan ilme meraklýdýr, o sahada ilerler, þan þöhret sahibi olur; kimi insan da ticarete meraklýdýr, o sahada çalýþýr, ilerler, zengin olabilir. Bunlarý olgunlukla karþýlamalý, herkesin ayný þey olamayacaðý, ayný sahada çalýþamayacaðý gerçeði unutulmamalýdýr.
Aralarýndaki -varsa tabii- fikir ayrýlýklarýný, konuþarak, birbirlerinin düþüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalýdýrlar. Sertlikler ve tartýþmalar daima kötü sonuçlar doðurur. Ailevî huzursuzluklara, tatsýzlýklara neden olur.
Ýslâm aile hukukunun özelliklerine gelince;
Evliliðin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir, "Onun (varlýk ve kudret) alâmetlerinden birisi de size kendinizden eþler yaratmasýdýr, ki siz onlarla huzur ve sükûnete kavuþursunuz. Ve aranýza sevgi ve rahmet koymuþtur." (er-Rûm, 30/21). "Onlar (kadýnlarýnýz) sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz..."(el-Bakara, 2/187). Ýslâm cinsî ihtiyacýn tatminini tabii karþýlamakla beraber evliliðin gayesinin bundan ibaret olmadýðýný söylemektedir. "Doðuran siyah kadýn, doðurmayan güzel kadýndan daha iyidir", "Evlenin, çoðalýn: Çünkü ben kýyamet gününde diðer ümmetlere karþý sizinle iftihar edeceðim" (Avnu´l Ma´bûd Þerh Ebu Dâvud, I, 173). Kocanýn karýsýyla müþterek, yüce ve insanî bir hayat sürmek arzusunun belirtisi olan mehrin sembolik bir þey olmasý da ayný gayeye matuftur.
Ailenin mutluluðu çocuklarýn asaleti ve Ýslâm toplumunun kurtuluþu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandýklarý ölçü ile yakýndan ilgilidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s.) þöyle bir ölçü koymuþtur: "Kadýn dört özelliðinden dolayý nikâhlanýr: Malý, asaleti, güzelliði ve dindarlýðý; eli toprak olasýca, durma dindarýný bul!" (Buhârî, Nikâh, 16).
Ýslâm´da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak Ýslâmî bir akittir. Nikâh*´ýn ilân edilmesi, yakýn dost ve akrabaya ziyafet verilmesi, tef vb. çalýnýp þenlik yapýlmasý güzel telâkki edilmiþ, teþvik görmüþ, böyle bir davete icabet etmemek hoþ karþýlanmamýþtýr (Buhârî, Nikâh, 66 vd.).
Evlilik gerçekleþince karý ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarýna uymakla yükümlüdürler. Bu karþýlýklý haklar aile reisliði hariç eþitlik esasýna dayanýr. Evlilik kadýnýn þahsiyetini ortadan kaldýrmaz, erkeðin hukukî ve sosyal kiþiliði eþinin haklarýný gölgelemez. Kadýn kendi aile ismini taþýyabilir, kendine ait mallar üzerinde tam ve baðýmsýz bir tasarruf yetkisini kullanabilir.
Karý-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardýr. "Ýyileriniz, ailesine karþý iyi olandýr..." (Ýbn Mâce, Nikâh, 50). Ufak tefek huysuzluk, geçimsizlik ve kusurlara sabredecek, yuvanýn yýkýlmamasý için tahammül göstereceklerdir: "...Kadýnlara normal ve iyi davranýn; onlarda hoþunuza gitmeyen bir þey olursa belki bir þey hoþunuza gitmediði halde Allah onu birçok hayýrla doldurmuþtur. " (en-Nisa, 4/19) Anlaþmazlýk büyürse hakeme baþvurulacak, hakemler de âilenin devamýný saðlayamazlarsa son çare olarak, usulüne uygun "tedricî boþanma" sistemi uygulanacaktýr .
Ýslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve þartlara baðlý olarak erkeðin ayný zamanda birden fazla kadýnla evlenmesine izin vermiþtir. Ýlk eþ, üstüne evlenilmemesi þartýný koþmuþ ise ikinci evlilik yapýlamayacaðý gibi, usulüne uygun evlenmelerde eþlerin hukuk ve þahsiyetini gözönünde bulundurmak gerekir.
Manevî ve ahlâkî iliþkiler yanýnda anne-baba ile çocuklar arasýndaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiþtir. Ehliyet, velâyet ve vesâyet hükümleri babalý veya yetim bütün çocuklarýn durumlarý ve menfaatlarý ile alâkalýdýr. Ýslâm muhtaç ana babaya çocuklarýnýn bakmasýný, erkeðin karýsýna ve muhtaç olan akrabasýna geçim saðlamasýný teminat altýna almýþtýr. Nihayet miras hükümleri de yakýndan uzaða bütün hýsýmlarýn, ölenin malý üzerindeki haklarýný tesbit etmiþtir .
Ýslâm hukuku evlilerin zinasýný þartlarý tahakkuk ettiði takdirde- ölüm cezasýna çarptýrdýðý, zinayý bu ölçüde yasakladýðý için ona götürmesi muhtemel bütün þüpheli yollarý týkamýþ, kadýnlarla erkeklerin karýþýk eðlenmelerini, yabancý bir erkekle kadýnýn baþ baþa kalmasýný, kadýnýn, yanýnda bir yakýný bulunmadan, yalnýz baþýna yolculuða çýkmasýný, kadýn ve erkeðin birbirine ýsrarla bakmalarýný yasaklamýþtýr. Ýslâm´da âile düzeninin oturduðu bu temeller, Ýslâm hukukunun aile anlayýþýný her hâliyle ortaya koymaktadýr.
Þâmil ÝA
radyobeyan