Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Ahlak By: armi Date: 02 Þubat 2010, 16:47:41
AHLÂK


Huylar, seciyeler, mizaçlar, anlamýnda bir kavram. Hulk, hulûk kelimelerinin çoðul þeklidir. Hulk veya hulûk insanýn beden ve ruh bütünlüðü ile alâkalýdýr. Ahlâk bu çerçeve içinde, "insanýn bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranýþlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasýdýr" þeklinde tanýmlanabilir.

Ýslâm ahlâký Kur´an-ý Kerîm´e dayanýr. Yani her yönüyle Cenâb-ý Allah tarafýndan vahiy yoluyla belirlenmiþ bir davranýþlar manzumesidir. Her þeyden önce Ýslâm ahlâký bir vazife ahlâký þeklinde ortaya çýkmýþtýr. Zira Kuran-ý Kerîm´deki her emir, müminler için bir görev belirlemiþtir. Ýnsanýn bir mümin olarak bu emirlere muhatap olmayý kabul etmesi, bunlarý birer görev olarak telâkkî etmesi anlamýndadýr. Kur´an-ý Kerîm´de Resulullah (s.a.s.)´a hitaben: "Sen en yüce bir ahlâk üzeresin " (el-Kalem, 68/4) buyurulmuþ ve Hz. Peygamber´in kendisi de: "Ben ahlâkî prensipleri tamamlamak üzere gönderildim." buyurmuþtur. (Ýbn Hanbel, Müsned, II, 381) Ayný þeklide Resulullah´ýn bütün hadisleri insanlarýn birbirlerine karþý daha iyi davranmalarý konusunda birer emir mahiyetinde olup, Müslümanlara görev yüklemektedir. Dolayýsýyla Ýslâm´ýn getirdiði ahlâk anlayýþý her þeyden önce bir görev ahlâkýdýr.

Ýslâm ahlâkýnýn diðer bir yönü de davranýþlardaki niyet duygusudur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), "Ameller niyetlere göredir" buyururken, Ýslâm´ýn önemli bir prensibini belirlemiþtir. (Buhârî, Ýmân, 41) Müslüman için bu niyetin arkasýndaki en büyük yönlendirici duygu, müminin her davranýþýnda "Allah rýzasýný" gözetme duygusudur. Zira mümin herhangi bir davranýþta bulunurken, asla bir dünyevî çýkar yahut bir uhrevî sevap beklemeyip gönlünde sadece Allah rýzasýný ve onun sevgisini kazanma arzusunu taþýmaktadýr.

"Yoksula, yetime ve esire onun rýzasý için yemek yedirirler ve "biz size sýrf Allah rýzasý için yediriyoruz. Sizden bir karþýlýk ve teþekkür beklemiyoruz" (derler)" (el-Ýnsan, 76/8-9).

Niyet ve Allah rýzasý duygularýnýn yaný sýra, Allah´u Teâlâ´ya karþý bir sorumluluk duygusu taþýmak Müslüman ahlâkýnýn temel prensiplerindendir. Ýslâm´a göre Müslümanýn bu sorumluluk duygusu Allah´u Teâlâ´dan korkmak, onun emirlerine saygý göstermek ve bu emirleri asla aksatmaksýzýn yerine getirmek yasakladýðý her þeyden kaçýnmak Ýslâm ahlâkýnýn temel ve ilk prensipleridir. Diðer bir temel prensip de müslümanýn diðer mahlûkâta karþý son derece merhamet, adalet ve þefkâtle davranmasý, zayýf ve muhtaç olanlarýna yardým etmesi, ana ve babaya saygýlý olmasý ve onlarýn gönüllerini kazanmaya çalýþmasý v.s. hususlarýdýr.

Bütün bunlarýn yaný sýra insanýn kendi duygularýna hakim olmasý, mütevazî, sabýrlý, edepli, hayâlý ve insaflý olmasý gibi prensipler de Müslümanýn baþkasýna karþý sorumlu olduðu hususlardýr.

Ýnsanýn, dolayýsýyla Müslüman´ýn, toplum içinde güzel ve hoþ karþýlanmayan her türlü kötü davranýþ ve alýþkanlýklarýný zamanla deðiþtirebilmesi gerekir. Bu kötü huy ve davranýþlardan kurtulmanýn tek yolu, iradesini kontrol altýnda tutup ona tam olarak sahip olmasýdýr. Bu kötü davranýþ biçimlerinden de ancak Allah´ýn bize emrettiði ibadetlere* sýmsýký sarýlmak suretiyle kurtulmak mümkündür. Ama iradesine hakim olamayan bir kimsenin bu gibi kötü huy ve alýþkanlýklardan uzaklaþmasý kolay deðildir. Ýbadetlere sýký sýkýya baðlanmak, Allah´ý daima bizi görüyor gibi hissedip onu hatýrda tutmak, sürekli olarak iyi insanlarla oturup kötülerden uzak kalmak, asî insanlarýn bulunduðu yerlere gitmemek, Allah´ýn emirlerine sarýlýp yasaklarýndan kaçýnmak suretiyle Ýslâmî anlamda bir ahlâka sahip olunabilir.

Bütün bu çizilen prensiplere göz attýðýmýzda Ýslâm ahlâkýnýn saf ve saðlam bir iyi niyete dayandýðý; Allah´ýn rýzasýna önem vermesi müntesibinden dünyevî hiçbir çýkar beklemeyip uhrevî bir fayda peþinde de olmaksýzýn sýrf Allah rýzasý ve sevgisini göz önünde bulundurmasýný talep etmesi gibi özellikleri ile her türlü þekilci ve pragmatist ahlâk anlayýþýndan uzak olduðu görülmektedir.

Ýslâm´da Emr-i Bi´l-Ma´ruf ve Nehy-i Ani´l-Münker* prensibi insanlarýn ahlâkýný daima iyiye doðru yönlendirmek içindir. Hz. Peygamber´in "Ahlâkýnýzý güzelleþtiriniz.", "Allah´ýn ve Resulü´nün ahlâký ile ahlâklanýnýz." diye tavsiyelerde bulunmasý Müslümanýn daima ahlâkýný güzelleþtirmesi gerektiðini dile getirmektedir. Bunun yaný sýra, Kur´an-ý Kerîm´in birçok yerinde Ýslâm toplumunun daha mükemmel bir ahlâkî yapýya kavuþmasý için bir hayli emir ve nehiylerin sýralandýðýný ve Müslüman için Allah´ýn razý olacaðý bir hayat tarzýnýn belirlendiðini biliyoruz. Bu gibi ahlâkî emir ve yasaklamalarýn bazýlarýný þöyle sýralayabiliriz:

"Rabbin yalnýz kendisine ibâdet etmenizi, anneye ve babaya iyilik etmenizi emretti. Ýkisinden birisi yahut her ikisi senin yanýnda ihtiyarlýk çaðýna ulaþýr, yaþlanýr, yanýnda kalýrlarsa sakýn onlara "öf" bile deme, onlarý azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara acýmadan dolayý, tevazu kanatlarýný indir (onlara karþý alçak gönüllü ol) ve "ey (her varlýðý terbiye edip yetiþtiren) Rabbim! Bunlar beni küçükken nasýl (acýyýp) yetiþtirdilerse sen de bunlara acý " de... Seninle akrabalýðý olana, yoksula ve yolcuya hakkýný ver. (Malýný gereksiz yere) saçýp savurma. Çünkü (gereksiz yere mallarýný) saçýp savuranlar Þeytan´ýn kardeþleri olmuþlardýr. Þeytan ise Rabbi´ne karþý çok nankördür. Eðer (elin dar olduðu için) Rabb´inden umduðun bir rahmeti bekleyerek onlardan yüz çevirecek (onlara bir þey vermeyecek) olursan, bari onlara yumuþak söz söyle, gönüllerini al, bolluða kavuþmalarý için Allah´a dua et. Ellerini boynuna baðlanmýþ kýlma, tamamen de açma, sonra kýnanýr, hasret içinde kalýrsýn. (Ellerin boyna baðlanmasý cimriliði temsil eder. Ellerin açýlmasý da israfi ifade eder. Yani cimrilik de israf da Ýslâm nazarýnda kötü bir alýþkanlýk olup her iki durumda da insanýn piþmanlýk duymasýna yol açar.)... Fakirlik korkusuyla çocuklarýnýzý öldürmeyiniz. Onlarý da sizi de biz besliyoruz. Onlarý öldürmek büyük günahtýr.

Zinaya yaklaþmayýnýz. Çünkü o, açýk bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur.

Allah´ýn haram kýldýðý caný haksýz yere öldürmeyiniz. Kim zulmen birini öldürürse, onun velisi (olan mirasçýsý)´na yetki vermiþizdir. (Öldürülenin hakkýný arar. Ancak o da) öldürmede aþýn gitmesin. (Katil yerine katilin akrabasýný veya katille beraber bir baþkasýný öldürmesin). Çünkü kendisine yardým edilmiþ (yetki verilmiþ) tir. Katilin akrabasý kendisine verilen bu yetkiyi kötüye kullanmasýn.

Yetimin malýna yaklaþmayýn, ancak erginlik çaðýna (yaþýna) eriþinceye kadar en güzel tarzda (onun malýný kullanýp geliþtirebilirsiniz). Ahdi de yerine getirin. Çünkü insana ahdi sorulacaktýr.

Ölçtüðünüz zaman ölçüyü tam yapýn, doðru terazi ile tartýn. Bu daha iyidir. Sonu da daha güzeldir.

Bilmediðin bir þeyin ardýna düþme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunlarýn hepsi ondan (o yaptýðýn kötü þeyden) sorumludur.

Yeryüzünde kabara kabara (böbürlenerek) yürüme. Çünkü sen yeri yýrtamazsýn. Boyca da daðlara eriþemezsin.

Bütün bunlar hepsi kötü olan ve Rabbi´nin katýnda hoþ görülmeyen þeylerdir. " (el-Ýsrâ, 17/23-38).

Ýslâm´da ahlâký iman´dan ayýrmak mümkün deðildir. Zira bütün Kur´anî emirlere boyun eðmek imanýn gereðidir. Bu emirlere uymakla da en üstün ahlâkî deðerler elde edilir. Resulullah (s.a.s.):

"Müminlerin iman* açýsýndan en mükemmel olaný, ahlâký en iyi olanýdýr." (Buhârî, Edeb, 39) buyurmuþtur. Bu duruma göre ahlâkî açýdan mükemmel bir anlayýþ ve davranýþa sahip olmayan kiþi iman açýsýndan da kemâle ermiþ olamaz. Diðer bir hadiste de þöyle buyurur:

"Ýman yetmiþ türdür. En üstünü ´Lâ ilâhe illâllah´týr en aþaðýsý da yol üzerinde insanlara eziyet verecek bir þeyi kaldýrmaktýr. Hayâ da imanýn bir bölümüdür." (Ebû Dâvud, Sünnet, 14).

"Allah´a yemin olsun ki, hiç bir kul, kendi nefsi için istediði güzelliði kardeþi için de istemedikçe tam iman etmiþ olmaz. " (Buhârî, Ýman, 7; Müslim, Ýman, 71-72).

"Haklý olduðu halde bile çekiþmeyi býrakan kimseye Cennet´in avlusunda bir köþk verileceðine, yalan söylemekten kaçýnan kimseye Cennet´in ortasýnda bir köþk takdim edileceðine, ahlâký güzel olan kimseye de Cennet´in en güzel yerinde bir köþk sunulacaðýna ben kefilim. " (Ebû Dâvud, Edeb, 7).

"Mîzana konan ameller arasýnda güzel ahlâktan daha aðýr gelecek hiç bir pey yoktur. Ýnsan güzel ahlâký sayesinde, oruç tutup namaz kýlan kimseler derecesine yükselir. (Tirmizî, Birr, 62 ).

Bu ve buna benzer hadislerde Hz. Peygamber güzel ahlâkýn üstünlüðünü dile getirmiþtir.

Ayrýca: "Müslüman, müslümanlarýn onun elinden ve dilinden emin olduklarý kimsedir." (Müslim, Ýman, 14). "Ýnsanlarýn en hayýrlýsý ömrü uzun olup amelleri de güzel olandýr. " buyurmakla iyi müslümaný tarif etmiþtir.

Sahâbilerden biri Resulullah´a þöyle sorar:

-Ýslâm´da en hayýrlý iþ nedir? Peygamber Efendimiz þöyle cevap verir: "Yemek yedirmen, tanýdýðýn ve tanýmadýðýna selâm vermendir." Ashâbýn ileri gelenlerinden Abdullah Ýbn Mes´ud da buna benzer bir soru sorunca Resulullah þöyle buyurmuþlardýr:

"Vaktinde kýlýnan namaz,* ana babaya itaat*, Allah yolunda cihad*" Ýslâm ahlâkýnýn temel prensipleri olarak sadece bunlarla amel eden ve bu prensipler çerçevesinde hareket eden bir toplum her zaman dimdik olarak ayakta durabilir.

Ýnsanlara karþý daima yumuþak davranmak, hatalarýna rastladýðýnda, bu hatalarýný son derece yumuþak bir ifadeyle ve onlarý üzmeyecek bir tarz ve uslüpla söylemek gerekir. Ýnsanlarý ikaz ederken de ayný üslûbu uygulamak müslümanýn prensibi olmalýdýr. Ýslâm´ýn insanlarýn hayatlarýnda görülen pratik ahlâký insanýn kendisine, hemcinslerine, çevresinde ve Allah´a karþý olan bütün görevlerini içine alýr. Bütün bunlara baktýðýmýzda Ýslâm ahlâký hürmet, hizmet, merhamet, edep, hayâ, nefse hâkimiyet, tevazu, adalet, ve benzeri hususlar üzerinde yükselmiþtir .

Ayrýca Ýslâm yalan, küfür, lânet okuma, alay etme, kibirlenme, koðuculuk yapma, gýybet etme, riyâ, cimrilik, kýskançlýk, vs. gibi duygu ve davranýþlarýn kesinlikle yasaklandýðýný bildirerek, müslümanýn bütün bunlardan da uzak kalmasý gerektiðini açýklamýþtýr .


radyobeyan