Ehli iman elele vermeye mecbur By: neslinur Date: 27 Ocak 2010, 21:58:07
Bismillahirrahmanirrahim
Ýþte, ey mü'minler!
Ehl-i Ýmân aþiretine karþý tecavüz vaziyetini almýþ ne kadar aþiret hükmünde düþmanlar olduðunu bilir misiniz?
Birbiri içindeki daireler gibi yüz daireden fazla vardýr. Herbirisine karþý tesanüd ederek, el ele verip müdafaa vaziyeti almaya mecburken, onlarýn hücumunu teshil etmek, onlarýn harîm-i Ýslâma girmeleri için kapýlarý açmak hükmünde olan garazkârâne tarafgirlik ve adâvetkârâne inat, hiçbir cihetle ehl-i imana yakýþýr mý?
O düþman daireler, ehl-i dalâlet ve ilhaddan tut, tâ ehl-i küfrün âlemine, tâ dünyanýn ehvâl ve mesâibine kadar, birbiri içinde size karþý zararlý bir vaziyet alan, birbiri arkasýnda size hiddet ve hýrsla bakan, belki yetmiþ nevi düþmanlar var. Bütün bunlara karþý kuvvetli silâhýn ve siperin ve kalen, uhuvvet-i Ýslâmiyedir. Bu kale-i Ýslâmiyeyi küçük adâvetlerle ve bahanelerle sarsmak, ne kadar hilâf-ý vicdan ve ne kadar hilâf-ý maslahat-ý Ýslâmiye olduðunu bil, ayýl.
Ehâdis-i þerifede gelmiþ ki: "Âhirzamanýn Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zýndýka baþýna geçecek eþhâs-ý müdhiþe-i muzýrralarý, Ýslâmýn ve beþerin hýrs ve þikakýndan istifade ederek, az bir kuvvetle nev-i beþeri hercümerc eder ve koca âlem-i Ýslâmý esaret altýna alýr."
Ey ehl-i iman!
Zillet içinde esaret altýna girmemek isterseniz, aklýnýzý baþýnýza alýnýz. Ýhtilâfýnýzdan istifade eden zalimlere karþý "Mü'minler ancak kardeþtirler." (Hucurat Sûresi: 49:10.) kale-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz. Yoksa, ne hayatýnýzý muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz.
Malûmdur ki, iki kahraman birbiriyle boðuþurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dað birbirine karþý muvazenede bulunsa, bir küçük taþ, muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarý, birini aþaðý indirir.
Ýþte, ey ehl-i iman!
Ýhtiraslarýnýzdan ve husumetkârâne tarafgirliklerinizden, kuvvetiniz hiçe iner; az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ý içtimaiyenizle alâkanýz varsa, "Mü'minin mü'mine baðlýlýðý, parçalarý birbirini tutan binâ gibidir." (Buharî) düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapýnýz, sefalet-i dünyevîden ve þekavet-i uhreviyeden kurtulunuz. (Mektubat, 22. Mektup)
Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK:
ADÂVETKÂRANE : Düþmancasýna.
ÂHÝRZAMAN : Dünyanýn son zamaný ve son devresi.
ÂLEM : Dünya, kâinat,evren.
AÞÎRET : Kabîle, oymak, ortak yönleri olan topluluk,
BAHANE : Yalandan özür.
BEÞERÝN: Ýnsanî, insanlarýn
DECCAL : Kýyâmet kopmadan önce gelen, Ýslamiyeti ortadan kaldýrmaya çalýþan, dinlere savaþ açan, yalancý, aldatýcý, hilekâr kimse.
EHÂDÝS-Ý ÞERÝFE : Peygamberin (a.s.m.) sözleri, hareketleri ve hâllerini bildiren hakikatler.
EHL-Ý DALÂLET : Doðru ve hak yoldan sapanlar, îmân ve Ýslâmdan çýkmýþ olanlar.
EHL-Ý ÎMÂN : Hakký kabul ve tasdik etmiþ olanlar, dînin bütün hakîkatlerini kabul edenler, îmân sahipleri.
EHVÂL : Haller, durumlar.
EÞHÂS-I MÜTHÝÞE-Ý MUZIRRA : Müthiþ zararlý þahýslar.
GARAZKÂRÂNE : Garaz edercesine, kin besleyerek.
HARÎM-Ý ÝSLÂM : Ýslâm'ýn mukaddes yerleri, mukaddes belde.
HÝLÂF-I MASLAHAT-I ÝSLÂMÝYE : Ýslâmýn huzur ve barýþ anlayýþýna aykýrý.
HÝLÂF-I VÝCDAN : Vicdana aykýrý.
ÝLHAD : Dinsizlik, îmânsýzlýk.
ÝSTÝFÂDE : Yararlanma, faydalanma.
MESÂÝB : Musibetler, felâketler, sýkýntýlar.
MÜDÂFAA : Savunma.
NEV'-Ý BEÞER : Ýnsanlar, beþer nev'i.
NÝFAK : Dýþtan Müslüman göründüðü halde inanmamak, ikiyüzlülük, dinde riyâ.
SÝPER : Arkasýnda saklanýlan þey. Sýðýnak.
SÜFYAN : Ahirzamanda geleceði ve islâm dinini yýkmak için çalýþacaðý sahih hadislerde haber verilen dinsiz ve münâfýk bir þahýs.
ÞÝKAK : Nifak, ikilik, ittifaksýzlýk.
TARAFGÝRLÝK : Taraf tutmak.
TECÂVÜZ : Haddini aþma; söz veya hareketle ileri gitme, saldýrma.
TESÂNÜD : Dayanýþma, birbirini destekleme.
TESHÝL : Kolaylaþtýrma.
UHUVVET-Ý ÝSLÂMÝYE : Ýslâm kardeþliði.
ZINDIKA : Dinsizlik, inançsýzlýk.
Ynt: Ehli iman elele vermeye mecbur By: zahdem Date: 28 Ocak 2010, 01:29:36
kendi aklýmýzla idrak edmiyoruz.bari yol gösterenlerin kýlavuzluðuna baþvurabilmeyi bilebilsek(becerebilsek)