Mektubat-ý Þeyh Hazret
Pages: 1
Doksanyedinci Mektup By: derya Date: 22 Ocak 2010, 10:21:56
DOKSANYEDÝNCÝ MEKTUP

Bulanýk ilçesi kaymakamý Hüseyin Faik beye, ona bazý nasihatlar etmekte, Allah ve Resulünü (Sallallahü aleyhi ve sellem) sevmeye, emir ve nehiylerine ittat etmesine ve yüce devlete sadakatle çalýþmasýna, vatandaþlara karþý þefkatli olmasýna dair teþviki, mübarek ramazaný þerif ayýnýn ve onda yapýlan taatin faziletinin beyaný ile o civarda bulunan bazý tibilerinin iþlerini yapmasýna dair teþviki hakkýndadýr.

ALLAH’IN ADIYLA BAÞLARIM

Bütün hamdler, alemin Rabbine mahsustr. Salat ü selam ilk ve son insanlarýn efendisinin (Aleyhisselam) alinin, ashabýnýn, zevcelerinin ve zürriyetinin üzerine olsun!

Sonra bu mektub, yüksek kapý eþiðinin hizmetçisinden hamiyyetli, namuslu, güzel haslet ve iyi ahlak sahibi olan Bulanýk kaymakamýna, Allah, onu ve bizi, doðru yolda sabit eylesin! Onu ve ev halkýný dünya ve ahiretin afetlerinden selamet eylesin! Mezkur hizmetçiye olan muhabbetiniz, size bu metubu yazmasýna sebeb oldu. Çünkü þübhesiz biliyoruz ki, omuhabbetiniz, Allah’ýn (celle ve ala) rýzasýndan baþka bir þey için deðildir. Çünkü o hizmetçiden hiçbir fayda gelmez. Öyle ise, size Allah (celle ve ala) ile Resulü (Sallallahü aleyhi ve sellem) karþý muhabbeti her þeyden daha ala ve üstün olmasý cenabýnýza layýktýr. Muhabbetin zuhuru mütabeat ile hasýl olup, kulun Allah’a (celle ve ala) muhabbeti, o mutabeata terettüb eder. Nitekim Allah (celle ve ala) Kuraný Kerimde: “Resulüm de ki, eðer siz Allah’ý seviyorsanýz, hemen bana tabi olun ki, Allah da sizleri sevsin!” diye buyurdu. Ekabirden bazýsý, muhabbet itaat etmektir demiþlerdir. Yüce devlete sadakat, millete karþý þefkat Allah’a itaat etmekle olur. Kainatýn rabbine yapýlan iþ, nasýl bu iki þeyin üzerine terettüb etmez? Öyle ise, salih amellerin yapýlmasý sizin gibilere yakýþýr. Zira dünya ve ahiretin seadeti, salih amellere baðlýdýr. Hele bu mübarek ramazaný þerif ayýnda yapýlan ibadetler. Çünkü bu ay hakkýnda birçok hadisi þerifler rivayet edilmiþtir. Nitekim sahabei kiram (Radýyallahü anhüm) demiþler ki, Peygamber efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Þaban ayýnýn son gününde bize bir hutbe okuyup buyurdular ki:

“Ey insanlar! Gerçekten mübarek, büyük bir ay size yaklaþtý. Onda bin aydan daha hayýrlý olan kadir gecesi vardýr. Allah, orucunu farz, gecesinde ibadet kýlýnmasýný nafile eylemiþ olduðu bir aydýr.”

Alimler, gecesindeki ibadetin azileti, yatsý namaz ile sabah namazlarýnýn cemaatla kýlýnmasýyla hasýl olur demiþlerdir. Daha sonra, Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) mazkir hadisin devamýnda þöyle buyurdu:
“Bir kimse o ayda bir hayý iþlemekle kendini Allah’a yaklaþtýrsa, baþka bir zamanda bir farz eda etmiþ gibi , bir kimse onda bir farz ibadeti eda ederse, baþka zsamanda da yetmiþ farz eda etmiþ gibi sevab kazanýr. O, sabr ayýdýr. Çünkü onda yemek yenmemeye sabredilir. Sabrýn sevabý cennettir. Lütuf ve merhamet ayýdýr, onda müminin rýzký artar. Her kim ki onda bir oruçlunun orucunu açarsa, günahlarýna bir maðfiret olup kendini cehennem ateþinden azad eder ve orucunu açtýðý kimsenin ecrinden bir þey eksik olmaksýzýn kendisine de o kadar ecir vardýr.” Bunun üzerine, meclisinde bulunanlar, ey Allah’ýn Resulü! Hepimiz, oruçlu bir kimsenin orucunu açacak bir þey bulamayýz, deyince Resulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah, bu sevabý, tek bir hurma veya bir yudum su veya bir yudum süt ile bir oruçlunun orucunu açan kimseye de bu sevabý verir.” Yine devamla Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

“Onda, dört hasleti çok taleb edin! Onlardan iki hasletle Rabbinizi kendinizden razý eder, diðer iki hasletten vaz geçemezsiniz. Onlarla Rabbinizi razý edecek iki haslet: kelimei þehadet olan Eþhedü en la ilahe illallah (Allah’tan baþka bir Hak ilah olmadýðýna þehadet ederim.) söylemek ve maðfiret dilemenizdir. Vaz geçemiyeceðiniz diðer iki hasletler, ise Allahü tealadan kendinize cenneti dileyip cehennemin ateþinden ona sýðýnmanýzdýr.” Demek ki bu mübarek ayý ibadetle tazim etmesi ve gevþeklik yapmamasý akýllý kimseye vacibdir. Ýþte, cenabýnýza benedn bir hediyyedir, kabul ediniz!

Bundan sonra, Molla Derviþ fakir hal olduðu ve orda ikamet edecek bir yeri olmadýðý için, Mahmudiyye kazasýna gitmek üzere, bu fakirden izin istedi. Sonra kaymakam bey, beni oraya gitmekten men edip, geçen maaþým ile ilerdeki maaþýmý vereceðine dair söz verdi. Ve geçen ayýn maaþýmdan da bana beþ altýn vermiþtir, dedi. Bunun üzerine ben, onu gitmekten men edip kaymakam bey verdiði sözüne muhalefet etmeyicektir, zira kendisi, mümkün olduðu kadar verdikleri sözlerini yerine getirdikleri kimselerdendir, dedim. Bizler, dünya ve ahirette feraha kavuþmanýz için, sizlere dua etmekle beraber, sizin, Hasan Servet beyin, müftü efendinin, Davud aða, Abdülbaki efendi, Haydar efendi, Kahroman efendi, yanýnýda bulnanlarýn efendimiz Mustafa’nýn (Sallallahü aleyhi ve sellem) mütabeatýndan ayrýlmayan kimselerin üzerine selam olsun! Salavat ve senanýn en kamil de Mustafa’nýn (Sallallahü aleyhi ve sellem) alinin, ashabýnýn, zevcelerinin ve zürriyetlerinin üzerine olsun!


radyobeyan