Reþahat
Pages: 1
Hoca Alaeddin Gucdevani By: derya Date: 07 Ocak 2010, 12:13:51
HOCA ALAEDDÝN GUCDEVANÝ

Þâh-ý Nakþibend Hazretlerinin üstün baðlýlarýndan. Gucdevân köyünden... Kabri de, Buhara taraflarýnda bir köyün tepeci­ðinde.

Gençliðinde Hoca Bahaeddin Nakþibend Hazretlerinin hizme­tine girip mürþidinin son demine kadar yanýndan ayrýlmýyor. On­dan sonra da ömrünün geri kalaným Hoca Muhammed Pârisâ ve Ebu Nasr Pârisâ´nýn hizmet ve sohbetinde geçiriyor.
 
Vecd ve istiðraklarý o derece ki, söz söylerken bile kendile­rinden geçtikleri vâki.Hoca Ubeydullah Hazretlerinin tesbitlerine göre bu dâvada onun kadar uðraþan tasavvuf ve hakikat yo­lunda emek sarf eden az kimse görülmüþtür.

Hoca Muhammed Pârisâ Hazretleri onu da beraberinde al­mak istiyor. Halbuki o zaman Hoca Alâeddin´in yaþý doksaný bul­muþ ve ihtiyarlýk bütün aðýrlýðiyle sýrtýna çökmüþtü. .

Muhammed Pârisâ hazretlerine diyorlar ki :

- Hoca Alâeddin zaiflik ve ihtiyarlýkta sön hadde varmýþ bulunuyor. Artýk onun elinden hizmet diye bir þey gelemez. Onu bu seferden af buyurmanýz doðru olur.

Hoca Hazretleri buyuruyorlar :

- Bizim ondan hizmet diye beklediðimiz bir þey yoktur. Yü­zünü gördüðümüz her zaman, yolumuzdaki azizlere nisbet ifade­sini görmüþ oluruz. Bize, bunu göstermekten büyük medet ve hiz­met olamaz.

Hoca Alâeddin :

Kendimi bildim bileli, bir serçe kuþunun baþýný suya sokup çý­karacaðý zaman süresince bile bana uykuda veya uyanýklýkta gaf­let yol bulamamýþtýr.

- Hoca Alâeddin´in nâdir insanda görülmüþ, gayet derin is­tiðraklarý vardý. Buhara´da bulunduðum sýrada, kendileri 90 yaþ­larýndayken meclislerinde bulunurdum. Bir gün Þâh-ý Nakþibend Hazretlerinin kabirlerini ziyaret etmek için Kasr-ý Ârifan´a gidip ziyaretten sonra dönerken yolda Hoca Alâeddin´e rastladým.

Bana dedi ki:

«Ben de sizi geceyi kabir baþýnda geçirir sandým da onun için geldim!» Bu söz üzerine Hoca Alâeddin´e katýldým ve geri dön­düm. Yatsý namazý kýlýndýktan sonra þöyle dediler : «Sizin gibi Hak yoluna talip bir merd´e bu geceyi uyumadan ihya etmek dü­þer.» Kendileri yatsýdan sabaha kadar mezar baþýnda öyle bir is­tiðrak ve teveccüh haliyle diz çökerek oturdular ki, dizlerini bile kýpýrdatmadýlar. Ýnsanýn ruhunda o istiðrak ve topluluk olmadan, iki diz üstünde kýmýldamaksýzýn sabahý etmek hiç kimsenin harcý deðildir. Ben o kadar yorgun ve takatsizdim ki, artýk oturduðum yerde yýðýlýp uykuya varmak benim için kaçýnýlmaz bir hal öldü. Biraz açýlmak için kalktým ve hizmet iþleriyle uðraþmak istedim. Gülümsediler ve dediler : «Aðýrlýðýný atmaya mý bakýyorsun?» Ve yine murakabeye vardýlar.

Hoca Ubeydullah Hazretleri :

Semerkant´ta beni müthiþ bir göz aðrýsý tuttu. Kýrk gün bu acýyý çektim. O sýrada, içime Hoca Alâeddin Gucdevânî´yi görmek arzusu düþtü. Üstün vasýflarýný çok dinlemiþtim. Fakat mübarek yüzlerini görmek bana o günedek nasip olmamýþtý. Buhara´ya ulaþtým ve bir gün yoluma rastlayan bir mescide girdim. Gördüm ki, mescidin bir köþesinde nurlu bir ihtiyar duruyor. Gönlüm bu ihtiyara kapýldý. Üç gün sohbetinden ayrýlmadým. Üçüncü günü buyurdular : Günlerdir gelip bizimle sohbet ediyorsun. Muradýn nedir ? Eðer, bu adam þeyhtir, kerametini göreyim diye geliyorsan bizde öyle þey arama! Eðer sohbetimizi beðendin de kendinde bir deðiþiklik hissediyorsan, sana ve bana mübarek olsun!...» Me­ðer o ihtiyar Hoca Alâeddin Gucdevânî deðil miymiþ? Kýrk gün süren göz aðrýlarým bir anda kesilmesin mi ?
 
Hoca Ubeydullah Hazretleri :

- Hoca Alâeddin bana dedi ki : «Sana talim ettiðimiz þeyler üzerinde çalýþ ve çalýþmayý asla býrakma! Çalýþmadan ele geçen þeylerin devam ve bekasý olmaz!»

Kaderde olan zuhur eder diye müride çalýþmayý terketmek doðru deðildir. Müride, her þeyi Allah´ýn iradesine baðlamak ve ýsmarlamak þart olduðu gibi çalýþmak da, yerinde, en kýymetli þarttýr. Çalýþmayý býrakmak sadece delâlet ve hüsrandýr. Allah´ýn ancak çalýþana verdiði hakkýndaki âyete dayanarak çalýþmayý ka­dere baðlanmaya tercih edenler haklýdýr; yerinde çalýþma, teslimi­yetin üstündedir. Þu kadar ki teslimiyet ve kadere baðlanmayý ça­lýþmaya takdim edenler de haklýdýr. Bu görüþler birbirini çürütücü deðildir. Meselâ bir kimse «Gemiyi hedefine götüren rüzgâr­dýr; gemidekilerin rüzgârý beklemekten baþka çareleri yoktur» de­se hakikati söylemiþ olur. Bir baþkasý da «Gemi âletlerini yerinde kullanmadan menzile varýlamaz» dese o da hakikati söylemiþ olur. Bu hikmeti canlandýrmakta daha nice misal gösterilebilir. Bütün dâva, hem çalýþma, hem de kadere baðlanma arasýnda ne o taraf, ne bu taraf hesabýna mübalâðaya düþmeden her iki tarafýn hakký­ný vermektedir. Müridin kabulü Ýlâhî mevhibe yolundan ve bedel­le satýn alýnmaz soyundan olsa da yine talibe kabul þartlarý üze­rinde gayret sarfetmek vâcibdir. Gönül ehlinden bir çocuðun tes­limiyet halinde bulunmalarý þu hikmete baðlýdýr ki, onlar murad kâbesine gidiþte tedbir ve teslimiyet mevzilerini görmüþler ve kendilerini teslim olma yerinde bulmuþlardýr. Meselâ Kâbeye gi­denin yolu bir miktar karadan ve bir miktar denizden olsa, kara­dan giderken her gün belli baþlý bir hareket þarttýr. Eðer hareket­le yol alýnmayacak olursa maksûda eriþilemez. Ama denizden gi­dilirken insana bizzat hareket lâzým deðildir. Böyle bir yerde ille tedbir ve hareket þarttýr diye yürümeðe kalkýþan, ancak budala­lara mahsus bir iþ yapmýþ olur. Buna karþýlýk kadere teslimiyet dâvasiyle tedbiri býrakanlar da galetta´dýr. Bunlarda teslim olma­nýn hakký yoktur. Rýza gemisine girmemiþ olduklarý için yoldan kalmýþlardýr. Fakat rýza gemisine girmiþ olarak seferlerinin haki­katini bilenler teslimiyete mâil ve didinmeden çekinicidirler. Bu sebepledir ki, baþlangýçta bulunanlarýn temayülü tedbire, sondakilerin de teslimiyetedir.

Hoca Ubeydûllah Hazretleri :

- Hoca Alâeddin Hazretleriyle 40 gün kadar düþüp kalktým. Bir gün Hoca Bahaeddin Hazretlerinin keramet ve tasarruflarýn­dan ve sohbetlerinin tesirinden bahsedib dediler ki : «Zamane azizlerinin sohbetleri de, geçmiþteki ulular derecesinde olmasa bi­le ganimettir. Bazý büyükler, diri kedi, ölü arslandan yeðdir, de­miþlerdir.»

Hoca Alâeddin Gucdevânî Hazretlerinin vefatlarýnda, Hoca Ebu Nasr Pârisâ Hazretleri vaazde buyurdular :

- Hoca Alâeddin bizimle içli dýþlýydý. Biz de onlarýn inayet ve himmet gölgelerinde rahat ve mesuttuk. Þimdi onlar hakkýn rahmetine ulaþtýklarýna göre artýk bize düþen korku ve kaygý ol­mamalýdýr.


radyobeyan