ilimdunyasi.com Haberleri
Pages: 1
Almak ve olmak Psikolojisi By: neslinur Date: 04 Ocak 2010, 12:31:28


“Ýnsan ürettikleriyle mi, yoksa sahip olduklarýyla mý varoluþunu hisseder.”

Banu Yaþar'ýn Yazýsý

Birçok psikolojik rahatsýzlýk ve sorunun arttýðý günümüzde insanoðlu artýk daha zor mutlu oluyor. Mutlu olmasý için, çok daha fazla þeye sahip olmasý gerekiyor. Yani mutluluk, þartlara baðlý bir duygu olmaya baþladý.
Belli kriterler ve standartlar gerçekleþmediðinde kolayca hüzne kapýlabiliyoruz. Kendimizi yetersiz ve deðersiz hissetmemiz artýk daha kolay, mutsuz olmak için sadece kendi sahip olduklarýmýzdan daha fazlasýna sahip biriyle tanýþmamýz yeterli oluyor. Deðer ve deðersizlik kavramlarý bile sahip olunan maddî ölçütlerle belirlenir oldu. Sahip olduklarýmýzýn sayýsý arttýkça daha önemli, daha deðerli hissediyoruz kendimizi... Oturmuþ kiþilik yapýlarý yerine, dýþarýdan gelen mesaja göre þekillenen, þiþmiþ benliklerimiz oluþtu. Bir þey zevk verirse ve onu yapmak keyifli ise yapar olduk. Emek vermek ve beklemek sýradanlýk ve güçsüzlüðün sembolü oldu. Her þeyi hesaplar olduk... Ne zaman neyi yapacaðýmýzý ve neyi yaþayacaðýmýzý... Hayatý sürekli kontrol altýnda tutmaya çalýþtýk, istediðimiz gibi olmayýnca da, panikleyip, kaygýlandýk.
Sürekli þikâyet ettik, havadan, sudan, hastalýktan, iþten, arkadaþtan...
Mutlu olmak, tevekkül sahibi olmak, bir þeyleri zamana býrakmak, basit olmanýn, zayýf bir algýlama tarzýnýn göstergeleri olarak kabul edildi.
Üretmenin kendisi zevk verici olmaktan çýkýnca, sahip olunanlar sergilenmeye baþlandý. Elindekileri göstererek deðerli olma duygusu aðýr basýnca, insanlar paylaþmak için deðil, sergilemek için bir araya gelir oldular. Birlikteyken yaþanan kim daha mutlu yarýþmalarý asrýn trendi olmaya baþladý. Ne kadar rahatsýz olsalar da görmek ve görünmek isteði daha galip geldi. Tek baþýna yaþanan huzur hali bile bunaltýcý yalnýzlýklara dönüþtü, evde yalnýzken kendi iç sesimizi duymaktan korkup, kapýdan içeri girer girmez radyo ya da televizyonu açmaya baþladýk. Sessizliðin sesi bizi korkutur oldu.
Kendi iç sesine kulaklarýný týkayan insan dýþarýdan gelen seslerin rüzgârýna kapýldý. Sürekli almak ve sahip olmak dürtüsü onu kendine yabancýlaþtýrdý.
Her þeyi hazýr almaya baþladýk, elimizle üretmek ise sadece bir fantezi haline geldi. Hazýr almak, alma gücünün sergileniþi olunca, elimizle yaptýklarýmýz, maddî yetersizliðin gizli görüntüleri olarak algýlanýr oldu. Hatta almanýn ötesinde nereden aldýðýn, daha önemli olmaya baþladý.
Bu hýzlý tüketim yani al, kullan, at mantýðý insan iliþkilerine de yansýdý. Ýliþkiler ve evlilikler de çok kolay baþlayýp, çok kolay biter oldu. Emek verilen, zaman tanýnan iliþkiler yerine, uymayýnca yenisi aranan birliktelikler doðdu. Bu yeni sistem insaný daha da yalnýzlaþtýrdý. Özellikle kadýnlar için durum daha da zor oldu. Çünkü kadýn, yapýsý itibariyle güvenmeye, emniyete ve yaþadýðý duygunun sürekliliðine inanmak ister. Bu hýzlý deðiþim süreci, kadýný korkularýyla baþ baþa býraktý. Eþiyle ve çocuðuyla güven içinde yaþama arzusu yerini, eþini ve onun ilgisini kaybetme korkusuna býraktý. Çünkü, her þey çok çabuk tüketiliyordu. Fýtratýnýn özelliklerini yaþayamayan kadýn, yaþadýðýna inanmaya, ona ayak uydurmaya çalýþtý... Yüreði yoruldu, letafeti, zarafeti ve hassasiyeti yýprandý....
Almak ve olmak arasýnda sýkýþan insan, artýk daha çok çalýþmak ve sürekli kendini yenilemek zorunda, çünkü; deðiþen sistem kendini hiç de ucuza satmýyor...
Yeni Asya


radyobeyan