Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: neslinur Date: 28 Aralýk 2009, 15:02:10
9. HAFTA DÝN DEÐÝÞTÝRME
1. Din Deðiþtirme
Dini yaþayýþýn önemli konularýndan birisi de din deðiþtirmedir. Din deðiþtirme irtidat (dinden çýkma) ve ihtida (hidayete erme, dine, dönüþ) hadiselerini kapsar. Þüphesiz ihtida olayýnýn incelenmesi, Din Psikolojisinin ihmal edemeyeceði araþtýrma alanlarýndan birisidir.
ALLAH‟tan uzaklaþmýþ ya da O‟na çok uzak ve yabancý kalmýþ bir kimsenin, eski kiþiliðini tamamen býrakýp yepyeni bir dini inanç ve þahsiyet kazanarak kiþisel iradesiyle ALLAH‟a yönelmesi ve kendini O‟na vermesi son derece önemli bir meseledir. Bu, ferdin eski hayatýnýn tümden deðiþtirilerek yeni bir hayata baþlamasý demektir.
2. Din Deðiþtirme Kavramlarý
Bazý Batý dillerinde inanç, kanaat ya da durum deðiþikliðini ifade etmek için “conversion” kelimesi kullanýlýr. Kökü itibariyle bu kelime tam ve bütün olarak “deðiþme”yi, bir halden bir baþka hale geçiþi, bir olayýn bir baþka olaya dönüþümünü anlatýr. Psikoloji ve sosyolojide conversion kavramý genellikle siyasi, sosyal ya da estetik alanda bir “kanaat deðiþikliði”ni belirtmek için kullanýlýr. Asýl psikolojik anlamý içerisinde bu kelime, “tam bir deðiþme”yi, bir
inanç sisteminden diðerine baðlantýnýn geçiþini ifade eder. Dini conversion ise; “farklý bir din ideali için mensubu bulunduðu dini görüþ ve baðlýlýktan vazgeçme; dini inanç ve davranýþlarla ilgili yön deðiþimi”ni de içine alan “manevi evrim ve geliþme”22 olarak tanýmlanýr.
Ýslam kültüründe, kiþinin dini inançlarýnda meydana gelen bu deðiþme ve geliþme tevbe, hidayet, ihtida gibi kelimelerle ifade edilmiþtir. Ýhtida ise, baþka bir dine mensup, putperest ya da dinsiz bir kimsenin Ýslam‟a baðlanmasý ve hayatýna buna göre düzen vermesi durumudur.ihtida gibi kelimelerle ifade edilmiþtir.
3. Din Deðiþtirmenin Tabiatý
Genel bir ifade ile hidayet olayý, duygusal olduðu kadar zihni yapýda da meydana gelen köklü bir deðiþmedir. Bu, kiþinin kendi kendisinden hoþnut olmadýðý, eksiklik, tatminsizlik ve mutsuzluk duygularý içerisinde bocaladýðý ya da yeni ve farklý bir tecrübe içerisinde dini gerçeklerin farkýna varmasýyla baþlayan bir iç çatýþmasý sonrasýnda, kendisinde mutluluk, tatmin ve uyum bulacaðýný sezdiði dini deðerlere doðru yavaþ ya da hýzlý bir geçiþ yapmasýdýr.
4. Din Deðiþtirme Tipleri (Motifleri)
Bazý din deðiþtirmeler kabul edilecek dinin mensuplarýyla oluþan karþýlýklý iliþkiler neticesinde, bazýlarý da kiþinin böyle bir tecrübeden çok, entelektüel anlamda dinden tatmin olmasý veya deneyerek dini benimsemesi ile gerçekleþir. Bu konuda yapýlan araþtýrmalar birkaç din deðiþtirme veya dindarlaþma motifini belirlemiþtir. Burada motiften kasýt kiþinin yeni bir dini seçerken dine giriþ yollarýdýr. Kiþiyi neler etkilemiþtir; kültür mü, insanlar mý, yoksa dinin prensipleri mi? Lofland ve Skonovd (1981) din deðiþtirme yada dindarlaþma üzerine yapýlan araþtýrmalarý deðerlendirerek altý tip motif belirlemiþlerdir. Entelektüel, mistik, deneysel, duygusal, yeniden uyanýþ, cebri (zorlama). Bu motifler sosyal ve tarihi duruma göre farklý devirlerde farklý frekanslarda ortaya çýkmýþtýr.
5. Din DeðiĢtirmede Etkili Faktörler
Kiþiyi, farklý bir dini inancý benimsemeye ya da hayatýnda dini deðerler yönünde köklü bir deðiþiklik yapmaya sevkeden çok deðiþik faktörlerin varlýðý görülmektedir. Bu konudaki çalýþmalar son yýllarda bir araþtýrma alaný olmuþtur25. Etkili olan faktörün niteliðine göre de bu
olaylar belli tipler halinde incelenebilmektedir.
a) Psikolojik Faktörler
1. Suçluluk ve Günahkarlýk Duygusu:
Çeþitli durumlarda kiþinin yaptýðý hata ve iþlediði kötülüklerden rahatsýzlýk duymaya baþlamasý, derin bir piþmanlýkla bu durumu telafi etmek için hayatýna yeni bir yön ve düzen vermeyi þiddetle arzu eder duruma gelmesi, deðiþmenin önemli faktörlerinden birisidir.
2) Anlama Ýsteði ve Zihinsel Tatmin :
Çaðdaþ kültürün belirgin özelliklerinden birisi “akýlcýlýk”týr. Akýlcý ve bilimsel düþünme alýþkanlýklarýyla yetiþmiþ insanlar için hakikat kendisini, ancak bu ölçüler içerisinde kabul ettirebilir. Bilimsel inceleme ve karþýlaþtýrma birçok yerli ve yabancý aydýnýn hidayetlerinde en önemli güdü olmuþtur. Özellikle Kur‟an-ý Kerim üzerinde yapýlan incelemeler bilimsel anlayýþ ve kavrayýþýn en son sýnýrýna ulaþmýþ kimselerde bile tam bir tatmin duygusu uyandýrmakla, zihinsel ihtiyaçlara kesin cevaplar oluþturmaktadýr.
3) Kimlik Bunalýmý ve Varoluþsal Güvenlik Ýsteði :
Çaðýmýz, ideolojilerin ve bazý siyasi sistemlerin baþarýsýzlýðýna ve çöküþüne sahne oldu. Ýdeolojik baðlanma ve siyasi gruplaþmalar içerisinde kendine bir kimlik ve güvenlik saðlayan Çoðu genç insan, bu geliþmeler sonucu kendilerini zihni ve manevi bir boþlukta buldular.
4) Dramatik Tecrübeler :
Kaza, hastalýk, hapis hayatý, çok sevilen birinin ölümü ya da ondan ayrý ve uzak kalma gibi acý verici tecrübeler, bazý insanlarý mevcut inanç ve hayat düzenlerini köklü bir þekilde gözden geçirmeye sevkedebilmektedir
5) Dini Olgunlaþma :
Bazý kimselerin Ýslam‟a geçiþi, önceki inanç ve kanaatlerinin red ve inkarý eski dininden dönme olarak deðil, bir süreklilik, gittikçe artan bir geliþme olarak yaþanmaktadýr. Hýristiyan ve Yahudi geleneði içerisinde yetiþmiþ, uzun yýllar Uzakdoðu inanýþlarýna baðlý kalarak yaþamýþ birçok insan, Ýslam‟da bunlarla ortak pek çok kavram ve uygulama bulmuþ olmanýn yaný sýra, bunlardan daha ötede baþka deðerlerin de farkýna varýyorlar.
6) Estetik Etkilenme :
Güzellik ve ahenk duygusu güçlü ve geliþmiþ olan bazý yabancýlarýn, Ýslam sanat ve kültür ürünlerinin ihtiþamý karþýsýnda hissettikleri hayranlýk duygusu, din deðiþtirmelerine yol açacak kadar derin olabilmektedir.
b) Manevi Faktörler
Dini tecrübenin ansýzýn, beklenmedik þekilde insaný kuþatmasý sonucu geliþen hidayet olaylarý vardýr. Her hidayet olayýnda dini tecrübe mevcut olmakla birlikte, aralýksýz kabul hissine yol açan özel bir olay olarak bu tür hidayeti ayýrmak mümkündür. Böylesi bir hidayette, ALLAH gerçeði kökten bir deðer olarak kendi kendisini aniden kabul ettirir. W. James‟e göre ALLAH‟ýn insana müdahalesi alt þuur yoluyla olur. Ansýzýn gerçekleþen hidayet olayý da, bu alt þuur faaliyetinin bir sonucudur. Vergote, ani hidayetlerde ALLAH‟ýn müdahalesinin þuurlu bir yolla gerçekleþtiðini ileri sürerek, James‟i tenkit eder. Bilindiði gibi, hidayet olayýnda kiþilik yeniden organize olmakta ve yapýlanmaktadýr. Yeni kabullenme ile eski inançlar arasýnda öyle hayret verici bir nispetsizlik vardýr ki, James‟in anladýðý þekilde ani hidayet olaylarýný, þuuraltýna ait eðilimlerini þuurlu benlik katýna baskýný olarak yorumlamak mümkün deðildir.
c) Sosyo-Kültürel ve Dini Faktörler
1) Telkin ve Sosyal Etkileþim :
Uygun psikolojik þartlarda Ýnsanýn baþkalarýn söz ve davranýþlarýndan etkilenmesi nadir görülen bir durum deðildir. Ancak bu etkilenmeler, sadece belli özel durumlarda kiþide köklü dini deðiþmelerin yaþanmasý sonucunu doðururlar.
2) Eski Baðlý Olduðu Dine Karþý Tepkiler :
Yahudi-Hýristiyan geleneði içerisinde yetiþen birçok insan, kendi dininin bazý dogmalarý ve Kilisenin bazý uygulamalarýna karþý erken yaþlardan itibaren içlerinde kendiliðinden bir tepkinin uyandýðýný farketmektedirler.
3) Evlenme :
Din deðiþtirmelerde, yabancý din mensubu kimselerle evlenmenin en yüksek oranda etkili bir faktör olduðu bilinmektedir. Dini inanç ve uygulamalarla evlilik arasýnda önemli bir bað vardýr. (Argyle & Beit-Hallahmi, 1975, 51). Birçok araþtýrma, evlilik yoluyla gerçekleþen din deðiþtirmede bir eþin diðerini etkilemesinin önemli bir faktör olduðunu ortaya koymuþtur.
A.Köse‟nin konuyla ilgili yaptýðý araþtýrmaya katýlan 70 kiþinin 14‟ü (%20) Ýslam‟ý seçtikleri zaman bir Müslümanla evli veya niþanlý idiler (dokuz evli, beþ niþanlý). 14 kiþinin dokuzu kadýn, beþi ise erkekti. Beþ kiþi (dört kadýn bir erkek) evlilik gerçekleþmeden Müslüman olduklarýný ilan ederken, dokuz kiþi (sekiz kadýn bir erkek) evlendikten sonra Müslüman olmuþlardý.
Din Psikolojisi 10 By: neslinur Date: 28 Aralýk 2009, 15:09:27
10. HAFTA mistisizm ve pskoloji
1. Mistik Yaþantý
Dini yaþayýþýn bir baþka türü de mistik yaþantýdýr. Bunun islami yönü tasavvufi yaþayýþý ortaya çýkarýr. Bu yaþayýþ türüyle tasavvuf psikolojisi meþgul olmaktadýr. Tasavvufi yaþayýþ, en içten duyulan dini yaþayýþlardan sayýlmaktadýr.
Tasavvuf Psikolojisi alanýnda ciddi incelemeler yapýlmýþtýr. Her ne kadar bunlarda Hýristiyan tasavvufunun psikolojik deðerlendirilmesi çok daha aðýr basýyorsa da bu hususta ilk önemli eser,
Þu halde tasavvufi yaþayýþýn araþtýrýlmasý Din Psikolojisine düþen bir görevdir.
Tasavvufi hal diye nitelendirilen bütün dini ayinler, bunlara ait davranýþ teknikleri ve tezahürleri psikolojik deðerlendirmeye tabi tutulabilir. Vecd, istiðrak, riyazet, züht, çile, itikaf, terk. sema, zikr, tefekkür, takva vb.leri tasavvufi yaþayýþ hallerinin baþlýcalarýdýr.
a. Mistisizm ve Tasavvuf
Çok deðiþik þekilleri olan mistisizm duyu ve akýl dýþý bir yolla ulaþýlan idrak biçimini, batýni tecrübe ve þuur hallerini, bilgilenmenin vasýtasýz þeklini ifade eden genel bir kavramdýr. Mistiklik sýrf dine has olmayýp, hemen hemen her kültürde, din dýþý inanç sistemlerinde de kendisini gösteren evrensel bir insani olaydýr.
b. Mistisizmin Tabiatý
Mistik ya da sufiyi ortalama insanlardan farklý bir idrak dünyasý içerisinde yaþamaya elveriþli kýlan psikolojik yapý nereden ileri gelmekte ve nasýl oluþmaktadýr? Ýbn Haldun‟a göre temelde Ýnsan fýtratý duyular ve akýl üstü bir alanda bilgi ve tecrübe elde etmeye, yücelip tamamen ruhanileþmeye kabiliyetli bir özelliktedir. Þuur psikolojisi üzerine yapýlan gözlem ve incelemeler, insanýn alýþýlmýþýn dýþýnda farklý þuur biçimleri geliþtirebileceði gerçeðini iyice teyit etmektedir.44 James‟in ifade ettiði gibi, aklý þuur olarak isimlendirdiðimiz normal uyanýk þuurumuz, þuurun sadece özel bir þeklidir; birbirinden bütünüyle farklý potansiyel þuur biçimleri vardýr.45 Genel olarak insanda iki temel þuur biçiminin varlýðý kabul edilmektedir. Bunlardan birincisi analitik, diðeri de bütüncüldür. Bu, insanýn akli (rasyonel) ve sezgisel olmak üzere iki farklý yönünü ortaya koymaktadýr. Buna baðlý olarak ta “vasýtalý” ve “vasýtasýz”, yani duyular ve akla dayanan ve benlik bütünlüðü ile doðrudan doðruya kavranan ve yaþanan iki farklý idrak biçimi söz konusudur. 46 Mistikte yapýlanan þuur vasýtasýz idrak ve bütüncü kavrayýþ yönünde özelleþmiþ bir görünüm arzeder. Dini mistisizmlerin en karakteristik özelliði “Allah‟a ulaþma arzusu”dur. Arberry‟nin belirttiði gibi, mistisizm, Allah‟la birleþmeye doðru insan ruhunun evrensel arzusunun deðiþmez bir ifadesidir.49 Bir baþka ifadeyle dini mistisizm, kendi huzur ve olgunlaþma ilkesini Allah‟ta gören insan ruhunun, kendi geçici benliðini terkederek Allah‟ýn yol göstericiliðinde yeni bir varlýk ve benlik kazanma arzusunun az ya da çok açýk ve sürükleyici ifadesidir.
2. Mistik Tecrübe ve Dini Tecrübe
Batýlý din Psikologlarýnýn birçoðu dinin sezgisel ve duygusal yönüne özel bir önem atfetme eðilimi taþýmaktadýrlar. Nitekim, dini tecrübenin ayýrtedici vasfýnýn, mistik bir unsur ihtiva etmesiyle deðer kazandýðýný ifade ederek, mistik tecrübe ile dini tecrübeyi aynýlaþtýranlar vardýr.
Bu incelemesinde þu genel sonuçlara ulaþýr:
a) Mistisizm, psikolojik bakýmdan dini tecrübe olarak tanýmlanabilen, elde edilebilir ve farklý en iyi ruh halidir.
b) Mistisizm, tek baþýna hiçbir dini geleneðe has bir þey olmayýp, fakat dinlerin çoðunda merkezi bir fikirdir.
c) Mistisizm, çok köklü kiþilik deðiþmelerine yol açabilmesi bakýmýndan, oldukça derin bir kiþilik seviyesi ihtiva etmektedir.
d) Mistisizm için gerekli olan potansiyel doðuþtandýr.53
Tecrübeye dini nitelik kazandýran þeyin, yaþanan bu tecrübenin sadece kalitesi ile ilgili olduðu görüþü pek isabetli görünmemektedir.
3. Mistik Tecrübenin Özellikleri
a) Vasýtasýzlýk : Mistik tecrübe, doðrudan doðruya yaþanýlan vasýtasýz bir tecrübedir. Mistik tecrübe içerisinde “ben”, kendinden dýþarýda bir obje ile, duyular ve aklýn rolü olmaksýzýn, doðrudan doðruya, sanki varlýðýn merkezinden fýþkýran bir hal içerisinde hedefi ile temasa gelir. Açýklanmasý ve ifadesi mümkün olmayan bir iliþki hissi duyar.
b) Bütünlük: Mistik tecrübe, birlik ve bütünlük tecrübesidir. Bu bakýmdan onu parçalara bölmek ve tahlil etmek mümkün deðildir.
c) Aþkýnlýk: Hemen hemen bütün mistik tecrübelerde zaman ve uzayýn aþýlmýþ olduðu izlenimine rastlanýr. Mistik, “sonsuz bir varlýk” içerisinde yaþar. Suje-obje iliþkilerinin monoton ve günlük varoluþundan ve ferdi benlikten kurtulmuþ olduðunu hisseden mistik, kendisini, ferdi benliðini aþan ve onu bütünüyle kuþatan bir “Baþka” varlýkla mahrem bir iliþki içerisinde bulur.
d) Sözle Anlatýlamama: Mistisizm her þeyden önce yaþanan bir “hal”dir; bunun baþkalarýna aktarýlmasý, nakledilmesi adeta imkansýzdýr.
e) Deðiþkenlik : Mistik haller çoðu zaman kararsýzlýklar ve deðiþiklikler gösteren geçici hallerdir; bunlar uzun bir zaman sürmezler.
d) Edilgenlik : Dikkati bir noktaya toplamak veya bazý ritmik hareketler yapmak ya da daha baþka usullerle geliþen iradeli bir çabaya baðlý olarak mistik hallerin oluþmasý için bir zemin saðlanabilir. Bununla birlikte, þuurun hali kendi karakteristik biçimini aldýðý zaman kiþi, iradesinin donup kaldýðýný hisseder; hatta bazen kendisini üst bir güç tarafýndan kuþatýlmýþ olarak hisseder. Her þeye raðmen, mistik hal içerisinde düþünce akýmý tamamen durmaz, bundan daima bazý izler kalýr ve sonuçta mistiðin iç dünyasý tam bir deðiþime uðrar.
4. Tasavvufa YöneliĢte Etkili Olan Psiko-Sosyal faktörler
Tarafýmýzdan tarikat mensubu dindarlar üzerinde gerçekleþtirilen tecrübi bir araþtýrmanýn bulgularýna göre, tarikate girerek tasavvufa yönelen kimselerin, böyle bir dini yaþayýþ biçimini tercih ederken gerçekleþtirmek istedikleri bazý beklentileri vardýr. Ayný zamanda kendilerini tasavvufi hayata güdüleyen bu beklentiler sayýsal deðerleri esas alýnarak önem sýrasýna göre
a) Ahlaki ve imani olgunlaþma
b) Ýbadetlerini aksatmadan sürekli olarak yerine getirme arzusu
c) Dini konularda bilgi sahibi olma isteði
d) Ruhsal sýkýntýlardan kurtulma ümidi
e) Samimi bir sosyal çevre edinme þeklinde sýralanabilir.
Ayný araþtýrmada deneklerin tarikate girerek tasavvufi yaþayýþa yönelmelerinde etkili olan en önemli faktörün ne olduðu sorusuna verdikleri cevaplara göre dindarlarýn hususi bir dini yaþayýþ biçimi olarak tasavvufu benimsemelerinde þu faktörlerin etkili olduðu görülmüþtür :
a) Daha ileri seviyede ve tatmin edici bir dini yaþantýya duyulan arzu
b) Dini suçluluk ve günahkarlýk duygusu :
c) Dost, arkadaþ ve aile bireylerinin etkisi :
d) Tasavvufun dinin kurtuluþ için daha emin bir yol olduðu düþüncesi :
e) Bir mürþidin himmetine duyulan ihtiyaç :
f) Kötü ve günah sayýlan alýþkanlýklarý terk etme isteði
g) Diðer faktörler : Bunlardan baþka tarikate çaðrý þeklinde yorumlanan rüyalar, fevkalade olaylar yahut ilahi uyarýlar, tasavvuf erbabýnýn örnek davranýþlarý ve þahsiyetleri de tasavvufa yöneliþte az da olsa etkili olmaktadýr.
5. Din Tasavvuf Ýliþkisi
Tasavvuf ehli olanlarýn büyük çoðunluðu bütün dinlerde temel bir hakikat bulunduðuna ve dinlerin özünde bu hakikatin olduðuna inanýrlar. Çeþitli peygamberler ve manevi eðiticiler týpký bir odayý aydýnlatan ampuller gibidir. Ampuller deðiþse de elektrik tek ve ayný kaynaktan, Allah (c.c)‟tan gelmektedir. En meþhur tasavvuf alimi Ýbn Arabi tasavvufta dört uygulama ve idrak derecesi bulunduðunu anlatýr : Þeriat ( dini amme hukuku), tarikat (mistik yol), hakikat ve marifet (gnosis). Her biri kendisinden önceki aþamalarýn üzerine bina edilir.
Birincisi, diðer üç derecenin temeli olan þeriattýr.
Ýkincisi, tasavvuf uygulamasýný ifade eden tarikattýr.
Üçüncüsü hakikattir.
Dördüncü marifettir.
Din Psikolojisi 11 By: neslinur Date: 28 Aralýk 2009, 15:14:21
11. HAFTA
ÝNSANIN GELÝÞÝMÝ VE DÝN
1. Geliþim Dönemleri ve Din
Din Psikolojisinin üzerinde durmasý gereken araþtýrma alanlarýndan baþka birisi de dini hayatýn geliþmesidir. Biz bununla, ferdin doðuþundan baþlayarak ölümüne kadar süren dini hayatýnýn belirli geliþim safhalarýna ayrýlarak araþtýrýlmasýný kastediyoruz.
Söz konusu geliþim safhalarý genellikle çocukluk, ergenlik, gençlik, yetiþkinlik ve yaþlýlýk dönemlerinden oluþmaktadýr. Din Psikolojisi bu konuda özellikle çocuðun dini inancýnýn doðuþunda ve geliþmesinde çok önemli yeri olan yaþ, cinsiyet, çevre ve yaratýlýþý ile ferdin beraberinde getirdiði ruhsal güçleri dikkate almak zorundadýr, o bunlara dayanarak çocuktaki ruhsal uyanýþa uygun olarak dini inancýn uyanýþý ve nasýl bir yol izleyerek dini hayatýn geliþtiðini ortaya koymaya çalýþacaktýr.56 Din Psikolojisi bunu gerçekleþtirirken dini inancý besleyen ruhi kaynaklarý, insan ruhunun kolayca ve seve seve inanmak istediðini, onun baðlanma ve teslim olma ihtiyacýný ve insan ruhunun ebedi yaþama arzusunu göz önünde bulunduracaktýr.
Alman psikolog Eduart Spranger, dini yaþayýþýn temelinde, çocuðun doðuþtan getirdiði dini istidadýn bulunduðunu belirtmektedir.59 Holenbach‟a göre ise, güçsüz ve yardýma muhtaç çocukta, görünmeyen ve henüz açýklanmamýþ, bitmez tükenmez merak duygusu vardýr.
Fransýz psikolog Antonie Vergote de “pedagojik tecrübe kadar müspet araþtýrmalarýn da çocukta büyük bir dini hazýrlýðýn bulunduðunu ortaya koyduðunu”61 ifade etmektedir.
a. Ýlk Çocukluk Dönemi:
Ýki yaþýndan itibaren artýk çocuðun konuþmasý, idrak mekanizmalarý geliþir ve çevresinde olup bitenleri anlamaya, kendisi ile çevresi arasýndaki farký sezmeye baþlar. Böylece kendisini tanýmaya ve fark etmeye baþlamasýyla beraber, güvenlik duyma sevilme gibi ihtiyaçlarý aðýrlýk kazanýr. Çocuk tarafýndan, çevresindekilerin Allah‟a dua ederken, ibadet ederken bazý söz ve davranýþlarýnýn iþitilmesi, görülmesi, onun bilincine yerleþir ve yavaþ yavaþ benimsenir.
Ayrýca, bu yaþtaki çocuk inanmaya hazýr olduðundan, düþünmeden, þüphelenmeden ve itiraz etmeden söylenenlere içtenlikle inanýr ve çeþitli sorularla dini hayata girmeye çalýþýr.
Çocuk bu devrede, Allah‟ý tasarlamakta güçlük çekmez. Allah‟ý büyük bir insan þeklinde düþünür ve hayal eder. Çünkü onda henüz soyut kavramlarý anlama kapasitesi geliþmemiþtir.
b. Son Çocukluk Dönemi:
Son çocukluk veya okul devresine gelince (7-11,13 yaþ), bu dönemde çocuðun çevresi ve anlayýþý geniþler, anlaþýlmaz olan kavramlar yavaþ yavaþ açýklýk kazanmaya baþlar. Daha önce, Allah‟ý insana ait modeller, çizgiler içinde düþünen çocukta, bu antropomorfik düþünce, yedi yaþýndan itibaren yerini gitgide sembolik ve soyut bir anlayýþa býrakýr. 12 yaþ civarýnda da artýk çocuk tam olarak Allah‟ý soyut bir kavram olarak düþünür ve anlar. Bu dönemde, çocuðun dini geliþimine etki eden faktörler önem sýrasýna göre aile, okul ve çocuðun kiþisel düþüncesinin geliþmiþ olmasýdýr. Ayrýca, okuduðu kitaplardan edindiði bilgiler ve zihinsel geliþimi, ondaki din þuurunun þekillenmesine katkýda bulunur.
c. Erinlik Dönemi (Ýlk Ergenlik Dönemi):
Çocukluk çaðý, çocuðun buluða (Alm. Pubertat, Ýng. Puberty) ermesiyle sona erer. Ýslam dini ve diðer bazý dinler, çocuðun buluða ermesiyle sorumluluk çaðýnýn baþladýðýný kabul ederler. Böylece kiþinin inanç, ibadet ve ahlak bakýmýndan iyi ve kötüyü ayýrt etme ve seçme olgun yeteneðine sahip olmuþ olduðu kabul edilmiþ olmaktadýr. Bu nedenle bu çaða, “akýl balið olma” çaðý da denmektedir.
Bulûð (erinlik), normal geliþime göre kýzlarda 11-13, erkek çocuklarda 12-14 yaþlarýnda baþlar. 15 yaþlarýna kadar devam eden erinlik dönemi, bireyin geliþimi bakýmýndan gerek fizyolojik gerekse psikolojik deðiþmelerin çok çabuk oluþtuðu bir dönemdir. Bunlara baðlý olarak davranýþlarda da bir takým deðiþmeler kendini gösterir.
d. Son Ergenlik Dönemi:
Ergenliðin son dönemi, genellikle 15 yaþýndan baþlayýp 18 yaþýn sonuna kadar sürer. Bu dönemde de bedensel ve zihinsel geliþmeler devam eder. Ancak ergenliðin ilk dönemine göre bu dönemde kiþinin daha olgunlaþtýðý, duygu ve heyecanlarýndaki taþkýnlýklarýn azaldýðý, dengeli olma halinin arttýðý ve yetiþkinlerle iliþkilerde düzelmeler olduðu görülür.
Ayný þekilde din konusunda gittikçe þüphecilikten sýyrýlarak dini inançlarýnda kararlýlýk görülmeye baþlar. Ancak din konusundaki problemler henüz tam bir çözüme kavuþmamýþtýr
e. Gençlik Dönemi:
Bu dönem 18-24 yaþlar arasýný kapsar. Çoðunlukla geliþim psikologlarý bu dönemi 18-21 ve 21-24 yaþlarý olarak iki dönemde incelemeye çalýþýrlar. Gençlik evresinin birinci döneminde hem zihinsel hem de duygusal bakýmdan gençler motive edici bir kuvvet olarak dini kabullenirler. Ancak fikren, þeklen ve duygusal olarak kendilerini kabul eden ve kendi dýþýndakilere kabul ettirmeye çalýþan bir özelliðe sahip olan gençlik, bu dönemde dini yaklaþýmlar konusunda da kendine has eðilimler geliþtirebilmektedir. Denilebilir ki; genç burada din alanýnda da bireysel yargýlarla kendi yaratýcýlýðýný yakalamýþ olmaktadýr. Gençler üzerinde yapýlan çalýþmalar ve özellikle E.D.Starbuck‟un gençler üzerinde yaptýðý anket çalýþmasý en fazla din deðiþtirmenin gençliðin birinci döneminin sonlarýna doðru olduðunu ortaya çýkarmýþtýr.
f. Yetiþkinlik Dönemi:
25 yaþýndan sonra kiþinin din konusunda belirli bir karara varmýþ olmasý beklenir. Her fert bu yaþlarda artýk hayatýnýn sonuna kadar ufak tefek deðiþikliklerle yetinecek bir inanç ve hayat felsefesine sahip olur. Çocukluktan itibaren dine karþý öðrendikleri ve iliþkide bulunduðu kiþilerin etkileri, onu dine karþý lehte veya aleyhte bir tutum içersine sokar. O, mevcut dinin ya hepsini olduðu gibi almýþtýr, ya da bazý noktalarýný kabul etmiþ, bazý
noktalarýný reddetmiþtir. Örneðin, dinin sadece inanç yönünü alýr, ibadet yönünü terk eder. Yahut da herhangi bir inkar yoluna sapar.
g. Olgunluk Dönemi:
Olgunluk dönemi denilen orta yaþ devresi insan hayatýnýn kritik bir dönüm noktasýdýr. Birey, hiç bir bakýmdan artýk eskisi gibi olmadýðýný anlamaya baþlar. Bu çaðda meydana gelen fiziksel ve ruhsal deðiþikliklerin yanýnda, birey hayatta yaptýðý iþler hakkýnda kendisine hesap verme durumuna düþer. Gençliðin idealist, eriþilmesi güç isteklerine, ilk yetiþkinlik yýllarýnda ne derecede ulaþabildiðini, hayattan bekledikleriyle elde ettikleri arasýnda ne derecede bir fark olduðunu araþtýrýr. Çoðu zaman, bu kendi kendisiyle yaptýðý hesaplaþma tatminkar bir þekilde sonuçlanmaz. Ancak bu dönemde, bazý kiþilerde dini reddetme eðilimleri de görülür.
h. Yaþlýlýk Dönemi:
Geliþim ve yýpranma dönemine göre farklýlýklar göstermekle beraber, yaþlýlýk dönemi ortalama 60 yaþýnda baþlar. Bu dönemde kiþide fiziki ve ruhi yönden önemli deðiþiklikler görülür. Þöyle ki, görme ve iþitmenin zayýflamasý, diþlerin dökülmesi, saçlarýn dökülme ve aðarmasý, kemik kirecinin azalmasýyla. kamburlaþma, boy kýsalmasý, vücuttaki hücrelerde su kaybý nedeniyle derinin buruþmasý gibi fiziksel deðiþikliklerin yaný sýra, hafýzada zayýflamalar, uykusuzluk, çabuk sinirlenme, telkine kapýlma gibi bir takým önemli ruhi deðiþiklikler de kendini gösterir. Ancak tüm bunlara karþýlýk, geçirdiði çeþitli tecrübeler ve edindiði bilgiler nedeniyledir ki, yaþlýlarda kuvvetli bir muhakemenin bulunduðu gerçektir. Çünkü iyi bir yargý, ancak çeþitli yaþam deneyleri ve öðrenme ile kazanýlabilir. Bu da zamanla oluþur. Böylece yaþla giderek kaybolan bazý yetenekler karþýsýnda tecrübe ve bilgiyle denge saðlanmýþ olur.
Yaþlý insan, edinmiþ olduðu alýþkanlýklarý, tutumlarý uzun yýllar benimsemiþ olduðu için bunlara aþýrý derecede baðlýlýk gösterir ve yeni durumlara bir türlü uyamaz. Ona göre, teknolojik açýdan bir takým geliþmeler olmakla beraber, insanlar fenalaþmakta, ahlaksýzlýk artmaktadýr. Gençler, kendi baþarýlarýnýn yarýsýný bile gerçekleþtirememektedir. Tembeldirler, çalýþmamaktadýrlar. Ýleride nasýl olacak da bu memleket onlara teslim edilecektir? Halbuki kendi zamanlarýnda öylemiydi? Nasýl çalýþmýþlar, ne gayretlerle bu günleri hazýrlamýþlardý? Bu düþünceler yaþlý insaný endiþe ve uyumsuzluða iter ve yeni durumlarý bir türlü kabul edemez. Yaþlý kiþi ölüm gerçeði ile iç içe yaþar durum onda ölüme yaklaþmýþ olmanýn þuurlu ya da þuurdýþý korkusunu uyandýrýr. Bu dönemdeki dini geliþmelere gelince, daha önce kazanýlan dini alýþkanlýklarýn yaþlýlýkta sürdürüldüðünü görmekteyiz.
Diðer faaliyetlerdeki azalma nedeniyle ve alýþkanlýklara daha fazla baðlýlýk gösterilmesi nedeniyledir ki yaþlýlarda ibadet oranýnýn yüksek olduðu görülmektedir. Çünkü bu yaþtaki insanlar toplumla ve toplumsal gösterilerle ilgilerini gevþetmeye baþlamýþlardýr. Ayrýca bu yaþtaki insanlarýn çeþitli toplumsal törenlere katýlmasý ve eðlenmesi çevrede hoþ görülmez, hatta yadýrganýr ve adeta zorla dindarlýða ve ibadet yapmaya itilirler.
Yaþlýlýk psikolojisinin ana belirtilerinden biri de bencillik (egoizm) dir. Çevresindeki herkesin ona saygý duymasýný ve hizmet etmesini ister. Para ve mal düþkünlüðü artar. Ancak, bu para ve mal düþkünlüðünü kendisi için deðil de kendinden sonrakileri düþündüðü için yaptýðý þeklinde savunma mekanizmasýna baþvurur.
Din Psikolojisi 12 By: neslinur Date: 28 Aralýk 2009, 15:22:02
12. HAFTA
DiNi HAYAT VE BENLiK
1. Dini istidat ve Kabiliyet
Her insan kendine özgü bir mizaca ve yaþadýðý ortamýn onu etkilemesi doðrultusunda farklý bir karaktere sahiptir. Zira yaratýlýþ bakýmýndan her fert farklý özellikler içinde dünyaya gelir ve kendi özelliklerine göre de hareket eder.
Din Psikolojisi bu yönde dini inancýn yaþantýyla olan iliþkilerini ve bunlarla ilgili problemleri inceleyecektir. Bunun yanýnda ferdin inanmaya karþý içten gelen ruhi hazýrlýðý, dini arayýþý, inanma ihtiyacý, korunma ve emniyet altýnda olma duygusu ve bunlara benzer hususlarýn da ayrýca araþtýrýlmasý gerekir.
2. Benlik Kavramý ve Önemi
Benlik, kendi kiþiliðimize iliþkin kanýlarýmýz ve kendimizi görüþ tarzýmýzdan oluþur. Bir bakýma benlik kiþiliðin öznel tarafý olarak tanýmlanýr. Benliðin þekillenmesinde; ben neyim?, ben ne yapabilirim? benim için neler deðerlidir? yada bu hayattan beklentim nedir? gibi sorulara verilecek cevaplar benliðin farklý yönlerini yansýtacaktýr.
Böylece benlik, bireyin özellikleri, yetenekleri, deðer yargýlarý, emel ve ideallerine iliþkin kanýlarýnýn dinamik bir örüntüsüdür.
3. Benliðin GeliĢimi
Benlik bir takým yaþantýlar sonunda kazanýlan bir yapý, bir oluþumdur. Baþlangýçta çocuk kendi varlýðýnýn farkýnda deðildir. Doðuþta çocuk “ben” ile “ben olmayaný” birbirinden ayýrt edemez. Onun için dünya, dýþtan mý, içten mi geldiðini bilmediði bir izlenimler karmaþasý gibidir.
Fakat benlik, çocuk doðduðu andan itibaren, baþýndan geçen sayýsýz olaylarla, çevresinde karþýlaþtýðý kiþilerin etkisiyle yavaþ yavaþ oluþur.
4. Kiþilik Din iliþkisi
Din, ferdi kiþiliðin en derin tabakalarýna nüfuz eden bir olgudur. Ýnsanlýk tarihinin ilk devirlerine inildiðinde bile bu gerçek daima mevcuttur. Fert, en ibtidai kültürlerde nasýl birtakým sosyal gruplar içinde yaþamýþsa, bir dinde de yaþamýþtýr.
Jung‟a göre insan zihninin en eski ve en evrensel faaliyetlerinden biri olmasý sebebiyle din, insan kiþiliðinin psikolojik yapýsýyla ilgilenen bütün psikolojilerin, dinin sadece toplumsal ve tarihsel bir olgu olmayýp, ayný zamanda çoðu kimse için kiþisel bir ilgi konusu olduðu gerçeðine de dikkatini çevirmeden edemeyeceði bir konudur.
Dinin asýl görevinin “kiþisel yapýnýn deðeri”ni ortaya çýkarmak olduðunu belirten Whitehead‟e göre, insanýn kiþilik yapýsý imaný doðrultusunda geliþir. Ona göre bu durum “hiç kimsenin kendisinden kaçamayacaðý deðiþmez bir dini doðru”dur.
Allah‟a inanmak, insanýn tabiatýna ve yaratýlýþ gayesine uygun hareket etmesini ve kiþilik bütünlüðüne sahip olmasýný, dolayýsýyla beden ve ruh açýsýndan huzurlu ve saðlýklý bir hayat sürdürmesini saðlar. Ýbadetlerin ilk gayesi, insanlarýn saðlam bir ruh, saðlam bir kiþilik yapýsýna sahip olmalarýný gerçekleþtirmektir.
Din Psikolojisinin araþtýracaðý alanlardan birisi de Þahsiyet Psikolojisinin dini yönüdür. Denemeler göstermiþtir ki, insanlar çeþit çeþittir. Bu durum dindar insanlar için de geçerlidir. Ýki insanýn birbirine benzemediði gibi ayný Allah tasavvuru ve düþüncesine sahip olan iki kiþinin gösterilmesi de mümkün deðildir.
5. Dindarlýk Tipleri
Batýlý bir çok din psikoloðu bu konuya eserlerinde dikkati çekmiþlerdir. Örneðin; C. Schneider, “Zur Mannigfaltigkeit des religiösen Erlebens” (Dini Yaþayýþýn Çeþitliliði Üzerine) adlý makalesinde doðrudan doðruya sadece dindar tipler için geçerli olmayacak tiplerden söz etmektedir. Schneider dini kiþilik bakýmýndan dindarlarý iki yönlü olarak, “fikri yaný veya duygu yaný aðýr basanlar” þeklinde tiplere ayýrýr. Fikri yönü aðýr basanlar; hareketli, sürekli canlý, enerjik veya aklî olanlar, duygusal yönü aðýr basanlar; sessiz veya sadece kiþisel aðýrlýðýný belli eden dindar insan tiplerinden oluþmaktadýr.
a) W.Gruehn’e Göre Dindar Tipler
W. Gruehn‟in “Die Frömmigkeit der Gegenwart” (Günümüz Dindarlýðý) adlý eserinde bazý dindar tipler ele alýnmýþtýr. Gruehn mistik, canlý ve akýlcý olmak üzere üç dindar insan tipinden söz etmektedir. Her üçü de dini yaþayýþýn temel özelliðini taþýmakta ve ondan beslenmektedir. Dini duygulanýþýn en yüksek derecesine kadar çýkabildiðini gösteren vecd ve istiðrak tasavvufi yaþayýþýn çok canlý bir örneðini gösterir. Buna karþýlýk dini yaþayýþýn fikri muhtevasýnýn böyle bir durumda oldukça zayýfladýðý söylenebilir.
Ayrýca Gruehn, dini yaþayýþýný anlýk isteklerinden uzaklaþtýrmadan sürdürmeye çalýþan dindar insan ile daha çok akla dayanarak idealize edilmiþ dindar insan tipini ve nihayet sanki dindarmýþ gibi görünen sahte dindarlýðý da bir tip olarak ele almaktadýr.
Din psikolojisinde de çeþitli dindarlýk tipolojileri ortaya çýkarmak üzere yapýlan araþtýrmalar yeterli sayýda olmasa da, dindarlýðýn kiþilik tipolojilerini ortaya koymak din psikolojisinin görevlerinden biridir. Jung, dini kiþilikleri bakýmýndan da içe dönük ve dýþa dönük dindar tiplerden bahseder. Dinleri temelde “otoriter” ve “hümanist” þeklinde birbirinden ayýran Fromm ise, bu dinlerin baðlýlarýnýn da, otoriter veya hümanist nitelikli dini tavýrlara sahip olacaklarýný ve kiþiliklerini bu yönde geliþtireceklerini kaydeder. Ýlk kez Allport tarafýndan kullanýlan ve dini kiþilik yönünden insandan iç-güdümlü (intrinsic) ve dýþ-güdümlü (extrinsic) dindarlar þeklinde ikiye ayýran tasnif en çok bilinen ve araþtýrýlan tipolojilerdendir.
b) Hodgson’a Göre Dindar Tipler
Ýslam‟daki dindarlýk üsluplarýný inceleyen Hodgson, üç dini tecrübe veya davranýþ tarzý ayýrt eder.
Bu tarzlardan ilki “paradigmayý izleyen tarz”dýr. “Kozmik dindarlýk” olarak da ifade edilebilecek olan bu tarz, kozmosun ahengini ferdin hayatýna taþýmak þeklinde özetlenebilir. Yani mü‟min camide ve secde anýnda yönünü Mekke‟ye çevirdiðinde, sembolik olarak, kendini doðrudan Allah‟a yöneltmiþ ve hepsi yüzünü ayný þekilde Allah‟a çeviren diðer
mü‟minlerle doðrudan münasebete geçmiþ halde tahayyül eder ve böylece kozmosun ahengini bir nebze kendi hayatýna taþýr. Ýkinci tarz „ikrara‟ veya teblið olunan din ve onu tasdike dayalý “kerigmatik tarz”dýr. Bu, tek Allah inancýna dayalý semavi gelenekler açýsýndan önem taþýyan ve daha çok kutsal kitabýn okunmasý, tekrar edilmesi yaþanmasý ve tasdikine dayalý bir dindarlýk tarzýdýr. Üçüncü tarz ise “mistik tarz”dýr. Bu, nefis terbiyesiyle ve kendi vicdanýný keþif veya kontrolle, kiþinin nefsinin derinliklerine girip geniþ anlamlara eriþebilmesini ifade eder.
c) G. W. Allport’da dindarlýk tipleri
ort dindarlýk tiplerini dýþgüdümlü ve içgüdümlü olmak üzere ikiye ayýrýr.
Dýþgüdümlü Dindarlýk (Extrinsic Religiousness):Dine karþý dýþgüdümlü bir yönelime (orientation) sahip olan kiþiler için dýþgüdümlü deðerler genellikle yardýmcý (instrumental) ve yararcýdýr (utilitarian). Bu yönelim ile insanlar, dini çeþitli açýlardan yararlý bulabilirler; statüler ve kendini haklý çýkarma, toplumculuk ve avuntu, teselli ve güvenlik saðlamasý gibi kabul edilen inanç öylesine kabule edilir veya önemli ihtiyaçlara uygun hale dönüþtürülür.
Dýþ güdümlü dini eðilime sahip olan bir kiþi, dini görüþlerini, güvenlik, rahatlýk, statü veya kendisine toplumsal destek saðlamak için kullanýr. Din onun þahsi doðrularý arasýnda bir deðer deðildir.
Ýçgüdümlü Dindarlýk (Ýntrinsic religiousness): Ýçgüdümlü yönelimli insanlar en hakim güdülerini dinde bulurlar. Diðer ihtiyaçlar çok zaruri olabilirse de olabildiðince az ehemmiyetli olarak kabul edilir ve mümkün olduðu kadar dini inanç ve hükümlerle uyumlu hale getirilir.
Dýþgüdümlü olarak motive olmuþ kiþi dinini kullanýr, içgüdümlü olarak motive olan ise dinini yaþar. Ýçgüdümlü dindarlar, dýþgüdümlülere oranla çok daha aþkýn bir tecrübeye sahiptirler. Yine içgüdümle dindarlar “benlik” ve “dindarlýk” kalitesi bakýmýndan dýþgüdümlülere oranla çok daha olumludurlar. Ayrýca içgüdümlü inanca sahip bireyler, dýþgüdümlü inanca sahip olanlara göre daha uyumludurlar. Din Psikolojisi þahsiyet yapýsý bakýmýndan da dini hayatýn tipolojisini incelemek ve geliþtirmekle görevlidir.
Din Psikolojisi 13. hafta By: neslinur Date: 28 Aralýk 2009, 15:23:08
13. HAFTA
ÞAHSÝYET VE DiNÝ TUTUMLAR
1) Þahsiyet Kavramýna Genel Bakýþ
Batý dillerinde þahsiyet yada kiþilik karþýlýðý olarak kullanýlan kelimenin (personality) Latince “persona” sözcüðüne dayandýðý belirtilir. Baþlangýçta psikoloji alanýyla baðlantýsý olmayan persona, maský, rolü, karakteri ve fonksiyonu anlatýr ve tiyatroda veya mahkemede kullanýlýrdý. Antik tiyatroda oyuncunun gerçek yüzünü saklamasýna yarayan persona, önceden belirlenmiþ herhangi bir kiþilik varsayýmýna dayanmýyordu; týpký soyut bir tüzel kiþi gibiydi. Antik çað düþünürleri, persona diðer üyesine atfedilmiþ toplumsal bir rolün ifadesi olduðunu düþünürlerdi.
Þahsiyet, Arapça “þahasa” fiilinden türemiþ olup, bu fiil ”yükselmek, görünmek, ortaya çýkmak, açýklamak” gibi anlamlara gelir. Þahýs kavramý Ýslamiyetle zenginleþmiþ ve açýklýk kazanmýþtýr.
E.Mounier‟e dayanarak þöyle demektedir; “Soyut, bencil ve isteyen invidiualizm, bize yanlýþ þahsýn bir karikatürünü sunar”. Þüphesiz, insan tabiatýna en uygun olan, insanýn þahsiyet ve toplum yönünü ihmal etmeyen personalist anlayýþtýr.
Þahsiyet yada kiþilik kavramýnýn genel çerçevesinin geniþliði ve psikolojinin geliþimi boyunca etkisi olan yaklaþým ve akýmlarýn çokluðu, tek bir kiþilik tanýmýnda ittifak etmeyi zorlaþtýrmaktadýr. Geniþ açýdan bakýldýðýnda kiþilik, ferdin pratik olarak bütün niteliklerini kapsar. Zira onun fiziki, zihni ve hissi yapýsý, güdüleri, tecrübeleri, alýþkanlýklarý, çevresi, çevresinde kendisine açýk olan imkanlarýn hepsi ve bunlarýn birbirlerine etkisi, organize olmuþ bir sistem olarak ferdin kiþiliðini etkiler. Kiþilik yapýsý olarak, ferdin davranýþlarý, düþünceleri, duygularý, söyledikleri ve yaptýklarý bu faktörlerden etkilenir. Psikoloji açýsýndan bakýldýðýnda da psikologlar kiþiliðin tam bir tanýmý üzerinde uzlaþamamýþlardýr.
2) Þahsiyetin Þekillenmesi
Þahsiyeti incelemek için, insanýn ýrsî güçlerini, yeteneklerini, öðrendiklerini ve öðrenme faktörlerinin ona özgü davranýþ biçimleri ile kendi karakteristiklerine nasýl nüfuz ettiðini görmek gerekir. Böylece her fert, ötekinden farklý, kararlý bir bütün oluþturur. Çünkü insan, temel insani nitelikleri diðer insanlarla paylaþmakla birlikte, her zaman için kendine özgü bir ferttir, herkesten farklý, tek ve biricik bir varlýktýr.
Allport‟a göre kiþilik “ferdin, çevresine özel uyumunu belirleyen psiko-fizyolojik sistemlerin dinamik örgütüdür”. Tanýmdaki dinamik örgüt sürekli geliþen ve deðiþen kiþilik olgusuna vurgu yapmaktadýr. Jung insan kiþiliðinin iki þeyden meydana geldiðini belirtir: Ýlki bilinç ve kapsadýðý her þey, diðeri bilinçdýþý bir psiþenin arka planý. Bilinç tanýmlanýp, sýnýrlandýrýlabilir, ama insan kiþiliðinin bütünü söz konusu olduðunda tam bir tanýmlama mümkün deðildir. Jung‟a göre her kiþinin sýnýrlandýrýlmasý ve tanýmlanmasý imkansýzdýr; çünkü kiþilik bilinçli ve gözlemlenebilir bir bölümden meydana gelmiþtir fakat gözlemlenebilen olgularý anlatabilmemiz için var farz etmek zorunda olduðumuz bazý unsurlardan yoksundur.
3) Dini Tutum ve Davranýþlar
Bir baþka önemli araþtýrma alaný da dini tutum ve davranýþlardýr. Ýnsan ruhuna açýlan yollardan birisi, kuþkusuz ferdin tutum ve davranýþlarýnýn araþtýrýlmasý yoludur. Burada psikoloji, insanýn her türlü zahiri ifadelerine, hareketlerine ve fiillerine dayanarak onun iç dünyasýný görmeye giriþecektir. Din insaný ilgilendiren bir olgu olduðuna göre, o ayný zamanda bir tutum konusudur. Böyle olunca insanlarýn genel olarak din olgusu ve dinin inanç ve amel esaslarý ile ilgili olarak farklý tutumlar geliþtirmeleri tabiidir. Mesela , dinin insana mutluluk ve huzur verdiðine inanan bir insan din hakkýnda olumlu tutuma sahipken, dinin insanlarýn geri kalmasýna sebep olduðu kanaatinde olan bir ateist din hakkýnda olumsuz bir tutum geliþtirmiþtir.Yine inananlar arasýnda farklý dini tutumlar görülür. Ýçki mübtelasý olan yada içki alýp satarak kazanan bir Müslüman içki hakkýnda olumlu bir tutum takýnabilir, buna karþýlýk bir baþka Müslüman Kur‟an‟daki içkiyi yasaklayan ayetlere bakarak bu konuda olumsuz tutum takýnýr.
Din Psikolojisi bunlar üzerinde çeþitli teknikler vasýtasý ile gözlemler, tasvirler ve analizler yaparak, ferdin dini hayatýný tutum ve davranýþlarýný inceleyerek anlamaya çalýþacaktýr.
4) Dini Tutumlarýn Oluþumu ve Geliþimi
Bireyin geliþme ve sosyalleþme sürecinde çevresindeki varlýk,olay ve olgular hakkýnda edindiði bilgi, inanç, duygu ve davranýþ eðilimleri olan tutumlar, ferdin iç dünyasýnda sürekli olarak sistemler halinde organize olur.
Ýnsanlarda doðuþtan var olan din duygusu ve inanma ihtiyacýnýn, dini duygu, düþünce ve tutumlarýn þekillenmesi, çevre faktörlerinin etkisiyle olmaktadýr. Dolayýsýyla çocuk iki üç yaþlarýndan itibaren ailede görüp duyduðu dini inançlarý, davranýþlarý ve tutumlarý taklit yoluyla alýr ve zamanla bunlar onun kiþiliðinin birer öðesi olarak içleþir.
a. ihtiyaç ve Güdüler
Tutumlar, kiþinin çeþitli obje ve olaylara karþý lehte veya aleyhte bir vaziyet alýþý olduðuna göre, insanýn, ihtiyaç ve güdülerini tatmin eden þeylere karþý lehte, bunlarýn doyumuna engel olan þeylere karþý da aleyhte tutum takýnmasý tabiidir. Din de insanýn bazý ihtiyaçlarýna cevap verip, bazý istek ve ihtiyaçlarýný da belli bir disiplin, ölçü ve denge içerisinde doyurmak üzere sýnýrlandýrýp kontrol ettiðine ve diðer bazýlarýný yasaklayarak baský altýna aldýðýna göre, dini tutumlarýn oluþmasýnda ferdin istek ve arzularýnýn, ihtiyaç ve güdülerinin önemli bir yeri vardýr.
b. Toplumsallaþma Süreci ve Grup Üyeliði
Dini duygu, düþünce ve tutumlarýn doðup geliþmesinde en önemli faktör çevredir. Çevre faktörleri ise, resmi ve resmi olmayan eðitim kurumlarý, ailede anne-baba, oyun ve okul arkadaþlarý, yakýn akrabalar ve komþular, okunan kitap ve gazeteler, izlenen radyo ve televizyon programlarý, iliþki ve iletiþimde bulunulan diðer insanlardýr.(Yavuz, 1983, s.44) Çevre faktörleri ayný zamanda birer bilgi edinme kaynaðýdýr. Bu kaynaklardan elde edilen bilgiler istikametinde bireyin tutumlarý oluþup geliþmektedir. Çünkü bilgi, tutumun zihinsel öðesini teþkil eder.Bunun için “daha küçük yaþlardan itibaren dinler hakkýnda elde edilen
bilgiler, özellikle içinde bulunulan aile ve toplumun benimsediði dinin esaslarýnýn daha geçerli ve doðru olduðuna dair açýklama ve uygulamalar, kiþinin dini tutumunun oluþmasýnda oldukça etkili olmaktadýr.” Dini tutumlarýn oluþmasýnda en önemli etki aile grubundan gelir. Aile bireylerinin dini tutum ve davranýþlarý çocuðu kuvvetle etkileyerek, onun dini tutumlarýnda belirleyici bir rol oynar. Çocuk aile grubunda benimsenen tutumlarý benimser. Yetiþkinlikte bir takým deðiþmeler olsa bile, kiþinin dini tutumlarý büyük ölçüde ailesinin dini tutumlarýnýn izlerini taþýr.
Bir kiþinin dini tutumlarý ile onun yakýn çevresindeki kiþilerin dini tutumlarý arasýnda büyük benzerlikler görülür. Çünkü ayný kültüre sahip olan bun insanlar birbirleriyle iletiþim ve etkileþim halindedirler. Toplum eðitim yoluyla tüm kültürel ve manevi deðerleriyle birlikte dini inanç ve tutumlarýný da yeni nesillere aktarýr. Bunun bir sonucu olarak ayný toplum içinde bireylerin dini tutumlarý büyük ölçüde birbirine benzer. Çünkü toplum, ortak deðerlerden kaynaklanan ortak dini tutumlardan sapanlarý hoþ karþýlamaz, onlarý dýþlar. Kiþi sosyal uyum göstererek genellikle toplumun ortak tutumlarýný benimser.
Netice olarak bütün tutumlar gibi dini tutum oluþumunda toplumsallaþma süreci ve grup üyeliði en etkili faktörlerdir. Zira tutumlarýn oluþmasýnda temel etken diðer bireylerdir. Ýçinde bulunduðu topluma uyma birey için hayati önem taþýr. Toplumsallaþma süreci, bireyin kiþiler arasý iliþkiler yoluyla , içinde bulunduðu toplumun rol beklentilerini ve tutumlarýný öðrenme sürecidir.
5. Kiþilik Özellikleri
Ayný kültüre mensup olup ayný sosyal çevrede yaþayan insanlar, ayný çevresel faktörlerin etkisi altýnda bulunduklarý halde, bunlarýn birbirlerinden farklý dini tutumlara sahip olduklarý görülmektedir. Bunun bir sebebi, fertlerin sahip olduðu farklý kiþilik özellikleridir. Bir kimsenin kiþiliðinin temel özellikleri, onun nasýl bir dini tutum geliþtireceðini belirler.(Güngör, 1977, s.105) Tutum oluþumunu etkileyen kiþilik özellikleri mizaç gibi soya çekimle devralýnan genetik bir özellik olabileceði gibi, sonradan öðrenme ve deneyim yoluyla kazanýlmýþ özellikler de olabilir.
Kiþinin kendi kiþilik özellikleri gibi baþkalarýnýn kiþilik özellikleri de, onun dini tutumunu etkileyebilir. Özellikle din görevlilerinin ve dindarlarýn olumlu yada olumsuz tutumlarý, davranýþlarý ve ahlaki özellikler, onlara karþý olumlu veya olumsuz tutum geliþtirilmelisine sebep olmakla kalmayýp, ayný tutumlar onlarýn temsil ettiði dine de yönelmektedir.
Kýsaca ifade etmek gerekirse, kiþinin þahsiyeti ahenkli bir bütün olup, onun tutumlarý da birbirleriyle tutarlý bir biçimde organize olduðuna göre, bireyin dini tutumlarýnýn oluþumunda onun kiþiliðini oluþturan diðer unsurlarýn etkili olacaðý muhakkaktýr.
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: ikram Date: 02 Ocak 2010, 19:25:29
çok teþekkür ederim.Elleriniz dert görmesin geri kalan dersler tamamlanýrsa çok memnun oluruz Allah razý olsun. :)
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: neslinur Date: 03 Ocak 2010, 00:37:00
Sevgili Ýkram hoþgeldiniz öncelikle sitemize üyeliðiniz hayýrlý olur inþ
Kalan dersler hangileridir inþ söyleyin onlarýda tamamlamaya çalýþalým
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: karanlýk Date: 22 Aralýk 2010, 16:56:35
Allah razý olsun.Rabbim çalýþmalarýnýzýn devamýný nasip eylesin...
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: hasre Date: 24 Aralýk 2010, 21:32:03
Paylaþýmýnýz için teþekkürler
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: karanlýk Date: 27 Aralýk 2010, 10:07:25
Din psikolojisi 14.hafta ders notlarý var mý acaba?sitede okulun gönderdiði 14.hafta içeriði açýlmýyor.Yardýmcý olursanýz sevinirim...
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: reyyan Date: 27 Aralýk 2010, 11:04:45
Din psikolojisi 14.hafta ders notlarý var mý acaba?sitede okulun gönderdiði 14.hafta içeriði açýlmýyor.Yardýmcý olursanýz sevinirim...
slm.Din psikolojisi dersi 13 haftadýr 14.hafta olmadýðýndan açýlmamasý normaldir.Selam ve dua ile...
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: sevda bayram Date: 27 Aralýk 2010, 19:19:13
Allah sizlerden razý olsun sizin katkýlarýnýzla vizeleri atlattýk þimdi de finaller için çabalýyorsunuz emekleerinizden dolayý teþekkür ediyorum selametle :)
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: karanlýk Date: 27 Aralýk 2010, 21:33:48
Allah razý olsun bilgi paylaþýmý için..
Ynt: Din Psikolojisi 9-14 haftalar By: zehra zümra Date: 17 Ocak 2011, 21:47:18
:) :)Allah razý olsun emeðinize saðlýk