Reþahat
Pages: 1
Emir Burhan By: derya Date: 07 Ocak 2010, 10:33:39
EMÝR BURHAN

Emîr Külâl Hazretlerinin büyük oðullarý.Nice defa Emîr Külâl, oðlu hakkýnda :

— Bu çocuk bizim bürhanýmýzdýr, yani tarîkatte hüccetimizdir.

Buyurmuþlardýr.

Emîr Burhan, Þâh-ý Nakþibend Hazretlerinin üstün baðlýla­rýndan olmuþtur.

Bir gün Emîr Külâl, Þâh-ý Nakþibend´e þöyle demiþ :

— Bir üstad, çýraðýný terbiye ederek kemâl derecesine eriþtirse, ister ki, kendi eserini çýraðýnda görsün ve çalýþmalarýnýn on­da yerleþtiðine þahit olsun.Ve eðer çýraðýnda bir yanlýþlýk gö­rürse düzeltsin.Ýþte oðlum Burhan!. Þimdiye kadar hiç bir ma­nevî terbiye görmemiþtir. Onun terbiyesini üzerinize alýn da ese­rini görüp itminan elde ettiðinize dair bana güven gelsin.

Bu emir üzerine Þâh-ý Nakþibend, Emîr Burhan´ýn bâtýnýna teveccüh edip murakabeye varýyor. Fakat edebe riayet ettiði için tasarrufunu kesik kesik devam ettiriyor ve arada bir duraklýyor. Emîr Külâl Hazretleri ihtar ediyorlar :

— Ara vermeden tasarruf etmekte devam et! Hiç durma!

Ve tasarruf bütün kuvvetiyle aralýksýz devam edince Emîr Burhan birdenbire deðiþiyor, kendinden geçiyor ve manevî sar­hoþluða düþüyor. Ve yolu açýlýyor.

Emîr Burhan, son derece þiddetli cezbe ve manevî serhoþluk sahibiymiþ ve mizacýnda yalnýzlýk, halktan uzaklaþma ve kimsey­le düþüp kalkmama duygusu hâkimmiþ. Onun iç âlemini ve hu­susî tavýrlarýný gören ve bilen olmazmýþ. . Manevî kuvveti o derecedeymiþ ki, Hoca Hazretlerinin yakýnlarýndan çoðunu yakar ve manevî libaslarýný üzerlerinden düþürürmüþ.

Hoca Hazretlerinin baðlýlarýndan Þeyh Nikrûz Buharý diyor ki:

— Emîr Burhan´a ne zaman rastlasak, halindeki þiddet yü­zünden bâtýnýmýzý altüst eder, bomboþ býrakýr ve bizi periþanlýða uðratýrdý. Bu halden Hoca Hazretlerine dert yanacak oldum. Ba­na «Emîr Burhan´dan þikâyete mi geldin?» dediler. «Evet!» diye cevap verdim. Þöyle cevap verdiler : «O sana yönelince sen de bana teveccüh et ve içinden, ben deðilim, odur, de!» Bu tenbihten sonra Emîr Burhan´la karþýlaþtým. Âdeti icabý yine bana yö­neldi. Hoca Hazretlerinden aldýðým emri ayniyle yerine getirdim, içimde bir kaynaþma baþlar baþlamaz Hoca Hazretlerine teveccüh ettim ve «Ben deðilim, odur!» dedim. O anda Emîr Burhan´ýn ha­li deðiþti ve kendinden geçerek yere yýðýldý ve bir daha bana kar­þý tasarruf tecrübesine kalkýþmadý.

Emîr Burhan anlatýyor :

— Kurban bayramýydý. Halk camiden çýkýyordu. Avluda yý­ðýn yýðýn insan.. Herkes Hoca Hazretlerinin peþinden gidiyordu. Eteðine sokulmak, eline yapýþmak isteyen isteyene. . Kendi ken­dime düþündüm : Ne güzel zamandý Hoca Hazretlerinin ilk zu­hurlarý vakti ki, feyz ve hal fýþkýrýþý devriydi. Þimdi halkýn çok­luðu kendilerini rahatsýz ediyor ve bâtýnlarýný bunaltýyor. Bu fik­ri içimden geçirir geçirmez gördüm ki, Hoca Hazretleri durmuþ, bana bakýyorlar; âdeta yanlarýna gitmemi bekliyorlar. Yürüdüm, yanlarýna varýnca mübarek elleriyle yakamdan tutarak çektiler, îçimde öyle bir hâl oldu ki, ayakta durmaya mecalim kalmadý. Dediler : «Þimdi söyle, hâl ve feyz fýþkýn asýl bu demde mi, de­ðil mi?» Ben de tam teslimiyet içinde : «Evet bu dem!..» diye ce­vap verdim.


radyobeyan