Dört Mezheb Fýkhý
Pages: 1
Sehiv Secdesinin Sebepleri By: ezelinur Date: 29 Ocak 2010, 20:10:41

Sehiv secdesi yapýlmasýný gerektiren sebepler, mezheblere göre deðiþik olup aþaðýda detaylý bir þekilde anlatýlmýþtýr.

Hanefiler dediler ki: Sehiv secdesi bazý sebeplerden ötürü gerekir:

Birinci Sebep: Bir kimsenin, kýldýðý namazda bir veya daha fazla rek’at arttýrma veya eksiltmesidir. Namazda fazladan bir rek’at kýldýðýna kesin­likle kanaat getiren kiþi, meselâ öðle namazýnýn dört rek’atlik farzýný kýlýp da beþinci rek’ate kalkan kiþi, bu rek’atin rükûundan kalktýktan sonra namazý fazlalaþtýrdýðýný anlarsa, oturmaksýzýn selâm vererek namazý kese­bileceði gibi, oturup selâm vererek de kesebilir. Ama en iyisi oturup on­dan sonra selâm vermesidir. Her halükârda sehiv secdesi yapmasý gerekir. Yine bunun gibi namazýný bir rek’at eksik kýldýðýna kesinlikle kanaat geti­ren kiþi, meselâ öðle namazýnýn üç rek’atini kýldýktan sonra oturur, teþehhüddeyken hatýrlarsa, ayaða kalkarak dördüncü rek’ati kýlar. Sonra da teþehhüdde bulunup salât getirir... Arkasýndan da önce anlatýlan þekliyle sehiv secdesi yapar. Namaz kýlan kiþi, namazda kaç rek’at kýlmýþ olduðu hususunda þüpheye düþerse, bununla ilgili iki durum söz konusu olur:

1. Bu þüphe, kiþinin her zaman karþýlaþmadýðý, yeni görülmekte olan bir þüphe olabilir.

2. Veyahut da bu þüphe, kiþinin her zaman karþýlaþtýðý ve alýþýk olduðu bir þüphe olabilir.

Bu þüphe birinci þýktaki þüphe türünden ise, namaz kýlmakta olan kiþi derhal namazýný keserek yeniden namaza baþlamalýdýr. Sadece niyet ederek deðil, ayný zamanda namaza zýt bir fiil iþleyerek namazýný kesmelidir. Bilindiði gibi namazý selâm lafzýyla kesmek vâcibtir. Bu durumdaki þahýs, oturup selâm vermelidir. Ayaktayken selâm verdiði takdirde sahîh olur. Ama önce de belirtildiði gibi evlâ olan hükme ters düþmüþ olur.

Bu þüphe ikinci þýktaki þüphe türündense, namaz kýlmakta olan kiþi, namazý kesmeyip kendi kuvvetli zannýna göre hareket ederek namaza de­vam eder. Diyelim ki; öðle namazým kýlmakta olan bir kiþi, üçüncü rek’atteyken, üçüncü rek’atte mi, yoksa dördüncü rek’atte mi olduðu husu­sunda þüpheye düþerse, kendi zannýna göre hareket eder, etmelidir. Dör­düncü rek’atte olduðunu zannederse, bu rek’ati tamamladýðýnda oturup “tahiyyat” okumasý, Peygamber Efendimize salât getirip sonra da selâm vermesi ve önce belirtilen þekliyle sehiv secdesi yapmasý gerekir.

Üçüncü rek’atte olduðunu zannederse, bundan sonra dördüncü rek’­ati kýlýp teþehhüdde bulunmalý, salât okumalý ve selâmdan sonra bilinen þekliyle sehiv secdesi yapmalýdýr. Kýyâs bu yöndedir.

Bu anlattýklarýmýz, bireysel olarak kýlýnan namazlar için söz konusudur. Ama namaz kýldýrmakta olan bir imam, namazdayken þüpheye dü­þer, cemaati de namazý arttýrdýðý veya eksilttiðine iliþkin ikrarda bulunur­sa, cemaatin sözüne uyarak namazý iade etmesi gerekir. Ama cemaatle ihtilâfa düþerse, onlar üç rek’at kýldýrdýðýnda kendi aralarýnda ittifak ederler de kendisi dört rek’at kýldýrdýðýna yakînen inanýrsa kendi kanaatine göre hareket eder ve namazý iade etmez. Namaz kýlanlardan bir veya daha fazla kiþi, imamýn tarafýna geçerlerse imamýn sözüne itibâr edilir. Ýmam þüpheye düþer ve cemaatin bir kýsmý namazýn tam kýlýndýðý, bir kýsmý da eksik kýlýndýðýna yakînen inanýrlarsa namazý sadece þüphe edenlerin iade etmeleri gerekir. Ýmama uyanlardan biri, namazýn eksik kýlýndýðýna yakînen inanýr, imam ve cemaatin diðer kýsmý þüpheye düþerlerse, bu du­rumda eðer vakit içindelerse ihtiyat gereði namazý iade etmeleri daha uy­gun olur. Aksi takdirde iade etmezler. Cemaat içinde olmasa bile âdil bir kiþinin namazdan sonra, imamýn sözgelimi öðle namazýný üç rek’at olarak kýldýrdýðýný haber verirse ve imam da bunun doðru sözlü veya ya­lancý biri olduðunda tereddüde düþerse, ihtiyat gereði olarak namazý iade etmesi uygun olur. Üç rek’at kýldýðýný iki adil kiþi haber verirse, onlarýn sözlerine göre hareket edilir. Artýk imamýn sözü muteber olmaz. Ama haber veren kiþi, âdil biri deðilse haberine itibar edilmez. Ýmam, niyet veya iftitah tekbirinde þüpheye düþerse veya namazdayken abdestinin bo­zulduðu, ya da kendisine necaset bulaþtýðý hususunda þüpheye düþerse, bu þüphe de kendisinde ilk defa vukû buluyorsa namazýný kesmesi, þüphe­sini de saðlama baðlayýp namazýný iade etmesi gerekir. Ama bu þüphe, her zaman alýþýk olduðu bir þüphe ise, aldýrmayýp namaza devam eder. Namazýn tamamlanmasýndan sonra baþ gösteren þüphenin namaza bir za­rarý olmaz.

Ýkinci Sebep: Sehiv secdesinin ikinci sebepi, farz olan son ka’dede sehiv yaparak ayaða kalkmaktýr. Bu durumdaki bir þahýs, geri dönüp teþehhüd miktarýnca oturmalý, sonra selâm verip sehiv secdesi yapmalýdýr. Secde yapmasý, farz olan son ka’deyi zamanýndan sonraya býrakmýþ ol­masý nedeniyledir. Bu kiþi geri dönmeyip beþinci rek’ati kýlmaya devam eder ve bu rek’atin secdesini yaparsa, baþýný secdeden kaldýrmakla nama­zý nafileye dönüþür ve buna altýncý bir rek’at daha ilâve eder. Eðer bu durum ikindi namazýnda meydana gelirse, sahih olan kavle göre bu du­rumda sehiv secdesi yapmaz. Çünkü namazýn nafileye dönüþmesi, sehiv secdesi gereðini ortadan kaldýrýr. Ama namazý aslen nafile olmuþ olsaydý durum farklý olur ve sehiv secdesi yapmasý gerekirdi. Her halükârda nafi­leye dönüþen farzý iade etmek zorunludur.

Üçüncü Sebep: Farz namazlarýn birinci ka’desinde sehiv yaparak oturmayýp üçüncü rek’ate kalkmaya kasteden kiþi, ayaða kalkmadan hatýrla­yýp oturursa namazý sahîh olur. Sehiv secdesi gerekmez. Ama ayaða kalk­týktan sonra ka’dede oturmadýðýný hatýrlarsa teþehhüde geri dönmez. Geri döndüðü takdirde bazýlarý namazýnýn batýl olacaðýný, zîrâ birinci ka’denin farz olmadýðýný, farz olan hususun kýyam olduðunu; farz olan kýyamý býrakýp farz olmayan birinci ka’deye geri dönmenin namazý batýl kýlacaðý­ný söylemiþlerdir. Gerçek olan þu ki; bu uygulama namazý bozmaz. Zîrâ bu durumda namaz kýlan kimse, farz olan kýyamý terk etmemiþ, sadece geciktirmiþtir. Bunu þöylece örneklendirebiliriz: Zamm-ý sûre okumayý unu­tup rükûa varan kiþi, hatýrladýðý takdirde rükûu iptal ederek kýyam hâline geri döner, sûreyi de okursa namazý sahîh olur. Bir rüknü veya farzý, zamanýndan sonraya býraktýðý gerekçesiyle de sehiv secdesi gerekir.

Bu anlatýlanlar, kiþinin yalnýz baþýna namaz kýlmasý veya imam ola­rak baþkasýna namaz kýldýrmasýyla ilgiliydi. Ýmama tâbi olarak kýlmakta olan kiþi, imamýyla birlikte birinci ka’dede oturmayýp ayaða kalktýktan sonra, imam geri dönüp oturursa kendisi de imama tâbi bulunmasý nede­niyle geri dönmek mecburiyetinde olur. Ýmama baðlý olduðu için bu otu­ruþ kendisine farz olur.

Dördüncü Sebep: Bir rüknü diðer bir rükünden bir vâcibten önceye almak. Bir rüknü diðer bir rükünden önceye almanýn misâli, iftitah tekbi­rini aldýktan ve “Sübhâneke”yi okuduktan sonra unutarak rükûa var­maktýr. Bu durumdaki bir kiþi, rükû rüknünü kýraat rüknünden önceye almýþ olmaktadýr. Dolayýsýyla da sehiv yaptýðýný hatýrladýðýnda kýyam hâ­line geri dönerek kýraat rüknünü edâ etmeli, sonra ikinci kez rükûa var­malý ve namazý tamamladýktan sonra bilinen þekliyle sehiv secdesi yapma­lýdýr. Kýraatte bulunmadýðýný rükûdayken hatýrlamazsa, bu rek’at laðvolur. Selâm vermeden önce bunun yerine bir rek’at kýlýp selâm vermeli ve sonra da sehiv secdesi yapmalýdýr.

Bir rüknü bir vâcibten önceye almanýn misâli ise, rükûu zamm-ý sû­reden önceye almaktýr. Bu hatâyý rükû esnasýnda hatýrladýðý takdirde, rükûdan kalkýp sûreyi okumalý, sonra da ikinci kez rükûa varmalýdýr. Rü­kûdayken hatýrlamadýðý takdirde, selâmdan sonra sehiv secdesi yapmasý gerekir.

Beþinci Sebep: Sehiv secdesinin sebeplerinden biri de þu sayýlacak vâciblerden birini terk etmektir. Bu vâcibler on bir tanedir.

1. Fâtiha’yý okumak: Namaz kýlan kiþi, Fâtiha’nýn tümünü veya yarýdan çoðunu farz namazlarýn ilk iki rek’atinden birinde okumazsa sehiv secdesi yapmasý vâcib olur. Ama yarýdan çoðunu okur da azýný oku­mazsa sehiv secdesi gerekmez. Çünkü yandan çoðunu okumak, tamamýný okumak gibidir. Bu hususta imamla münferid arasýnda bir fark yoktur. Ayný þekilde vitir veya nafile namazlarýnýn herhangi bir rek’atinde de Fâtiha’nýn tamamýný veya yandan çoðunu terk eden kiþinin, sehiv secdesi yapmasý vâcib olur.

2. Fatiha’dan sonra zamm-ý sûre veya üç kýsa, ya da bir uzun âyet okumak: Fatiha’dan sonra bir þey okumayan, ya da kýsa bir âyet okuyan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekir. Çoðun hükmü tamamýn hük­mü sayýldýðýndan ötürü, Fatiha’dan sonra iki kýsa âyet okuyan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekmez. Fatiha veya zamm-ý sûre okumayý unu­tup rükûa varan ve sonra da okumadýðýný hatýrlayan kiþi, kýyam hâline geri dönüp gerekli kýraati edâ eder. Unutmuþ olduðu eðer Fatiha ise, onu okur, sonra da zamm-ý sûreyi yeniden okur. Rükûu da iade edip namazýn sonunda sehiv secdesi yapar. Unutmuþ olduðu, vitrin Kunut’u ise ve bu­nu rükûdayken hatýrlarsa, artýk Kunut’u okumak için kýyam hâline dön­mek gerekmez. Ama sehiv secdesi yapmak vâcib olur. Geri dönüp Kunut’u okuduðu takdirde rükûu geçerliliðini korur. Ama yine sehiv secdesi yapmasý gerekir. Fâtiha’yý unutarak iki kez okuyan kiþi, zamm-ý sûreyi geciktirmesi nedeniyle sehiv secdesi yapmalýdýr. Kýraat tertibinde nükse­den, yani birinci rek’âtte Duhâ sûresini, ikinci rekatte ise A’lâ sûresini okumakla sehiv secdesi yapmak gerekmez. Çünkü sûreler arasýndaki ter­tibe riâyet etmek, namazýn vâciblerinden deðil, Kur’an düzeninin ve terti­binin vâciblerindendir. Ayný þekilde zamm-ý sûreyi okuduktan sonra su­sup rükûa biraz gecikmeyle giden kiþinin sehiv secdesi yapmasý vâcib ol­maz. Bu hal, imam olarak namaz kýldýran þâfiîlerde çok görülür.

3. Kýraati farzlarýn ilk iki rek’atîerinde tesbit etmek: Kýraati son iki rek’ate aktaran veya sadece ikinci ve üçüncü rek’atlerde kýraatte bulu­nan kiþinin vitir ve nafile namazlarýnýn tersine sehiv secdesi yapmasý vâ­cib olur.

4. Ayný rek’atte mükerrer olarak yapýlan fiiller arasýnda tertibe riâyet etmek: Buna örnek de, bir rek’atteki iki secdedir. Namaz kýlan kiþi secdelerden birini unutarak müteâkib rek’ate kalkar ve bu rek’ati kýlýp da iki secdesini yaptýktan sonra önceki rek’atte unutmuþ olduðu sec­deyi bunlara eklerse namazý sahîh olur. Bu tertib vacibini terk etmiþ oldu­ðundan dolayý sehiv secdesi yapmasý gerekir. Terk ettiði secdeyi ikmâl eder­ken daha öncesini iade etmesi gerekmez. Ama mükerrer olmayan fiiller arasýndaki tertibe riâyet etmemeye gelince, bunu þöyle bir örnek vererek açýklayabiliriz: Bir kiþi iftitah tekbirini aldýktan sonra rükûa varýr, rükûdan kalktýktan sonra Fatiha ve zamm-ý sûreyi okursa, önceden yapmýþ olduðu rükûu laðvolur. Kýraati tamamlayýnca yeniden rükûa varmasý ve namazýn sonunda da sehiv secdesi yapmasý gerekir.

5. Rükû ve secdede itmi’nân: Unutarak itmi’nâný terk eden kiþinin, sahîh görüþe göre sehiv secdesi yapmasý gerekir.

6. Vâcib olan ka’de: Bu ister farzda, isterse nafilede olsun, son ka’de dýþýndaki ka’dedir. Meselâ ilk ka’dede oturmayýp unutarak tam bir kýyamla müteâkib rek’ate kalkan kiþi, namazýný kýlmaya devam edip ta­mamlar. Sonra da sehiv secdesi yapar. Zîrâ bu kiþi, vâcib olan oturuþu terk etmiþtir.

7. Tahiyyâtü’yü okumak: Ýlk ka’dede olsun, son ka’dede olsun unutarak Tahiyyâtü’yü okumayan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekir.

8. Vitir’de Kunut okumak: Bunu okumadan rükûa varan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekir.

9. Kunut tekbiri: Kunut’a baþlarken tekbir almayan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekir.

10. Bayram namazýnýn ikinci rek’atindeki rükû tekbiri: Birinci rek’atin tersine ikinci rek’atteki rükû tekbiri vâcibtir. Terkedilmesi hâlinde sehiv secdesi yapmak gerekir.

11. Vâcib oluþuna göre imamýn, kýraati sesli veya sessiz yapmasý: Sesli okunmasý gereken yerde sessiz, sessiz okunmasý gereken yerde sesli okursa sehiv secdesi yapmasý gerekir. Tabiî bu, duâ ve sena dýþýndaki kýraat için sözkonusudur. Bunlarýn sesli okunmasý hâlinde sehiv secdesi gerekmez. Bütün bu anlatýlan durumlarýn farz veya nafile bir namazda vuku bulmasý, hüküm bakýmýndan deðiþiklik getirmez.

Mâlikîler: sehiv secdesinin üç sebepten ötürü gerektiðini söyle­miþlerdir:

Birinci Sebep: Namazýn sünnetlerinden birini terk etmek! Bunun açýk­lamasý þöyledir:

Namaz içindeki müekked sünnetlerden birini yapmamak. Meselâ zamm-ý sûreyi unutarak yerinde okumayan kiþinin, bu sûreyi terk etmiþ olduðu muhakkak veya þüpheli de olsa namaz için bir noksanlýk sayýlýr. Bu durumda selâm vermeden önce sehiv secdesi yapmak gerekir. Yine bunun gibi, yaptýðý hatanýn bir eksiklik mi, yoksa bir fazlalýk mý olduðu hususunda þüpheye düþen kiþinin hatâsýna eksiklik gözüyle bakýlýr. Bu eksiklik de selâmdan önce yapýlacak sehiv secdesiyle ikmâl edilmiþ olur. Bilindiði gibi bu mezhebe göre, namazdaki eksikliklerin sehiv secdesiyle ikmâl edileceði kural hâline gelmiþtir.

Terkinden dolayý sehiv secdesi yapýlan sünnetle ilgili olarak üç þart gereklidir:

a. Bu sünnet, önce de söylendiði gibi müekked bir sünnet olmalý­dýr. Rükû veya secde tekbirlerinden biri gibi gayr-ý müekked bir sünneti veya sabah namazýndaki Kunut gibi bir mendubu sehven terk eden kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekmez. Gayr-ý müekked bir sünnetin terkinden ötürü, selâmdan önce sehiv secdesi yapan kiþinin, namazdan olmayan bir þeyi namaza eklemesi nedeniyle namazý batýl olur. Bu durumdaki kimse­nin, selâmdan sonra secde etmesi hâlinde, namazdan olmayan bir þeyi namaz dýþýnda fazladan yapmýþ olmasý dolayýsýyla namazý batýl olmaz.

b. Bu sünnet, namaz içindeki bir sünnet olmalýdýr. Namaz kýlan kimsenin, önünden geçenlerin kendisinin namazýna zarar vermemeleri için önüne sütre koymasý gibi namaz dýþýndaki bir sünneti unutarak terk etmesi sehiv secdesi yapmasýný gerektirmez.

c. Bu sünneti terk eden kiþi, unutarak terk etmiþ olmalýdýr. Müek­ked bir sünneti kasýtlý olarak terk eden kiþinin namazýnýn sahîh veya batýl olacaðý hususunda ihtilâf vukû bulmuþtur. Namaz içindeki gayr-ý müek­ked sünnetlerden iki tanesini terk etmek, hüküm ve þartlar bakýmýndan müekked bir sünneti terk etmek gibi olur. Gayr-ý müekked sünnetlerden iki tanesini sehven terk eden kiþinin, sehiv secdesi yapmasý gerekir. Kasten terk eden kiþinin namazýnýn batýl olup olmayacaðý hususunda ise ihtilâf vukû bulmuþtur. Ýkiden fazla sünneti kasýtlý olarak terk eden kiþinin nama­zý kuvvetli görüþe göre batýl olur. Allah’tan baðýþlanma dileyip namazý iade etmesi gerekir.

Özetleyecek olursak deriz ki: Müekked bir sünneti veya hafîf iki sün­neti unutarak terk etmek, sehiv secdesiyle telâfi edilebilir. Hafif bir sünne­ti veya mendubu -buna fazîlet de denir- terk etmekten ötürü sehiv secdesi gerekmez. Bu nedenle selâmdan önce sehiv secdesi yapan kiþinin namazý batýl olur. Selâmdan sonra secde edenin namazý ise batýl olmaz. Farzlar­dan birini terk eden kiþinin eksikliði, secdeyle telâfi edilmez. Bu eksiklik son rek’atte de olsa, bunu edâ etmek mecburiyetindedir. Terk edilen bu rükün, son rek’atte ise ve namazýnýn tam olduðuna inanýp da selâm ver­mesinden önce hatýrlarsa, bu eksik rüknü hemen yerine getirir. Namazý­nýn tamam olduðuna inanýp da selâm verirse, eksik rek’ati laðvedip ek­sikliði gidermek için bir rek’at kýlarsa namazý sahîh olur. Laðvettiðinin yerine namaza bir rek’at eklediði için sehiv secdesi yapmasý gerekir. Tabiî bunu, selâmdan sonra yapacak kadar müsait zaman varsa yapar. Aksi takdirde namazý batýl olur. Terk edilen rükün son rek’atte deðil de diðer rek’atlerden birinde olursa, müteâkib rek’atin rükûunu akdetmeden önce bu eksik rüknü ikmâl eder. Rükûu akdetmek de, baþý mutmain ve mute­dil olarak rükûdan kaldýrmakla olur. Ancak terk edilen rükün, bir rükû ise, müteâkib rek’atin rükûu, baþý kaldýrmaksýzýn da olsa sadece o rükûa eðilmekle tahakkuk eder. Meselâ ikinci rek’atin secdesini sehven terk eden kiþi, üçüncü rek’ate kalkarsa, hatýrladýðý takdirde müteâkib rek’atin rükûundan baþýný mutmain ve mutedil olarak kaldýrmadan önceki rek’atin eksik býraktýðý secdesini ikmâl eder. Þayet hatýrlamaz da rükûdan kalkar­sa namazýna devam eder. Üçüncü rek’ati ikinci rek’at olarak sayar ve sonunda da ka’deye oturur. Bundan sonra iki rek’at daha kýlýp selâm verir. Ve ikinci rek’at olarak saydýðý üçüncü rek’atte sadece Fâtiha’yý oku­duðu, zamm-ý sûreyi okumadýðý; ayrýca fazladan bir rek’at kýldýðý gerek­çesiyle de sehiv secdesi yapmasý gerekir.

Noksanlýðý ikmâl etmenin keyfiyeti þöyledir:

Rükûu terk etmiþ olan kiþinin kýyam hâline geri dönerek Kur’an-ý Kerîm’in Fatiha dýþýndaki herhangi bir yerinden bir miktar okumasý ve bun­dan sonra rükû etmesi mendubtur. Ki, rükûu kýraatten sonra olmuþ ol­sun. Rükûdan kalkmayý terk eden kiþi, rükû haddine varýncaya kadar kam­bur hâle döner. Sonra da niyet ederek rükûdan kalkar.

Bir secdeyi terk eden kiþi, secdeyi oturuþtan sonra yapmýþ olmak için, oturur. Ýki secdeyi terk eden kiþi, kýyamdan secdeye doðru inip iki secdeyi ikmâl eder. Fâtihâ’yý terk etmiþ olma durumu, bu anlatýlan hükümlerden istisna edilmiþtir. Fâtihâ’yý sehven terk eden kiþi, rükûa varýncaya kadar hatýrlamadýðý takdirde, meþhur kavle göre namazýna devam eder. Selâm­dan önce de sehiv secdesi yapar. Namazýn bir rek’atinde de olsa okuduk­tan sonra Fâtihâ’yý geri kalan rek’atlerin birinde veya daha fazlasýnda terk etme arasýnda herhangi bir fark yoktur. Þu yüzden ki: Bu mezhebin mûtemed görüþüne göre, Fâtiha’nýn, namazýn bütün rek’atlerinde okun­masý gerekli ise de bunu bir rek’atte okuyup diðerlerinde unutarak terk e­den kiþinin namazý sahîh olur. Fâtiha’nýn bir rek’atte vâcib olduðu görü­þüne uyarak bu eksiklik, sehiv secdesiyle telâfi edilir. Bu durumdaki bir kiþinin, namazýný vakit içinde veya dýþýnda iade etmesi ihtiyat gereðidir. Fâtihâ’yý okumamýþ olmaktan ötürü sehiv secdesini kasýtlý olarak terk eden kiþinin namazý batýl olur. Unutarak yapmayan kiþi, eðer aradan örfe göre uzun bir zaman geçmemiþse, sehiv secdesini yine de yapmalýdýr. Ak­si takdirde namazý batýl olur. Kasýtlý olarak veya unutarak Fâtihâ’yý terk eden kiþi, rükûdan önce hatýrlar da okumazsa, Fatiha her rek’atte vâcib olduðu için namazý batýl olur ki, bu da meþhur bir görüþtür.

Ýkinci Sebep: Namaz fiilleri cinsinden olmayan bir fiili fazladan yap­mak! Unutarak hafifçe bir þey yemek veya azýcýk konuþmak gibi! Rükû ve secde gibi namaz rükünlerinden birini fazladan yapmak veya bir ya da iki rek’at gibi, namazýn bir kýsmýný fazladan yapmak da böyle olup sehiv secdesini gerekli kýlar. Yapýlan fazlalýk namazýn kýraatinden ise ve bu kýraat de farz deðilse, yine sehiv secdesini gerektirir. Meselâ dört rek’atli bir namazýn son iki rek’atinde unutarak fazladan zamm-ý sûre oku­yan kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekmez. Selâm verdikten sonra sehiv secdesi yapsa da namazý batýl olmaz. Çünkü yapmýþ olduðu fazlalýk, na­maz dýþýndaki bir fazlalýktýr. Yapýlan fazlalýk, Fatiha gibi farz bir kýraat ise ve namaz kýlan kiþi sehven Fâtihâ’yý tekrar okursa sehiv secdesi yap­malýdýr. Bir kimse farz kýraati fazlalaþtýrdýðýnda þüphe içinde bile olsa sehiv secdesi yapmak mecburiyetindedir. Sözgelimi öðle namazýný kýlan bir kimse, üç rek’at mi, yoksa dört rek’at mi kýldýðý hususunda tereddüde düþerse, namazýný hangisine yakînen hükmederse ona göre tamamlar ve bir rek’at daha kýlar. Kýldýðý rek’atin fazla olduðu olasýlýðýndan dolayý selâmdan sonra sehiv secdesi yapar. Þef namazýný kýlmakta olan kiþi, Þef namazýnda mý, yoksa vitirde mi olduðu hususunda tereddüde düþer­se, bulunduðu namazý Þef namazý sayýlýr ve sonra da vitir olarak bir rek’at kýlar. Kýldýðý bu rek’atin fazla olduðu ihtimaline dayanarak selâm­dan sonra sehiv secdesi yapar. Uzatmanýn meþru olmadýðý yerlerde, mese­lâ rükûdan kalkma ve iki secde arasýnda oturmada fazladan beklemek de ziyâdelik sayýlýr ve sehiv secdesini gerektirir.

Uzatmanýn sýnýrý, vâcib ve sünnet olan itmi’nân miktarýndan açýkça fazladan beklemektir. Ama uzatmanýn meþru olduðu secde ve son ka’de gibi yerlerde uzatmak, sehiv secdesini gerekli kýlan bir uzatma sayýlmaz. Kiþinin bir rek’atte de olsa Fâtihâ’yý gizlice okumayý terk edip yerine ken­disinin veya yanýnda bulunanlarýn iþiteceðinden fazla yüksek bir sesle oku­masý da fazlalýktan sayýlýr ve sehiv secdesini gerektirir. Ama gerektiðinde seslice okumayý terk edip -sadece dili hareket ettirerek- en alt seviyede ses­sizce okumasý, fazlalýk deðil noksanlýktýr ve bu sadece Fatiha, ya da hem Fatiha, hem zamm-ý sûrede vukûbulmuþsa, selâmdan önce sehiv secdesini gerekli kýlar. Eðer yalnýzca zamm-ý sûrede vukû bulmuþsa ve bir tek rek’­atte olmuþsa, sehiv secdesi gerekli olmaz. Çünkü bu, hafif bir sünnettir. Ama bu, iki rek’atte tekerrür ederse sehiv secdesini gerektirir.

Þu da var ki: Ýmam veya bireysel olarak namaz kýlan kiþi, birinci teþehhüdde oturmazsa elleri ve dizleri yerden ayrýlmadýkça geri dönmesi sünnet olur. Aksi takdirde geri dönmez. Dönse de namazý batýl olmaz. Üçüncü rek’atte Fâtiha’dan birkaç âyeti okuduktan sonra geri dönse bile namazý batýl olmaz. Fâtihâ’yý tamamladýktan sonra dönerse namazý batýl olur. Ýmama tâbi olarak namaz kýlmakta olan kiþi, imamýn elleri ve dizle­ri yerden ayrýlmadýkça ka’deye geri dönmesi hâlinde veya Fâtihâ’yý ta­mamlamadan önce geri dönmesi hâlinde ona uymak mecburiyetindedir. Yine bunun gibi, elleri ve dizleri yerden ayrýldýktan sonra ka’deye geri dönmeme hususunda da imama tâbi olmak mecburiyetindedir. Bu husus­larda kasýtlý olarak imama muhalefet ederse ve bu da cahilliðinden veya kendi te’vîlinden kaynaklanmýþsa, namazý batýl olur.

Üçüncü Sebep: Sehiv secdesi sebeplerinin üçüncüsü, noksanlýk ve faz­lalýðýn birlikte vukû bulmasýdýr. Buradaki noksanlýktan maksat, müekked olmasa bile, bir sünneti terk etmektir. Fazlalýktan maksat, ikinci sebepte açýklanmýþtýr. Meselâ zamm-ý sûreyi sesli okumak gerektiði halde sehven sessiz okuyan ve fazladan bir rek’at kýlan kiþi, noksanlýkla fazlalýðý bir araya getirmiþ olur. Noksanlýk tarafýný fazlalýk tarafýna tercih ederek se­lâmdan önce sehiv secdesi yapmalýdýr.

Hanbeliler dediler ki: Sehiv secdesinin sebepleri noksanlýk, fazlalýk ve bazý þekillerinde þüphe olmak üzere, üç tanedir. Bu sayýlan sebeplerden biri sehiv sonucu vukû bulursa secde gerekir. Bu sebeplerden biri kasde baðlý olarak vukû bulursa namaz batýl olmaz. Eðer fiilî olursa na­maz batýl olur. Bunlardan biri mahalli dýþýnda sözlü olursa, namaz batýl olmaz. Cenaze namazý, þükür secdesi, sehiv secdesi ve tilâvet secdesinde sehiv meydana gelirse sehiv secdesi gerekmez. Baþka namazlarda vukû bu­lursa secde gerekir.

Namazda fazlalýk yapmaya gelince; bunun misâli, kiþinin fazladan olarak bir kýyam veya ka’de yapmasýdýr. Bu görüþte olanlara göre fazla­dan yapýlan bu ka’de, istirahat oturumu kadar olsa bile fazlalýk sayýlýr. Teþehhüdde ettahiyyâtünün yaný sýra Fatihayý okuyan veya kýyamda Fâtihâ’nýn yanýsýra ettahiyyâtüyü okuyan kiþi namazda fazlalýk yapmýþ olur. Fiilî fazlalýk yapan kiþinin sehiv secdesi yapmasý vâcib; mahalli dýþýnda sözlü fazlalýk yapan kiþinin sehiv secdesi yapmasý ise mendubtur.

Namazda noksanlýk yapmaya gelince; bunun misâli, kiþinin rükû, secde veya Fâtiha’yý veya bunlara benzer bir rüknü sehven terk etmesidir. Bu sayýlanlardan birini terk eden kiþi, müteâkib rek’atin kýraatine baþlama­dan önce hatýrlarsa, bunlarý ve bunlardan sonraki rükünleri yerine getir­mesi, sonra da sehiv secdesi yapmasý gerekir. Hatýrlamaz da müteakip rek’atin kýraatine baþlarsa, rek’ati laðvederek, sonra kýldýðý rek’ati onun yerine geçirir. Sonra da eksik kalan rek’atin yerine bir rek’at kýlar. Vâcib olarak da sehiv secdesi yapar. Müteâkib rek’atin kýraatine baþladýktan sonra eksikliði ikmâl için, haram olduðunu bile bile geriye dönerse nama­zý batýl olur. Fakat bunun caiz olduðuna inanarak geri dönerse namazý batýl olmaz. Müteâkib rek’atin kýraatine baþlamadan önce eksikliði hatýr­lar da ikmâl etmek için kasýtlý olarak geri dönmezse ve hükmü de biliyor­sa, namazý batýl olur. Hüküm hakkýnda bilgisi yoksa rek’ati laðveder. Müteâkib rek’ati onun yerine geçirir. Sonra da onun yerine bir rek’at kýlar. Sehiv secdesi yapmasý da vâcib olur.

Noksanlýðý ancak selâm verdikten sonra hatýrlamýþsa ve bu noksan­lýk, son rek’atte deðil de, diðer rek’atlerden birinde vukû bulmuþsa, bu rek’atin yerine tam bir rek’at kýlar. Bu noksanlýk eðer son rek’atte vukû ­bulmuþsa, bu rek’ati ve bu rek’atten sonraki (teþehhüd ve salât gibi) ký­sýmlarý yeniden ifâ eder. Sonra da sehiv secdesi yapar. Tabiî bu anlatýlan uygulama, selâmdan sonra uzun bir süre geçmemiþse ve namaz kýlan kiþi konuþmamýþ veya abdesti bozulmamýþsa tatbik edilebilir. Aksi takdirde namaz batýl olur ve iade edilmesi vâcib olur.

Namazda sehiv secdesini gerekli kýlan þüpheye gelince, bunun misâli; namaz kýlan kiþinin rükünlerden birini terk etmesi veya rek’atlerin sayýsý hususunda þüpheye düþmesidir. Bu durumda namaz kýlan kiþi, namazýn geri kalan kýsmýna kesin bildiði þekilde devam eder. Þüphe ettiði eksikliði ikmâl eder, namazýný tamamlar ve sonra da sehiv secdesi yapar. Rükû halindeyken imama yetiþen kimse, rükûdan kalkmasýndan önce imama yetiþip yetiþmediði hususunda þüphe ederse bu rek’ati kýlmýþ sayýlmaz. Sonra da gerekli kýsýmlarýyla birlikte bu rek’ati yeniden kýlýp sehiv secdesi yapar.

Namazýn vâciblerinden birini terk ettiðinden þüpheye düþen kiþi, me­selâ rükû veya secde tesbihlerinden birini terk ettiði konusunda þüpheye düþmüþse sehiv secdesi yapmaz. Zîrâ sehiv secdesi, vacibin terki hususun­da þüpheden ötürü gerekli olmaz. Aksine, vacibin sehven terkinden ötürü gerekir. Namazýn rek’atlerini tamamlayýp teþehhüdde bulunan kiþi, son rek’ati fazla kýldýðýndan þüphe ederse sehiv secdesi yapmasý gerekmez. Ama teþehhüdden önce, son rek’ati fazla kýldýðýndan þüphe ederse, sehiv secdesi yapmasý gerekir. Bir secdeyi fazla yaptýðýndan þüphe eden kiþinin durumu da aynen bunun gibidir.

Bu anlatýlanlardan ortaya çýktýðý üzere, þüphenin her çeþidinde sehiv secdesi gerekli olmamaktadýr. Yapýlmasý istenmeyen durumlarda sehiv sec­desi yapan kimsenin, bu sehiv secdesinden ötürü ayrýca sehiv secdesi yap­masý gerekir. Çünkü böyle bir kiþi, namaza meþru olmayan iki secde ek­lemiþ olmaktadýr. Namazýnda sehiv yaptýðýný bilen ve fakat bu sehvinden ötürü secde etmesinin gerekli olup olmadýðýný bilmeyen kiþi, secde etmez. Zîrâ bu secdenin sebepi gerçekleþmiþ deðildir. Asýl olan da olmamasýdýr. Namazýnda sehiv yapan ve fakat bundan ötürü secde edip etmediði husu­sunda þüphe eden kimse, sadece sehiv için iki secde eder. Ýmamýn ardýnda namaz kýlmakta olan bir tek kiþi ise, bu bir rüknün veya bir rek’atin terk edildiðinden þüphe ederse, bireysel olarak kýlan gibi, namazý en azý üzerine tamamlamasý ve imamýn iþlediði fiile dönmemesi gerekir. Ýmamýn selâm vermesinden sonra þüphelendiði kýsmý edâ etmesi ve sehiv secdesi yapmasý, sonra da selâm vermesi gerekir. Ýmamýn arkasýnda kendisiyle birlikte baþka namaz kýlanlar da varsa, imamýn ve imamla birlikte cema­atin iþlediðine dönmesi gerekir. Bir kiþi secdeyi gerekli kýlan bir þüphede bulunur ve sonra da isabet ettiðini anlarsa, bu þüphe için secde etmesi gerekmez.

Sehven veya bilmeyerek, mânâyý deðiþtirecek þekilde hatalý kýraatte bulunan kiþinin sehiv secdesi yapmasý vâcibtir. Namazýn sünnetlerinden birini terk eden kiþinin sehiv secdesi yapmasý mubahtýr.

Þafiiler dediler ki: Sehiv secdesinin sebepleri altý tanedir:

1. Ýmamýn veya yalnýz baþýna namaz kýlmakta olan kiþinin eb’az diye adlandýrýlan müekked sünnetlerden birini terk etmesi. Namazýn ilk teþehhüdü ve her gün okunan Kunut gibi. Fâtiha’dan sonra zamm-ý sûre okumak ve benzeri hey’et diye adlandýrýlan gayr-ý müekked sünnetlerden birini kasden veya sehven terk eden kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerek­mez. Rükû veya secde gibi bir farzý terk eden kiþi bunu, (müteâkib rek’at-teki mislini) yapmadan önce hatýrlarsa derhal ifâ etmelidir. Ama mislini yaptýktan sonra hatýrlarsa, misli onun yerine geçer. Arada geçen kýsýmlar da laðvedilir. Meselâ rükûu unutarak terk eden kiþi, müteâkib rek’atteki rükûu yapmadan önce hatýrlarsa, hemen rükûu edâ eder ve önceden yap­týðýný laðvederek namazýna devam eder. Selâm vermeden önce sehiv sec­desi yapar. Müteâkib rek’atin rükûunu yaptýktan sonra hatýrlarsa, ikinci rükû birincinin yerine geçer. Böylece sonraki, öncekinin yerine geçmiþ olur. Selâmdan önce hatýrladýðý takdirde, öncekiyle sonraki arasýnda ge­çen kýsýmlarý laðveder. Bunu eðer selâmdan sonra hatýrlamýþsa ve örfe göre aradan uzun zaman geçmemiþse veya kendisine afv edilmeyen bir ne­caset bulaþmamýþsa, altý kelimeden fazla konuþmamýþsa, namazý batýl ký­lacak amel-i kesîr iþlememiþse, unutmuþ olduðu rüknü yerine getirmesi vâcib olur. Meselâ bir rükûu terk etmiþ olan kiþi, anýlan þartlarý ihlâl etmeksizin selâmdan sonra bunu hatýrlarsa; kalkýp rükûa varmasý, sonra onu tamamlayan þeyleri (iki secdeyi) yapmasý ve selâm vermesi gerekir.

Ýlk teþehhüd gibi müekked bir sünneti terk edip müteâkib rek’ate kal­kan kiþi, eðer kýyam hâline yakýnsa oturmaya geri dönmez. Bilerek, kas­ten geri dönerse namazý batýl olur. Unutarak veya bilmeyerek geri döner­se namazý batýl olmaz. Ama sehiv secdesi yapmasý sünnet olur. Felâket anýnda okunaný deðil de, normal olarak her gün okunmakta olan Kunutu terk ederek oturmak için rükû haddine varacak þekilde eðilirse artýk Kunut için kýyama geri dönmez. Bilerek ve kasýtlý olarak geri dönerse nama­zý batýl olur. Aksi takdirde, ilk teþehhüdde oturmayýp ayaða kalkan kiþi­nin, yukarýda belirtilen hükmüne tâbi olur. Bu anlatýlanlar, kiþinin ima­ma tâbi olmayarak namaz kýlmasý hâlinde söz konusudur.

Bir kimse, eðer imama tâbi olarak namaz kýlarken ilk teþehhüd veya Kunutu kasýtlý olarak terk etmiþse, geri dönüp imama katýlabileceði gibi, bekleyerek imamýn kendisine ulaþtýktan sonra namaza devam etmesi de mümkündür. Eðer bu ikisinden birisini sehven terk etmiþse, geri dönüp imama tâbi olmasý vâcib olur. Dönmediði takdirde namazý batýl olur. Ancak bu her iki durumda da imama katýlmak için geri dönmeyip imam­dan ayrýlmaya niyet etmesi hâlinde namazý batýl olmaz. Kendisi de imam­dan ayrýlýp münferid olur. imam veya imama uyan kimse, sözgelimi ka­sýtlý olarak ilk teþehhüdü veya Kunutu terk ettiðinde, eðer bu terk etme halinde kýyama daha yakýn bulunur veya Kunutu terk etme hâlinde rükû haddine varmýþ olur da bunlarý telâfi etmek için geriye dönerse, muktedînin imamla birlikte geri dönmemesi vâcib olur. Bu durumdaki muktedî, imamdan ayrýlmaya kalbiyle niyet eder. Yahut da teþehhüdü terk etme hâlinde imamla birlikte teþehhüde geri dönmeyip kýyam hâlinde imamý bek­ler. Kunutu terk etme hâlinde de imamla birlikte geri dönmeyip secdede onu bekler. Eðer bilerek ve kasýtlý olarak imamla birlikte geri dönerse namazý batýl olur. Aksi takdirde batýl olmaz. Ýmam birinci teþehhüdü terk edip kýyama kalkarsa, muktedînin de onunla birlikte kalkmasý vacib olur. Ýmam bu durumda teþehhüde geri dönerse, muktedî onunla birlikte geri dönmez.

2. Sehiv secdesinin ikinci sebepi, fazlalýktan þüphe etmektir. Na­mazdaki bir kiþi, kýldýðý rek’atlerin sayýsýnda þüpheye düþerse, geri kalan kýsma kendi kesin hükmüne göre devamla vâcib olarak namazýný tamam­lar ve fazla kýldýðý ihtimalinden ötürü sehiv secdesi yapar. Þüpheye düþen kiþi, zannýna göre hareket etmeyeceði gibi baþkasýnýn haberine de kulak vermez. Ancak haber verenlerin sayýsý tevatür derecesine varýrsa, onlarýn haberine göre hareket etmesi gerekir.

3. Sadece kasýtlý olarak yapýlmasý halinde namazý batýl kýlan bir davranýþý sehven yapmak. Buna örnek olarak itidal veya iki secde arasýn­da oturma gibi kýsa bir rüknü uzatmak gösterilebilir. Unutarak az konuþ­mak da böyledir. Bu davranýþlardan birini sehven yapmýþ olduðuna kesin kanaat getiren kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekir. Ama bunlarý yapýp yapmadýðýndan þüphe eden kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekmez. Boy­nu yan tarafa çevirmek veya iki adým yürümek gibi kasýtlý olarak yapýl­masý hâlinde de, namazý batýl kýlmayan fiillerin sehven veya kasýtlý olarak yapýlmasý halinde de, sehiv secdesi gerekmez. Çok konuþma veya çok yeme gibi, kasýtlý da olsa, sehven de olsa, yapýlmasý durumunda namazý batýl kýlan fiilleri yapmak durumunda sehiv secdesi gerekmez. Bunlarý iþleyen kiþinin zaten namazý batýl olmuþtur.

4. Ka’de halindeyken Fâtiha’nýn bir kýsmýný veya tümünü tekrarla­mak gibi namazý batýl kýlmayan sözlü bir rüknü, mahallinden baþka bir yere nakletmekten ötürü sehiv secdesi gerekir. Rükû hâlinde zamm-ý sûre okumak gibi, sözlü bir sünneti de mahallinden baþka bir yere nakletme hâlinde yine secde gerekir. Fâtiha’dan önce zamm-ý sûreyi okumak bun­dan istisna edilmiþ olup bu takdirde secde gerekmez.

5. Muayyen bazý þeyleri terk etmekten þüpheye düþmek. Meselâ fe­lâket aný dýþýnda mûtâd Kunutu okumadýðýndan þüphelenen kiþi de secde etmelidir. Meselâ Kunut’ta Kunut duasýný mý, yoksa salavâtý mý terketti-ðini bilemeyip þüphelenen kiþinin secde etmesi gerekir. Eb’azdan olan bir sünnetin tamamýný yerine getirip getirmediði hususunda þüpheye düþen kiþinin sehiv secdesi yapmasý gerekmez.

6. Muktedînin inancýna göre de olsa namazýnda noksanlýk bulunan bir kimseye iktidâ ederek peþinde namaz kýlmak. Meselâ sabah namazýn da Kunutu okumayan veya rükûdan önce okuyan birine iktidâ ederek ardýnda namaz kýlan kimse selâm vermeden beklemeli ve imamýn selâ­mýndan sonra sehiv secdesi yapmalýdýr. Ýlk teþehhüdde Peygamber Efen­dimize salât getirmeyen birine iktidâ ederek namaz kýlan kiþinin de sehiv secdesi yapmasý gerekir.[84]


radyobeyan