Sehiv Secdesi Bahisleri By: ezelinur Date: 29 Ocak 2010, 20:05:13
Sehiv Secdesinin Tanýmý
“Sücûd”, lügatte ister alný yere koyarak olsun, ister itaat gibi boyun büküp teslim olma emarelerinden biriyle olsun, mutlak olarak zelîlâne bir þekilde boyun büküp teslim olmak demektir.
“Sehiv” ise lügatte, bilmeksizin bir iþi yapmaktýr. Sehiv ile nisyan (unutma) arasýnda lügat bakýmýndan bir fark yoktur. Fýkýhçýlar da bu ikisi arasýnda bir fark gözetmezler. Hatta bunlara göre sehiv, nisyan ve þek kelimeleri arasýnda da bir fark yoktur. Ama fýkýhçýlar bu kelimelerle zan kelimesi arasýnda fark olduðunu ileri sürerek þöyle demektedirler: Zan, iþin aðýr basan yönünü uygulamaktýr. Bir kiþi, iki þeyden birini tercih ederek yaparsa, zanna göre hareket etmiþ olur. Ama sehiv, nisyan ve þek böyle deðildir. Þek’te, bir iþi yapmakla yapmamak arasýnda tercih yapýlamamakta, iki taraf da birbirine denk olmaktadýr. Sehiv secdesinin lügat anlamý buydu. Fýkýhçýlarýn ýstýlahýna göre tanýmý, ne zaman yapýlacaðý, niyeti gibi hususlara gelince, mezheblerin buna iliþkin görüþleri aþaðýya alýnmýþtýr.
Hanefiler dediler ki: Sehiv secdesi, namaz kýlan kiþinin sadece sað tarafýna selâm verdikten sonra iki secde etmesi, bundan sonra teþehhüdde bulunup selâm vermesinden ibarettir. Sehiv secdesinden sonra teþehhüdde bulunmayan kiþi vacibi terk etmiþ olur. Ama namazý sahîh olur. Sehiv secdesinden sonra teþehhüdde bulunduktan sonra selâm vermesi vâcib olur. Selâm vermediði takdirde vacibi terk etmiþ olur ve namazdan çýkýþ selâmý olan ilk selâm da yeterli olmaz. Çünkü sehiv secdesi, bu ilk selâmý ortadan kaldýrdýðý gibi, bu selâmdan önceki teþehhüdü de ortadan kaldýrýr. Peygamber Efendimize salât ve dua meselesine gelince; bunlarý, selâmdan önceki son teþehhüdde okumalýdýr. Bunlarý sehiv secdesinden sonraki teþehhüdde okumaya gerek yoktur. Seçkin olan görüþ budur. Bir rivayete göre sehiv secdesinden sonraki teþehhüdde de ihtiyat gereði olarak bu dualarý okumak gerekir.
“Sadece sað tarafa selâm verdikten sonra iki secde etmesi” sözüne gelince bu sözle, saðla birlikte sol tarafa da selâm veren kiþi kapsam dýþýna çýkmýþ olmaktadýr. Ýki tarafa da selâm veren kiþi, sehiv secdesi yükümlülüðünden kurtulmuþ olur. Sahîh olan görüþ budur. Kasýtlý olarak iki tarafa selâm veren kiþi, vacibi terk ettiðinden ötürü günahkâr olur. Unutarak yapan günahkâr olmayýp sehiv secdesi yükümlülüðünden kurtulur. Sehiv secdesini iade etmesine de gerek yoktur. Zîrâ unutmaktan ötürü sehiv secdesi sakýt olur. Yine bunun gibi sehiv secdesinden önce namazla alâkasý olmayan bir sözü unutarak veya kasýtlý olarak konuþan kiþi de sehiv secdesi yükümlülüðünden kurtulur. Kasýtlý olarak namazýn rükünlerinden birini yapmayan veya vacibi terk eden kiþinin de sehiv secdesi yapmasý gerekmez, Çünkü vacibi kasýtlý olarak terk eden kiþinin, günahkâr olmakla birlikte namazý sahîh olur. Sehiv secdesi yükümlülüðü de düþer. Kasýtlý olarak bir rüknü terk eden kiþinin namazý batýl olur. Secde yapmak, eksikliði tamamlamaz. Hanefîlere göre bu secde, sadece unutma hâlinde vâcib olur. Sehiv secdesi, kasýtlý olarak terk edilen rüknün yerini doldurmaz. Sehiv secdesini yaparken niyetin gerekli olup olmadýðý hususunda ihtilâf vardýr. Bazýlarý niyetin gerekli olmadýðýný söylemiþlerdir. Zîrâ sehiv secdesi, namazýn eksik kalan bir vacibinin yerini doldurmak için veya bir rükünde vuku bulup da sonra düzeltilen bir noksanlýðýn gediðini kapatmak için yapýlmaktadýr. Namazýn her parçasý için niyet etmek vâcib olmadýðýna göre, sehiv secdesi içinde niyet etmek gerekli olmamaktadýr.
Diðer bazýlarý da sehiv secdesi için niyetin vâcib olduðunu söylemiþlerdir. Çünkü bunlara göre sehiv secdesi namazdýr. Namaz da niyet olmaksýzýn sahîh olmaz. Tilâvet ve þükür secdeleri için niyet vâcib olduðu gibi, sehiv secdesi için de vâcibtir. Bunlarýn hepsi de namaz gibidir. Namaz için niyet etmek vâcib olduðu gibi, sehiv secdesi için de niyet vâcib olur. Bu ikinci görüþ daha kuvvetli olup buna göre amel etmek ihtiyata daha yakýndýr.
Þafiiler dediler ki: Sehiv secdesi, namaz kýlan kiþinin selâmýndan önce, teþehhüdde bulunup Peygamber (s.a.s.)e ve âline salât getirdikten sonra niyet eder týpký namaz secdesi gibi iki secde etmesidir. Niyet ederken sadece kalben niyet etmelidir. Çünkü dille niyet etmek, namazý bozar. Bilindiði gibi bu mezhebe göre sehiv secdesi, ancak namazýn selâmýndan önce yapýlabilir. (Sehiv secdesi için de olsa) selâmdan önce konuþma halinde, doðal olarak namaz bozulur. Kasýtlý olarak (kalben) niyet etmeksizin sehiv secdesi yapan kiþinin namazý batýl olur. Sehiv secdesi için niyet etmek, imam ve yalnýz baþýna namaz kýlan kiþi için þarttýr. Ýmama tâbi olarak kýlanlarýn, sehiv secdesi için niyet etmeleri þart deðildir.
Bu kiþinin imamýnýn niyeti, kendisi için de yeterli olur. Þâfiîlere göre bu secdenin sadece sehiv nedeniyle yapýlmasý gerekli deðildir. Aksine, ileride de açýklanacaðý üzere, bilerek veya unutarak da olsa namazýnýn bir cüz’ünü terk etmek nedeniyle de sehiv secdesi yapýlýr. Sehiv secdesi denmesi, çoðunlukla insanýn namaz cüzlerini kasýtlý olarak terk etmeyeceðinden ötürüdür. Bu secdeyi sehiv dolayýsýyla yapmakta olan kiþinin, secdedeyken:
“Uyumayan ve unutmayan Allah, noksanlýklardan münezzehtir” demesi iyi olur. Bu secdeyi, kasýtlý olarak namazýn bir cüz’ünü terk etmekten ötürü yapmakta olan kiþinin secdedeyken Allah’tan afv dilemesi ve baðýþlanma talebinde bulunmasý iyi olur. Bununla da Hanefîlerin, sehiv secdesi için niyeti þart koþma hususunda Þâfiîlerle hemfikir olduklarý anlaþýlmýþ olmaktadýr. Zîrâ Þâfiîler, sehiv secdesinin selâmdan önce, Hanefilerse selâmdan sonra yapýlmasý gerektiðini ileri sürmüþlerdir. Þâfiîler sehiv secdesi için sadece iki selâmla yetinmiþler, Hanefilerse iki secdenin yaný sýra bir teþehhüd ve oturmayý gerekli görmüþlerdir.
Malikiler dediler ki: Sehiv secdesi, namaz kýlan kiþinin selâmdan önce yaptýðý iki secdedir. Bunlardan sonra sadece teþehhüdde bulunulur, fakat Peygamber (s.a.s.) Efendimize salât ve duâ okunmaz. Eðer bu secdeyi selâmdan sonra yapmýþsa bundan sonra teþehhüdde bulunur. Vâcib olarak da selâmý iade eder. Ýâde etmediði takdirde namazý batýl olmaz. Hanefi ve Þafiî mezheblerinin bu husustaki görüþleri bilinmektedir. Ancak Þâfiîler derler ki: Sehiv secdesi her zaman selâmdan önce yapýlýr. Secdeden sonra selâm vermek zorunludur. Hanefilerse, selâmý sehiv secdesinden sonra vermenin vâcib olduðunu söylemiþlerdir. Öyle ki bu selâmý terk eden kiþi, günahkâr olmakla birlikte secdesi sahîh olur. Þu da var ki: Mâlikîlere göre selâmdan önce yapýldýðý takdirde sehiv secdesi için niyete gerek yoktur. Bunlara göre sehiv secdesi, namazýn cüzlerinden biri olduðu için, namaz niyeti secdeye de yeterli olur. Secde, selâmdan sonra yapýldýðý takdirde, namaz dýþýnda kaldýðýndan dolayý niyet gerekli olur. Bu hususta Mâlikîler, Hanefilerle ittifak içinde olup Þâfiîlerle görüþ ayrýlýðýna düþmüþlerdir.
Þu hususu da belirtmekte yarar vardýr: Bir noksanlýk yapýldýðýndan dolayý Cuma namazýnda sehiv secdesi gerekir de yapýlmaz ve selâm verilirse, bu secdeyi namazýn kýlýndýðý camide yapmak zorunlu olur. Bir fazlalýk yapýldýðýndan ötürü Cuma namazýnda sehiv secdesi gerekir de yapýlmaz ve selâm verilirse, bu secdeyi herhangi bir camide yapmak caiz olur. Çünkü bu secde, selâmdan sonradýr. Ancak bu secdeyi edâ ettiði cami, içinde Cuma namazý kýlýnan bir cami olmalýdýr.
Namazda sadece bir noksanlýk veya hem noksanlýk hem fazlalýk olmuþsa, sehiv secdesi selâmdan önce yapýlmalýdýr. Meselâ namazda zamm-ý sûreyi unutup okumayan ve rükûa eðilinceye kadar hatýrlamayýp ancak bundan hemen sonra hatýrlayan kiþi, sûreyi okumak için geri dönmez. Döndüðü takdirde namazý batýl olur. Geri dönmezse, namazý son teþehhüde kadar devam ettirir. Teþehhüdde bulunup Peygamber Efendimize salât getirir ve duâ okur! Sonra da iki sehiv secdesini yapar. Yine teþehhüdde bulunur ve salât ile duayý okumaksýzýn selâm verir.
Namazda sadece bir fazlalýk olmuþsa, sehiv secdesi selâmdan sonra yapýlýr. Geciktirmek mekruh olur. Selâmdan sonra yapýlmasý gereken sehiv secdesinin kasýtlý olarak selâmdan önce yapýlmasý veya selâmdan sonra geciktirilmesi haramdýr. Ama bu bir kasýtla yapýlmýþsa ne mekruhtuk, ne de haramlýk söz konusu olmaz. Her iki durumda da namaz batýl olur.
Hanbeliler dediler ki: Sehiv secdesi, tekbir alarak iki secde etmektir. Bunun bu kadarýnda ittifak vardýr. Aþaðýda açýklanacak sebeplerden ötürü sehiv secdesinin selâmdan önce ve selâmdan sonra yapýlmasý caizdir. Sehiv secdesi, selâmdan sonra yapýlmasý gerektiði halde selâmdan önce yapýlýrsa, secdeden sonra ve selâmdan önce teþehhüdde bulunmak gerekir. Sehiv secdesinin selâmdan önce yapýlmasý gerekiyorsa, kendisinden önceki teþehhüdle yetinilerek ayrýca secdeden sonra teþehhüde gerek kalmaz. Þâfiîler de bu görüþtedirler. Yalnýz Hanbelîler, iki durum dýþýnda sehiv secdesinin selâmdan önce yapýlmasýnýn mutlak olarak daha faziletli olduðunu söylerler. Bu iki duruma gelince:
1. Namazda bir veya daha fazla rek’atteki noksanlýktan ötürü secde yapmak için, önce noksanlýk ikmâl edilip selâm verilir. Sonra da sehiv secdesi yapýlýr.
2. Ýmam, namazdaki bir husustan ötürü þüpheye düþer, sonra da geri kalan kýsmý kendi kuvvetli zannýna dayanarak devam ettirirse, bu durumda sehiv secdesini selâmdan sonra yapmak daha faziletli olur. Mûcib sebepleri muhtelif olsa bile, birden fazla olan sehivler için sadece iki secde yapmak yeterli olur. Bir namazda hem selâm öncesi, hem de selâm sonrasý sehiv secdesini gerektiren sebepler vukû bulursa, önceki sehiv secdesi diðerine tercih edilir.[83]
radyobeyan