Otuzuncu Mektup By: derya Date: 14 Ocak 2010, 11:43:06
OTUZUNCU MEKTUP
Telþair köyünden Molla Ýbrahim’e, Þeyh’in (Kuddise sirruh) kendisinden darýlmasýnýn sebebleri, hususan mürþide karþý hürmetin fazileti, kötü alimlerin alâmeti, köylerde çadýrda yaþayan göçebeler nerede olurlarsa, orada fitre vermeleri câiz olduðu ve bu konu ile ilgili þeyler hakkýndadýr.
ALLAH’IN ADIYLA BAÞLARIM
Kâinatta hiç bir þey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Allah’ým!
Biz sana yakýþmayan þeylerden seni tenzih ederiz.. Bize öðrettiðin ilimden baþka bir ilmimiz yoktur. Muhakkak sen her þeyi hakkýyla bilir, üstün hikmet sahibisin Allah’a hamd ve Allah’ýn Resulü efendimiz olan Muhammed’e (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbýna saIât ü selam eyledikten sonra, size þu arz edilir ki, Fakat (Talebe) Muhammed bize gelip sizden darýlmamýzýn sebebini sordu özel olarak sebebi: Üstadmýza karþý az hürmetin, sizi iyiye delalet eden hocanýn hukukunun muhafaza etmeyiþin, ilim ve tarikatta ona mütabeatsizliðin, oturduðun mecliste kendini çok tezkiye ederek, onu ve müslümanlarý gýybet edip, hocanýz hakkýndaki aþýrý tecâvüzünüzdür. Ýþte Molla Ava’da da iþaret ettiðimiz üzere, darýlmamýzýn sebeblerinin hülsasý budur. Tafsilen beyan etmek, bize münasib ve layýk deðildir.
Ey kardeþ! Sen bu haller üzerine devam edersen, çok piþman olacaksýn, din ve dünya iþleriniz bozulacaktýr. Çünkü mürþidimiz (Hazret) Allah, onun yüce sýrlarýný kutlasýn! Büyük bir mürþid olup tabilerinden vâki olan böyle ahlaka râzý olmaz. Zira bunlar, ahiret alimlerinin ahlaký deðillerdir. Bunlar ancak dünyalýk olan alimlerin ahlâkýdýr. Sonra, þu husus dahi arz edilir ki, alimlerin bâzýsý dediler ki, yüce manevi makamlara ulaþanlar, ancak, mürþidlerine karþý olan hürmetleri sayesinde ulaþmýþ ve bu yüce mertebeden aþaðý düþenler de, ancak hürmeti. terk ettiði için, düþmüþtür. Rivayet olunur ki Ýskender, Zülkarneyn’e, niçin hocana pederinden daha çok ta’zun edip onu yüceltiyorsunuz? diye sorulduðunda, pederim beni gökten yere indirdi, üstadým ise, beni yerden göðe yükseltiyor demiþtir.
Talim El-Müteallini kitabýnýn müellifi mezkür kitabýnda ,«Haklarýn en büyüðü hocanýn hakkýdýr. Çünkü, seni öðreten kimse, dinde pederindir.» demiþtir. Yukarýda bahisleri geçen diðer kötü ayýplar ise, çirkinlikleri belli olduðundan delil getirilmeye ihtiyaç yoktur. Nasýl çirkin olmasýnlar? Ki, Allah’ýn Resülü (Sallallahü aleyhi ve sellem)
«Ayýbý, onu baþkasýnýn ayýbýný görmekten meþgul eden kimseye ne mutlu!» diye buyurdu. Salih bir adam, kardeþine þöyle yazdý: Gerçekten sana ilim verilmiþtir. Ýlmin ýþýðýný günahlarýn karanlýðýyla söndürme! Ta ki alimler ilimlerinin ýþýðýnda çalýþtýðý gün karanlýkta kalmayasýn!
Peygamberden (Sallallahü aleyhi ve sellem) rivayetle buyurdular ki:
«Kiþi kendi ilmiyle amel etmedikçe, alim olamaz.» Gazali de Ýhya-i Ulümiddin kitabýnda þöyle buyurur: Dünyalýk ve kötü ilimleri, okuyup, okuttuklarý ilimlerinden maksadlarý þöhrettir, dünyanýn rütbe ve makamlarýna ulaþmaktýr. Dünya halký nezdinde þeref kazanmak, ilimleriyle emsallerine karþý böbürlenip sefihlerle mücadele etmektir.
Fudayl bin Ýyad, Allah ondan razý olsun. Demiþ ki, (Kýyamet günü) putlara tapanlardan önce, dünyalýk için çalýþan Alimlerin cehenneme gönderilmesiyle baþlanýr.
Kötü Alimlerin alameti: Kendisine sorulan fetvalara acele cevab vermeleridir. Allah sübhanehü ve tealaya þükür olsun ki, Hazretin (Kuddise sýrruh) himmetiyle ben þu hasletle muttasýfým: Çünkü Kuran-ý kerim ve hadis-i þerifin nassý ile icma veya kýyas-ý celiden muhakkak bildiðim bir meseleden sorulduðunda fetvasýný veririm. Onda þekk veya zanlý olduðum þeyden sorulsam, «Bilmiyorum» kelimesi alimlerce ilimin yarýsýdýr denildiðinden «Bilmiyorum» derim. Ki, kýyamet günü bana: Hangi kaynaktan sorulduðun mes’eleye cevab verdin? denilmesin.
Ýbrahim El-Teymi’den (Radýyallahü anh) bir mesele sorulduðu zaman, aðlayýp: «Benden baþkasýný bulamadýnýz da ki müracaat ettiniz.» diyordu.
Gazali de buyurmuþ ki fukaha zümresinde, sorulan sorularýn cevabýnda, «bilmiyorum» diyenler, «biliyorum» diyenlerden daha çoktu. Süfyan El-Seyri, Malik bin Dinar, Ahmed bin Hanbel, Fudayl bin Ýyad ile Biþr bin El-Haris, (Rýdvanullah teala aleyhim ecmain) «Bilmiyorum» diye cevab veren zatlardýr.
Dini fetvalarýn bu önemi dolayýsýyle, Resülüllah’ýn (Sallallahü aleyhi ve sellem) sahabesinden birisinden dini bir fetva ya da Resulüllah’ýn. (Sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i þerifi veya herhangi bir mes’ele sual edildiði zaman, illa arkadaþý cevab vermesini isterdi. Bir mesele birine arz edilirken, kendisi, o meseleyi arkadaþýna, o da diðerine, diðeri de baða arkadaþýna havale eder, ta ki yeniden evvelki adama gelirdi.
Sizin, fetva vermesini çok sevdiðinizi zan ederim. Zira daima gizli ve aþikar olarak bir adamla veya bir mektubla dini bir meseleyi gönderiyorsun. Ben de cevabýný göndermekteyim.
Çadýrlarda yaþayan göçebeler, bulunduklarý yerde, fitre zekatý vermeleri caizdir. Çünkü Þafü ulemasýnýn çoðu, Þafü mezhebinde zekatýn nakline fetva vermiþlerdir. Ebü Hauife mezhebi de böyledir..
Ramazan ayýnda efendisi bir yerde bulunan bir kölenin, kocasý bir baþka beldede bulunan bir hanýmýn çýkarýlacak zekat-ý fitresinin cinsi:
Köle ve hanýmm bulunduðu yerin zahiresinin cinsinden itibar edilir, diye fýkýh kitablarýnda gördüðün ibarelerin esasý zekatýn nakli caiz olmadýðý kavle göredir.
Kardeþinin ayýplarmý açýða vurma, sakla! Ki kendi ayýplarýný bilesin. Ýnsanýn selameti dilini muhafaza etmesindedir. Edebi olmayan bir þahýs ruhsuz bir cesede benzer. Baþkasýnda çirkin bildiðin þeyi kendin için de çirkin bil! Yalnýz kendi fikrini beðenen kimse, doðruluktan sapar. Nefsinin arzusu aklýna galib gelen kimse, helak olur. Ýþlerin sonucunu düþünen kimse belalardau kurtulur. «Ýnsanlara, derecelerine göre, muamele ediniz!» Kiþinin tevazu, (alçak gönüllülüðü) kendisine ikram eder. Tevazü þerefin bir çoðalmasýdýr. Ýlim ve edeb köleyi efendi yapar. Fazilet, akýl ve edebledir. Nefsinden razý olan kimsenin küskünleri çok olur. Cevabda acele eden, doðru cevab vermekte hata eder. Bir þeyi seven kimse, o þeyden çok bahseder. Þür: «Kiþi tememýi eylediði her þeye nail olmaz. (Zira) rüzgarlar, vapurlarm istemediði istikamete seyrederek beraber götürür.» Sükut etmekten dolayý hasýl olan piþmanlýk, söz etmekten dolayý hami olan piþmanhktan daha hayýrlýdýr. Sýrrýný gizleye kiþi muradýna erer. Çek konuþan zeli olur. Kul olsun, Rab olsun, ni’met edenin þükrü ni’met edilenin üzerine farzdýr. Halkýn kendisine iyilik ettiðinden dolayý þükür etmeyen kimse, Allah’a da þükür etmemiþ olur. Ýyi ilk yapanýn ni’metini inkar edip teþekkür etmemek büyük bir günahtýr. Kendisine iyilik ettiðin kimsenin þerrinden korun! Aþýrý hareket etme sefihliktir, akýlsýzlýktýr. 22/Ramazan.
radyobeyan