Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Afv By: armi Date: 02 Þubat 2010, 03:31:23
AFV


Suç, kusur, kabahat, hata ve günahý baðýþlamak, yapýlan suçtan dolayý cezalandýrmamak, suç iþleyeni kýnamamak. Suçlu veya maznun hakkýndaki infazdan, hukukî uygulamadan vazgeçilmesi anlamýnda bir Ýslâm hukuku ýstýlahý.

Affetmek, Cenâb-ý Allah´ýn sýfatlarýndan biridir. Allah´u Teâlâ kendisine ortak koþma (þirk) suçu dýþýnda kalan diðer suç ve günahlarý hesap gününde affedebilir. Bu da Cenâb-ý Hakk´ýn kullarýna merhametini ve büyüklüðünü göstermektedir. Günahlarýndan tevbe eden kullarý affetmesi ise daha büyük bir ihtimaldir.

"Ey iman edenler, içten gelerek yapýlan bir tevbe ile Allah´a tevbe ediniz. Umulur ki, Rabbiniz günah ve kötülüklerinizi örter..." (Tahrîm, 66/8) Cenâb-ý Allah bu ayet ile tevbeden sonra affetme ihtimalini göstermiþtir. Tevbe ile birlikte günahkâr bir kulun yapmasý gereken husus Rabb´inden af dilemesidir.

Cenâb-ý Allah´ýn günahkâr kullarýný affettiði gibi, müminler de birbirlerini affetmesini bilmelidirler. Diðer insanlara karþý kin ve nefret duygusu beslemek mümin kiþinin benimseyeceði bir davranýþ deðildir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) Mekke´de kendisine eziyet edenleri, Bedir, Uhud ve Hendek gazvelerinde kendisine karþý savaþýp Ýslâm´ý yok etmek isteyenleri bile sonradan Ýslâm´a girince affetmiþtir.

Cenâb-ý Hakk: "Güzel söz söylemek ve affetmek, peþinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayýrlýdýr. Allah Gani´dir, (Hiçbir þeye muhtaç deðildir) Halim´dir (Yarattýklarýna karsý yumuþak davranandýr)" (el-Bakara, 2/263) diye buyurup, affetmenin faziletinden bahsetmektedir. Ayrýca þöyle buyurur:

"(Ey rasulüm) sen af yolunu tut, iyiliði emret ve cahillere aldýrýþ etme. " (el-A´raf, 7/199) Ayrýca Kur´an-ý Kerim´de "af" tabiri fazlalýk anlamýnda kullanýlmýþtýr: "Sana (hayýr yolunda) neyi infak (ve tasadduk) edeceklerini sorarlar. De ki: "Affý (yani ihtiyacýnýzýn dýþýnda kalanlarý) veriniz." (el-Bakara, 2/219)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de bu konuda þöyle buyurmuþlardýr:

"Elinizden geldiði kadar müslümanlarýn cezalarýný kaldýrmaya çalýþýnýz. Onun için bir çýkýþ yolu varsa serbest býrakýnýz. Devlet baþkanýnýn afta hata etmesi cezalandýrmada hata etmesinden daha iyidir. " (Ahmed b. Hanbel, V 160)

Ýslâm´ýn geldiði dönemde Cahiliye devri insanlarý herhangi bir suç iþleyen kimseyi kesinlikle cezalandýrma eðiliminde idiler. Af ancak üst düzeydeki kabile þeyhleri ve akrabalarý için uygulanýrdý. Bunun dýþýnda kalanlar mutlaka cezaya uðratýlmakta idiler. Kur´an-ý Kerîm´in þahsi maðduriyetlerde suçluyu affetmeyi tavsiye ettiði (Ali Ýmrân, 3/124; Mâide, 5/13) görülmektedir.

Ancak günah ve suç iþleyenlerin suçlarý sabit olduðunda ve bunun affedilmesi halinde toplumda kötü örnek olacaksa Ýslâm devletinin yöneticileri bunu affedemezler. Ancak kýsas ve ta´zirlerde cezalarýn affý genel bir prensip olarak uygulana gelmiþtir. Fakat had*lerin tatbikinde affetmek pek câiz görülmemiþtir. Kýsas ve ta´zirlerde af durumu daha çok maðdur ile suçlu arasýnda olan bir olay kabul edilmiþtir. Maðdur isterse affeder. Bu durumda haksýzlýða uðrayan taraf suçluyu affettiðinde onu mükâfatlandýrmak Allah´a aittir. (eþ-Þûra, 42/40) Bu affý yapan mümin maðdur olmasýna raðmen böyle bir affi yapmasýnýn takvâ*ya daha yakýn olduðunu Cenâb-ý Hakk´ýn þu mesajlarýndan bilmektedir:

"Onu baðýþlamanýz takvâya daha yakýndýr. " (el-Bakara, 3/237) Böylece affetmek Ýslâm kardeþliðinin bir gereði olduðu gibi müslümanlar arasýnda da minnet duygusunun geliþmesine ve müminlerin birbirlerine þükran duygularýyla yaklaþmalarýna zemin hazýrlayacaktýr. Nitekim insaný cezalandýrmaya yetkili ve hak sahibi olmasýna raðmen af yolunu tercih eden kiþi daima toplum tarafýndan takdirle karþýlanmýþtýr. Bu da Ýslâm ahlâkýnýn bir tezahürüdür. Suçluyu affetmek asla adâletsizlik deðildir. Zira Cenâb-ý Hakk küfür ve þirkin dýþýnda kalan her hata ve günahý dilediði takdirde affedebileceðini ifade buyurmaktadýr:

"Allah kendisine ortak koþulmasýný maðfiret etmez. Ancak ondan baþkasýný dilediði kimseler için maðfiret eder." (en-Nisa, 4/48)

Buna karþýlýk Allah´a karþý isyan ve Ýslâmî emirlerin çiðnenmesinde uygulanacak hadlerin kadý tarafýndan kesin olarak karara baðlanmasýyla devletin affetme yetkisi ortadan kalkar. Ancak delillerin ve suç unsurlarýnýn tesbitinde eksiklik söz konusu olursa devletin cezayý düþürmesi mümkündür. Maðdurun olmadýðý ve bir maðdur tarafýndan açýlmamýþ davalarda ve hadlerin uygulanmasýnda af kesinlikle mümkün deðildir. Hýrsýzlýk ve zina iftirasý gibi durumlarda maðdur doðrudan doðruya kendisi af yetkisini kullanarak suçluyu affedebilir. Dava açýlmadan önce böyle bir af söz konusu olursa ceza düþer. Böyle durumlarda gerçekleþen af suçun iþlenmiþ olmasý halinde sadece dünyevî cezasý affedilmiþ olur. Ahirette ise hesabý Allah´a aittir. Hýrsýzlýk gibi suçlarda mahkeme bir hüküm vermiþ ise maðdur affetse bile infâzýn durdurulmasý söz konusu deðildir. Böyle durumlarda ceza uygulanýr.

Ýslâm´da kul hakkýnýn daha çok olduðu kýsaslarda cezanýn düþmesinin prensip olarak kabul edilmesi davada kul hakkýnýn aðýr bastýðý zaman mümkündür .

"...Öldüren, ölünün velisi tarafýndan affedilirse, örfe uymak ve diyeti güzellikle ona ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden size bir kolaylýk ve rahmettir..." (el-Bakara, 2/178)

"Cana can, göze göz, buruna burun, kulaða kulak, diþe diþ ile kýsas yapýlýr. Yaralarda da kýsas vardýr. Fakat kim hakkýndan vazgeçerse, bu onun günahlarýnýn affýna bir sebeptir. Kim Allah´ýn indirdiði hükümlerle hükmetmezse iþte onlar zalimlerin ta kendileridir. " (el-Mâide, 5/45) ayetleri maðdurun affetme imkâný ve yetkisinin olduðunu göstermektedir. Bu gibi durumlarda af kul hakký olduðu için suçluyu maðdur veya velisinin affetmesine ve kýsasýn uygulanmamasýna raðmen devlet suçluyu ta´zir etme hakkýna sahiptir. Ancak maðdurun ölmesi halinde onun veli ve yakýn akrabalarý bu kýsasta yetkilerini kullanma hakkýna sahiptirler. Maðdurun velisi veya varisleri suçluyu affedebilirler. Ancak böyle bir affýn yapýlabilmesi için akýl ve bülûð þart koþulmuþtur. Yani affedecek kimsenin âkil ve balið olmasý gerekir. Bazen diyet* veya mal karþýlýðýnda suçlu affedilebilir. Bu da aslýnda af olmaktan çok sulh* kapsamýna girer.

Kamu hakkýnýn söz konusu olduðu ve kamuya karþý iþlenmiþ bulunan suçlarda devlet affetme yetkisine sahiptir. Kul hakkýnýn çiðnendiði durumlarda ise affetme yetkisi öncelikle maðdurundur. Her iki durumda yani hem kamu hakkýnýn hem kul hakkýnýn birlikte ihlâl edildiði bir suçun iþlenmesi halinde ise, bir tarafýn affetmesiyle diðer tarafýn hakký düþmez. Affetmeyen taraf cezanýn uygulanmasýný isteyebilir.


radyobeyan