Ahdi atik By: armi Date: 02 Þubat 2010, 03:42:09
AHD-Ý ATÝK
Eski ahid, eski sözleþme. Ehl-i kitap yani yahudî ve Hristiyanlarca kutsal sayýlan kitaplardan bir kýsmý. Ahdi atik´in Rab Yahve (Yahova) ile Ýsrailoðullarý arasýndaki bir sözleþme olduðuna inanýlýr. Yahudi inancýna göre Rab, Hz. Ýbrahim (a.s.) ile bir sözleþme yapmýþ, ayný sözleþme daha sonraki peygamberler ile de tekrarlanmýþtýr. Bu sözleþme ile Rab Yahova Ýsrailoðullarýný kendi kavmi ilân etmiþ ve onlarý diðer insanlardan üstün kýlacaðýný, onlarý Arz-ý Mev´ud* (Vadedilmiþ Topraklar)´a götüreceðini söylemiþtir. Yahudiler de bu vaade karþýlýk Rablerine verdikleri sözü tutup onun emirlerinden çýkmayacaklardý. Ahd-i Atik´in ilk otuzdokuz bölümünün kutsallýðý konusunda görüþ birliði olup, bunlar Kitab-ý Mukaddes´in ilk kýsmýný oluþtururlar. Dokuz tanesi ise sadece Katolikler tarafýndan kutsal sayýlmaktadýr.
Ahd-i Atik üç büyük bölümden oluþmaktadýr. Bunlardan Nebiim ve Kütübim kýsýmlarý Hz. Davud´a indirilen Zebur´dur. Ahd-i Atik´in en önemli bölümü ise Tora (Tevrat) olup Hz. Musa´ya indirilen kýsýmlardýr. Bunlara Esfâr-ý Hamse (Beþ Sifr) adý verilmektedir ki bunlar: Tekvin, Huruç, Levitik, Âdât ve Tesniye´dir. Bizim Tevrat dediðimiz bunlardan ibarettir .
Tevrat kelime olarak Ýbranî´ce olup "þeriat ve hak sözler" anlamýný taþýmaktadýr. Kur´an-ý Kerim´de de Tevrat kelimesi için "Ýnsanlar için bir hidayet" olarak indirildiði (Âli Ýmrân, 3/3-4) ifade buyurulmaktadýr. Hz. Musa hayattayken okuma yazma bilenlerin azlýðý ve bu ilâhî kitabý ezberleyenlerin hemen hemen yok oluþu Tevrat´ýn elde çok az nüshasýnýn bulunmasýna sebep olmuþtu. Zamanla az olan bu nüshalar çeþitli sebeplerden dolayý korunamamýþtý. Bilhassa Babil Ýmparatoru Buhtunnasýr´ýn Kudüs´ü zapt ve tahrip ederek Ýsrailoðullarý âlimlerini öldürmesi ve þehri tahrip sýrasýnda elde mevcut olan Tevrat nüshalarýnýn yanmasý Tevrat´ýn aslýnýn kaybolmasýna yol açmýþtý. Bunun için de Ýsrailoðullarýnýn elinde ilâhî bir emirler manzumesi kalmamýþ, dini hüküm ve itikad esaslarýný düzenleyen kutsal kitap kaybolmuþtu.
Ýsrailoðullarý peygamberlerinden Hz. Süleyman (a.s.)´dan sonra gelen yirmidört yahudi hükümdarý, Hz. Musa (a.s.) ve ondan sonraki peygamberlerin getirdiði tevhîd akidesini terkederek irtidat etmiþ, hatta çoðu putperestliðe geri dönmüþtü. Bu dönemde Ýsrailoðullarý arasýnda son derece yaygýn hale gelen putperestliðin etkisiyle Mescid-i Aksa´nýn içi putlarla dolmuþtu.
Bize gelen bilgilere göre M.Ö. 622 yýlýnda Ýsrailoðullarý´ný yöneten Buþia adýnda bir hükümdar tekrar Hz. Musa´nýn getirdiði dine dönmüþtü. Bu hükümdar döneminde yaþayan Azra adýnda bir kâhin, kaybolmuþ olan Tevrat´ýn asýl nüshasýný Kudüs´te bulup çýkardýðýný ileri sürmüþ ve Ýsrailoðullarý´na kendi uydurduðu bir kitabý Tevrat diye kabul ettirmiþti. Eldeki Tora (Tevrat)´yý Azra yazmýþ ve bunun için Hz. Musa (a.s.)´ya indirilen Esfâr-ý Hamse (Beþ Sifr) dýþýnda birçok ilâve yapýlmýþtý. Zira bu ilâvelerde Hz. Musa´nýn ölümünden ve ondan sonra meydana gelen olaylardan da söz edilmektedir. Hz. Musa´nýn vefatýyla ilâhî vahiy kesildiðine göre, bu bilgilerin Azra´nýn ilâveleri olduðu gayet açýktýr. Böylece tek kiþinin bilgi ve rivayetine dayalý olan bu kitap Tevrat olarak kabul görmüþ, nüshalarý çoðaltýlarak yahudiler arasýnda yayýlmýþtý. Asýrlarca sonra ve kaybolduðu kesinlikle bilindiði halde bu yolla ortaya çýkarýlýþý, bu kitabýn sýhhati hakkýnda bize belli bir fikir ve kanaat vermektedir. Kur´an-ý Kerim´de de Tevrat´ýn tahrif edildiði hususunda þöyle buyurulmaktadýr:
"Halbuki onlardan (Hahamlýk görevi yapan) bir grup, Allah´ýn Kelâmýný dinleyip iyice anladýktan sonra bunu bile bile tahrif ediyorlar." (el- Bakara, 2/75).
Bu duruma göre bugünkü Yahudilerin elinde olan Tevrat Cenâb-ý Allah tarafýndan Hz. Musa (a.s.)´ya indirilen ve Kur´an-ý Kerim´de zikredilen kitap deðildir.
Tevrat´ýn bugün elde mevcut olan nüshalarýna gelince, üç adet olup, þunlardýr:
1- Baþta Yahudiler ve Hristiyanlardan yalnýz Protestan mezhebince kabul edilen ve Ýbrânice olan nüsha.
2- Roma ve Doðu kiliseleri tarafýndan kabul gören Yunanca nüsha.
3- Sâmirî dilinde yazýlmýþ ve yalnýz Sâmirîlerin mûteber saydýklarý nüsha.
Bu nüshalar Tevrat´ýn en mûteber nüshalarý olduðu halde aralarýnda birçok tezatlar, birbirine benzemeyen bilgiler, birbiriyle uyum saðlamayan bölümler vardýr. Meselâ Hz. Âdem (a.s.)´in yaratýlýþýndan Hz. Nuh (a.s.) tufanýna kadar geçen zaman Yunanca nüshada 2260, Sâmirî dilinde yazýlan nüshada 1307 ve Ýbrânice nüshada 1650 yýl olarak kaydedilmektedir. Azra´nýn bulduðunu söylediði nüsha bir dilden diðer dile aktarýlýrken, bir çok kýsým, fýkra ve olay çýkarýlmýþ; yer yer birçok tahrifata uðramýþtýr. Nüshalar arasýnda çok açýk bir üslûp farký göze çarpmaktadýr. Bu nüshalarda bazý peygamberler hakkýnda verilen bilgilerde peygamberlerin "Ýsmet"* sýfatý ile çeliþen hususlar bulunmaktadýr. Ayrýca birçok hurafe* ve masal özelliði taþýyan kýsýmlar vardýr. Bu bilgilerin Allah tarafýndan bir peygambere vahyedilmesinin mümkün olmadýðý gayet açýktýr. Bu nüshalara sahip çýkan gruplarýn her birinin diðer nüshalarýn uydurma olduðunu ileri sürüp yalnýz kendi nüshalarýný kabul etmeleri de ayrý bir durumdur. Fakat bütün bunlara raðmen elde bulunan bu kutsal kitapta ilahî bazý bilgileri çaðrýþtýracak özellikler vardýr.
radyobeyan