Reþahat
Pages: 1
Hoca Ali Rahmiteni By: derya Date: 07 Ocak 2010, 10:22:52
HOCA ALÝ RAHMÝTENÝ

Hoca Mahmud Encir Fagnevî Hazretlerinin ikinci halifesi, fakat Ana Silsilenin yürütücüsü ye kol baþýsý.Hacegân Silsile­sinde lâkaplarý «Azizan» dýr. Büyük kutup...

Hoca Mahmud, vefatý yaklaþýnca, hilâfeti, öbür halifelere raðmen Azizan Hazretlerine verdiler ve bütün baðlýlarýný ona ýs­marladýlar. Þah-ý Nakþibend Hazretlerine yol veren nispet kendi­sinde düðümlenir. Yüksek makam ve büyük keramet sahibi..

Kumaþ dokuyucusu...

Oðlu meþhur Mevlâna Abdurrahman Câmi, «Nefahat» isim­li maruf kitabýnda Mevlâna Celâleddin Rûmî´nin «Dokumacý Nessaç» sýfatiyle Hoca Ali´den bahsettiðini kaydeder.

Buhara civarýnda, þehre iki fersah uzaklýkta Rimten dedikle­ri büyük bir kasabadan.Kabri Harizem´de...

Þeyh Rükneddin Alâüddevle Semnanî kendileriyle çaðdaþ.. Aralarýnda mektuplaþmalar ve haberleþmeler cereyan etmiþ.. Bir gün Þeyh Rükneddin Hoca Hazretlerine bir derviþ göndere­rek üç mesele hakkýnda sual soruyor :

Birincisi:

— Siz ve biz halka hizmette kusur etmemeye dikkat ederiz. Siz yedirip içirmekte fazla külfete girmezsiniz. Olaný verir, ye

dirir ve içirirsiniz. Bizse ikramda külfet gösteririz. Daima fazlasýna bakar ve mübalâðaya kaçarýz. Halbuki halk sizden razý ve bizden þikâyetçidir. Sebebi ne olabilir ?

Cevap :

_ Minnet karþýlýðý hizmet edenler çoktur. Hizmetini minnet bilenlerse azdýr. Çalýþýnýz ki, hizmetinizi minnet bilesiniz; o za­man þikâyetçiniz olmaz.

Ýkincisi:

— iþittik ki, sizin terbiyeniz Hýzýr´danmýþ.. Bu nasýl iþtir?

Cevap :

— Allah´ýn kullan arasýnda öyle âþýklar vardýr ki, Hýzýr da onlara âþýktýr.

Üçüncüsü:

— Ýþittik ki, siz gizli zikir yerine açýk zikirle uðraþmaktasý­nýz. Bu nasýl olur ? Cevap:

— Biz de iþittik ki, siz, gizli zikirle meþgul imiþsiniz. Ma­demki iþittik, demek sizinki de gizli zikir deðil.. Gizli zikirden murat hiç bir þey bilinmemesi deðil midir? Ha gizli zikirle meþ­hur olmuþsunuz, ha açýk zikirle... ikisi de müsavi... Hattâ deni­lebilir ki, gizli zikirle meþhur olmak riyaya daha yakýn bir iþtir.

Açýk zikir bahsinde bir din büyüðüne verdiði cevap :

— ölmek üzere bir adama Tevhid Kelimesini yüksek sesle telkin etmeði emreden hadis bütün din âlimlerince malûmdur. Derviþlerin her nefesi son nefes sayýlabileceðine göre bizim açýk zikrimizde bu hikmeti aramak lâzýmdýr.

Yine bir din büyüðü ona soruyor:

— «Allah´ý çok çok zikrediniz!» emrinin belirttiði zikir, lisan zikri midir, gönül zikri mi?

Verdiði cevap:

— Baþta olan dil, sonda olan gönül zikridir. Baþta olan, tekellüf ve zahmetle canýndan sarfeder; fakat sonda olan, zikir gön­lüne iþlediði için bütün uzuvlarý ve zerreleriyle denizin hakika­tine ve çok zikretmek sýrrýna eriþmiþtir. Böylesinin bir günlük kârý, baþkalarýnýn bir yýllýk kazancýna eþittir.

Buyurdular :

— «Allah bir gecede mü´min kulunun gönlüne 360 kere nazar eder» dediklerinin mânasý þudur ki, kalbin vücuda 360 pen­ceresi vardýr; kalbe giren 360 damarýn açtýðý pencereler. Gönül zikirle kaynayýnca Allah´ýn hâs nazarý ona yönelir ve doðan feyiz bu 360 koldan bütün vücuda yayýlýr. Böyle olunca da her uzuv, kendi haline göre ibadetini eder ve onlardan gelen ibadet nuru kalbe öyle bir feyz eriþtirir ki, rahmet nazarý iþte budur.


Azizan Hazretlerinden sormuþlar :

— Ýman nedir ?

— özlemek ve ulaþmak...

Buyurdular :

— «Allah´a tövbe ediniz!» mealindeki âyette hem iþaret, hem cesaret vardýr, iþaret tövbeyedir, beþaret te kabul edileceðine. . Kabul edilmeseydi emrolunmazdý.


Buyurdular:

— Amele baðlanmak, onu yerine getirmek lâzým. Yerine getirilince de yapýlmadý farzetmek lâzým. Kendini kusurlu bilmek ve amele tekrar baþlamak lâzým.


Buyurdular:

— Ýki halde kendinizi sakýnýn : Söz söylerken ve yemek yer­ken.


Buyurdular :

— Bir gün Hýzýr, Hoca Abdülhâlik Gucdevânî Hazretlerinin huzuruna gelmiþti. Hoca Hazretleri evlerinden iki arpa ekmeði getirtip Hýzýr´a takdim ettiler. Hýzýr yemedi. Hoca, yemelerini, ekmeðin helâl kazanýldýðýný söyledi. Hýzýr þu cevabý verdi: Evet, bu ekmek helâl; fakat hamurunu yoðuran taharetsiz. Yiyemeyiz!


Buyurdular:

— Halký hakka davet eden kimse, canavar terbiyecisi gibi olmalýdýr. Canavar terbiyecisi nasýl uðraþtýðý hayvanýn huyum ve istidadýný bilip te ona göre davranýrsa o da öyle.


Buyurdular :

— Eðer Mansur Hallaç, Hoca Abdülhâlik müridlerinden bi­rine rastlasaydý, gereken makam terbiyesini alýr, daha ileri dere­ceye atlar ve asýlmaktan kurtulurdu.


Buyurdular :

— Müride, gayeye ulaþmak için çok riyazet ve meþakkat ge­rek .Fakat bir yol vardýr ki ruhu doðru edicidir. O da, kalbin Allah´a vermiþ olanlarýn gönlünü kazanmak. Zira onlarýn kalb Allah´ýn nazar noktasýdýr.


Buyurdular :

— Duanýzý öyle bir delil vasýtasiyle edin ki, onunla günah iþlemiþ olmayasýnýz! Delil, Allah dostudur. Onlara tevazu ve sevgi gösterin ki, sizin için dua etsinler.

Kendilerine, âþýklarýn bir demde iki bayram ettiklerine dair bir mýsra okunuyor.

Þu cevabý veriyorlar :

— Âþýk bir demde üç bayram eder. Zira Allah´ý her anýsýn­da, Allah tarafýndan hem anmaya davet, hem de kabul edilmek gibi ayrýca iki bayram ve saadet iþareti vardýr.


Þeyh Rükneddin, Azizan Hazretlerine soruyor :

— Ezel gününde ilâhî hitab vâki olunca ruhlardan bir kýs­mý «evet!» diye cevap verdiler. Ebed günündeyse ilâhî hitaba kimse cevap vermez. Sebep nedir?

Karþýlýk verdiler :

— Ezel günü þeriat teklifinin konulduðu gündür. Þeriatte söz vardýr. Ama ebed günü teklifin kaldýrýldýðý gündür ve onda söz yoktur. Bu yüzden cevabý yine Allah verir,

«Vâhid» ve «Kahhar» olduðunu bildirir.


Þiirlerinden :

Nefs kuþu bedene baðlýdýr;

Onu koru ki, arkadaþýndýr.

Baðýný çözme, uçurursun,

Uçunca da artýk tutamazsýn.


Hoca Ahmed Yesevî bahsinde anlatýlan Seyyid Ata, Hoca Azizan Hazretleriyle çaðdaþ. Arada bir buluþurlar ve halleþirlermiþ. Bir gün Seyyid Ata tarafýndan Azizan Hazretlerine kar­þý edep dýþý bir tavýr gösterilmiþ.O sýrada Asya içlerinden gelen çapulcu alaylarý þehri yaðma etmiþler ve Seyyid Ata´nýn bir oð­lunu esir alýp gitmiþler.Seyyid Ata, baþýna gelen bu felâketi, Azizan Hazretlerine karþý iþlediði suç yüzünden bilmiþ. özür dilemek ve baðýþlanmasýný saðlamak için bir ziyafet tertiplemiþ ve ona Azizan Hazretlerini davet etmiþ.Azizan Hazretleri Sey-

yid Ata´nýn muradýný anlayýp ziyafette hazýr bulunmuþlar.. Þehrin en büyük din adamlarýnýn ve þahsiyetlerinin hazýr bulunduðu sofrada, Azizan Hazretleri, üzerlerinde muazzam bir cezbe ve ta sarruf hâl-i, ellerini yemeðe doðru götürüp þöyle demiþler :

— Seyyid Ata´nýn esir oðlu þu kapýdan girip sofraya oturma dýkça ve yemeðimize katýlmadýkça, Ali, elini yemeðe sürmez!

Ve eli öylece kalmýþ..Herkes dehþet içinde...

Þeyh ise, gözleri yemekte, kendinden geçmiþ, müthiþ bir hey bet edasýnda..

Kapý açýlýyor ve esir çocuk koþarak içeriye giriyor. Dehþet son haddinde...Çocuk :

— Nasýl gelebildin ? Sualine þu cevabý veriyor :

— Hiç bir þeyin farkýnda deðilim. Beni bir takým vahþi çapulcular esir edip sýmsýký baðladýklarý halde memleketlerine gö türdüler. Günlerce yol aldýk, Ýþte birdenbire kendimi aranýzda ve yurdumda görüyorum.

Herkes, Azizan Hazretlerinin ayaðýna kapanmýþ, bu muaz zam keramet karþýsýnda teslim olma vaziyetinde.


Bir gün Azizan Hazretlerine, hatýrý sayýlýr bir zat misafir geliyor. Fakat evde hazýr yemek yok. . Azizan Hazretleri üzülü yorlar. Evlerinin kapýsýna çýkýyorlar. O sýrada, paça satan bi genç elinde bir çömlekle geliyor. Çömlekte donmuþ paça var.

Genç :

— Bu yemeði sizin ve yakýnlarýnýz için hazýrladým. Kabul buyurursanýz beni mesut edersiniz.

Diyor.

Azizan Hazretleri bu nazik anda gelen yemekten son derece hoþnut kalýyorlar ve gence iltifat ediyorlar. Gelen yemekle mi­safir aðýrlanýyor. Misafir gidince Þeyh Hazretleri paça satan gen­ci çaðýrtýp :

— Senin getirdiðin bu yemek, sýkýntýlý bir ânýmýzda imdada yetiþti. Sen de þimdi bizden ne muradýn varsa iste ki, Allah dile­diðini verse gerektir.

Genç :

— Aynen senin gibi olmak isterim. Diyor.

— Bu çok güç bir þey. . Üzerimizdeki yük senin omuzlarýna çökecek olursa ezilirsin!

Cevabýný veriyor Azizan Hazretleri Fakat genç yana yakýla ýsrar ediyor :

— Benim âlemde tek muradým, bu... Týpký týpkýsýna senin gibi olmak. Baþka hiç bir þey beni teselli edemez. Baþka emel tanýmýyorum!

— Peki, diyor, Azizan Hazretleri; öyle olsun! Ve genci elinden tuttuðu gibi halvet odasýna çekiyor. Orada nazarlarýný gence mýhlayýp kalbleriyle kalbine yöneliyorlar. Biraz sonra gençte bir deðiþiklik baþlýyor. Genç hem zahirde ve hem bâtýnda Azizan hazretlerinin ayný olarak meydana çýkmaya baþlýyor. Bu hal tam 40 gün devam ediyor ve 40 ýncý gün genç, altýna girdiði yükün aðýrlýðýndan beka âlemine göçüyor. Fakat muradýna ermiþ ve ebedî saadete eriþmiþtir.

Azizan Hazretleri gaiplerden aldýklarý iþaret üzerine Hârizem illerine göç ediyorlar. Þehrin kapýsýna gelince içeriye girmeyip Harizem Þaha iki derviþ gönderiyorlar ve þöyle tenbih ediyorlar :

— Gidin ve Þaha deyin ki, fakir bir dokumacý kapýnýza gelmiþtir. Þehrinizde oturmak ister. Eðer izniniz olursa girecek, olmazsa dönecektir. Ayniyle bu sözleri söyleyin ve izin verildiði takdirde Þahýn elinden bir de mühürlü vesika alýn!

Derviþler saraya gidip vaziyeti arzediyorlar. Bu istek Þahýn

tuhafýna gidiyor. Sadece alay olsun diye istenilen mühürlü kâðý di yazdýrýp derviþlere veriyor. Derviþler kaðýdý þeyhlerine teslim ediyorlar, o da þehrin kuytu bir köþesinde bir ev tutup oraya yet leþiyorlar. Her sabah ýrgat pazarýna gidip oradan birkaç amele tu tuyorlar ve onlara :

— Þimdi abdest alýn ve ikindi vaktine kadar bizim sohbetimizde bulunun! Sonra da ücretinizi alýp yerinize dönün!

Emrini veriyorlar.

Bu iþi ganimet bilen ýrgatlar hemen Þeyh Hazretlerinin etrafýnda halka oluyor, fakat halkaya bir giren bir daha çýkamýyor Hâdise þehre yayýlýyor ve Azizan Hazretlerinin halkasý o kadar geniþliyor ki, oturduklarý eve sýðamaz oluyor. Çok geçmeden bütün Harizem Azizan Hazretlerinin kapýsýnda.Herkes onun ete ðine yapýþabilmek için birbirini çiðniyor.

Þahýn kulaðýna fýslýyorlar :

— Þehirde bir þeyh peydahlandý. Bütün þehir onun arkasýn da ve izinde. Böyle giderse baðlýlarý o kadar çoðalacak ki, onun nüfuzu önünde sizin saltanat nüfuzunuz sýfýra inecek. Çaresini bakmak lâzým bu iþin...

Þah, Azizan Hazretlerinin þehirden çýkmasýný ferman ediyor O zaman büyük mürþid Þaha þu cevabý gönderiyor :

— Biz, koynumuzda, þehre girebileceðimize ve orada yerleþebileceðimize dair mühürlü bir ferman taþýyoruz. Eðer Þah, kendi izinlerini ve mühürlerini inkâr ederlerse çýkýp gitmeðe razýyýz.

O zaman padiþah iþi anlýyor ve bizzat verdiði izni geri almak küçüklüðüne düþmüyor. Hattâ bununla da kalmayýp Hoca Hazretlerinin sohbetine gidiyor; ve gidiþ o gidiþ, bir anda Azizan Hazretlerinin en tutkun baðlýlarýndan oluyor.

Azizan Hazretlerinin ömrü 130 una varmýþ,. Hoca Hard ve ibrahim isimli iki oðullarý var.


radyobeyan